Abi-Kardeş dayanışması !

Abi-Kardeş dayanışması !

Caner Cindoruk kendisi gibi oyuncu olan Münir Can Cindoruk’la aralarındaki ağabey-kardeş ilişkisini anlattı

“Aramızda Kalsın” dizisinde “Civan” karakterine hayat veren Caner Cindoruk kendisi gibi oyuncu olan ve “Not Defteri” dizisinde kamera karşısına geçen kardeşi Münir Can Cindoruk’la aralarındaki ağabey-kardeş ilişkisini anlattı

Münir Can Cindoruk kimdir?

İstanbul Üniversitesi Tiyatro Konservatuarı’ndan mezun olmaya aday bir öğrenci. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda iki sezondan beri “Sessizlik” diye bir oyunda oynuyorum. Tiyatroyla içli dışlı bir hayatım vardı, araya “Not Defteri” dizi girdi. 
 
İlk kamera önüne geçişiniz nasıl oldu?

M. C: İlk kamera önüne geçişim 2008’de ağabeyim Caner’le (Cindoruk) başrol oynadığımız “Kelebek” filmiyle oldu. Ağabeyimin de ilk kamera önü deneyimiydi.

Caner Cindoruk: Münir Can bu işe ilk Adana’da başladı. Ben alaylı olarak şehir tiyatrosuna başladım ve 17 yaşında kadroya girdim. 10 yıl kadrolu çalıştım. Münir Can da şehir tiyatrosunun son aşamalarına yetişti ve oranın o alaylılık mevzusunu yaklaşık üç yıl yaşadıktan sonra İstanbul’a geldi. 
 
Münir Can’ın “Sessizlik” oyununda sergilediği performans büyük beğeni topluyor. Siz oyunu bir ağabey değil, oyuncu olarak ilk izlediğinizde nasıl değerlendirdiniz?

C. C: İlk defa “Sessizlik” oyununu izleyince Münir Can’a “Benden diplomanı aldın. Benim gözümde artık sende profesyonel bir oyuncusun. Sektöre hoş geldin” diyerek gönlümce kendi diplomamı verdim. Bence geçen senenin en iyi oyunuydu ki bütün ödülleri topladı.  Çünkü çok başarılıydı. Münir Can’ı yıllarca hayata ve konservatuara hazırladım. Küçük yaştan itibaren bize özendiği için zaten belliydi oyuncu olacağı. Ben de onun gelişimini öyle tamamlamaya devam ettirdim. Sonucunu bu şekilde görmek mutluluk verici.

Ailenizde oyuncu olmasaydı yine de bu mesleği seçer miydiniz?

C. C: Aslında ben bu işe okul oyunlarında başladım. Böyle bir yatkınlığım vardı ve sahne beni hep içine çekiyordu. Babamızın öykü yazarı olması ve sinemayla ilgilendiği için amcam Erdal Cindoruk, babamın etkisiyle tiyatroyu seçmiş. Bu böyle bir döngü şeklinde devam etti. Mesela bir küçüğüm Taner daha çok yazmayı tercih etti. Biz daha çok sahnede olmayı seçtik. Ben de yazıyorum ama oyunculuk vazgeçilmezim tabii ki.

Bu sektörde ağabey-kardeş olmanın avantajları ve dezavantajları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
M. C: Tanınmış birinin kardeşi olarak bu sektöre girmek iletişimde mutlaka bir yarar ve kolaylık sağlıyor.

C. C: Münir Can kendi dilini ve metodunu bünyesine oturtmuş. Bu da beni çok mutlu etti. Çünkü teknik ne olursa olsun her insan kendine özgü ve has olmalı diye düşünüyorum. 
 
Ağabeyinizden aldığınız en büyük nasihat?

M. C: Sadece oyunculuğa dair değil, hayata dair de bana kattığı çok şey var. Ama aldığım en büyük nasihat “Şu okul bitsin artık” demesidir.

‘Ailece film yapmak istiyoruz’

Babanız öykü yazarı, onun öykülerini film yapmak gibi bir düşünceniz, planınız var mı?

C.C: Evet ailece film yapmak istediğimiz böyle bir proje var. Tek hayalimiz babamın öykülerinden yola çıkarak, kendi hikayelerimizi anlatmak. Ülkenin siyasi ve politik yanlarına dokuna dokuna bir şeyler yapmak istiyoruz.

M.C: İnsanların iç dünyasını anlatan bir sürü hikayemiz var. Sadece bunların senaryo haline getirilmesi ve film olmasını istiyoruz.

Mesela ilk filmimiz Adana varoşlarını anlatıldığı bir hikaye olmasını planlıyoruz.