Davutoğlu, askeri operasyonun sinyalini verdi

Davutoğlu, askeri operasyonun sinyalini verdi

Başbakan Davutoğlu, Lahey dönüşü PYD için "tehdit ederlerse vururuz" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hollanda'nın başkenti Lahey'deki temasları sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu Suriye'ye ilişkin sorulara verdiği yanıtta, 23 Temmuz'da aynı anda başlatılan PKK, IŞİD ve DHKP-C operasyonlarını kast ederek, "Bekliyor muydunuz?" diye sordu. Davutoğlu Halep koridoru için de, "Önümüzdeki günleri bekleyin" yanıtını verdi.

 Hürriyet gazetesinden İsmet Berkan'ın haberine göre Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Lahey dönüşünde uçakta yaptığı açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

(‘Eskiden PYD’yle görüşüyordunuz eleştirileri var’ sorusuna) "Çözüm süreci devam ediyor olsaydı, PYD ile ilişkimiz de farklı olurdu bugün. Nitekim geçmişte de farklıydı, çünkü çözüm süreci devam ediyordu, PKK yurtiçinde saldırmıyordu, ülkeyi terketmeleri beklentisi vardı. Bugün öyle değil.

Bizim hassasiyetlerimizi müttefiklerimizin gözetmesini bekliyoruz. Biz onların hassasiyetlerini gözetiyoruz. DEAŞ bize zarar veriyor hepimize. ‘DEAŞ’la mücadele edelim’ dedikten sonra ve bunda anlaştıktan sonra, ‘PKK Suriye’de bana zarar vermiyor, dolayısıyla size zarar vermeye devam etsin’ demenin mantığı yok. Sayın Joe Biden geldiğinde 5 saate yakın harita üzerinde her şeyi paylaştık. Hangi yollardan YPG’nin Türkiye’ye silah soktuğundan tutun da neler yaşanmakta olduğuna kadar her şeyi paylaştık. Bizim beklediğimiz bir hassasiyet var. DEAŞ’a karşı mücadele ediyor diye YPG’yi meşru göremeyiz.

Bir kere devlet ne demek? Devlet dediğiniz şey demokrasilerde seçimle meşruiyetini halktan almış bir siyasi partinin kamu otoritesini kullanma yetkisi almasından ibarettir. Eski Türkiye’de seçimle gelmiş olsanız bile partinin dışında bir de ‘devlet’ vardı; kendi bildiğini yapan, söz geçirilemeyen. Ama artık böyle değil. Bu sözleri söyleyenler (HDP Lideri Demirtaş’ı kastediyor) eski Türkiye’de kalmışlar.

Kendileri iradelerini Kandil’e teslim etmişler, herkesi de kendileri gibi sanıyorlar. Türkiye’de bütün kararlar siyasi irade tarafından alınıyor. Bakın şunu da söyleyeyim: Geçen yıl 23 Temmuz’da PKK, DAEŞ ve DHKP-C’ye aynı anda başlattığımız operasyonu bekliyor muydunuz? Hayır değil mi? O operasyon kararı benim kafamda 6-7-8 Ekim (2014) olayları sonrasında oluştu; kafamda o tarihlerde alındı.

6-7-8 Ekim kalkışması sonrası yaptığımız güvenlik toplantılarında, kafamın bir yerinde bunların çözüm sürecini bitirecekleri ihtimali güçlü biçimde belirdiği için, askerimize polisimize talimat verdim, ‘Çözüm sürecinin bitmesi ihtimaline hazırlıklı olun, dedim. Ben bir gün size ‘O gün geldi’ diyeceğim, o güne bütün hazırlıklarımız tamam olmalı. Bütün eksiklerinizi tamamlayın’ dedim.

23 Temmuz’da Cumhurbaşkanımız yurt dışındaydı, o gün Genelkurmay Başkanımızla haftalık görüşmemi yaparken askerimizin şehit düştüğü haberi geldi. Görüşme sırasında kararlaştırdık, güvenlik zirvesi topladık. Herkes hazırdı. Mükemmel bir koordinasyonla aynı gün PKK, DAEŞ ve DHKP-C’ye kapsamlı operasyon yapıldı. Bizim kararımızdı.

Diyorlar ki, savaşı 1 Kasım'ı kazanmak için AK Parti çıkardı, hem AK Parti’yi devlet ele geçirdi. Hangisi? Bütün güvenlik bürokrasisi hükümetin emrindedir ve uyum içindedir."

ERDOĞAN-GÜL GÖRÜŞMESİ

"Birbirleriyle 30 yıldan fazla zamandır arkadaş olan, dava arkadaşı olan insanların birbirleriyle görüşmesine ‘Ne oluyor’ diye yaklaşmak ne demek? Birbirimizle görüşmemizden daha normal ne olabilir? Her zaman görüşüyoruz, daha da görüşeceğiz."

'YPG BİZİ TEHDİT EDERSE VURURUZ'

"Biliyorsunuz, Irak’ın Kuzeyindeki Kürt bölgesi ile Suriye’nin Kuzeyinde PYD denetimindeki Kürt bölgesi arasında bir koridor var. Bu geçişkenlikten Barzani de biz de rahatsızız. YPG’nin PKK bağlantısı dediğim gibi aşikar. Eğer YPG, bizim güvenliğimizi tehdit ederse gereği yapılır, vururuz.

Zaten dikkat edin, Irak ve Suriye coğrafyasını yatay olarak kullanan iki örgüt var. Biri DAEŞ, diğeri PKK... Coğrafyanın iki tarafında da faaliyetteler. PKK bir ara Irak’ta Şengal’de de hâkimiyet kurmaya kalktı ama Barzani izin vermedi ona. Bu iki terör örgütü de Türkiye sınırında Türkiye’yi rahatsız edecek faaliyetler yaptığında bizim için aralarında bir fark kalmaz. Birinin diğerine karşı savaşta olması onu meşru kılmaz. Nitekim Nusra’yı düşünün. Bu örgüt de Kaide’nin uzantısı ve DAEŞ’le çarpışıyor ama DAEŞ’le savaşmaları onları meşru yapmaz. Aynı şekilde PKK da bir meşruiyet edinemez."

HALEP İÇİN BEKLEYİN GÖRECEKSİNİZ

Başbakan Davutoğlu, Suriye'de ordunun Halep’teki ilerleyişi için de şöyle konuştu:

“Türkiye ve Avrupa Birliği ve Almanya birlikte Suriye’de Rusya’yı durdurmak için diplomatik girişimler yapıyor, işte Birleşmiş Milletler’e başvuruldu en son. Almanya Başbakanı Merkel geldiğinde ona, “Avrupa’ya mülteci akımını durdurmak için önce Türkiye’ye akımı durdurmak lazım” dedim, ‘Bunun için de önce Rusya’yı durdurmak lazım.’  Pazartesi günkü toplantıda Bakanlar Kurulu’na Genelkurmay Başkanımızın, MİT Müsteşarımızın sunduğu yeni durum, yani Türkiye ile Halep arasındaki koridorun kesilmiş olmasının doğurduğu muhtemel senaryoları ele aldık. Dün de güvenlik zirvesinde bu çerçevede yaptığımız çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızla da değerlendirdik...”

Davutoğlu, “Halep koridorunun yeniden açılması için Türkiye kendisi bir şey yapacak mı” sorusu üzerine de, “Önümüzdeki günleri bekleyin, cevabını göreceksiniz” yanıtını verdi.