Dumanlı'dan tartışılacak benzetme !

Dumanlı'dan tartışılacak benzetme !

Zaman gazetesinin tepe ismi Ekrem Dumanlı'dan Erdoğan ve AK Parti'yle ilgili çok tartışılacak benzetme.

Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, dolaylı olarak Erdoğan ve AK Parti iktidarını zalim Roma yönetimine benzetti.

Dumanlı, Gülen'e ve cemaatine yönelik suçlamalara sessiz kalmakla suçladığı kesimleri, Hz. İsa'nın ölüm fermanına önce direnen sonra da onay veren Kudüs valisi Pilatus'a benzetti.

"Ellerin temiz mi şimdi" başlıklı yazısında Dumanlı, toplumun önde gelen isimlerini üstü kapalı zalimlikle suçladığı bugünkü iktidare ses çıkarmamakla eleştiriyor.

İşte 17 Aralık sürecinde hükümete ağır yazılarıyla yüklenen Dumanlı'nın bugünkü yazısından bir bölüm:

ADI TARİHE KATİLLER ARASINDA GEÇTİ

"Aslında Pilatus, A’raf’taki adamın sembolüdür; zulmü gördüğü halde sessiz kalmanın, haklının yanında yer almaktansa güçlünün yanında mevzilenmenin, kendi makam ve birikimini koruma uğruna zalimlerle işbirliği yapmanın simgesidir. Kendine göre haklı gerekçeleri vardı Pilatus’un; ama netice itibarıyla zulme ortak olmuş, zalimce bir karara imza atmıştı. Adı tarihe katiller arasında geçti...

Ah Pilatus, korkmayacaktın. Korkup da bahaneler uydurmayacaktın...

ZALİMLER HER DAİM SUÇ ORTAĞI ARAR KENDİNE

Zalimler, her daim suç ortağı arar kendine. İster ki yapılan korkunç yanlış sadece kendi üzerine yıkılıp kalmasın. Hicret gecesi Hazreti Muhammed’i (sas) öldürmek isteyen insî şeytanların telkin ettiği fikre bakar mısınız: “Her aşiretten birini seçelim ve herkes hançerini aynı anda saplasın; ta ki kanı oymaklar arasında dağılsın!” Zalimin psikolojisi tam da budur: Suç ortaklığı. Zalimi çileden çıkaran, zulme ortak olmayan kişilerdir. Onları da hain olarak görür, dönek olarak yaftalar, ilk fırsatta onları da cezalandırmak ister; çünkü o, herkes zulmüne ortak olduğunda kendini daha rahat hisseder...

Unvanların, kazanımların altında kalıp ezilme! “Ben ki…” diye başlayan cümlelerin noktasını, emin ol ki, şeytan koyuyor. “Ben ki eşi menendi olmayan bir hocayım…”, “Ben ki paha biçilmez bir aydınım...”, “Ben ki saygın bir işadamıyım…” diye başlayan cümleleri sen objektiflik sanıyor, kendini o çetin sınavdan kurtardığını tahayyül ediyorsun. Yanılıyorsun! Tumturaklı sözler, zulmün olduğu yerde vicdanî bir arınma vesilesi olamaz. Zulüm dönemlerinde vicdan, yaptıklarıyla arınır; yapamadıklarıyla değil. Büyük İslam âlimlerine zulmeden Emevî sultanları, Abbasî halifeleri vs. çoktan ölüp gitti; ama o mazlum imamlar, çile dönemlerinde verdikleri çetin sınavdan alınlarının akıyla çıktıkları gibi kıyamete kadar gönüllere taht kurdu.

Ellerini yıkadığında vicdanındaki kan lekesini de temizlediğini sandın. Yanıldın! Eminim, tıpkı Lady Macbeth gibi, gece yarılarında ellerini defalarca yıkadın; ancak o görünmez kandan kurtulamadın. Mazlumun âhı yüreğini deldi her sabah ve şöyle feryat ettin kendi kendine: “Uykuyu katlettim; acıları dindiren, insana huzur veren uykuyu!” İsa (as) uçup gitti aramızdan; senin ellerin hiç ama hiç temizlenmedi; çünkü hakkın, hukukun, fikrin namusunu koruyamadın, küçük hesapların altında ezilip gittin...

Yazının tamamını okumak için tıklayınız