Engin Alan: ''17 Aralık olmasaydı...''

Engin Alan: ''17 Aralık olmasaydı...''

MHP'li Engin Alan, ''17 Aralık olmasaydı cezaevinde yatmaya devam edecektik'' dedi.

Emekli Korgeneral MHP Millietvekili Engin Alan, Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk'e konuştu.

Çoğu tanıdık isimler, tanıdık simalardı. “Balyoz”da, “Ergenekon”da, “Odatv” soruşturmalarında ilk onları görmüşlerdi. Bir dönemin kudretli emniyet mensuplarına, bir dönem emrinde çalışanlar tarafından kelepçe vuruluyor, sağlık kontrolüne kelepçeli olarak götürülüyorlardı. O an kimi kelepçeli ellerini havaya kaldırıyor, kimi 17-25 Aralık’ta isimleri rüşvet, yolsuzluk olaylarına karışan siyasetçi çocuklarına göndermelerde bulunuyordu.

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda yıllarca komutanlık yapmış, Kuzey Irak’ta, Türkiye’nin güneyinde teröre karşı mücadele vermiş komutan Engin Alan, gözaltına alındığı o günü, Emniyet’e götürülüşünü, gözaltı saatlerini, Beşiktaş Adliyesi’ne götürülüşünü anımsadı. Komutanlar büyük bir kumpasla karşı karşıya olduğunu biliyor, nasıl bir tuzağa düşürüldüklerini anlamaya çalışıyorlardı.

YAPILANLARI UNUTMADIK

Emekli Korgeneral Engin Alan’ın, Emniyet’e kelepçeli olarak götürülen, gece yarılarına kadar sorgu için bekletilenlerle ilgili haberleri, ailelerinin adliye kapısı önündeki durumunu görünce içi yandı. Elindeki gazetedeki fotoğraflara baktı, ilk sözü şöyle oldu:

“Bize yapılanları asla unutmadık, unutmayacağız. Ancak bize yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar onlara yapılmasın. Bakın bizi ne hale getirdiler. Biz çektik, hiç değilse şimdikiler daha adil şekilde yargılansın. Adaletin çivisi çıkmış. Hukukun bir gün herkese lazım olduğunu hatırlatmak istiyorum.”

Polislere yönelik operasyonu yakından izleyen eski meslektaşları da vardı. Cezaevine düşürülen bir dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, “Emniyet’te cemaatçi yapılanma asla söz konusu değildir. Emniyet’i yıpratmak için bunlar ortaya atılıyor” diyenlerin inadına, “Emniyet’te cemaat yapılanması”na dikkat çeken, sonunda kendisine kumpas kurulan Celal Uzunkaya, cezaevlerine düşürülen şimdinin genel müdür yardımcısı Faruk Ünsal bu işin nereye gideceğini merak edenlerden…

Hanefi Avcı’nın yılları cezaevinde geçmişti. Onlar, bu davanın şikayetçileri arasında yer alacak, büyük bir hesaplaşmanın tarafları olacak.
Kimse kendilerine yapılanları unutmamıştı. Ama haksızlıkları da görüyor, kendilerine yapılanların onlara yapılmasını asla onaylamıyor.

5 YAKINIMI KAYBETTİM

“Balyoz”, “Ergenekon” gibi davalarda gözaltına alınan, cezaevine konulanlar neler yaşamıştı ki… Engin Paşa, “Sönen istikballer, yıkılan hayaller oldu. Ben cezaevindeyken annemi, damadımı ve 3 yakınımı kaybettim. Cevap verme hakkımız yokken acımasızca yargısız infazlara tabi tutulduk. Bu kumpası, katakullileri planlayan, uygulayan, bunlara destek olanların kimler olduğunu biliyoruz. Bizi cezaevine düşürenlerin hiçbiri masum değil” diyor.

NEDEN AYAĞA KALKMADI?..

Başbakan Tayyip Erdoğan, miting meydanlarında, “Ayağa kalkmayan komutan oldu. Şimdi onun nerede olduğunu biliyorsunuz” diyor ve dönemin Kolordu Komutanı Engin Alan’ın cezaevinde olduğunu işaret ediyordu. Gerçekten Engin Alan, Gelibolu’daki törende niçin ayağa kalkmamış, Erdoğan’ı konuşmasından sonra niçin alkışlamamıştı. Engin Paşa’dan dinliyorum:
“18 Mart törenlerinin sorumlusu Kolordu Komutanlığı’dır. Başbakan, 2004’teki törenlere Çanakkale’den iki bakanla geldi. Kendilerini ayakta karşıladım. Bana ‘afiyettesiniz inşallah’ dedi. Ben de ‘sağ olun’ dedim. Tokalaştık. Başbakan tören konuşmasında herkese teşekkür etti, bir tek Kolordu Komutanlığı-mıza teşekkür etmedi. Bunun üzerine Başbakan’ı alkışlamadım ve ayağa kalkmadım. Bugün olsa yine alkışlamam, yine yerimden kalkmam. Aradan bir yıl geçti, 2005’teki törene katılan Başbakan ilk Kolordu’ya teşekkür etti.”

17 Aralık olmasaydı cezaevinde yatmaya  devam edecektik!..

En­gin Pa­şa, is­ter is­te­mez “Bal­yo­z”­a gi­ri­yor. Bal­yoz as­ker­le­re öy­le in­di­ril­miş­ti ki ade­ta hep­si­ni ez­miş­ti. Türk as­ke­ri ca­mi­si­ni bom­ba­la­ya­cak, ken­di uça­ğı­nı dü­şü­re­cek­miş. En­gin Pa­şa is­yan edi­yor:
“Bal­yo­z’­da bir tek doğ­ru yok. Sa­mi­mi­yet­le söy­lü­yo­rum, eğer o se­mi­ner bir dar­be pla­nı ol­muş ol­say­dı, çı­kar, ‘e­vet biz dar­be ya­pa­cak­tık ama bu­nu be­ce­re­me­di­k’ der­dim. Ama AKP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı Hü­se­yin Çe­lik, ‘Bal­yoz, bal gi­bi bir dar­be te­şeb­bü­sü­dü­r’ di­yor. Pe­ki ben de çı­kıp ‘17-25 Ara­lık olay­la­rı şu­dur-bu­du­r’ der­sem ne ola­cak? Hü­se­yin Çe­lik sen kim­sin? Ha­kim mi­sin, sav­cı mı­sın? Sen ne bi­li­yor­sun? Hü­se­yin Çe­lik bir da­ha ‘Bal­yoz bal gi­bi dar­be pla­nı­dı­r’ de­sin ken­di­si­ne çok ağır ce­va­bım olur.
17 Ara­lık olay­la­rıy­la il­gi­li ‘yar­gı­sız in­faz, giz­li­li­ğin ih­la­li va­r’ di­yen­ler, bi­ze ne­le­rin ya­pıl­dı­ğı­nı bil­mi­yor mu? En bü­yük in­faz­la­ra biz­ler uğ­ra­dık. An­cak şu bir ger­çek ki, 17-25 Ara­lık olay­la­rı ya­şan­ma­mış ol­say­dı biz ce­za­evin­de, bü­tün hu­kuk­suz­luk­la­ra rağ­men yat­ma­ya de­vam eder­dik.”

SÜRECİN SONU BAĞIMSIZLIK

En­gin Alan Pa­şa, bu ka­dar ağır hu­kuk­suz­luk­lar­la kar­şı ol­duk­la­rı­nı vur­gu­lar­ken, ak­la “çö­züm sü­re­ci­”y­le il­gi­si olup ol­ma­dı­ğı ge­li­yor. En­gin Alan, “E­vet, bi­ze ya­şa­tı­lan­la­rın çö­züm sü­re­ciy­le ya­kın­dan il­gi­si va­r” id­di­asın­da bu­lu­nu­yor.

Te­rör ör­gü­tüy­le yü­rü­tü­len te­mas­la­ra dik­kat çe­ki­yor. Şu an­da gö­rüş­me­le­rin “a­na dil­de eği­tim, Ab­dul­lah Öca­la­n’­a öz­gür­lük ve özerk­li­k” üze­rin­de yü­rü­dü­ğü­nü öne sü­rü­yor ve söz­le­ri­ni şöy­le sür­dü­rü­yor:
“Te­rör­le mü­ca­de­le edil­mi­yor. Va­li ope­ras­yon için onay ve­rir­se as­ker ope­ras­yo­na çı­ka­bi­le­cek. O onay­lar da ve­ril­mi­yor. Bu işin so­nu Ba­ğım­sız Bir­le­şik Kür­dis­tan. Böl­ge­miz­de çok önem­li ge­liş­me­ler olu­yor ve her olay ül­ke­miz­le ya­kın­dan il­gi­li. Kom­şu­muz Irak üç par­ça­lı ha­le gi­di­yor. Bar­za­ni de bu fır­sa­tı kul­la­nı­yor. Ge­liş­me­ler­den en bü­yük za­ra­rı Türk­men­ler gö­rü­yor. Ker­kük el­den çık­tı. İs­ra­il için Ku­düs ney­se, Bar­za­ni için de Ker­kük de ay­nı­sı­dır. Bar­za­ni, bun­dan son­ra Ker­kü­k’­ten çık­ma­ya­cak­tır.”
Söz Ira­k’­tan açıl­mış­ken, ay­lar­dır PKK’nın elin­de re­hi­n tutulan Mu­sul Baş­kon­so­los­lu­ğu­muz ça­lı­şan­la­rı­nı anı­yo­ruz ve on­la­rın böy­le kut­sal bir gün­de ser­best bı­ra­kıl­ma­sı­nı di­li­yo­ruz.