Erkek meslektaş istiyorlar

Erkek meslektaş istiyorlar

Ebe ve hemşireler, yapılan araştırmaya göre erkek meslektaş istiyor.

Sağlık-Sen’in yaptığı araştırmaya göre, iş yükünün fazlalığı ve çalışma ortamından rahatsızlığını belirten ebe ve hemşirelerin yüzde 53.6’sı "erkek hemşireler daha yaygın olsaydı fiziksel anlamda iş yükümüz hafiflerdi" yargısına katılıyor.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, İçkale Oteli’nde düzenlediği basın toplantısında, Hemşireler Günü dolayısıyla "Sağlıkta Kadın Emeği Türkiye Araştırması"nın sonuçlarını açıkladı.

1 Mayıstaki Taksim kutlamaları sırasında çıkan olayda kolu kırılan Kaçar, kendisine "geçmiş olsun" dileğinde bulunanlara teşekkür ederek, "Kişisel acımız oldu, ama kutlamaların herhangi bir provokasyon olmadan sona ermesi acımızı unutturdu" dedi.

Daha sonra, araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bilgi veren Kaçar, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hastanelere müracaatta yüzde 100 artış olmasına rağmen, sağlık personeli sayısındaki artışın yüzde 20’lerde kaldığına ve bunun sağlık çalışanlarının iş yükünün ağırlaşmasına neden olduğunu söyledi.

Türkiye’de halen 97 bin 710 hemşire bulunduğunu, 2023’te bu sayının 400 bine çıkmasının hedeflendiğini anlatan Kaçar, araştırma yapılırken 12 ildeki 869 hemşire, 391 ebe olmak üzere toplam bin 260 sağlık çalışanı ile görüşüldüğünü belirtti.

Kaçar, araştırma kapsamında 411 erkek çalışan ve 108 kurum yöneticisine hemşire ve ebelerin sorunları hakkındaki düşüncelerinin de sorulduğunu ifade etti.

Performans sisteminin adaletli hale getirilerek emekliliğe yansıtılması yönündeki görüşleri anımsatarak, bu konudaki taleplerini yineleyen Kaçar, tüm sözleşmeli sağlık personelinin kadrolu yapılmasını talep etti.

ÇALIŞMA HAYATINI ZORLAŞTIRAN SORUNLAR

Araştırmaya göre, katılımcılar, çalışma hayatını zorlaştıran 5 önemli sorunu "sağlık açısından riskli çalışma ortamında bulunmak", "mesleki sınırların tam olarak çizilmemesi", "çalışma saatleri ve nöbetlerin fazlalığı", "çalışma hayatının sosyal ve aile hayatını olumsuz etkilemesi" ve "yöneticilerin olumsuz davranışları" olarak sıraladı.

Çalışma koşullarını olumsuz etkileyen faktörleri de "Sağlık çalışanlarının mesleki tanımlarının net olarak yapılmaması", "Ağır çalışma koşulları", "Çalışma alanlarıyla ilgili uzmanlaşamama", "Farklı statülerde çalıştırılma" olarak gösterildi.

Yüzde 90.9’u "enfeksiyon kapma riskini mesleklerindeki en önemli problem" olarak değerlendiren araştırmaya katılan hemşire ve ebelerin yüzde 25.6’sı çalıştıkları kurumların enfeksiyona karşı güvenlik önlemlerini yetersiz buluyor.

"ÇALIŞMA ORTAMINDA SÖZLÜ VE FİZİKSEL ŞİDDET VAR"

Araştırmaya katılan ebe ve hemşirelerin yüzde 68.1’i zaman zaman sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtirken, yüzde 56.9’u şiddetin kaynağı olarak hasta yakınlarını gösterdi. Katılımcıların yüzde 19.2’si yönetsel zafiyetleri, yüzde 18.8’i de hastaların algı ve tutumlarının şiddetin kaynağı olduğu yönünde görüş bildirdi.

Ebe ve hemşirelerin yüzde 72.1’i şiddet ve güç kullanma gibi sorunlarla en çok kendilerinin karşılaştığını düşünüyor, erkek çalışanların yüzde 39.7’si, yöneticilerin yüzde 39.4’ü bu görüşe destek veriyor.

Katılımcıların yüzde 60.9’u en fazla sözel, yüzde 36.4’ü psikolojik, yüzde 2.7’si ise fiziksel şiddete maruz kaldığını dile getirdi. Bu sağlık çalışanlarının yüzde 51.8’i medyada çıkan haber ve yayınların bu şiddetin ortaya çıkmasında etkili olduğunu kaydetti.

Sağlık insan gücü yetersizliğini de sorunlar arasında gösteren katılımcıların yüzde 42.5’i çalıştığı kurumda eleman yetersizliğine işaret etti.

"ERKEK HEMŞİRELER ARTMALI"

Araştırmanın ilginç sonuçlarından biri de ebe ve hemşirelerin, erkek meslektaşlarının sayısının artmasının yüklerini hafifleteceğine olan inançlarını belirtmeleri.

Araştırmaya katılan ebe ve hemşirelerin yüzde 53.6’sı "erkek hemşireler daha yaygın olsaydı fiziksel anlamda iş yükümüz hafiflerdi" yargısına katıldığını, yüzde 25.5’i de "kısmen katıldığını" ifade etti.

Katılımcı ebe ve hemşirelerin yüzde 43.5’i "mesleğinin gereklerini yerine getirirken stres yaşadığını", yüzde 35’i "zaman zaman stres yaşadığını", yüzde 53.4’ü "çalışma koşulları yüzünden çocuklarına yeterince zaman ayıramadığını", yüzde 30.7’si "çocuklarına ayırdığı vakitten kısmak zorunda kaldığını", yüzde 76’sı "çocukları için 24 saat kreş hizmeti beklediğini", yüzde 44.5’i "yaptığı işin sosyal yaşantılarını kısıtladığını", yüzde 63.3’ü "çalıştıkları kurumlarda ücret dengesizliği olduğunu", yüzde 38.1’i "aldığı ücretin, yaptığı işin karşılığı olmadığını", yüzde 67’si "performans sisteminin, hekim odaklı olması ve hekimlerle diğer sağlıkçılar arasında döner sermaye dağılımında uçurum olmasının çalışma şevkini kırdığını" bildirdi.

Araştırmaya katılanların yüzde 58.1’i "personel arasında kadrolu-sözleşmeli ayrımının çalışma barışını bozduğu görüşüne katıldığını", yüzde 29.5’i "sağlık çalışanlarının mesleki tanımlarının net olarak yapılmamasının çalışma koşullarını etkileyen olumsuz faktörlerin başında geldiğini", yüzde 71.4’ü "çalıştığı kurumda mesleği dışındaki işlerle ilgilenmek zorunda kaldığını", yüzde 42.3’ü "ilerleme ve geliştirme konusunda kendisine fırsat tanınmadığını" belirtti.

TOPLUMDAN SAYGI BEKLENTİSİ

Ebe ve hemşirelerin büyük bölümü, meslekleriyle ilgili toplumdan saygınlık beklentisini de dile getirdi. Katılımcıların yüzde 38.1’i "mesleğimin toplum gözünde saygın bir değeri vardır" görüşüne katılmadığını, yüzde 33.5’i de bu görüşe "kısmen katıldığını" ifade etti.

Araştırmaya katılanların yarısından fazlası da "iş yerinde geleceğe yönelik beklentilerinin olumlu olmadığını" bildirdi.

Milliyet