Eskişerhir'de Yılmaz Büyükerşen isyanda !

Eskişerhir'de Yılmaz Büyükerşen isyanda !

Eskişehir’in çehresini değiştiren efsane başkan Yılmaz Büyükerşen'i sonunda "fıtık" ettiler.

 

 

Ameliyat olan Yılmaz Büyükerşen'in tedavisinin ikinci gününde Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk ziyaret etmiş. Öztürk bugünkü başkanla yaptığı söyleşiyi kaleme almış:Ülkemizde olmayan, belediyelerin adım atmaya bile cesaret edemediği güzellikleri Eskişehir’de görebilir, “helal olsun Yılmaz Büyükerşen’e” dersiniz. Türkiye’nin en kirli çayı olan Porsuk’u, bugün üzerinde gondolların çalıştığı, etrafında büyük bir canlılık olan çay haline dönüştürmüş. En büyük parklar, hatta denizi olmayan il’de plajları görebilirsiniz. Balmumu Müzesi ise tam bir şaheser… Tüm engellemelere, belediyeyi sıkboğaz etmelere rağmen, müfettişlere rağmen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, yol almayı sürdürüyor.

 

Memurlarımız korkuyor

Yılmaz Hoca, “Bizi felç edip çalıştırmamak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Müfettişlerden başımızı alamıyoruz. Yapılmamış işlerden dolayı bile bizden hesap soruyorlar. Ülkemizde bu kadar müfettişi nereden buluyorlar anlamış değilim” diyor.

Biraz daha açıyor: Bakıyorsunuz, iki yıl önce açılmış davayla ilgili haberi yeniymiş gibi yayınlıyorlar. Maksat itibarsızlaştırmak. Davalardan çekindiğimiz yok. Alnımız ak-pak. Ama bazı olaylar çalışanlarımızı çok etkiliyor. Memurlarımızın daha önce sabaha karşı gözaltına alınmasından sonra belediyeye korku yerleştirilmiş oldu.

Bugün, memurlarımız, karar verici olanlar imza atmaya, karar vermeye çekiniyor. Adeta belediyemizi felç ettiler. Yıldırmak istiyorlar. Köşeye sıkıştırmanın bir başka taktiği ise yerel gazeteye bir haber uçuruyorlar. O habere dayanak gösterilip müfettiş geliyor, savcılık ihbar kabul ediyor, vali soruşturma başlatıyor. Gerçek bir şey olsa gam yemem.

Tepebaşı ve Odunpazarı İlçeleri’nden oluşan Eskişehir merkezinin nüfusu 780 bine dayanmış. Diğer 12 ilçe ve bunlara bağlı 527 köy, şimdiki adıyla mahallede yaşayanların toplamı ise 80 bin civarında.

Bir mahalle örneğin Ankara’ya 16 kilometre ama Eskişehir’e 170 kilometre uzaklıkta. Hadi buyurun bu mahalleye hizmet götürün…

Dengesiz bir sistem mevcut

Büyükerşen, bu durumdan öyle yakınıyor, öyle yakınıyor ki şunları söylüyor: Hükümet, halka ‘şehirli oldunuz, şehirde ne varsa köyünüzde de o olacak’ dedi. Ama, bilinmeli ki belki 15 yıl içinde köylerde kimse kalmayacak.

Bugün okullar ahır haline gelmiş, 300 bini aşkın öğretmen adayı görev beklerken, öğrenciler taşımalı sistem adı altında daha büyük okullara götürülüp getiriliyor.

Büyükşehir Belediyesi’nde CHP’nin 16, AKP’nin 29 meclis üyesi var. AKP, bugüne kadar yapmadıkları hizmetin hesabını bile bizden sormaya başladı. Ama halkımız, Özel İdare’den, büyükşehir belediyelerine ne kaldığını yeterince bilmiyor. AKP’li belediyelere araç-gereç, CHP’li belediyelere ise sadece borç kaldı.

CHP’li belediyeyi vurmak için

Yılmaz Büyükerşen, bu konuda örnek verirken, Özel İdare’nin aldığı 15 yeni ambulansın bile kendilerine verilmeyip, Sağlık Bakanlığı’na iade edildiğini anlatıyor.

Oysa, Büyükerşen, bunları ilçe belediyelerine gönderecekti. Özel idarelerdeki personelin ödenmemiş tazminatları, davaları Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne kaldı. Bunun anlamı yaklaşık 17 milyon lira borç demektir.

Yıllarca tahsil etmedikleri elektrik paralarının dosyalarını belediyeye devretmeden vatandaşı icraya verdiler. Böylece, halka “Bak, CHP geldi, sizleri icraya verdi” mesajı veriliyor. Yetmiyor, su kanalizasyon yapımları için alınan 51 milyon lira krediyi ödemek de yine Büyükerşen’e düştü.

Belediyeyi dar boğaza düşürenler, şimdi “Artık köy yok, siz de mahallesiniz. Mahallenize otobüs isteyin” deniliyor. Ama nereden vereceksin otobüsü? Biz de maalesef veremiyoruz. Özel İdare’nin bize taktığı borçlar yüzünden İller Bankası’ndaki payımızdan bile kesinti yapılıyor” diyor.

AKP’nin “reform” dediği yasa için Büyükerşen, “deform” diyor. Bu yasanın çağdaş şehircilik önünde de engeller oluşturduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Bakıyorsunuz muhalefet şehir planları konusunda ittifak yapıyor.

Komisyonda, planlar bozulup delik-deşik ediliyor. Bu durumda gelecek kuşaklara sağlıklı planlar bırakılamaz. Bozduklarını komisyona iade ediyorum. Kararlarında ısrar edince bu kez yapılanın kamu yararına olmadığını gerekçe gösterip İdare Mahkemesi’ne dava açıyorum.

Mahkeme masrafları da cepten gidiyor. Tam bir kara mizah değil mi? Mahkeme, lehimde karar verinceye kadar belki bir yıl geçiyor. Bu arada katlar yükselmiş, ilk plana göre yapılar yapılmış oluyor. “