“G.Saray’ı Fethullah Gülen şampiyon yaptı !”

“G.Saray’ı Fethullah Gülen şampiyon yaptı !”

Eski Beşiktaş yöneticisi İhsan Kalkavan çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Muhabirimiz Hülya Ünlü'ye Fethullah Hoca'nın bilinmeyen yönlerini anlatan İhsan Kalkavan'dan sarsıcı açıklamalar...

'Tatlı hayat' tan beş vakit namaza

Kendi deyimi ile 'Tatlı hayat' yaşıyordu işadamı İhsan Kalkavan. Her gece bir bar kapatıp, 40-50 kişilik masalarda eğleniyordu. Şöhrete de paraya da başarıya da doymuş, Türkiye'nin en çok konuşulan işadamlarından biri haline gelmişti. Kız kardeşi Suzan Kalkavan'ın Fethullah Gülen cemaatine girdiğini öğrendiğinde tepki göstermiş 'aforoz' etmeye kalkmıştı. Ancak Beşiktaş Kulubü yöneticisi olduğu sırada Zaman Gazetesi'nin kendisine verdiği 'Yılın Başarılı Spor Adamı' ödülüyle hayatı değişti. Ödülü almak için gittiğinde Gülen'e bağlı okulların öğrencileri Kalkavan'a tezahürat ve sevgi gösterisinde bulundu. Öğrencilerin tezahüratından çok etkilenen Kalkavan, bu kesime ilgi göstermeye başladı. Sonraki günlerde yurtlar, okullar, öğrenci evleriyle tanıştı. Ve günlerden bir gün Fethulah Gülen ile tanıştırılmak üzere İzmir'e götürüldü. O güne kadar 'Vatanın aleyhinde biri' olarak gördüğü Gülen ile tanışması tüm hayatını değiştirdi. O gün hayatının dönüm noktası oldu, hep birlikte kılınan sabah namazını hiç kaçırmadı. 'Işık talebeleri' nin her yıl cemaate 1 milyon dolar para aktardığını iddia ettiği İhsan Kalkavan kısa zamanda Gülen'in en yakınındaki isim oldu. İhsan Kalkavan, üç gün sürecek bu söyleşide Fethullah Gülen ile maddi, manevi tüm ilişkilerini AKŞAM'a anlattı.

Fethullah Gülen ile tanışmadan önce nasıl bir hayatınız vardı?

Beşiktaş’ın üç yıl şampiyonluk yaşadığı dönemde futbolun başındaki kişiydim. Tuvalete girerken bile 10 tane kamera peşimdeydi. Her gece 30-40 kişilik masam vardı. Çevremde spor, sanat ve basından insanlar vardı. Kapattığım yerlerde bu insanlarla birlikte kakarakikiri bir yaşam içindeydik. Her gece böyleydi. İnsan kapılınca nefsinin doğrultusunda hareket ediyor. Geriye baktığım zaman bugün bir namazdan aldığım keyfi hiçbir şeyden almadığımı görüyorum.

ÇAPKINLIK DA VARDI

O hayata çapkınlık da dahil miydi?

‘Yoktu’ demek bir parça yalan olur. O yaşamın bir parçası o. Masamızda popüler insanlar, sanatçılar vardı. Belirli bir yere gelmek isteyenler o gecelerin masalarında görünmek isterlerdi. Bugün televizyonların ve manken dünyasının birçok ünlü ismi o dönem o masalarda kendine sandalye bulabilen insanlardı. Öyle bir yaşamın içindeydik. ‘Dolçe Vita - Tatlı Hayat’ demek gerekir.

Ve günlerden bir gün Fethullah Gülen ile tanıştınız?

Hemen hemen bütün Türkiye’nin onu çok iyi bildiği bir dönemde ben sadece birkaç kez ismini duymuştum. Bir gün Zaman Gazetesi muhabiri bizim antrenman sahasına, Fulya’ya geldi. ‘İhsan Ağabey sana Zaman Gazetesi’nden ödül verecekler’ dedi. Zaman Gazetesi’nin Yılın Spor Adamı’nı seçtiği ilk yıl 1990. ‘Fırat Kültür Merkezi’ne gelip ödülünüzü alır mısınız?’ dedi. Ben Zaman Gazetesi var mı yok mu onun bile farkında değilim. ‘Koçum beni oralara getirme sen alıp getirirsin’ dedim. Çocuk hiç ağzını açmadan yanımdan uzaklaştı. Sonra bir şekilde Süleyman Seba’ya ulaştılar. Süleyman Bey, “Sen başımıza iş mi açacaksın. Ben gidiyorum sen de orada olacaksın” dedi. ‘Tamam gideriz’ dedim.

HER ŞEY DEĞİŞTİ

O gün gittiğimde muazzam bir resepsiyon gördüm. Bakanı, milletvekili, valisi, kaymakamı, bürokratı herkes orada. Salona girince müthiş bir alkış koptu. Bir sürü talebe lehime çok büyük tezahürat yaptı. Kendimi tribünlerde hissettim. Benden daha büyük tezahüratı da Galatasaraylı İsmail’e yaptılar. İsmail’in yanına oturdum, ‘İsmail bu ne iş?’ dedim. ‘Hadi ben çok başarılı bir takımın başındayım, Galatasaray dökülüyor ama yer yerinden oynadı İsmail’ diye. ‘Ağabey seviyorlar’ dedi kesti attı. O gece şaşkınlığım üstümden gitmedi. İlgileneyim ya bunlar kim, neyin nesi kimin fesi dedim.

İlk Tanışma

O günkü törende Gülen var mıydı?

Yoktu. Bu arkadaşlarla, o ödül gecesini düzenleyenlerle irtibat kurmaya başladım, kimsiniz nesiniz diye. Bu kadar genç çocukların bana olan sevgisi de beni çok etkiledi. Kim bu çocuklar diye sorduğumda o zaman yurtlar, burslar, evler, okullar konusu gündeme geldi, çok ilgimi çekti. Yıllarca hayal edemeyeceğim bir ortamla karşı karşıya kaldım. Zaman Gazetesi’ni ziyaret ettim, oradaki insanları tanıdım. Onlar da benimle çok ilgilendi. Beni mutlaka ‘Ağabey’in yanına götürmek istediler, ben de çok istiyordum zaten. İzmir’e gittik. Onu gördüm, haddinden fazla etkilendim. İlk sözü şuydu: ‘Aramızdaki gıyabi ilgiyi vicahiye çevirmiş olduk.’

Neden bu kadar çok etkilendiniz?

Galatasaray’ın çok kötü günleriydi. Mağlup olduğu bir maçtan sonra, bir pazartesi sabahı Galasaraylı futbolcularla birlikte onu ziyarete gittik. Ben Hocam’a bir soru sordum. ‘Hocam bu Galatasaray nedense başarılı olamıyor, sizin bu arkadaşlarımıza bir tavsiyeniz olur mu? Dualarınıza ihtiyacı var bu arkadaşların, sizin tavsiyelerinize de ihtiyaçları var’ dedim.

Taraftarlar Arttı

Hocam da zaten Galatasaraylıymış. Turgay Şeren’e ‘Hayatımda bir kere maça gittim o da Galatasaray maçıydı o yüzden Galatasaray’ı daha fazla seviyorum’ deyince beş dakikada Galatasaray taraftarları Fenerbahçe’yi ikiye-üçe katladı. Bir sözüyle taraftar sayısı arttı.

O gün Galatasaraylı futbolculara hiçbir teknik direktörün aklına gelmeyecek bir şey söyledi. Galatasaray’da o dönemde nifak vardı, herkes birbirini kıskanıyordu, pas vermiyordu. Dedi ki, ‘Bir kere her sahaya çıkan kendine değil, arkadaşına dua etsin, onun başarısını istesin, Cenab-ı Allah başkalarına yapılan duayı çok daha makbul kılar. O zaman herkes birbirine kenetlenecektir, sahaya çıkmadan herkes kendine değil arkadaşına samimi, gönülden dua etsin mesele çözülür’ dedi. Egoizmi bırakın, arkadaşına dua eden insan arkadaşına çok rahat da pas verir demek istedi.

Sonuç ne oldu?

Galatasaray altın yıllarını, dışarıdaki başarılarını yaşadı. Bunu Galatasaraylı futbolcular da itiraf edebilirler.

Hangi futbolcular vardı o görüşmede?

Hepimizin bildiği efsane kadro. Avrupa’da da ortalığı sallayan Emre’ler Hakan’lar hepsi vardı. İlk 11 kişinin 9’u oradaydı. Onların zaten Hoca efendiyle irtibatları oluyordu. Ya da Sarı İsmail ile irtibatları oluyordu. Ama o görüşmeye ben götürdüm.

Beşiktaşlıları da götürdünüz mü?

Ben Beşiktaş’ı götürmeye pek cesaret edemezdim. Bak takımı kurcalıyor denebilirdi. Gönülden isteyenler kendisiyle tanıştılar.

Tolga'yı Yıkayıp Cuma'ya Götürdük

Aile içinde uç yaşayanlarla mütedeyyin yaşanlar bir aradadır. Bir kız kardeş neredeyse tesettüre girmiş beş vakit namazındayken öbür kız kardeş diskolardadır. Ben cuma günleri giderdim camiye. Bazı zamanlar birkaç arkadaşımı götürmüşümdür, onlar da etkilenmişlerdir. Mesela Tolga Han’ı hayatında ilk defa cumaya ben götürdüm. O gün onu banyoda iyice yıkadık Mustafa Topaloğlu ile birlikte. Tolga Han çok etkilenmişti, ‘Ağabey hep gidelim’ dedi. İyice yıkamak lazım, Tolga çünkü hayatında gusül aptesti almamış bir adamdı yani. En fazla cumalara giderdim, ama orucumu küçük yaşlardan beri tutmuşumdur. Ramazanlarda o hayata ara veriyordum, perşembe akşamları mümkün olduğu kadar çok elzem değilse o kişilerle birlikte olmamanın yoluna bakıyordum. Ama zaman zaman Allah affetsin cuma akşamları da bu hayatın içinde olma durumu oluyordu.

Hakan Şükür'ün Nikahını Kıymadı

Fethullah Gülen bir dini lider değildir. Nikahına şahitlik ettiği Hakan’ı (Hakan Şükür) çok sevdiği halde nikahını kıymadı. Hakan bir gece hanımıyla imam nikahı kıyılması için kendisine geldiğinde ‘Ben kendimi böyle yetkili görmüyorum, bir arkadaşımız senin nikahını kıysın’ dedi. Yani imam nikahı bile kıymaz. Çok iyi bildiği bir konuyu bile ona danışsak bunu bir din alimine sormamızı ister, güvendiği bir isme sormamızı ister. Kendini fetva makamında görmez.

Ben de Gülen’in dershanesine gittim

Ünlü manken Deniz Akkaya, Esquire dergisinin yeni sayısında Armağan Çağlayan’ın sorularına yanıt verdi. Üniversiteden önce Fethullah Gülen’in FEM dershanelerine gittiğini belirten Akkaya, şunları söyledi: “FEM dershanelerine gittim; biliyorsunuz Fethullah Gülen’in dershanesi orası. Bizim hocalarımızın hepsinin başı örtülüydü, kızlar-erkekler ayrı sınıflardaydık ve hiç erkek hocam yoktu. Ben hâlâ aklıselim bir kadınım ve çok yüksek puanla beni üniversiteye soktular. Her insanın özgürce, aynı topraklar üstünde yaşama hakkı olduğuna inanıyorum. Ama bunu bir ideolojiye çevirmeden. Bugün bir yere gittiğimde yan tarafta başı kapalıları gösterip yanındakine dirsek atan kadınlardan değilim.”

Akşam