İETT Müdürü 48T'ye binerse...
İETT Genel Müdürü Arif Emecen’le ‘Empati Haftası’ çerçevesinde yoğunluğuyla metrobüsü aratmayan Kağıthane- Taksim arasındaki 48T’ye bindik. Otobüs yolcuları yanlarındaki kişininİETT’nin en yetkili ismi olduğunu bilmeden şikâyetlerini sıraladı...
Geçen hafta, İETT’ye Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı tarafından ‘Mükemmellik Başarı Ödülü’ verilmişti. Bu ödülü getiren en önemli uygulama da ‘Empati Haftası’ydı. Yani İETT çalışanlarının ve yöneticilerinin yılda 4 kez birer hafta boyunca servisleri ve makam araçlarını kullanmayıp tebdil-i kıyafet toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmesi, aksaklıkları tespit edip çözüm üretmeleriydi. İETT’nin Mükemmellik Ödülü aldığı Milano’da Genel Müdür Arif Emecen’le yaptığım sohbette bu empatik yolculuğa birlikte katılma sözü almıştım. Emecen, dün Sabah bu sözünü gerçekleştirdi ve erkenden yola koyulduk...
Sabah 07.30’da Kağıthane’den 48T’ye binmek hiç kolay olmadı. Genel Müdür Emecen ön kapıdan bindi ama ben kala kalmıştım. Onlarca kişiyle itiş kakış orta kapıdan kendimi otobüse atabildim...Güzergâhımız, Kağıthane-Taksim’di. Hattımız ise 48T... Peki niye bu hat derseniz... Empati Haftası’na katılan 1000 İETT çalışanı ve yöneticileri için en çok şikâyet alan ve en kalabalık hatlar belirlenmiş. İETT Genel Müdürü Arif Emecen’e de 48T hattı düşmüş. Yolculuğa çıkmadan önce ‘Keşke metrobüsle seyahat etseydik. Kalabalığı ve sorunları daha iyi gözlemlerdik’ diye aklımdan geçirmiştim fakat 48T’de yaptığımız yolculuğun metrobüsü aratmadığını söyleyebilirim. Saat 07.20’de İETT Genel Müdürü’yle otobüse binmek üzere Kağıthane Durağı’na geldik.Elektronik panoda otobüsün 15 dakika sonra geleceği yazıyordu, öyle de oldu. Otobüs durağa geldi gelmesine de binmek pek kolay olmadı. Zira hem otobüs kapıya kadar doluydu hem de duraktaki yolcu sayısı bir anda artmıştı. Emecen ön kapıdan binebildi fakat ben ve diğer gazeteci arkadaşlarım orta kapıdan zar zor kendimizi otobüse atabildik. Şoför de yolcular da otobüste İETT Genel Müdürü’nün olduğunu bilmiyordu. Kapının dibinde, kıpırdayacak yer bulmakta güçlük çekiyordum, zor da olsa bir yere tutunabildim. Bu arada İstanbulkart’larımızı da öne uzattık. Ön kapıdan binen Arif Emecen’i görmemiz ise imkânsızdı. Otobüs hareket ettikten hemen sonra yolculardan biri şoförden klimayı açmasını istedi o da hemen açtı. Açık söylemek gerekirse klima nedeniyle yaşanan kavgalar aklıma gelince konunun uzayacağını düşünmüştüm fakat öyle olmadı.
Bu kalabalıkta bir yandan tutunmaya çalışırken diğer taraftan da yolculara çaktırmadan fotoğraf çekmeye çalışıyorduk. Fakat bir kadın yolcu fotoğraf çektiğimizi görüp tepki gösterdi. Başka bir kadın yolcu ise ona tepki gösterdi. Neyse ki mevzu fazla uzamadı. Otobüslerdeki yoğunluğu göstermek için fotoğraf çektiğimizi söyledik ve konu kapandı. Bu arada otobüs durağa yanaştı ve kapılar açıldı. Birkaç kişinin inmesinin bile otobüste nasıl bir rahatlama yaptığını da anlamış olduk böylece. Bu ufacık rahatlamayla birlikte ön tarafta olan Emecen’in yanına gitmeye çalıştım. Fakat diğer yolculardan müsaade isterken sert bakışlara ve söylenmelere maruz kaldığımı da söylemeliyim. Şu bir gerçek ki sabahın o saatinde herkes gergin, her an kavgaya hazır...