İhsanoğlu'ndan eleştirilere esprili yanıt

İhsanoğlu'ndan eleştirilere esprili yanıt

Bursa'da ilk olarak Hünkar Köşkü'nü ziyaret eden Ekmeleddin İhsanoğlu ve eşi Füsun İhsanoğlu, buradan kenti izledi.

Bursa'ya gelen CHP ve MHP'nin ortak Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Vakur insanların hali başkadır. Biraz ona riayet etmek lazım. Ama yalan söylemek ve bazı arkadaşlar bunu din adına yapıyorlar. Tabii ki namazı kılacağız, orucu tutacağız, zekatı vereceğiz, hacca gideceğiz, şahadetin gereğini yerine getireceğiz. Ama İslam’ın altıncı şartı; haddini bilmektir" dedi.

Bursa'da ilk olarak Hünkar Köşkü'nü ziyaret eden Ekmeleddin İhsanoğlu ve eşi Füsun İhsanoğlu, buradan kenti izledi. CHP ve MHP Milletvekilinin de katıldığı ziyarette daha sonra Koza Han'a geçen İhsanoğlu, burada basın toplantısı düzenlendi. Osmanlı devletinin ilk başkentinde bulunmanın her Türk için iftihar vesilesi, hem de önemli ibretler taşıdığını anlatan İhsanoğlu, "Bugün Hünkar Köşkü'nden kente baktığımızda artık 'Yeşil Bursa' demenin, insan dili varmak istiyor ama aklı almak istemiyor. Bursa, sanayi merkezidir, Türkiye'nin dördüncü büyük kentidir ama diğer ülkelerde olduğu gibi eski şehirlerimizi koruyarak, yeni şehirleri daha farklı yerlere kurma imkanımız yok muydu? Bursa'nın dokusu gitti. Asıl muhafazakarlık bunları korumaktır. Ben bu anlayışı, devletin en yüksek tepesine taşıyacağım" dedi.

"SİYASİ TARTIŞMALAR BU KADAR UCUZLADI MI?"

Cumhurbaşkanı Ekmeleddin İhsanoğlu, bazılarının ismine takıldıklarını anlatırken, şunları söyledi:

"Bugün Orhangazi'den geçerken düşündüm. Orhangazi'nin lakabı; 'Şücaattin.' Ne demek? 'Dininin yiğidi' demektir. Bahaddin, Necmettin, Kudbeddin, dilimizde kültürümüzde çok var. Orhangazi 14'üncü Yüzyıl'a ait bir isimdir. Aynı yüzyılda yaşamış bir Ekmeleddin var; Bayburtlu Ekmeleddin. Bunu bilmeyenler takıldılar. Başka bir şeye takılamadıkları için Allah'a şükür, buna takıldılar. Kutbeddin'e 'Kutup' derler, Ekmeleddin'e 'Ekmel' derler. Buna bile 'Adını değiştirdi' diye çıkardılar, bir takım siyasi tartışmalar yürüttüler. Bunların arkasında da paralı asker gibi sosyal medyada onların fikirlerine destek verenler mesele yaptılar. Türkiye'de siyasi tartışmalar bu kadar ucuzladı mı? Ben buna çok üzülüyorum."

"TÜRKİYE'NİN KOMŞULARI PARÇALANIYOR"

Cumhurbaşkanlığı seçiminin, belediye başkanlığı ve milletvekili seçimlerine benzemediğini dile getiren İhsanoğlu, bütün partilere destek verenlere seslendi. İhsanoğlu, şöyle dedi:

"Seçeceğiniz adam, devletin başı ve cumhuriyetin cumhurbaşkanı olacak. Devletin birliğinin teminatı olacak ve onu temsil edecek. Anayasanın uygulanmasının gözeticisi olacak. Devlet organları arasında uyumu sağlayacak. Esas temel mesele budur. Bunu yapmak için bütün milleti kucaklamak, 76 milyon insana sahip çıkmak lazım. Bir tarafı tutup, bir tarafı bırakmak olmaz. 'Size oy verenler iyi olacak, size oy vermeyenler kötü olacak ve siz yukarı çıktığınızda size oy verenlerin temsilcisi olacaksınız' anlayışı Türkiye'yi çok kötü bir yere götürebilir. Bugün etrafımızı ateş çemberleri sarmıştır. Türkiye'nin komşuları parçalanıyor. Türkiye, içerideki huzursuzluğuyla, dışarıdaki tesirleri ile büyük meydan okumanın içerisindedir. Türkiye'nin bu tehlikeli yolda gitmemesi lazım. Türkiye'nin komşularıyla ihtilaflarını barışçıl şekilde çözmesi lazım. Türkiye yine bölgesinde, etrafında ve dünyada müessir bir noktada olması lazım. Biz diyoruz ki cumhurbaşkanı dış dünya ile daha rahat ilişkiler kurabilen, dış dünyadaki problemlerle çalışma şekli daha uyumlu olan ve o tecrübeye sahip birisinin olması lazım. Herkesin sevdiği saydığı bir isim olması lazım. Ben 9 sene dünyayı 62 defa devri alem yaptım. 100 ülke gezdim. Büyük devletlerin reisleri ile konuştum. Sayın Obama ile birkaç defa Putin'le bir kaç defa görüştüm. Fransız, Alman Cumhurbaşkanı, İngiliz Başbakanı ve aklınıza gelecek Tayland başbakanı ile Afrika Arap ülkeleri Çin'in başbakanı ile konuştum. Bütün bunlarla sizin kurduğunuz münasebetler eğer karşılıklı saygı ile kurulmuşsa ve milli menfaatlerinizin dengeli bir şekilde yürütülmesi esasına göre kurulmuşsa ve sizin ihtilaflarda taraf tutmama gibi prensiple hareketle yapıyorsanız, siz diğer ülkeler gibi geminizi çok rahat yürütürsünüz."

"SORULARIN ÜSTÜNÜ ÖRTERSEK, FARKLI BİR DÜNYAYA AİT OLURUZ"

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Ortadoğu'da konsolosluğu olan veya hava yolları şirketi bulunan sadece Türkiye'nin mi olduğunu ifade ederken, "Niye bizim pilotlarımız kaçırılıyor da başka havayollarına ait pilotlar kaçırılmıyor? Niçin bizim konsolosluğumuz rehin alınıyor? Niçin bizim gariban şoförlerimiz ticaret yaparken rehin alınıyor?" sorularına yanıt bulunması gerektiğini söyledi. İhsanoğlu, şöyle devam etti:

"Biz bu soruların üstünü örtersek, basın yasağı getirirsek, ondan sonra basın hürriyetinden, demokrasiden bahsedersek biraz daha farklı bir dünyaya ait oluyoruz. Biz bu dünyaya ait olmak istemiyoruz. Türkiye'nin seçimi 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra olmuştur. BM'ye üye olduktan sonra, Avrupa Konseyine üye olduktan sonra. Biz şimdi AB'ye tam üye olmak ve engelleri kaldırmak istiyoruz. Ama her şeyden önce üzerimizdeki ödevlerimizi yapmak gerekir ve basın hürriyetini sağlamak gerekir. Her şeyden önce kanun hakimiyetini tesis etmemiz lazım. Adaleti eşit şekilde insanlara getirmemiz lazım. Son yıllarda gördüğümüz o büyük davalar ne oldu? Anayasa Mahkemesi sonunda her şeyi sıfır noktasına getirdi. Bu doğru mu, bu reva mı, insanları yıllarca hapislerde çürütmek, bunlara zulmetmek? Bu insanlar ya suçludur ya değildir. Bunlar suçları ispat edilene kadar suçlu değillerdir. Hukukun temel kaidesi budur. Ama siz bunları 5- 6 sene hapiste tutarsanız ve sonunda bir üst mahkeme kararı ile bozulan bir kararı verir, verdirirseniz bu adalet sistemine kim güvenir? Türkiye'nin artık bunları aşması lazım. Bunları aşmak için bu anlayışın devletin zirvesinde olması lazım. Devletin zirvesinde bu anlayış olmadığı takdirde bu devlet aksak bir şekilde devam edecektir."

İhsanoğlu, öfkelenen, başkasına tepeden bakan bir anlayış halinde o zaman çok daha büyük sıkıntıya girilebileceğini, bugünkü durumdan memnun olanlara bir şey diyemeyeceklerini söyledi.

"BİZ DE ONLARIZ, ONLAR DA BİZLERDİR"

Ak Partililer için 'kardeşlerimiz' diyen İhsanoğlu, "Biz de onlardanız, onlar da bizlerdir. Bizim ayrımız gayrımız yok. Hepimiz bu vatanın evladıyız. Türkiye'de bugün büyük bir uzlaşma başlamıştır. Bu uzlaşma gün geçtikçe artıyor. İki parti arasında başladı, 6 parti oldu. 16 Haziran'dan bugüne kadar nereye gittiysek, insanlar, sade vatandaşlar, bu söylediklerimizi onlar daha güzel söylüyor. Türkiye'de bir korku, gerginlik var" dedi.

İhsanoğlu, Koza Han'a gelirken, orta yaşlı bir kadının yanına geldiğini "Biz korku içerisindeyiz" dediğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Niye bu baskı var? Niye insanlar hür bir şekilde sandık başında 3 kişiden 1'ine mührü basmasın? Bu iş bu kadar basittir. Demokrasi varsa, sizin lehinize çalıştığı zaman demokrasi oluyor da, sizin aleyhinize çalışma ihtimali varsa veya korkunuz bu istikametteyse, niçin bu korkuyu salıyorsunuz? Biz Türkiye'de bunu yarım asırdan beri arkada bıraktığımızı zannediyorduk. Şimdi bu noktaya getirip, ondan sonra 'mağdurum' diye ortaya çıkmak ne kadar revadır?"

"KEM SÖZLERİNİN HİÇ BİRİSİNE CEVAP VERMİYORUM"

Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmaları sırasında Başbakan Erdoğan'ın, devletin bütün olanaklarını kullanarak kampanya yürüttüğünü ifaden eden İhsanoğlu, Türkiye'nin özel ve kamu kanallarının, saatlerce 'İcraatın içinden' programını, bir adayın konuşmalarını yayınladığını, diğer adaylara 1, 3 dakika ayrıldığını söyledi.

İhsanoğlu, eleştirisini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanını halk seçerken niye bu program bu şekilde kanunlaştırıldı? Bu kanunu yapanlar iki aya sıkıştırmışlar. 10 Temmuz'da kesin listeler ilan edilecek. Dün Resmi Gazete'de 3 isim ilan edildi. Seçim 10 Ağustos. Sonra siz, ABD modelinden bahsedeceksiniz. Böyle çelişki olur mu? Bu biçilmiş kaftan meselesi. Türkiye herhalde bunu not edecektir, Türk halkı değerlendirecektir ve o demokrasinin başladığı günden, 1950'den bu yana her zamanki gibi aklıselimi, sağduyusu, vicdanı ile gidecek ve o mührü beğendiği ve layık gördüğünü insanın üzerine basacak ve onu Çankaya'ya gönderecektir. Bu halk bu kararı ve doğru kararı verecektir. Biz bu yolda barış, sevgi, saygı birlik ve dirlik ekmek istiyoruz. Bu aziz vatan hepimizindir. Daha verimli, müreffeh bir hayat istiyorsak, önce huzuru sağlamamız, saygılı olmamız lazım. Ben bu kampanyaya başlamadan önce 'Medeni, centilmence, çelebice bir yarış istiyoruz' dedim. Bu şerefli göreve gelecek insanların, şerefli şekilde davranması, Türkiye'nin en yüce makamına yücelikler içinde yükselmek lazım. Kem söz, sahibine aittir. O yüzden ben bu kem sözlerinin hiç birisine cevap vermiyorum, vermeyeceğim. Ama teşkilata bakınız. Bir yabancı gazetenin bir nüshasına ortasına benim fotoğrafımı montajını ve üzerine provokatif başlık yazacaklar. Montaj yapıyorlar. İşte montajın alası var. Filistin davasına çok büyük hizmetler yapan birisi olarak tarihe geçtim. Cenab-ı Allah bana bu hizmetleri nasip etti. Gazze'ye birkaç defa ateşkes, tıbbi, mali, insani yardım sağlamak için gittim. Hükümet kuruluşuna katkıda bulundum. Kudüs-ü Şerif'e gittim. Barınma eğitim sağlık ihtiyaçlarını büyük bir stratejik plan içerisinde yaptım. Mescid-i Aksa'da Hz. Peygamber Efendimizin Miraç'a yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Allah herkese bunu nasip etsin. Bunu yapan bir insana iftira atmak, çok acı bir şeydir. Vatandaşın sağduyusu hissi selimi dün internetten sürpriz bir şekilde dün Filistin Cumhurbaşkanı bana Kudüs Yıldızı Nişanı verirken çekilen fotoğrafla başka bir fotoğraf var. Ben saygı sınırlarına riayet etmek istiyorum. Lütfen giriniz internete, Abbas- İhsanoğlu- Kudüs- Nişan falan yazın. Ne olduğunu göreceksiniz. Bu iftiraları atanlar Allah'tan korkmuyor. Halktan da utanmıyorlarsa, birkaç saat içerisinde yalancının mumunun söndüğünü söneceğini bilmiyorlar mı?"

Ekmeleddin İhsanoğlu, aldığı terbiye uyarınca kendisinden söz edilmesini seven biri olmadığını, Orta Anadolu insanının içi ile dışı bir olmadığını bildirirken de şöyle dedi:

"İçi zengindir, dışına vurmaz. Bu bir terbiyedir. Ben böbürlenmeyi sevmem. Ben tevazuyu babamdan öğrendim. Babam Yozgatlıydı, az konuşurdu. Vakur insanların hali başkadır. Biraz ona riayet etmek lazım. Ama yalan söylemek ve bazı arkadaşlar bunu din adına yapıyorlar. Tabi ki namazı kılacağız, orucu tutacağız, zekatı vereceğiz, hacca gideceğiz, şehadetin gereğini yerine getireceğiz ama İslamın altıncı şartı haddini bilmektir. Haddini bilmeyen, ahlaka riayet etmeyen insanlar, yalan söyleyen insanlar, iftira eden insanlar. Bunların hali nedir? Hz. Peygamber ne diyor, 'Ben ahlakın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim' Peygamber Efendimizin misyonu bu dünyada en mühim misyondur. Siz namaz kılacaksınız, oruç tutacaksınız ama ahlak bakımından çok farklı bir noktada olacaksınız. Yakışır mı bu İslam’a? Bunun adı başka bir şeydir. Ben bunu söylemek istemiyorum."

"İFTİRALARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

İhsanoğlu, Srebrenitsa'nın 20'nci Yüzyılın en vahşi en gaddar katliamlarından biri olduğunu, Bosna savaşı sırasında gereken bütün yardımları yaptıklarını, savaş sırasında oraya gittiğini 10 yıl boyunca çok sayıda hizmet yaptıklarını vurgularken de şöyle dedi:

"Bugüne kadar yaptıklarımı söylemiyordum. Ama öyle iftiralarla karşı karşıyayız o fotoğraflar uyduruluyor, hakikileri ortaya konulunca susuluyor. Mukayeseler yanlış yapılıyor. Düzgün yapıldığı zaman gerçek ortaya çıkıyor. Yeni iftira kampanyasını başlatıyorlar. Basın hürriyeti, sosyal medya olduğu müddetçe bu ülkede ambargoları, yasakları koyarsınız ama bu millet hakikate ulaşmada ulaşmada hiçbir zaman sıkıntı duymayacaktır. Allah bize bu hürriyetleri vermiştir. yaşadığımız bu çağdaş dünyada Avrupa sistemi içerisine girmek istiyorsak bunlara biz iyi bir şekilde sahip çıkacağız ve inşallah 10 Ağustos'ta milli iradeyle Çankaya'ya oturacak cumhurbaşkanı bu değerlerin koruyucusu olacak."

"BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN TARTIŞILACAK DURUMU YOKTUR"

Ekmeleddin İhsanoğlu, "Sizce, Başbakan Erdoğan Türkiye'nin Başbakanı olabilmiş midir?" sorusuna "Sayın Erdoğan, bu ülkenin başbakanıdır. Bunun tartışılacak bir durumu yoktur" karşılığını verdikten sonra, "Biz onu tartışmıyoruz. Cumhurbaşkanı seçimi var. 3 kişi var. 3 kişiden biri bu kardeşimizdir. Birinci sırada yer almıştır. Biz yarışa giriyoruz. çelebice bir yarış olmasını istiyoruz" diye konuştu.

İhsanoğlu, Ayasofya'nın ibadete açılması konusundaki soru üzerine bunun hassas ve tarihi bir konu olduğunu, halkın isteklerini bildiğini belirterek 1980 yılında Ayasofya Müzesi'nin yanındaki mescidin ibadete açılması sırasında orada namaz kıldığını söyledi. İhsanoğlu, "Hükümetin bu konuda alacağı kararı ben bilmiyorum. Sayın Başbakan'a sorulduğunda 'Önce bir Sultanahmet'i bir doldurun, ondan sonra Ayasofya'ya bakırız' dediğini hatırlıyorum" dedi.

İŞİD ile ilgili görüşlerini de açıklarken de İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu terör hareketi öyle büyük bir noktaya geldi ki Irak'ın orta kesimlerinde bır kısım, Suriye'nin doğusunda bir kısmı kendi iradelerinin altına almışlardır. Başına siyah sarık sarıp halife olduğunu iddia eden o zat şimdi Halife-i Müslimin olmak istiyor. İki tespitim var. Birincisi bu radikal hareketler, iddia ettikleri İslamiyete mensubiyet halini reddetmek lazım. Bu insanlar biz İslam için yapıyoruz gibi iddiaları kategorik olarak reddetmek lazım. İslam adına konuşmak hakkını çetelere verilmeyecek kadar aziz bir konu olduğunu ve bunların hiçbir zaman söyleme hakkımın olmadığını ifade ettim. Bunlar çetelerdir, katildir, buna göre hareket etmek lazım. İkincisi ise bu tür hareketler uzun soluklu olamaz. Bunlarla nasıl uğraşacağınızı bilirseniz, bu mücadele içinde askeri faktörü, dini ve siyasi psikolojik uluslararası faktörleri iyi bilirseniz onlarla baş edebilirsiniz. Ama bunlarla siz taktik olarak 'benim bunlarla şu menfaatlerim olabilir. yolun ortasına kadar şu kadar kilometre beraber gidip sonra benim saflarımız ayrılır şeklinde düşünüyorsanız o zaman büyük sıkıntıda olursunuz. Parmağınızı kaptırınca kolunuzu kaptırırsınız. Kolunuzu kaptırınca, bütün vücut."

"BURADA AĞZIMI AÇMAK İSTEMİYORUM"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bir televizyon programında, "İhsanoğlu, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri iken Arap ülkeleri onun görevden alınması için bize baskı yaptı. Ancak onun arkasında durduk" dediği hatırlatılınca, göreve hükümet ve Başbakan'ın desteği ile geldiğini, Türk Hükümeti'nin birçok politikasını vatandaş ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olarak desteklediğini anlattı. İhsanoğlu, "Ama benim farklı düşündüğüm noktalar da vardır. Bu hayatta benim tabii hakkımdır. Genel Sekreter olarak hiçbir zaman pozisyonumu Türkiye'nin çıkarlarına ters düşecek bir şekilde hiçbir zaman kullanmadım. Üçüncü noktaya gelince; Burada ağzımı açmak istemiyorum" diye yanıt verdi.

"BARIŞ, MUTABAKAT, MİLLİ BERABERLİK GEREK"

Ekmeleddin İhsanoğlu, 'Çözüm sürecine’ ilişkin olarak sorunun barış içinde aşılması ve silahların tamamen terk edilmesini arzu ettiğini ifade ederek, şöyle dedi:

"Vatan uğruna şehit verirsiniz ama iç kavgada bunu başka türlü halletmemiz lazım. Hedef böyle olunca biz bu konuda büyük tecrübeye sahip bir milletiz. Binlerce yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz. Fark olan dil meselesidir. Bunlar ayrıştırma faktörü olmaması lazım. Biz bu konularda başka konularda olduğu gibi devlet olarak hatalar yaptık. Bu hataların ne olduğunu biliyoruz. Ana dil meselesi gibi. Türkiye'nin bunları aşması lazım. Avrupa'daki benzer bu durumlardaki örnekleri göz önünde bulundurarak bir barış, bir mutabakat, bir milli beraberlik sağlamamız gerekiyor."

"LAVAŞ İSTİYORSAN; MANSUR YAVAŞ"

Seçim sloganınızı eleştirenler oldu neler söyleyeceksiniz?" sorusuna ise İhsanoğlu, "Mizah güzel bir şey değil mi, Allah aşkına! Biraz da milletin eğlenmesi lazım. Mesela; 'Ekmek istiyorsan, Ekmeleddin', lavaş istiyorsan; Mansur Yavaş, lahmacun istiyorsan; Selahattin Demirtaş. Çok güzel bunlar. Benim hoşuma gidiyor. Yeter ki zarif ve seviyeli olsun" diye yanıt verdi.

AK PARTİ BAYRAĞI İLE PROTESTO

Bursa'daki gezisine basın toplantısı düzenlediği Kozahan'da esnaf ziyareti ile devam eden muhalefetin Cumhurbaşkanı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Bursa Tarihi Çarşı ve Hanlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Muhsin Özyıldırım'ı ziyaret etti. Bu görüşmede, Özyıldırım, İhsanoğlu'na, esnaf için çok anlamlı olan 'Ekmek için Ekmeleddin' slagonını beğendiklerini söyledi. Bunun üzerine Ekmeleddin İhsanoğlu, "İşte şimdi kazandık" diyerek espri yaptı. İhsanoğlu buradan ayrıldıktan sonra, ailesiyle birlikte giden küçük bir kızla da "Ekmel deden geldi" diye konuştu.

Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin türbelerini de ziyaret eden İhsanoğlu burada, Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Gedik'ten türbeler hakkında bilgi aldı. İhsanoğlu'nun türbe ziyaretleri sırasında elinde parti bayrağını sallayan Cenk adındaki Ak Partili, "Burası Ak Parti'nin kalesi burayı alamayacaksınız" deyince polisler tarafından uzaklaştırıldı.

Türbe ziyaretleri sonrası İhsanoğlu'nun yanına gelen Nebahat Ece adındaki kadın ise kendisine, "Bursa Ak Parti'ye bağlı olduğu için pek oy alacağınıza inanmıyoruz. Geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ama başbakanımıza oyumuzu vereceğiz" dedi. İhsanoğlu da Nebahat Ece'ye, "Veren de aynı, vermeyen de aynı. Oy veren de var. Demokrasinin güzelliği bu. Üç adayımız var. Sayın Başbakanımıza başarılar diliyorum" yanıtını verdi.

Daha sonra Ulucami'de namaz kılan İhsanoğlu, cami çıkışında yanına gelen vatandaşlarla selfie çektirdi.

İHSANOĞLU CELAL BAYAR'IN ANIT MEZARINI ZİYARET ETTİ

Gemlik İlçesi'ne bağlı Umurbey Mahallesi'ne giden Ekmeleddin İhsanoğlu, burada vatandaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. İhsanoğlu, Üçüncü Cumhurbaşkanı merhum Celal Bayar'ın anıt mezarını ziyaret ederek, burada dua okuyup, anıt mezara çiçek bıraktı. İhsanoğlu, "Celal Bayar büyük bir insandır. Kurtuluş Savaşı'nın, milli mücadelenin Galip Hoca'sıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nde kendisini demokrasiye ve barışa bir adamış bir insandır" dedi.

İhsanoğlu'na daha sonra CHP Gemlik İlçe Başkanı Mehmet Uğur Sağlam tarafından cam içerisinde yer alan zeytin fidanı armağan edildi. Anıt mezarın bahçesine zeytin fidanını diken İhsanoğlu, "5 kıtada Allah bana ağaç dikmek nasip etti. En son fidanımı Avustralya İslam Kültür Merkezi'nin önüne dikmiştim" diye konuştu.

"ÖNCEKİ CUMHURBAŞKANLARININ HİÇ BİRİ 'BU YETKİLER BİZE YETMİYOR’ DEMEDİ"

Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Bursa’daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile BUTTİM Kültür Merkezi’nde bir araya geldi. Burada konuşan İhsanoğlu, Türkiye'nin adayı olduğunu söyledi. Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde çok yol aldığını belirten İhsanoğlu, “Türkiye ilk defa bir cumhurbaşkanı seçmiyor. Bu Türkiye’nin 12’nci cumhurbaşkanı seçimi. Ama Türkiye bir ilk yapıyor. Türkiye ilk defa halk oylamasıyla cumhurbaşkanı seçiyor. Bu da farklı bir değerlendirmeyi getiriyor yanında. Seçilecek cumhurbaşkanı bir partinin adayı olabilir. Zaten rahmetli Celal Bayar Demokrat Parti adayıydı. Rahmetli Turgut Bey ANAP'ın başkanıydı. Süleyman Bey Adalet Partisi'nin başkanıydı. Ama onlar devlet reisliğine yükselince, parti işlerini arkalarında bıraktılar. Hiçbir zaman ‘hem cumhurbaşkanı olacağım, hem parti başkanı olacağım, hem de hükümeti yöneteceğim’ demediler. Ayrıca ‘biz sistemi değiştireceğiz. Bugünkü yetkiler yetmiyor, biz mutlak yetki istiyoruz’ demediler. Onlar mevcut anayasaya göre seçildiler ve bu ülkede o mücadeleyi yürüttüler” dedi.

“YURTTA SULH CİHANDA SULHU SAĞLAYACAK CUMHURBAŞKANINA İHTİYAÇ VAR”

Seçimlerin sonucunda belirlenecek cumhurbaşkanının yüzde 60 oy ile seçilmesine rağmen yüzde 40’ın da temsilcisi olması gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, “Türkiye’nin gerçekten bütün Türkiye’yi kucaklayacak, Türkiye'nin bulunduğu dünyadaki itibarını yükseltecek, düşmanların hedefi olmayacak bir ülke getirecek, yani içerde huzur, dışarıda itibar sağlayacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var. Atatürk'ün çok güzel bir sözünü hatırlatmak gerekirse ‘Yurtta Sulh Cihan da Sulhu’ sağlayacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var” diye konuştu.

“MİLLİ GELİR EŞİT Mİ DAĞILIYOR YOKSA ŞİŞKO KEDİLERİN MİDELERİNE Mİ GİDİYOR”

Ekmeleddin İhsanoğlu, seçilecek cumhurbaşkanının halktan aldığı gücünü kendi siyasi gündemi için değil, bütün milletin refahı, huzuru için kullanması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’nin sıkıntılara tahammülü olmadığını ifade eden İhsanoğlu, “İçerdeki sıkıntılar, gerilim, endişe, zıtlaşma milleti germiştir. Milletin huzura ihtiyacı vardır. Etrafımızda Türkiye’nin sıkıntılarını biliyoruz. Türkiye'nin tekrar Ortadoğu’nun, Avrupa’nın, Balkanların, İslam dünyasının ve bütün dünyanın modern ülkesi haline gelmesi lazım. Türkiye ekonomik bakımdan eskiden 18’nci ülkeydi şimdi 19’ncu oldu. Fazla söyleyecek bir şey yok. İstatistik verilerle oynayarak milleti daha fazla kandıramazlar. Kalkınma var ama büyüme mukayeseli bir şekilde. Bizimle paralel olarak giden ülkelere bakalım. Bir Latin Amerika’ya, Brezilya'ya bakalım. Onlar bu 10, 12 sene içerisinde neler yaptılar? Biz neler yaptık? Milli gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı. Evet. Ama 2009'dan beri 10 bin dolar. Bu kişi başına düşen 10 bin dolar milli gelir, toplumun değişik kesimleri arasında nasıl dağıtılıyor? Gelirin dağılımında bir adalet var mıdır? Yoksa yine şişko kedilerin midelerine mi gidiyor?” dedi.

“ALLAH'TAN ANAYASA MAHKEMESİ VAR”

Türkiye’nin kanun hakimiyetini tesis etmek zorunda olduğunu ifade eden İhsanoğlu şunları söyledi:

"Allah'tan bir Anayasa Mahkememiz var. Allah'tan Anayasa Mahkemesi’nde dürüst hakimler, dürüst reis var. Bunların sayesinde kanundaki bu haksızlık bir nebze geriliyor. Türkiye'nin kanun hakimiyetini yeniden tesis etmesi, hukukun üstünlüğünü yeniden oturtması lazım. İnsanların hukuk karşısında eşit olmasının temel bir insan hakkı olduğunun devletin, herkesin kavraması lazım. Devletin gücünü kullanarak insanları korkutmaya, çekinmesine gerek yok. Devlet insanları korkutmak için değil onları korumak için vardır. Adalete tescil lazım. Adalet herkes için lazımdır. Dün adalete sığınıp siyasi kariyerlerini elde edenler bugün bu hakkı başkalarından esirgememelidir.”

Herkesi milliyetçi olmaya çağıran İhsanoğlu, Ankara'ya gönderilecek kişinin sigorta attıran değil, devletin tepesindeki sigorta olması gerektiğini vurguladı. İhsanoğlu, en çok değişimi isteyenin kadınlar olduğunu belirterek, başı kapalı, açık önünü kesen kadınların istediklerini net bir şekilde söylediğini kaydetti.

“70’Lİ YILLARDA GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ÖĞRENCİYİ ALNINDAN VURDULAR”

Toplantının ardından kendisine destek veren partilerin birlikte düzenlediği 10 bin kişilik iftara katılan İhsanoğlu’na ‘Ekmek için Ekmel’ yazan bir pide hediye edildi. Ak Parti Kurucu Genel Sekreteri ve Başbakan eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır'ın da katıldığı iftarda vatandaşlara hitap eden İhsanoğlu, Türkiye’nin bir dönüm noktası, yol ayırımın da olduğunu kaydetti. Türkiye’nin her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, “Ben şiddet ve nefret tohumlarının ekildiği 1970’li yıllarda yaşadım. 70’li yıllarda kardeşler birbirlerini vurdular. Ben genç bir üniversite öğretim üyesi olarak fakültenin bahçesinin kapısında bir öğrencinin alnından vurulduğunu gördüm. Kardeş kardeşe sen sağcısın, sen solcusun’ diye kavga edip birbirlerinin canına kıydılar. Türkiye kavga, nefret, şiddet ve kibir istemiyor. Türkiye tolerans, hoşgörü, kardeşlik, birlik beraberlik istiyor. Ayrı gayrı istemiyor” dedi.

“ORASI YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİL”

Daha sonra yerel bir kanalın canlı yayın konuğu olan Ekmeleddin İhsanoğlu, soruları yanıtladı. Halkın ilgisi, fakir ve ezilmiş insanların sözlerini duydukça seçimleri birinci turda kazanacağına inandığını söyleyen İhsanoğlu, Cumhurbaşkanı olduğunda izleyeceği yolu şöyle anlattı:

"Gelmiş geçmiş cumhurbaşkanlarına karşı yanlış bir söz kullanmak istemiyorum. Türkiye’nin en yüce makamına Atatürk’ten, Abdullah Gül’e kadar gelen yöneticilere saygıda kusur etmemeliyiz. Ona saygısızlık etmek Türkiye, millete saygısızlık etmiş olmak demektir. Ben cumhurbaşkanına hakaret edersem devletime, milletime hakaret etmiş olurum. Cumhurbaşkanı elbette çok aktif olmalı. Orası yan gelip yatma yeri, fil dişi kale değil. Halka, millete hizmet etme yeridir. Anayasadan, halktan aldığınız güçle yapmalısınız. Hükümet taleplerin bir kısmını programına alabilir, almayabilir. Siz takipçisi olacaksız. Hükümeti gerekirse ikaz edeceksiniz. Kurumların iyi bir şekilde kavga etmeden, kutuplaşmadan hizmet etmelerini sağlayacaksınız. Gece gündüz çalışan bir cumhurbaşkanı olacaksınız.”

“DEVLET TEK, ALLAH İKİ ETMESİN”

Türkiye’nin Başkanlık ve yanı Başkanlık sistemine hazır olup olmadığının sorulması üzerine İhsanoğlu, “Başkanlık sistemi Amerikan modeli. Amerika’ya has bir modeldir. Farklı federasyonlar bir araya geliyor. Bu oraya mahsus. Siz lider bir devletsiniz. Tek bir devlet var. Allah bunu iki etmesin. 81 vilayet bu devletin mülki taksimatıdır. Parlamenter sistem Cumhuriyetle birlikte değil, Osmanlı döneminde de vardı. Atatürk cumhuriyeti kurarken aynı modeli takip ediyor. Arkamızda hem 90 senelik Cumhuriyet tecrübemiz, hem Osmanlı var. ‘Amerikan sistemi’ diyorsunuz. Biz Amerika değiliz kafa başka türlü gövde başka türlü hareket ederse Frankenstein yaratırsınız. Düzenleme Anayasa tadilatı ile olur. Türkiye rejimini değiştirmek değil daha iyi işler hale getirmelidir. Cumhurbaşkanı kriz yaratan değil kriz çözen birisi olmalıdır” diye konuştu.

“GEZİ’Yİ SEVMEK ÜLKEYİ SEVMEKTİR”

İhsanoğlu, terörle mücadelede de devletin eli sopalı olmaması gerektiğini, çözümlerin de milli mutabakat ve parlamentonun onayı ile yapılması gerektiğini söyledi.

Gezi olaylarının kendisine ne ifade ettiğinin sorulması üzerine İhsanoğlu şunları söyledi: “Gezi olayları bana üzüntü ifade ediyor. Benim tanıdığım gençler var içlerinde. Hepsi vatanperver. Bu vatanın evlatları. Çevre, ağaç sevgisi ve doğup büyüdükleri Taksim Meydanı’nın değişmemesini istiyorlar. Devletin tek yapacağı onlarla oturup konuşmak. Hükümetin nasıl bir şey istediğini, onların ne istediğini medeni şekilde tartışmak. Bunlar okumuş, vatanını seven insanlar. Taksim’i sevmek toprağı sevmektir. Gezi’yi sevmek ülkeyi sevmektir. Ağaçlara karşı bir sevgi, toprağa saygıdır. Ama sopanın kullanılması, gazlar, kayıplar, yaralılar olması, toplumda yaralar açması acı bir şey."