KADEM 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi

KADEM 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi

KADEM Başkanı Yılmaz: "Toplumsal rollerin daha adil, hakkaniyetli ve insan hakları merkezinde dağıtılması son derece önemlidir. Bu aynı zamanda sağlıklı kişiliklerin yetiştiği bir toplumun ve ailenin olmazsa olmazlarındandır"

İSTANBUL (AA) - Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz, "Toplumsal rollerin daha adil, hakkaniyetli ve insan hakları merkezinde dağıtılması son derece önemlidir. Bu aynı zamanda sağlıklı kişiliklerin yetiştiği bir toplumun ve ailenin olmazsa olmazlarındandır" dedi.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde konuşan Yılmaz, etkinlikte dünyanın birçok ülkesinden farklı inanç ve kültürlere sahip katılımcıların kadını, statüsünü, ilerlemesini ve kadına yönelik şiddetle mücadeleyi konuşacaklarını söyledi. 

Kadının ilerlemesinin toplumsal adaletin bir şartı olmasının yanı sıra sadece bir kadın meselesi olmadığını dile getiren Yılmaz, "Kadın meselesi, aynı zamanda demokratik, adil ve kalkınmış bir toplumu inşa etmenin tek yoludur" dedi. 

Yılmaz, bu meselenin sosyokültürel kalkınmanın da ön koşulu olduğunu aktararak, bunu başaran toplumların refahın, kalkınmanın ve adaletin sahibi olacağını ifade eti. 

Sare Aydın Yılmaz, daha insan hakları merkezli, yaşanabilir bir dünya için kadının etkinlik alanının güçlendirilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk ve benzeri alanlarda fırsat ve olanaklardan eşit, adil şekilde yararlanmasının son derece önemli olduğunu dile getirdi.

- "Kadın ve erkek birbirini tamamlayan bütünlüktür"

 Kadın ve erkeğin birey olarak ele alındığında birbirini tamamlayan bütünlük arz ettiğini anlatan Yılmaz, bu bütünlüğün referansını manevi değerlerden, aile olmaktan, kültürden aldığını ifade etti.

Yılmaz, bu noktada sivil toplum örgütü olarak meseleye insan ve insan hakları kapsamında baktıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Demokratik ve sosyal açıdan kalkınmanın diğer şartı olan dayanışma öncelikle erkekler ve kadın arasında sağlanmalıdır. Ancak çok üzülerek ifade etmeliyim ki kadın kendini sistemin ve beşeri düzeninin tek unsuru olarak gören ataerkil bakıştan kurtulamamaktadır. Toplumsal rollerin daha adil, hakkaniyetli ve insan hakları merkezinde dağıtılması son derece önemlidir. Bu aynı zamanda sağlıklı kişiliklerin yetiştiği bir toplumun ve ailenin olmazsa olmazlarındandır. Toplumsal cinsiyet adaletine uymayan düzene müdahaleyi eşitlik üzerinden götüren feminizm ve çeşitli fikirsel okumalar günümüzde de devam etmektedir. Dünyanın birçok yerinde yasalar önünde gerçekleşen kadın-erkek eşitliği, ne yazık ki sosyokültürel, siyasal ve ekonomik anlamda, adalet açıdan yeterli bir değişim ve sonuç sağlayamamıştır."

Gelinen noktada esas olanın cinsler arasındaki eşitlikle değil, toplumsal cinsiyet adaletiyle sağlanabileceğini dile getiren Yılmaz, adaletin geleneksel olarak kadın ve erkeğe yüklenen rollerin yeniden tanımlanması ve algılanmasıyla gerçekleşeceği kanaatinde olduklarını söyledi. 

Yılmaz, kültürel kimliklerin ve ahlaki değerlerin törpülenmeden muhafaza edilmesi için yeni bir alanın tartışılmaya açılmasının önemli olduğuna işaret ederek, bunun sadece sivil toplum eliyle gerçekleştirilemeyeceği, seçilmiş ve atanmışların bu konuda gösterecekleri hassasiyetin önemli olduğunu kaydetti.

Şiddetin insanlığın her döneminde var olduğunu ve en yoğun olarak aile kurumunda yaşandığını belirten Yılmaz, bu durumun her geçen gün aileyi giderek tehdit ettiğini aktardı.

Yılmaz, olanı biteni görmezden gelmenin aynı şekilde insan onuruna ve hassasiyetine aykırı olduğuna değinerek, şöyle devam etti:

"İnsanlık onurunu korumak adına şiddetin karşısında 'dur' demek zorundayız. Bununla mücadele etmek ve çözüm yolları üretmek zorundayız. Dünyada her 4 kadından 1'i şiddete uğramaktadır. Bu nedenle kadına yapılan haksızlığa ve şiddete 'dur' demek bütün insanlığın vazifesi olmalıdır."

Yılmaz, geçen yıl kadına şiddete dikkati çekmek için başlattıkları "Erkeksen Öfkeni Yen" kampanyasına bu yıl da "Önce Adam Ol" kampanyasıyla devam edeceklerini belirterek, zirveden kadına, erkeğe, topluma ve aileye dair yeni şeyler söyleneceğini, daha müreffeh daha demokratik bir toplumun inşasının birlikte gerçekleştirilebileceğini ifade etti. 

- İngibjorg Gisladottir: "Adımların meyve verdiğini görmeliyiz"

Birleşmiş Milletler (BM) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü ve Türkiye Temsilcisi İngibjorg Gisladottir de kadını güçlendirme konusunda atılması gereken çok adım olduğunu düşündüklerini belirterek, hala dünyanın pek çok bölgesinde kadınla erkek arasında eşitsizlik olduğunu ifade etti. 

KADEM gibi sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki rolünü ne kadar vurgulasalar az olacağını aktaran Gisladottir, kadıların bu kapsamdaki çalışmalarına sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra hükümetlerin de destek vermesi gerektiğini söyledi. 

Gisladottir, bu konuda son 10 yıl içerisinde bölgede çok ciddi adımlar atıldığını vurgulayarak, "Özellikle de kadın ve erkek arasındaki eşitliği daha ileriye taşımak için politikalarda adımlar atıldı. Ancak uygulamalarda sıkıntılar olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor" dedi.

2008 yılında dünyayı vuran ekonomik kriz gibi durumların kadınları zorlayan şeyler olduğuna dikkati çeken Gisladottir, özellikle eşit işe eşit ücret konusunun hala kadın-erkek arasında uygulanmadığı dile getirdi. 

Gisladottir, "Türkiye'de kadına yönelik şiddetin engellenmesi için bunu engellemesi için çok ciddi adımlar atıldı. Bu fırsattan istifade ederek Türk hükümetini kutlamak istiyorum" diye konuştu. 

Şiddete uğrayan ancak bunu dile getirmeyen kadınların oranının yüzde 48,7 olduğunun ifade edildiğini belirten Gisladottir, aile içi şiddetin hala çok yaygın olduğunu ve ivedilikle çözülmesi gerektiğini vurguladı.  

Çocuk gelin sorununu da önemli bir konu olduğunu aktaran Gisladottir, "Önümüzdeki tek engel hak ihlalleri değil. Kadınları hedef alan toplumsal ideolojiler özellikle bu bölgede hakim durumda. Kadınlar iş yerlerinde ayrımcılığa maruz bırakılıyor. Özellikle üst düzey yönetimde kadınlara daha az yer veriliyor. Bu da kadınların toplumsal politikaları biçimlendirmede yeterli rol alamaması anlamına geliyor" diye konuştu.

Gisladottir, kadınların güçlendirilmesinin aynı zamanda ekonomik büyümeyi de sağlayacağını belirterek, şöyle devam etti:

"Bizim dönüştürücü bir gündem benimsememiz gerekli, bunun için de ciddi bir siyasi irade desteği elzemdir. Hükümetler yasal adımların uygulamaya geçirmesini sağlamalı ve geçmediği takdirde hesapverirlik olmalı. Hükümet liderleri, parlamenterler, toplum liderleri ve dini liderler de bu sürece destek vermeli. 

Aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğini hem ulusal hem de bölgesel düzeyde gerçekleştirmek için adımlar atılmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek için bir dönüm noktasındayız. 2015 yılını toplumsal eşitsizliğinin sonlandırıldığı ilk yıl olarak ilan etmeliyiz. Önümüzdeki yıllarda kadın ve kızların hedeflerini gerçekleştirebilmesi için sonuç elde etmeliyiz. Artık atılan bütün bu adımların meyve verir hale geldiğini görmeliyiz."