Manisa’da Nikel Madenlerinin Etkileri Panelde Anlatıldı

Manisa’da Nikel Madenlerinin Etkileri Panelde Anlatıldı

Manisa Akademik Odalar Birliği tarafından Turgutlu (Çal Dağı) ve Gördes Nikel Madenlerinin insan çevre ve tarıma etkileri konulu panel Manisa Belediyesi Kültür Sitesi Lale Salonu’nda düzenlendi.

- Manisa Akademik Odalar Birliği tarafından Turgutlu (Çal Dağı) ve Gördes Nikel Madenlerinin insan çevre ve tarıma etkileri konulu panel Manisa Belediyesi Kültür Sitesi Lale Salonu’nda düzenlendi.

Panele CHP Manisa Milletvekilleri Hasan Ören, Özgür Özel, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, MHP’li Manisa Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Eryılmaz, CHP Manisa İl ve Merkez ilçe teşkilatı ile sivil toplum örgütleri katıldı. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi Ali Suat Ertosun’un başkanlığında yapılan panelde konuşmacı olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Ümit Erdem, Metalurji Mühendisliği Odaları Halk Sağlığı ve Ekoloji Komisyonu Başkanı Cemalettin Küçük yer aldı.

Herkesin sağlıklı ve dengeli bir doğal yaşamda yaşama hakkının olduğunu belirten Yargıtay Üyesi Ali Suat Ertosun, “Unutmayın ki deredeki balığın, toprakta yaşayan canlının ahı vardır. Herkes çevre için üzerine düşen görevi yapması gerekir. Evrensel haklara göre herkesin her canlının sağlıklı ve dengeli yaşamaya hakkı vardır. Kimsenin bu hakkı elimizden almasına izin vermeyiz” dedi.

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Ümit Erdem ise, “Son 10 yıl içerisinde Manisa’da 85 madenciliğe izin verildi. Dünyanın en önemli konumda bulunmaktayız. Ziraat Mühendisleri Oda Başkanlığı’nın da belirttiği gibi bu yörenin en önemli değerli varlığı Gediz Irmağıdır. Bizim 26 tane havzamız var. Biz havza zengini bir ülkeyiz ama su zengini bir ülke değiliz. Yıllık olarak kişi başına Gediz dahil 1433 metre küp su düşüyor. Bu fakir olan ülkeleri göz önünde bulundurursak bizim ülkemiz çok önemli görülmekte. Bu Gediz Irmağı’nın 20 bin kilometre karelik bir alana hükmettiğini bilelim. Bu alan Kütahya’dan başlayıp Uşak Manisa ve İzmir gibi hem sanayisi ile jeotermal yapısıyla bu yöre toprak bakımından sayılı yerlerdendir. Tarih boyunca Romalılardan Bizanslılar gibi birçok uygarlık bu yörede yaşamıştır. 520 bin hektarlık bir tarım alanını konuşuyoruz. 25 bin çiftçiden söz ediyoruz. Nikel krom ve diğer ağır metaller Gediz Irmağı’nı sarmış durumda. Kütahya, Manisa Uşak değil de en çok şikayetçi İzmir olması gerekiyor. Bu olaya engel olması gereken İzmir olmalı. Artık bazı şeyleri bırakalım da Gediz’i nasıl kurtaralım bir onu düşünelim. Bu kapsamda dünya geneline baktığımızda çok önemli zorluklarla kar karşıyayız. Dünya nüfusu 8 milyarı bulmak üzere ve tarım toprakları giderek ortadan kalkıyor. 20 yıl sonra için yapılan araştırmalar sonucu su ancak yüzde 60 karşılar durumda olacak. Gediz nehri sadece bizi değil dünyayı kurtaracak bir nehir. Özellikle küresel iklim değişiklikleri ve sera gazları küresel ısınma gibi hepsini birleştirdiğimiz zaman biz burada ne parsak yapalım hepsine etkili rol oynuyoruz. Kuraklık, tarımsal kuraklık yer altı sularının yok olmasını çölleşmeye doğru gidişinden bahsediliyor. Bunun örneğini Orta Anadolu da yaşamaya başladık. Tuz Gölü ve çevresinde Devlet Su İşlerinin haberi bile olmadan 30 bin adet açılan yer altı su artezyenleri bu olumsuzluklara neden olmuştur. Aynı şey Gediz ovası için geçerlidir” diye konuştu.

Türkiye’de birçok madenciliğin siyanür kullanarak toprağı, suyu ve özellikle canlıları katlettiğini ifade eden Metalurji Mühendisleri Odası Halk Sağlığı ve Ekoloji Komisyonu Başkanı Cemalettin Küçük ise, “Kamuoyunda bunlar yokmuş gibi gösterilmek isteniyor. Hepsinin üstü kapatılmaya çalışıyor. Ancak madencilikte kullanılan siyanürle canlıyı, torağı ve suyu katletme olayları yaşanıyor. Bunun önüne acil olarak geçmemiz gerekir. Engel olmamız gerekir” dedi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa ise, Nikel Madenciliği ve sağlığa verdiği zararlar konusunu katılımcılara anlattı.