'Öcalan Misak-ı Milli Komisyonu istiyor'

'Öcalan Misak-ı Milli Komisyonu istiyor'

Hükümet ile PKK arasındaki Oslo görüşmelerine de katılan PKK'nın yöneticisinden çok konuşulacak açıklamalar.

PKK/KCK’nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar, HDP ve PKK’dan gelen “Başmüzakereci Öcalan’dır” açıklamasından sonra çözüm sürecinin nerede tıkandığını anlattı.

Yıllardır Avrupa’da bulunan ve MİT ile PKKarasındaki Oslo görüşmelerine de katılan Aydar, “Çözüm sürecinde verilen sözler tutulmayınca karşılıklı hareketlenmeler oldu. Çözümün düşmanları çomak sokuyor. Bizde kırılma oldu. Öcalan’ın yanında olmasını istediği örgütten 40 kişilik isim listesi verdik” dedi. Aydar’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
 
PKK için çözüm sürecinden başka alternatif ya da ayrı Kürdistan isteği var mı? 
 
Çözüm sürecinin alternatifi geçmişi daha kötü biçimde yaşamaktır. Ölümleri, operasyonları, katliamları, yakıp yıkmayı hepimiz fazlasıyla yaşadık. Bu alternatife kimse dönmek istemiyor. Silahın konuşmadığı bir çözüm istiyoruz. Başlarken böyleydi. Halen de böyledir.
 
Nihai çözüm nedir?
 
Kürtlerin iradesinin ve haklarının, yasal anayasal çerçevede sağlanması, anadilde eğitim ve Kürtçe’nin kamu yönetiminde resmi olarak kabul edilmesi, demokratik özerklik diye adlandırdığımız adem-i merkeziyetçi bir idari yapının ortaya çıkması lazım. Ama hükümet güvenlikçi politikayla yaklaşıyor.
 
Çözüm sürecinde görüşmeleri tıkayan asıl sebep nedir? 
 
Biz stratejik olarak birlikte yaşama kararı aldık ama Türkiye halen stratejik karar veremedi. Biz Türkler, Kürtler ve diğer tüm kimliklerin de eşit haklara sahip olduğu, sadece Türkiye içinde değil bölgedeki tüm Kürtlerle Avrupa Birliği benzeri, sınırların ortadan kalktığı demokratik birlik modeli olsun istiyoruz. Türkiye halen Kürtler için böyle bir karar vermedi. Halen eski devletin kodlarıyla hareket ediyor.
 
İmralı’daki son görüşmeler nerede tıkandı?
 
Şimdiye kadar bitirmiş olmamız gerekiyordu. Bize 2013 Şubat ayında İmralı’dan gelen mektupta, devlet heyetiyle bir mutabakata varıldığı belirtiliyordu. Nevruz bildirisinden hemen sonra parlamentonun sürecin ruhuna uygun bir karar alması ve geçen aylarda çıkan son yasa benzeri bir yasa çıkarması gerekiyordu. Yasa çıkınca gerilla çıkacaktı. Bizim cenah son derece hazırdı. Ama hükümet 54 gün İmralı’da Başkan Apo ile görüşme yaptırmadı.
 
‘ADIMLAR YETERSİZ’
 
Hükümetin attığı adımlar yeterli değil miydi? 
 
Değildi. Bir tek “Kürtçe eğitim” dediler. O da seçmeli dersti. Üstüne baraj ve karakollar yaptılar. Bizim cenah “Bizi oyalıyorlar” demeye başladı. Bunlar bizde bir kırılma yarattı..
 
Beklentiniz nedir? 
 
Türkiye’nin stratejik karar alması lazım. Biz Anadolu insanıyla yaşayacağız. Türkiye’nin kendi içindeki Kürtlerle barışması ve tüm Kürtlerle dost olmasını istiyoruz. Bunun için Başkan (Öcalan) diyor ki; Misak-ı Milli Komisyonu kurulsun.
 
Komisyonu neden istiyor? 
 
İstiyor çünkü Türkiye’nin Kürtlere açılan sınır kapıları ne olacak? Biz mayınlı bölge ve sınır tellerine karşıyız. Avrupa Birliği gibi sınırlar istiyoruz kendi aramızda. O sınırlardan silah, ölüm yerine dostluk, ticaret ve kültür geçsin. Ama Türkiye halen Kobani’ye yardımları engelliyor. Bunlar güvensizlik kırılganlık yaratıyor.
 
PKK/KCK için “Çözüm istemiyorlar” iddiaları var? 
 
Yanlıştır bu. Anadolu insanıyla birlikte kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bu sığ anlayıştır. Anadolu halklarının algısı ve duygusu bizim için başka devletlerin Ortadoğu’daki çıkarları ve siyasetinden önce gelir.
 
‘FARKLI DÜŞÜNCE YOK’
 
HDP-Kandil ve İmralı birbirinden farklı mı düşünüyor? 
 
Bu sakat bir yaklaşımdır. Bir basın mensubu gitsin İmralı’ya Öcalan’ın mesajlarını alsın, kim kimden ayrı görelim.
 
Size göre Öcalan hükümetin çözüme yaklaşımını nasıl buluyor?
 
Başkan (Öcalan) “Hükümet bana dar ve araçsal yaklaşıyor” diyor. Sayın Beşir Atalay, “Bütün enstrümanları kullanıyoruz” demişti. Eğer müzakere olacaksa bunun başmüzakerecisi olur. Yardımcıları da olur. Saklamakla, gizlemekle olmaz.
 
Peki İmralı’daki görüşmelerde Öcalan ne istiyor? 
 
Hükümete açıkça söylüyoruz. Gelin sözlerimizi yerine getirelim. Araya da tarafsız aracılar koyalım. Konuştuklarımızı protokole bağlayalım. Kâğıda yazıp imzalayalım. Aracılar olsun. Kim sözünü yerine getiriyor görülsün.
 
'BİZ DE ORTAK DEVLET İSTİYORUZ'
 
Başbakan Davutoğlu “Kürtlerin Devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir” diyor, siz ne diyorsunuz? 
 
Keşke öyle olsaydı. Kürtler bu devletin asli ortağı olsa, Kürtlerin kaygıları dikkate alınsa, o zaman Kobani’ye giden yardımlar kesilmezdi. Kıbrıs gibi Kobani’ye de sahip çıkılırdı. Biz de istiyoruz; ortak devlet olsun, biz de kendimizi o devlete ait hissedelim.
 
Öcalan’ın şartları süreçte neden problem yaratıyor? 
 
22 aydır İmralı’da diyalog süreci var. Başkan Apo “Ben tutanak tutacak, arşiv düzenleyecek bir insanım. Yanımda belge tutmama izin verilmiyor. Belge bilgilere ulaşamıyorum. Heyetimi oluşturamıyorum. Örgütle irtibat kuramıyorum” diyor. Masada bunun sağlanması lazım.
 
Nasıl sağlanacak? 
 
Kürt sorununu çözmek için biriyle konuşuyorsan muhatabına saygı göstermen lazım. Öcalan’ı ve heyetini kabul edeceksin. O zaman neyi konuşuyoruz.
 
Hükümet “Kamu düzeni sağlanmadan görüşme olmaz” diyor. Nasıl başlayabilir? 
 
O zaman gelin kamu düzenini beraber sağlayalım. Adada şu an yaşanan görüşme trafiği bürokrasi yaratıyor. Önce devlet heyeti, sonra HDP gidiyor. Sonra Kandil, mektup, falan. Bunlar bürokrasidir. Sonuç çıkmaz bundan...
 
Peki nasıl sonuç alınabilir? 
 
Örgüt yetkili heyetini Başkan Apo başkanlığında oluşturacak. Devlet de heyetini oluşturacak. Tarafsız bir şahit ve gözlemci taraf da olacak masada. Öyle olursa herkes konuşulanı kendine göre yorumlamaz. Kamu düzenini de asayişi de böyle sağlarız. İstiyorlarsa Nevruz’a kadar, hatta daha erken bitiririz. Yapmazsak sürecin düşmanları örgütlenirler ve çomak sokarlar.