Taksit sınırı yetmedi gelir sınırı da geliyor

Taksit sınırı yetmedi gelir sınırı da geliyor

Ekonomi yönetimi şimdi de servet ve gelirle orantılı aylık taksit sınırlaması için çalışıyor.

Olmayan parayla harcamayı frenlemek için BDDK tarafından iki kez düzenleme yapılırken, bunları yeterli görmeyen ekonomi yönetimi şimdi de servet ve gelirle orantılı aylık taksit sınırlaması için çalışıyor.

Ayağımızı yorgana göre uzatalım, kazanmadığımız parayı harcıyoruz, aşırı borçlanıyoruz’ şeklinde uyarıları ile dikkati çeken ekonomi yönetimi, getirilen taksit sınırlamalarının dışında yeni bir kaldıraç üzerinde çalışıyor. Dün Ali Babacan konuyla ilgili ilk sinyali verdi ve gelirle aylık taksit arasında bir bağ kuracak çalışma başlattıklarını söyledi.

1 yıl veri toplanacak

Gelirle aylık taksit arasında da bir bağ kurmayla ilgili çalışma başlattıklarını  belirten Babacan, yaklaşık 1 yıl veri toplanacağını, bu konuda bir fikirleri olduğunu ancak verilmiş karar bulunmadığını ifade etti.

Borçlanmanın ölçülü ve makul olmasını istediklerini dile getiren Babacan, bunun ilerde sosyal yapının güçlü şekilde devamı, banka bilançolarının da sağlıklı olması açısından önemli olduğunu vurguladı. Babacan, “Amerika’daki 2007-2008 krizinin başladığı nokta odur. Hanehalkı konutkredisi borcunu ödeyememeye başlayınca konut sektöründe kriz başladı ve bütün dünyayı sardı. Çok iddialı konuşuyorum: Bugün yaptığımız düzenlemeleri 2005-2006’da ABD yapsaydı, bugün gündemimizde küresel kriz diye bir şey olmazdı, dünyanın genel refahı çok daha iyi bir noktada olurdu” dedi.

Bankalara BDDK üzerinden vatandaşların gelir durumuyla ilgili data toplamaları için talimat verdiklerini ifade eden Babacan, söz konusu dataların toplanmasının ardından Kalkınma Bakanlığı, Merkez Bankası ve BDDK tarafından etki analizlerinin yapılacağını söyledi.

Simülasyon yapılacak

Her düzenlemenin önce simülasyonun, etki analizinin yapıldığını anlatan Babacan, “O düzenleme cari açığı, büyümeyi ne kadar etkiler. Nihai kararlarımızı cari açığı en hızlı düşürecek ama büyümeye mümkün olduğunca zarar vermeyecek tedbirleri alarak alıyoruz. Bu kolay değil. Yoğun koordinasyonu gerektiriyor. Ama iyi bir teknik altyapı olduktan sonra gerçek veriler üzerine iyi kararlar aldıktan sonra sonuçları gayet iyi oluyor” diye konuştu.

Tüketici kredilerinde TL ile borçlanmanın sağlandığını ve bunun devam edeceğini, herhangi bir tavizin olmayacağını ifade eden Babacan, TL ile borçlanma konusunda şirketler açısından durumun biraz daha farklı olduğunu, ihracattan dolayı döviz alacağı olan şirketlerin bir miktar döviz borçlanmasında zarar görmediklerini söyledi. Babacan TL kazananların TL borçlanmasını istediklerini de sözlerine ekledi.

İmar yasası ele alınmalı

Ali Babacan, sanayi üretiminin genel ekonomide payının düşmesinin iyi bir işaret olmadığını vurguladı ve paranın dönüşü daha kısa olduğu için inşaat projelerine kaydığını söyledi. Babacan, “İnşaatta kolay para kazanmanın önüne geçmek için imar yasası ele alınmalı. İmar yasasına yeni düzenleme gerekiyor” dedi.

Orta gelir tuzağı konusunda Başbakan Yardımcısı, büyümenin temel şartlarının olduğunu, Türkiye’nin kurallı bir piyasa ekonomisine sahip olması gerektiğini, fırsat eşitliği sağlanmasının şart olduğunu, şeffaflık konusuna ağırlık verilmesi ve rekabetin iyi işlemesi gerektiğini belirtti.

Kirada olana farklı evsahibi olana farklı borç kaldıracı

Ekonomi yönetimine yakın kaynaklar vatandaşların da tıpkı şirketler gibi kredi skoruna sahip olacağı bir yöntem üzerinde durulduğunu belirtiyor. Veri analizleri ile kişilerin ve hanehalklarının gelir seviyesi tespit edilecek ve bir kredi skoru belirlenecek. Kira ödemesi olanlar için aylık gelirin yüzde 30’undan daha fazla tutarda aylık taksit ödenmesi durumu yaratacak bir borçlanmanın önüne geçilecek. Taksitlendirmeler yüzde 30 oranını geçtiğinde sistem alarm verecek, satın alınan ve taksitlendirilen 100 liralık bir ayakkabı da olsa buna imkan verilmeyecek. Ancak bir önceki borçlanmadan kaynaklı taksitler bittikten sonra yeni taksitlendirme imkanı sağlanacak. Şayet kredi skoru verilen kişinin kira gideri yoksa borçlanma oranı aylık gelirin yüzde 60’ına kadar çıkabilecek.

Alınan önlemler yeterli olmadı mı?

Hükümet tüketimi frenlemek ve tasarrufları artırmak için kredi kartında ve kredilerde biri 2012 Haziran’da diğeri de Şubat 2014’te olmak üzere iki kez sınırlama uygulamasına gitti.

- Cep telefonu, kuyum (altın), yemek, gıda ve akaryakıt alımlarında taksit uygulamasını kaldırdı. (Kuyumda taksit 4 ayla geri geliyor)

-  Kredi kartlarında maksimum taksit 9’la sınırlandırıldı.

-  Sadece beyaz eşya ve mobilyada taksit üst sınırı 12 olarak belirlendi.

- Rekor üzerine rekor kıran otomobil satışlarında ithalatı frenlemek adına yeni düzenlemeye gidildi. Düşük peşinatla araç alımı engellendi.

Kredilendirme oranı taşıt değerinin 50 bin lira ve altı olması halinde yüzde 70; taşıt değerinin 50 bin lirayı aşması halinde bedelin 50 bin liraya kadar olan kısım için yüzde 70, 50 bin liranın üstünde olan kısım için yüzde 50 olarak sınırlandırıldı.

- Konut kredileri hariç tüketici kredilerinin vadesi 36 ayı, taşıt kredilerinin vadesi 48 ayı geçemiyor.  

-  Kredi kartında batağın önüne geçmek isteyen BDDK ‘tek limit’ uygulamasını geçti. 

-  Üst limit, kart sahibinin aylık gelirinin dört katıyla sınırlandırıldı. 

-  İlk defa kredi kartı sahibi olacak bir gerçek kişinin, aylık veya yıllık ortalama gelir düzeyinin tespit edilememesi durumunda tüm kart çıkaran kuruluşlardan edinilebilecek toplam kredi kartı limiti en fazla 1.000 TL olarak belirlendi.

BİBER polemiği

Yeni Kabine’de ekonomi yönetiminin başındaki yerini koruyan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan daha önce Zafer Çağlayan ile yaşadığı polemiklerin bir benzerini Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile de yaşayacak gibi görünüyor. Geçtiğimiz günlerde Zeybekci enflasyonun sebebinin kesinlikle sebze meyve fiyatlarındaki artış olmadığını belirtmiş Kimse tarlaya. benim köylümün ürettiği bibere suç bulmasın. Suçlu belli. Bu ülkede maliyet enflasyonu var. Faizler yüksek” demişti.

 Ali Babacan dün katıldığı bir televizyon programında enflasyonla ilgili net mesajlar verdi. Mesajlardan bazıları Zeybekci’ye doğrudan cevap niteliği taşıyordu ve adeta ders niteliğindeydi. Babacan, enflasyonun Merkez Bankası’nın belirlediği yüzde 7-8 tahmininden daha yukarıda gelebileceğini söyledi. Ancak enflasyonun para politikaları ile ilgili olmadığını özellikle belirtti. Babacan enflasyonun suçlusunun gıda olduğunu ifade etti. Başbakan Yardımcısı, şöyle konuştu: “Son 14 yıldır böyle kuraklık görülmemişti. Bir yandan da don. Üretim pek çok üründe önemli ölçüde düştü. Üretim düştüğünde arz azalınca fiyatlar artıyor. Yani enflasyonun beklenenden yüksek çıkması para politikaları ile alakalı bir konu değil. Faiz yükseldiği zaman insanlar harcamayı değil tasarrufu tercih ediyor. Harcama azaldığı zaman fiyatlar artmıyor. Yani Merkez Bankası’nın faiz politikası ağırlıklı olarak bu kanaldan çalışıyor. “