TBMM'de ilginç protesto !

TBMM'de ilginç protesto !

CHP'li Altay, genel Kurul'da ilginç bir protestoda bulundu.

TBMM Genel Kurulu'nda CHP Grup Başkanvekili Engin Altay bir konuşma yaptı. Altay, Konuşmasının sonunda kürsüye getirdiği plaketi Genel Kurul'a gösterdi

CHP Grup Başkanvekili ve Sinop Milletvekili Engin Altay, "Gözle görülen hizmetleri yaparak, 'Biz yol, köprü, metro, tüp geçit yaptık. O vakit yolsuzluk yapılmamıştır' demek anaokul çocuklarını bile güldürecek bir durumdur.Siz yolla, köprüyle değil, Kabe'den örtü getirseniz 17 Aralık'ın üstünü örtemezsiniz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda 2015 yılı bütçesi üzerinde şahsı adına söz alan Altay, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hükümet bütçesinin oylanacağı Genel Kurul'da olmamasını eleştirdi.

Altay, "Başbakanlar bütçelerine selam göndermez. Sayın Ahmet Davutoğlu'nun ilk bütçesidir, muhtemelen son bütçesi olacak. Ama maalesef Genel Kurul'a selam göndermesi siyasi etikle bağdaşmaz, parlamentoya bundan daha büyük bir saygısızlık da yapılamaz. Bu bütçenin bugün görüşüleceği bir ay önceden belliydi. Makedonya orada duruyor, bir yere gitmiyor. Her vakit gidebilirdi" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın konuşmasında "mevcut başbakan için dönemin başbakanı yazan evraklar" şeklinde bir ifade kullandığını, bir komplo olduğunu, ortada bir yolsuzluk olmadığını söylediğini ifade eden Altay, "Keşke Sayın Babacan şunu da söyleseydi; Adli Tıp'tan montajsız olduğu tescillenmiş tapelerdeki 'babacım 30 milyon Avro'yu saklayamadım. Onu koyacak yer bulamadım' da diyebilseydi" değerlendirmesinde bulundu.

Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Babacan'a sormak istiyorum bugün saat 14.30 itibariyle 9/8 esas numaralı komisyon odasında ne yapılıyor? Kabak çekirdeği mi yiyor onlar? 9/8 esas numaralı komisyonu niye kurdunuz? Eğer bu kumpasdıysa, yolsuzluk yokduysa bu komisyon niye kuruldu? Bunu da anlamış değilim.

Bir ülkenin başka ülkelere çok büyükelçilik açması ya da İstanbul'da çok başkonsolosluk olması o ülkenin itibarının yüksek olduğu anlamına gelmez. Gözle görülen hizmetleri yaparak, 'Biz yol, köprü, metro, tüp geçit yaptık. O vakit yolsuzluk yapılmamıştır' demek anaokul çocuklarını bile güldürecek bir durumdur. Siz yolla, köprüyle değil, Kabe'den örtü getirseniz 17 Aralık'ın üstünü örtemezsiniz."

"62. HÜKÜMETLE BİRLİKTE DEMOKRASİ DARALMASI YAŞIYORUZ" 

Bütçe görüşmelerinin aynı zamanda hükümetlerin siyasi ahlakının, hukuka uygunluğunun, kültürel ve sosyal anlayışının, dış politikasının, demokrasi ve insan haklarına yaklaşımının ve zaaflarının irdeleneceği görüşmeler olduğunu belirten Altay, CHP olarak kırmızı çizgilerinin temiz toplum, devletin laik niteliğinin ve hukuk devleti olma özelliğinin korunması, milletin huzuru, refahı ve mutluluğu olduğunu vurguladı. Altay, "Sizin bu bütçeniz benim saydığım üç kriteri alt üst eden, bu üç kritere cevap vermeyen bir anlayışla ilgili" dedi.

Türkiye'nin ekonomi sorunlarının çok olduğunu, ancak öncelikli sorunun demokrasi olduğunu savunan Altay, 62. Hükümetle birlikte Türkiye'de demokrasi daralması yaşandığını ileri sürdü.

"SİZ CESETLERİN ÜSTÜNDE OTURAN BİR HÜKÜMETSİNİZ" 

Hiçbir güvenlik kaygısının, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına dayanak yapılamayacağının altını çizen Altay, şöyle devam etti:

"Bakanlar Kurulu'nun son ayıbı, 20 Aralık Cumartesi günü Tandoğan'da EĞİTİM-İŞ üyesi öğretmenlere uygulanan polis vandalizmidir, ileri demokrasinizin son ve en acı örneğidir. Dün Maraş'ta da gösteri hakkını kullanmak isteyen insanların Anayasa'da var olan seyahat etme özgürlüğünü kısıtlama hakkı da bu hükümete ait değildir. Dün Maraş'ta, Anayasa'dan almadığınız bir yetkiyi kullandınız.

İleri demokrasi anlayışı bu ülkede kitlesel ölümlere meydan verdi, sebep olur hale geldi. Türkiye'yi kitlesel ölümler ülkesine çevirdi bu hükümet, Uludere'de ölen 34 kişi ve Gezi'de ölen 9 kişiden bu hükümet ve bundan önceki 61 numaralı hükümet birinci derecede sorumludur. Soma'da ölen 301 kişiden, Ermenek'te ölen 18 kişiden bu ve bundan önceki hükümet ikinci derecede sorumludur. Mecidiyeköy'de ölen 10 kişiden ve Yalvaç'ta ölen 18 kişiden bu hükümet hukuken de, siyaseten de üçüncü derecede sorumludur, kusurludur. Siz cesetlerin üstünde oturan bir hükümetsiniz. Sokağa çıkmayı kan akıtılmasına gerekçe gören bir Başbakan bir ülkede orta yerdeyse o ülkede demokrasi emboli yapmıştır, o ülkede artık demokrasi felç haline gelmiştir."

Hükümetin bir sorunun da darbe paranoyası olduğunu ileri süren Altay, "Bu hükümete göre hükümete karşı her şey darbe, hükümete karşı herkes darbeci. Bu mantık sizi uçuruma götürür, benden söylemesi. Bu hükümete göre hırsızlık milli iradeye dayalı bir demokrasi anlayışı, yolsuzluk sandık destekli meşruiyet. Bu hükümetin demokrasiden anladığı budur. Ama darbe istiyorsanız, darbe arıyorsanız ben size bir adres söyleyeyim, 2-6 Aralık Antalya Milli Eğitim Şurası. Orada konuşulanlar, orada kayda geçenler laik, demokratik cumhuriyete karşı bir darbedir, bir karşı devrim girişimidir" diye konuştu.

"GELDİĞİNİZ GÜNDEN BERİ VESAYET DIRDIRINIZ BİTMEDİ"

Altay, hükümetin şikayet ettiği bir diğer konunda vesayet olduğunu belirterek, Geldiğiniz günden beri vesayet dırdırınız, vesayet şikayetiniz bitmedi. Belli konularda haklıydınız ama şimdi geldiğimiz noktada Türkiye daha garip bir vesayet manzarasıyla karşı karşıya. İmar ve şehircilik TÜRGEV'in, Milli Eğitim Bakanlığı EĞİTİM BİR SEN'in, ekonomi Zarrab'ın, medya havuzun, Kürt sorunu, Öcalan, Fidan ve Erdoğan'ın, adalet uzun adamın hayranlarının, yasama, yürütmenin, en vahimi de Başbakan, abisinin vesayetinde" değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmasında 17-25 Aralık soruşturmalarına da değinen Altay, "17-25 Aralık, asrın rüşvet yolsuzluğudur. 17-25 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararının verildiği gün olan 17 Ekim, asrın vicdan yolsuzluğudur. 14 Aralık da asrın hukuk yolsuzluğu olarak bu ülkenin kayıtlarına geçmiştir" dedi.

Altay, "Paralelle ilgili kimse devlete sızmadı. Siz, bu hükümet, bundan önceki hükümetler onları teker teker yerleştirdiniz. Ondan sonra da 17 Aralık'ta ve 25 Aralık'ta onların midelerini bulanınca, onları paralel ve darbeci ilan ettiniz. Muhterem, Haşhaşi oldu, gönül dostu, darbeci oldu" ifadelerini de kullandı.

Konuşmasının sonunda kürsüye getirdiği plaketi Genel Kurul'a gösteren ve "Bu plaket kaçak sarayda 1 metreküp kazının birim fiyatı maliyetinden 30-40 kat fazlasıyla müteahhitte verilen paranın karşılığıdır. 1 metreküp toprak işinde yapılan usulsüzlük 45 lira, 1 metreküpte. Bu plaket 35 lira. Kaçak saray için başka şey söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Ben bu plaketi, kabul ederler etmezler, Bakanlar Kuruluna bırakıyorum" diyen Altay, plaketi Bakanlar Kurulu sıralarının önünde yere bıraktı.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek de Genel Kurul'a bu tür materyaller getirilip bırakılmasına son günlerde sıklıkla rastlandığını ancak bunun usulü uygun olmadığını söyledi.

AK Parti Erzurum Milletvekili Muhyettin Aksak, Altay'ın kürsüden ayrılmasının ardından plaketi yerden aldı.

"NE KADAR AĞIR SÖZ, HAKARET VARSA, PLAKETİYLE BERABER İADE EDİYORUM"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç daha sonra söz alarak, Altay'ın "Siz cesetlerin üstünde oturan bir hükümetsiniz" sözlerine tepki gösterdi.

Arınç, şöyle konuştu:

"Söylediklerinin içerisinde hükümete ait ne kadar ağır söz, hakaret varsa, plaketiyle beraber kendilerine iade ediyorum. Eleştirinin en ağırına tahammül ederiz ama hakareti kabul edemeyiz. Şurada veya burada hepimizin ortak acısı olan ölümleri anlatarak, bunları cesetler ve hükümetimizi de bunun suçlusu olarak cesetlerin üzerindeki hükümet diye tarif etmesini lanetle kınıyorum. Bu fevkalade yanlıştır.

Sayın Başbakanımız bugünkü toplantıya katılamamıştır. Bu bir mazerettir. Bunu eleştirebilirsiniz ama aynı durumda Sayın Kılıçdaroğlu da vardır, bugünkü toplantıyı takip edememiştir. Dolayısıyla her zaman vuku bulan bu olay karşısında hepimizin Sayın Bahçeli'ye teşekkür borcu vardır ama gelemeyenleri eleştirmek gibi bir hakka sahip değiliz. Elbette biz hükümet olarak buradayız, grubumuz olarak buradayız. Bütçenin son günü konuşmalarını büyük bir dikkatle takip ediyoruz."

Altay da yerinde, konuşmasında kınanacak bir durum olmadığını belirterek, "Bir ülke yöneticilerinin hırsız, yolsuz olmasından daha büyük bir tehlike arsız da olmalarıdır" dedi.

"GURURLA SÖYLÜYORUM, MİLLETE YAKIŞAN CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYINI BİZ YAPTIK"

AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Safi de 2015 yılı bütçesi üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmada, 50 yıldır dikiş tutmayan, sürekli açık veren, eğitime, sağlığa, yatırımlara sosyal yardımlara, AR-GE'ye yeterince kaynak ayıramayan bütçeler döneminin sona erdiğini söyledi.

Safi, "Bugün AK Parti hükümetleriyle birlikte Türkiye, yatırımı ve sosyal adaleti birlikte gözeten, ilkeli, tutarlı, dengeli ve sağlam bütçeler yapar hale gelmiştir" dedi.

AK Parti iktidarının 12 yıldır ülkeyi adeta yeniden inşa ettiğini belirten Safi, şunları kaydetti:

"Yüz yıldır yerlerde sürünen ve adeta makus talihimiz haline getirilen ekonomimizi 10 yılda biz ayağa kaldırdık. Bağımsız ve güçlü devlet olmanın birinci şartı; yerli ve milli bir savunma sanayiye sahip olmaktır. Bugün artık Türkiye kendi insanlı ve insansız hava araçlarını yapar hale gelmiştir. Atak helikopterini uçuran, Rasat ve Göktürk uydularını gökyüzüne gönderen milli gemisini yüzdüren, Altay tanklarını yürüten biz olduk. Türkiye'nin her iline havaalanı ve üniversite yapıyoruz. 100 üniversite, 26 havaalanı, 90 organize sanayi bölgesi, 750'den fazla hastane, 300 baraj, binden fazla spor tesisi ve gençlik merkezi, 632 bin konut, 189 adalet sarayını biz yaptık. Burada gururla söylüyorum, bu millete yakışan cumhurbaşkanlığı sarayını da biz yaptık. Çünkü bu millet hep daha iyilerine layıktır."