Yüz yıl sonra Ahıskalı akrabalarına kavuştu

Yüz yıl sonra Ahıskalı akrabalarına kavuştu

Osmanlı-Rus savaşının ardından Türkiye’ye sürgün edilen bir ailenin torunu olan Yozgatlı Eğitimci ve Araştırmacı Yazar Harun Bozkurt, aradan geçen yüz yılın ardından Kazakistan’da yaşayan Ahıskalı akrabalarına kavuşmanın mutluluğunu yaşadı.

Osmanlı-Rus savaşının ardından Türkiye’ye sürgün edilen bir ailenin torunu olan Yozgatlı Eğitimci ve Araştırmacı Yazar Harun Bozkurt, aradan geçen yüz yılın ardından Kazakistan’da yaşayan Ahıskalı akrabalarına kavuşmanın mutluluğunu yaşadı.

Araştırmacı Yazar Bozkurt, uzun süren inceleme ve araştırmaların ardından Ahıskalı akrabalarını bulmaya karar verdiğini belirtti. Bozkurt, kavuşma anını şöyle anlattı: "Küçük yaştan itibaren hep merak etmiştim, bizlere neden muhacir diyorlar ve muhacir kelimesi ne anlama geliyor diye. İlk ve orta öğretimin ardından üniversite hayatımda Ahıskalı Türkleri araştırmaya başladım. Çünkü dedelerimiz Ahıska'dan gelmiş ve akrabalarımızın bir kısmı orada kalmıştı. Aradan geçen bunca yılın ardından akrabalarımıza Kazakistan’da kavuştum."

Ahıska’nın anavatandan koptuktan sonra orada yaşayan Müslüman Türk halkının baskılar ve zulüm karşısında büyük sıkıntılar yaşadığını söyleyen Bozkurt, "1912 yılında Çarlık Rusyası Ahıska köylerinde bölgenin önde gelenlerine, mollarına ve zenginlerine karşı baskıyı iyice artırarak, ya Sibirya’ya sürgün ya da zindanda mahkum ediyordu. Veya öldürüyorlardı. İşte böyle bir zamanda büyük dedem Çarlık Rusyası tarafından Ahıska'da zindana atılıyor. Geriye dönüş bir ihtimal, ama o ihtimal gerçekleşiyor ve dedem hapisten kaçarak doğruca köyüne Aspinza Kunsa'ya geliyor. Burada eşini ve sekiz çocuğunu alarak Türkiye’nin yolunu tutuyor. Kalsa zaten öldürecekler, tek çaresi kaçmak. Kardeşlerini ve akrabalarını bırakarak, dünya hayatında onları asla bir daha görmemek üzere vatanından ayrılıyor ve ahrete kalacak hasretlik başlıyor." dedi.

"BÜYÜK DEDEM AHISKA’DAN TÜRKİYE’YE KADAR 6 ÇOCUĞUNU KAYBETTİ"

Ahıska’dan eşi ve 8 çocuğunu da yanına alarak Türkiye’nin yolunu tutan büyük dedesinin 6 çocuğunu kaybettiğini söyleyen Bozkurt, "Sekiz çocuğuyla yola çıkan büyük dedem Türkiye'ye vardığında son göç yerine kadar altı çocuğunu kaybediyor. O zamanın 1912 şartları Türkiye’de savaş yılları, ekonomik siyasal olarak zor yaşam koşulları devam ediyor. Konakladığı, yerleşmeyi düşündüğü yerlerde bir canını bırakıyor. Ve en son olarak Yozgat Yerköy Orhan köyüne geldiğinde iki çocuğu kalıyor. Bu çilelerden sonra Işık dedem burada da fazla yaşamıyor ve Hakk'ın rahmetine kavuşuyor. Işık dedemin büyük oğlu olan Akif dedem Ahıska’da 1888'de doğmuş, Türkiye ye göç ettiğinde yaklaşık 24 yaşında imiş, o da babasıyla bütün acıları yaşamış. Türkiye’de kimsesiz yaşamaya devam ederken 1935 yılında Ahıska'dan Ağrı Eleşkirt’e göç eden akrabalarından bazılarıyla tesadüfen kavuşmuşlar. Aradan yıllar geçse de Allah kavuşturmuş onları Yerköy’de. Bu kavuşmadan sonra dedemlerle Ağrı'da bulunan emmi çocukları birbirleriyle iletişimi devam ettirmiş." diye konuştu.

Ahıska'da yaşayan akrabalarını bulmak için oraya gitmeye karar verdiğini anlatan Bozkurt, "Akrabalarımızı bulmak için Ahıska’ya gitmeye karar verdim. Bir vesileyle Ahıska'da kalan akrabalarımızın 1944 yılında Kazakistan'a sürgün edildiklerini öğrendim. Hemen onlarla iletişime geçme yollarını araştırdım. Niyet halis olunca Allah yardım ediyor, kapılar açılıyor. Kazakistan Almaata Kaskelen Candasov köyünde yaşayan akrabalarımızdan birisinin telefonunu öğrenerek iletişime geçtim. Daha sonra Kazakistan’ın yolunu tuttum. Yüz yıl aradan sonra büyük dedemin kavuşamadığı, hasretle gittiği canlarının, akrabalarının, kardeşlerinin çocuklarıyla görüşecektim. Bu insana inanılmaz bir heyecan veriyordu. Mutluluk, hüzün, heyecan hepsi bir arada, tarif edilemez bir duyguydu. Almaata Havalimanı'nda beni karşılamışlardı. Hemen köye gittik. Ahıska'da doğup büyümüş dedemin yakın akrabası olan ninelerim, dedelerim hala hayattalardı, onları görmek büyük mutluluktu. Onlar da Yozgat’taki bizim yaşadığımız köyümüzü, ailemizi ve buradaki akrabalarımızı merak ediyorlar. Şimdi onlar bizim ziyaretimize gelecek. İnşallah, Rabb'imiz böyle acıları bir daha yaşatmaz." diye sözlerini tamamladı. CİHAN