Balıkesir depremini 1 ay önceden bilen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'dan İstanbul yorumu!
Balıkesir'de dün meydana gelen ve Edirne'den İzmir'e kadar çok sayıda şehrimizde hissedilen depremi bundan yaklaşık 1 ay önce doğru tahmin eden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy 6,1 büyüklüğündeki depremin beklenen olası büyük Marmara depremini tetikleyip tetiklemeyeceğine dair soruya yanıt verdi.
Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde dün akşam saat 19.53'te meydana gelen ve çok sayıda ilimizde hissedilen 6.1 büyüklüğünde depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı.
Balıkesir'de meydana gelen bu büyük depremi bundan yaklaşık 1 ay önce yaptığı bir açıklama sırasında işaret eden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy depremi 1 ay öncesinden merkez üssü ve büyüklüğüyle birlikte doğru tahmin etmiş olması dikkat çekti.
Cumhuriyet gazetesinden Ece İçmez'e konuşan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bu depremin sürpriz olmadığını geçmişte meydana gelen bir dizi depremin devamı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, “100 km'lik bir Simav çayının Menderes Masifi kestiği yerde, bir piyano tuşları gibi segmentler halinde paylar kırılıyor. Ve bu kırılma nedeniyle de tek parça boydan boya kırılma olmayacağı için paylar da segment segment kırılıyor. Ve 6.5'ün üstüne zor çıkıyor” dedi.
Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy “Bu bir tesadüf değil. Bölge, yaklaşık 100 kilometrelik bir fay zonu üzerinde segment segment kırılıyor. Bu yüzden büyük, yıkıcı bir deprem beklemek yerine, orta büyüklükte ama sık aralıklarla depremler yaşıyoruz” diyen Üşümezsoy, vatandaşların panik yapmadan ama bilinçli bir şekilde süreci takip etmeleri gerektiğini belirtti. Üşümezsoy “Sındırgı’da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, aslında bir süredir Simav bölgesinde gözlenen sismik hareketliliğin bir uzantısı. Bölgedeki jeolojik yapının detaylarını paylaşan uzman, Menderes Masifi'nin doğu-batı yönünde uzanan yapısının, Simav Çayı boyunca kesilerek bir dizi segment fay oluşturduğunu belirterek, “Bu faylar, Menderes Masifi’nin çekirdek kısmındaki donlaşmış (metamorfik) kayaları kesiyor. Sonuç olarak aktif bir yırtılma ve çökme süreci yaşanıyor. Bu durum güneyde Manisa-Sipil Dağı, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir hattında da etkili” dedi.
Fay segmentlerinin neden büyük depremler üretmediğini de açıklayan Üşümezsoy, kırılmaların tek parça yerine “piyano tuşları” gibi kısa segmentler halinde gerçekleştiğini söyleyerek “Yaklaşık 100 km boyunca uzanan Simav fay zonunda faylar, segment segment kırılıyor. Bu nedenle depremler 6.5 büyüklüğünün üzerine zor çıkıyor. Örneğin; 1969’da Demirci’de 6.4, 1970’te Gediz’de 7.1 ve 2011’de Simav’da 6.0 büyüklüğünde depremler yaşandı. Sındırgı depremi de bu zincirin yeni halkasıdır” dedi.
Fay segmentlerinin neden büyük depremler üretmediğini de açıklayan Üşümezsoy, kırılmaların tek parça yerine “piyano tuşları” gibi kısa segmentler halinde gerçekleştiğini söyleyerek “Yaklaşık 100 km boyunca uzanan Simav fay zonunda faylar, segment segment kırılıyor. Bu nedenle depremler 6.5 büyüklüğünün üzerine zor çıkıyor. Örneğin; 1969’da Demirci’de 6.4, 1970’te Gediz’de 7.1 ve 2011’de Simav’da 6.0 büyüklüğünde depremler yaşandı. Sındırgı depremi de bu zincirin yeni halkasıdır” dedi.
Üşümezsoy, kuzeyde Bandırma ve Sarıköy faylarına da dikkat çekti. Bu bölgelerde geçmişte kırılmamış fay segmentlerinin bulunduğunu belirterek, şu uyarıda bulunarak, “1953’te Yeniceli-Gönen fayı kırıldı. Ancak onun doğusunda kalan Sarıköy ve Kapıdağ fayları hâlâ kırılmadı. Bu faylarda stres birikmesi ihtimali var. 1937’de ve 1964’te oluşan depremlerle bölgedeki bazı faylar kırılmış olsa da, özellikle Sarıköy fayı gibi segmentler gelecekte risk oluşturabilir” ifadelerini kullandı.