Boğazdan geçen gemi sayısı 8 kat arttı iddiası yalan çıktı!

Hükümet medyasında AK Parti iktidarına yakın gazeteciler tarafından gündeme getirilen "İstanbul Boğazı'ndan geçen gemi sayısının 2006’ya kıyasla 8 kat arttığı iddiası" yalan çıktı.

Boğazlardan geçen gemi sayısının 2006’ya kıyasla sekiz kat arttığı iddiası gündeme geldi.

Gazeteci Hadi Özışık CNN Türk’teki programda boğazdan geçen gemi sayısının sekiz kat arttığını söylerken, bir başka gazeteci İsmail Saymaz ise düştüğünü öne sürdü.

Sosyal medyada yayılan teyit edilmemiş bilgilere karşı kurulan teyit.org sitesinden Emre Saklıca araştırdı.

İşte o yazı:

Her şey 27 Nisan 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “çok önemli bir hayal ve çılgın proje” olarak tanımladığı Kanal İstanbul’u duyurmasıyla başladı.

Kamuoyu projeyle tanıştıktan sonra, İstanbul boğazına paralel yapay bir ikinci boğaz açma fikri farklı kesimlerce uzun uzun tartışıldı. Sonrasındaki dönem sosyal ve siyasi olarak epey sarsıntılı geçince, projenin adı eskisi kadar sık duyulmaz oldu. Ta ki 2019’un son aylarına kadar. Kanal için ihaleye çıkılacağı haberleri, kanalın geçeceği bölgelerde yabancıların toprak satın aldığı haberleri, cumhurbaşkanının açıklamaları derken konu yine gündemin ilk sıralarına oturdu. Hal böyle olunca da sosyal medyada da, gazetelerde de, televizyonlarda da proje ile ilgili birçok iddia konuşulmaya başlandı.

Boğazlardan geçen ve kanaldan geçebilecek gemi sayıları etrafında kurulu iddialar da bunlar arasında öne çıkanlardan oldu. CNN Türk’te yayınlanan bir tartışma programında gazeteci Hadi Özışık geçen gemi sayısının sekiz kat arttığını söylerken, bir başka gazeteci İsmail Saymaz ise düştüğünü öne sürdü. Peki gerçek durum ne?

BOĞAZDAKİ GEMİ TRAFİĞİ

Boğazdaki gemi sayısı ile ilgili CNN Türk yayınında Hadi Özışık tarafından ortaya atılan sekiz kat artış iddiası yakın geçmişteki artışa ilişkin değil. Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde boğazlarla ilgili yapılan açıklamada, sekiz kat artışın 1936’da imzalanan Montrö anlaşmasına kıyasla olduğu belirtiliyor. Montrö’nün imzalandığı yıl verileri incelendiğinde ise on aylık sürede 4700 gemi geçtiği görülebiliyor. Yani artışın o döneme oranla sekiz kat olduğu söylenebilir. Burada başvurulabilecek en önemli kaynak, şüphesiz Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın açıkladığı veriler. Bakanlığın sitesinden 2006 yılından bu yana boğazdaki gemi trafiğine ilişkin istatistikler incelenebiliyor. 

Gemi sayılarındaki durum böyle. Ancak gemilerin taşıdığı yük miktarı, gemi sayılarına oranla farklı bir grafik çiziyor.

Yani boğazdan geçen gemi sayısı düşse de, bu gemilerin taşıdıkları toplam yük artıyor. Gemi geçiş oranı 2006’dan bu yana yüzde 25 azaldı, tonaj ise yüzde 45 yükseldi. 

Marinevesseltraffic’ten de boğazdaki gemi yoğunluğu 18 Aralık 2019, 14.30 itibariyle incelendiğinde, kırmızı ile gösterilen gemi trafiğindeki yoğunluk dikkati çekiyor.

Bir başka araç olan Marinetraffic’ten de aynı saatte yoğunluğun yüksek olduğunu görmek mümkün.

Tartışmalardaki bir diğer argüman ise açılırsa Kanal İstanbul’dan geçecek gemi sayısının 150-160 olacağı yönünde. Bu iddialar, Kanal İstanbul’un Panama ve Süveyş kanalları ile kıyaslamasına yaslanıyor; Montrö Boğazlar Sözleşmesi devre dışı kalacağı için gelirin artacağı öne sürülüyor.

İstanbul boğazından geçen günlük ortalama gemi sayısı incelendiğinde ise, son 12 yıllık dönemde en yüksek yılın 2007 olduğu görülüyor. 2007’de 155 olan sayı yüzde 28’lik düşüşle 113’e kadar gerilemiş durumda. 2019’un ilk dokuz ayında ise 30 bin 352 gemi geçiş yapmış. Aynı ortalama ile devam ettiğinde 2019’u 40 bin 500 seviyesinden kapatacağız. Bu da günlük geçiş sayısının ortalama 111’e denk geleceği anlamına geliyor.

2018’de 113’e düşen gemi ortalamasının nasıl olup da 150’ye çıkacağı da merak konusu. Kanal İstanbul’u savunanlar, Türkiye’nin bir cazibe merkezi haline geleceğini ve geçişlerin artacağını vurguluyor.

Kanal İstanbul’un inşasından yana olanların argümanlarında, halihazırda Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile tanımlanan ve altın frank sistemine göre yapılan ücretlendirme tarifesindeki gelirin düşük olduğu, bu ücretin artırılacağı ve Montö’nün devre dışı kalacağı da öne sürülüyor. Montrö konunun bir başka tartışma boyutu…

Bir diğer sorun da olur da Kanal İstanbul açılırsa İstanbul Boğazı’nın geçişler için kapanıp kapanmayacağının net olarak ortaya konmamış olması. Eğer İstanbul Boğazı kapanmaz ve arzu edilen gemi geçişi rakamına ulaşılırsa yanıtlanmayı bekleyen bir soru daha var: İstanbul Boğazı, gemi geçişleri için Çanakkale Boğazı ile birlikte ele alınmalı. Birinden geçen, diğerinden de geçmek zorunda. Olur da hedeflenen rakamlara erişilebilirse, İstanbul ile birlikte dünyanın en tehlikeli geçiş rotalarından biri kabul edilen Çanakkale Boğazı tek başına bu iki geçişin yarattığı yükle baş edebilecek mi?

SÜVEYŞ VE PANAMA KANALLARINDAN GEÇEN GEMİ SAYILARI

Diğer kanallar üzerinden yapılan kıyaslamalara yakından bakalım. Panama ve Süveyş kanallarıyla, hatta zaman zaman Korint kanalıyla yapılan kıyaslamaların en güçsüz yanı şu: Bu kanalların tamamı herhangi bir deniz geçişinin olmadığı yerlerde inşa edildi ve alternatifleri yoktu. İstanbul boğazı ise doğal bir geçiş olarak zaten mevcut. Paralel bir hattın tekil hatlarla mukayesesi en baştan biraz sorunlu. 

Süveyş kanalı ticari açıdan büyük bir öneme sahip. Çünkü kanal, Akdeniz ve Kızıldeniz’i birbirine bağlıyor ve alternatifi yok. 

Kanaldan 2018 yılında günlük geçen gemi sayısı 50 civarında. Süveyş kanalının geçiş ücreti tablosunda görünen SDR ise Bretton Woods sürecine dayanan bir öyküye sahip. Ortak para birimi olarak kabul edilen 1 SDR 18 Aralık 2019 itibariyle 8,17 Türk Lirası seviyesinde. Kanaldan gemilerin geçme bedelleri ise ağırlıklarına göre değişiyor. Kanalın 2017/2018 yıllık geliri ise 5,5 milyar dolar düzeyinde.

Panama Kanalı’nın yakın dönem verilerine göre, kanaldan her yıl 13 – 14 bin kadar gemi geçiyor. Günlük ortalaması 36 diyebiliriz. Panama Kanalı’nın geliri ise yıllık faaliyet raporlarına göre 3 milyar 170 milyon dolar. Kanal, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus’u birbirine bağladığı için büyük bir öneme sahip ve bulunduğu coğrafyada alternatifi yok. Yani her bir yapay ya da doğal geçişin, bulundukları coğrafyaların ticari yapıları ve potansiyelleriyle birlikte değerlendirilmesi gerekiyor. Eldeki verilere bakılacak olursa bu kıyaslama pek de makul değil.

Sonuç olarak, İstanbul Boğazı son yıllarda sayı olarak düşse de, ağırlık olarak artan bir gemi trafiğine sahip. Ancak iddialarda geçtiği gibi bu sayının sekiz kat arttığı iddiası doğru değil. Süveyş ve Panama kanallarından geçen gemi sayıları ile yapılan kıyaslamalar ise yapısal sorunlara sahip. İddia yanlış bilginin en yaygın yedi türünden çarpıtmaya örnek gösterilebilir.

Sonraki Haber