Botoks sonrası ölüme ilişkin davada yeni karar

Beylikdüzü'nde bir güzellik merkezinde yaptırdığı botoks sonrası hayatını kaybeden Kübra B.'nin davasında yeni gelişmeler yaşandı.

Beylikdüzü'nde bir güzellik merkezinde yaptırdığı botoksun ardından hayatını kaybeden Kübra B.'ın ölümüne ilişkin biri doktor 4 sanığın yargılandığı davada bir tutuklu sanık tahliye edildi.

Büyükçekmece 13. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Erdal Doğruya, Öner Ö., tutuksuz sanık Ömer Elmalı, maktulün babası müşteki Ekrem Solmazgül ve maktulün annesi tanık Aysel Solmazgül Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.

Duruşmada, tutuksuz sanık Bülent Bostancı, tanık Nalan K., tanık olarak dinlenen maktulün kız kardeşleri N.Y., E.G., ile tarafların avukatları da hazır bulundu.

Maktulün babası müşteki Ekrem Solmazgül beyanında, "Çocuğumu eve bir kadın getirdi. Biz ne olduğunu sorduğumuzda kadın bize 'Tansiyonu düştü' dedi. Biz kızıma sorduğumuzda ‘Ne tansiyonu kalçama dolgu yaptılar, çok fenayım, beni hastaneye götürün dedim götürmediler' dedi. Kızımı hastaneye eşim götürdü" diye konuştu.

Anne Solmazgül ise "Bana iğneyi doktor olmayan ancak doktorla beraber olan Melik isminde kişinin vurduğunu kızım söyledi. Sanıklardan şikayetçiyim. Davaya katılma talebim bulunmaktadır. Sanıklar kızımı bilerek ve tasarlayarak öldürmüşlerdir. Bu nedenle ağır ceza mahkemesinde yargılanmaları gereklidir” dedi.

Tanık Nalan K. de beyanında, "Ölümün olduğu gün orada değildim. Sonrasında bana yapılan uygulamalar neticesinde baş ağrısı çekmeye başladım. Doktora gittiğimde bana bilinmeyen sıvılar enjekte edildiğini bunun sebebiyet verdiğini söyledi. 5-6 ay boyunca ağrı kesici aldım, halen kullanıyorum. Ben de ilgili kişiler hakkında dava açacağım." ifadelerini kullandı.

Maktül B.’ın kardeşi N.G. ise operasyonlara 2 kişinin birlikte girdiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Uygulamayı 2 kişi beraber yapıyormuş. Ablama 2 operasyon yapılmış. 3. operasyon sonucunda ise ablam öldü. Hastaneye kaldırıldıktan sonra telefonla konuştum. Ablam, bana 'İğne yaparken o kadar çok bastırdılar ve acıdı ki bağırdım ancak durmadılar, yapmaya devam ettiler. Operasyondan sonra kalbim çok çarptı, midem bulandı ancak hastaneye getirmediler' dedi. "

Maktulün diğer kardeşi E.G. de "Ablam, ‘Beni hastaneye kaldırın ölmek istemiyorum’ diyordu. Annem, 'Ne yaptırdın, nasıl bu hale geldin?’ diye soruyordu. Ablam yaptırdığı işlemden bahsetti. Babam ambulansı aradı. Ablamı devlet hastanesine kaldırdılar oradan özel hastaneye sevkini yapmışlar." diye konuştu.

Tanık beyanlarının ardından söz verilen sanık ve sanık avukatları aleyhte olan beyanları kabul etmediklerini dile getirdi.

Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, delillerin henüz tam anlamıyla toplanmamış olduğunu kaydederek sanıkların ayrı ayrı tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklardan Öner Ö.’nin tutuklulukta geçen sürenin tamamlanması, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle ‘yurt dışına çıkmama’ adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, tutuklu sanık Erdal Doğruya’nın ise tutukluluk halinin devamına hükmederek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İDDİANAME

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıkların ruhsatsız olarak bir yeri işlettikleri ve sanık Öner Ö.'nin ilçe sağlık müdürlüğünden gelen yazıda pratisyen hekim olup, uzmanlık eğitimi ve sertifikasının bulunmadığı belirtilerek, 9 Temmuz 2020'de maktul Kübra B.'a sanık Öner Ö. tarafından kalça dolgusu yapıldığı, 19 Eylül 2020'de tekrar randevu alan maktulün saat 17.54'te siteye girdiği ve personel ile görüştükten sonra işyerine yöneldiği kaydedilmişti.

Sanıkların, saat 20.20 sıralarında site içerisinde çıkış kapısına yarı baygın şekilde yönelen maktulün koluna girerek dışarı çıkarttıkları, maktulün sanıkların biri tarafından bacaklarından kucaklanarak araca bindirildiği, akabinde Kadriye Arslan'ın kolunda ikametine götürülerek, babasına teslim edildiği ifade edilmişti.

Maktul B.'ın babası Ekrem Solmazgül'ün, kızının rahatsız olduğunu görmesi üzerine 112 ekiplerine haber verdiği aktarılan iddianamede, maktulün hastaneye kaldırıldığı 20 Eylül 2020'de hayatını kaybettiği, kamera görüntülerinde de sanıkların işyerinden malzemeleri 21 Eylül'de çıkardıklarının tespit edildiği vurgulanmıştı.

İddianamede yer alan otopsi raporuna göre, maktulün kimyasal ve toksikolojik inceleme sonucunda kanında ve akciğer dokusunda silisyum tespit edildiği, kişinin ölümünün yağ embolisi (silisyum içerikli madde enjeksiyonunda ileri gelen) ve beraberinde gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği bilgisine yer verilmişti.

Sanık Erdal Doğruya'nın "bilinçli taksirle ölüme neden olma", "diploması olmadığı halde hasta tedavi eden veya tabip unvanını takınma" ve "Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na muhalefet" suçundan 5 yıl 8 aydan 17 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanık Öner Ö.'nin de "bilinçli taksirle ölüme neden olma" ve "Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na muhalefet" suçlarından 3 yıl 8 aydan 12 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediyor.

İddianamede, sanıklar Bülent Bostancı ve Ömer Elmalı'nın ise "Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na muhalefet" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Sonraki Haber