İlker Başbuğ'dan Darbe Araştırma Komisyonu'nda çarpıcı ifadeler

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Darbe Araştırma Komisyonu'nda 15 Temmuz gecesiyle ilgili çarpıcı ifadeler kullandı.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nda ifade verdi. Başbuğ "Darbe girişiminin başarılı olmamasının sebebi TSK komuta kademesinin darbe girişimine karşı durması, darbe girişimine direnmesidir. Eğer onlar başarılı olsaydı ne demokrasi ne laiklik ne hukuk devletinin zerresi kalmazdı" dedi.

Başbuğ "2002- 2010 döneminde MİT'ten Genelkurmay'a FETÖ istihbaratı gelmedi" ifadelerini kullanarak "Bu yaşanılanların 'bir oyun' diye değerlendirilmesi veya diğer terimlerle değerlendirilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Yaşanan olay, ciddi, vahim ve kapsamlıdır" dedi.

Başbuğ sözlerine şöyle devam etti:
"Fethullah Gülen'in talimatı çerçevesinde gerçekleştirildiğine inanıyorum. Genelkurmay Başkanı verdiği ifadesinde "birisi bana geldi dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen'le görüştürürüz' dedi. Ben inanıyorum ifadesinde. Bu önemli bir ifade. Artı bir Adil Öksüz olayı var bu yetmez gibi bir de Kemal Batmaz diye bir adam çıktı. Bu ikisi de FETÖ'nün elemanları. Üst seviyede elemanları olduğu ortada. Bu gerçek varken bu darbe girişimini Fethullah Gülen tarafından yapılmadığını söylemek büyük bir hata olur."

Başbuğ ayrıca Erdoğan'la arasında geçen diyoloğu şöyle aktardı:

"Dönemin Sayın Başbakanı, şimdi cumhurbaşkanına 'Bu tehdit bugün bize, yarın size' dedim.Erdoğan 'Komutanım siz bunları çok büyütüyorsunuz' demişti. Ben de dedim ki büyütmüyoruz. Büyük tehlikeler."

Başbuğ "30 Ağustos 2010'da ben emekli oldum. Benden sonraki süreçler benim sorumluluğumda değil. Sorumluluk kabul etmem, o döneme dair sorulara cevap da vermem"ifadelerini kullandı.

Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ "Bakınız 1992 öncesi ve sonrası olarak bakmak durumundayız. 1992 yılında MİT'e bir sivil kişi getirildi. Demokrasilerde gayet olağandır. Ama önemli olan şudur 92'den itibaren MİT'teki askeri kadrolar gittikçe azaltıldı, bir noktada 0'a getirildi. MİT yasasına göre 3 kişi MİT müsteşarından görev talep edebilir. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı" dedi.

Başbuğ sözlerine "2004'te bu durumları biz gördük. 2004 yılında Genelkurmay Başkanı olan Özkök'e dedim ki "Bizim MİT'te en azından bir kadro almamız lazım. Bizim için önemli olan TSK'yı ilgilendiren konular var" Özkök de uygun dedi. Ama biz bundan sonuç alamadık. Bu TSK'ya sızma konusunda TSK'yı ikaz edecek ana unsur kim derseniz; MİT'tir. İkinci konu da 2002 - 2010 dönemi TSK'nin yetkili ve sorumlu makamlarında bulunuyordum. MİT'ten bize bir tek rapor gelmedi. TSK'da Gülen cemaatine mensuptur diye tek bir rapor gelmedi. En çok gelen rapor ise Mehmet Kurtoğlu'yla ilgiliydi" diye devam etti.

Başbuğ sözlerine şöyle devam etti:

"2002 - 2010 döneminde hiç bir kimse MİT raporu olmadan TSK'dan atılmadı. Bu dönemde TSK'dan uzaklaştıran herkesin ardında MİT raporu var.

Gülen cemaatinin 2005'ten başlayarak böyle bir çalışması olduğunu net olarak söylemiş biriyim. TSK'ya sızmaya çalıştığını söyledim. Ama bunlar genel bilgiydi. Somut bilgiler lazımdı. Bize Ahmet, Mehmet bu faaliyetler içindedir diye istahbarat raporu gelmesi lazımdı."

Başbuğ "Genelkurmay Başkanı iken dönemin MİT Müsteşarı'ndan görev istedim" ifadelerini kullandı ve "Ben Gülen cemaatiyle ilgili olarak sizden rapor istiyorum. Nedir bunların TSK'daki durumları diye rapor istedim. Bir süre sonra bana bir rapor getirdi. 2009'du büyük ihtimal. Raporu verirken bana 'Komutanım ben bu raporu size gayriresmi olarak veriyorum. Bunu resmi MİT raporu olarak kaydetmeyin' dedi. Peki dedik. Buradaki bilgiler önemliydi. Raporda Gülen cemaatiyle ilgili medyada yer alan bilgiler getirildi" dedi.

Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ komisyonda şunları da sözlerine ekledi:

"TSK'nın kendi personelini takip ve izleme yetki ve kabileti karargah içerisindedir. Adam saat 5'te birlikten çıktı ertesi gün sabah 9'da gelecektir. Birlikten çıktıktan sonra TSK'nın ne yetkisi ve kabiliyeti vardır bunu incelemek lazım. Yabancı orduya baktık. Onlarda personeli izleme yasası vardır. Onların 24 saat izleme yetkisi vardır. Herkesi izlemek mümün değil. Önce size bir duyum gelecek, ciddiye alırsanız siz izleme kararı alacaksınız. Ama TSK'da öyle bir yetki yok. Ama size duyum gelecek, bize duyum gelecek yer yoktu.

Bazen 'Niye önleme istihbaratını başlatmadınız' diye şeyler söyleniyor. Biz keyfimize göre yapamayız. Yasalarla bellidir bunların nasıl yapılacağı. Önleme istihbaratı tamamen yargıyla ilgili bir durumdur.

Bir yapılanmaya ihtiyaç var. Biz hazırlık yaptık, başbakana sunduk. Böyle bir yapılanmaya ihtiyacımız var dedik. Ben bunu MİT Müsteşarına vereyim o bir incelesin dedi. MİT Müsteşarı geldi bunu kiminle yapacaksınız, önemli bir konu. Çok zor bir konu. Bu görevi bizden isteyin biz yaparız dedi. Bir örnek verdim istemiştik ama yapamadılar.

2010'da TSK'da böyle bir yapılanmayla ilgili bu yasanın çıkabilmesini düşünmek akla ziyandı. Biz o gün bu sorunu çözemedik."

FETÖ'NÜN İLK SIZDIĞI YER

Başbuğ "Askeri liseye gelen öğrencilerin sınavını ÖSYM yapıyor. Harp Okulları'na da 80'li yılların başından beri ÖSYM sınavlarıyla giriliyor. Oradaki sınav sorularının sızmasıyla ilgili TSK'nın sorumluluğu yoktur. Ha TSK'yla ilgili ilişkisini mülakatta görürsünüz. Mülakatta bunları tespit edemediniz mi diye sorarsanız doğru bir sorudur. Bu bizim de hatamız. Maalesef FETÖ'nün en öncelikli sızdığı yer burasıdır: Personel Temin Merkezi'dir" dedi.

Ayrıntılar gelecek...

Sonraki Haber