2023'te 3 sandık mı kurulacak ?

Türkiye 2023 seçimleri için geri sayıma devam ederken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, seçimlerde başörtüsü konusundaki anayasa değişikliği referandumu sandığı ile birlikte 3 sandığın kurulacağı iddiasına yanıt verdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 'başörtüsüne anayasal güvence' konusunda yapılan anayasa değişikliği teklifi ve gelinen sürece ilişkin açıklamalar yaptı.

DHA’ya konuşan Bozdağ, "Sayın Kılıçdaroğlu durduk yerde neden bu konuyu gündeme getirdi? Kendi ve sözcülerinin açıklamalarına baktığımızda toplumda bir endişe olduğunu, ‘Acaba CHP güç sahibi olursa; Türkiye’de başörtüsü konusundaki kazanılmış haklar ve gelinen noktada bir dönüş olur mu?' bu endişeyi belli ki CHP’liler arazide gördüler. Bu endişeye bir karşılık olarak, ‘biz gelirsek bunlar olmayacak’ mesajını vermek ve siyasi bir hesapla bunu yaptığı görülüyor" dedi.

Bozdağ, ‘bu teklifin verilişini sağlayan’ bir başka şeyin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu, yeni sistemde iktidar olmak için yüzde 50+1 gerektiğini, CHP’nin yüzde 25 olan oyunu artırmak için kendi dışındaki çevrelere açılmak istediğini söyledi.

“KANUNUN BU İŞİ ÇÖZMEDİĞİ ÇOK AÇIK”

Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun kanun teklifi üzerine anayasa ile bu işi kalıcı olarak Türkiye’nin gündemi dışına çıkarmak istediğini hatırlatarak, şöyle dedi:

“Geçmişe baktığımızda kanunun bu işi çözmediği çok açık. Rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde YÖK Kanunu’na ek 16’ncı madde konuldu, serbestlik getirildi. Anayasa Mahkemesi iptal etti. Daha sonra 1989 yılında ek 17'nci madde yapıldı ve yüksek öğretim kurumlarında ‘kılık kıyafet serbesttir’ deniliyor. Anayasa Mahkemesi’ne konu taşındı. Anayasa Mahkemesi ek 16’ıncı maddenin değişiklik kararındaki gerekçesini tekrar ve teyit etti. Bu gerekçe geçerli olmak kaydıyla ek 17’nci madde iptal edilmedi. Kanun hala yürürlükte. Sene 1989 o günden 2013 yılının sonuna kadar başörtüsü yasağı, hem üniversitelerde hem kamuda uygulandı mı? Uygulandı. Yani kanunun yetmediğini, kanunun yeterli güvenceyi sağlamadığını maalesef Türkiye tecrübesiyle öğrendi. Onun için biz Türkiye’de siyasi dengeler değiştiğinde veya iklim farklılaştığında birileri yeniden başörtü zulmünü bir hak gibi sunmasın, kadınlarımız arasında başı açık, başı örtülü ayırımı yapılmasın diye Sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından, 'gelin bunu anayasal güvenceye kavuşturalım' teklifi geldi. Çünkü anayasayı değiştirmek öyle mümkün değil.”

Anayasa'yı kolay kolay değiştirmenin mümkün olmadığını dile getiren Bozdağ, "400 oyu bulmak, 400’ün altı 360’ın üzerinde oy bulsa bile halkın yüzde 50+1’ini onayını almak kolay kolay mümkün gözükmüyor. Anayasa büyük bir güvence. Yasama organın da, yürütmenin de, yargının da dokunamayacağı bir güvence. 30 yıldır uğraştığı bir sorunun, bir daha Türkiye’nin önüne gelmemesi için kıymetli bir çağrı" diye konuştu.

“TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER REFERANDUM KONUSU OLMAMALI'”

Bakan Bozdağ, anayasa değişikliği teklifinin referanduma götürüleceği yorumlarına ilişkin, "Sayın Cumhurbaşkanımız, temel hak ve hürriyetlerin referanduma götürülmesinin doğru olmadığını söyledi. AK Parti kurulduğu günden beri temel hak ve hürriyetlerin referandum konusu olamaması gerektiğini ifade eden bir parti. Anayasa değişikliği gündeme gelince Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı çağrı çok net; 'amacımız bunun büyük bir uzlaşmayla parlamentodan geçmesidir. Eğer bu uzlaşma sağlanamaz, halk oyuna gidecek bir çoğunluk ortaya çıkarsa biz o zaman halk oyuna gitmekten çekinmeyiz' diye bir değerlendirmesi oldu" dedi.

ERDOĞAN’IN SÖZLERİYLE TERS DÜŞTÜ

Bakan Bozdağ, Cumhur İttifakı’nın, parlamentodaki çoğunluğunun 335 oyla sınırlı olduğuna dikkat çekerek, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle çelişen bir değerlendirme yaptı.

Erdoğan’ın, 22 Ekim’de Malatya’da yaptığı konuşmada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenerek “İlk defa bugün açıklıyorum. Sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim, bunu da yapabiliriz. Parlamentoda çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin” demesine rağmen Bozdağ, ‘sanki Cumhur İttifakı istiyormuş gibi bir algı yaratıldığını’ savundu.

Bozdağ’ın sözleri şöyle:

“Meclis Başkanı oy kullanamadığı için 334 oyumuz var. 334 oyla Cumhur İttifakı’nın bu anayasa değişiklik teklifini, referanduma götürecek çoğunluk elde etmesi Anayasaya göre mümkün mü? Değil. Eğer bu 400’ün altı 360’ın üzerinde bir çoğunlukta kalacaksa, muhalefet partilerinin ya da milletvekillerinin vereceği destekle ancak kalabilir. Cumhur İttifakı’nın anayasa değişikliğini tek başına referanduma götürmesi fiilen imkansız. Bunun altını çizmekte fayda var. Kamuoyunda sanki Cumhur İttifakı anayasa değişikliği teklifini referanduma götürmek istiyormuş gibi bir algı yapılıyor. Bir defa bizim böyle bir gücümüz yok. Muhalefet buna destek vermezse mümkün değil. ‘400 milletvekilinin oyu bulunursa da Cumhurbaşkanının yetkisi çerçevesinde; 'Cumhurbaşkanı bunu referanduma götürebilir’ diye bir takım kişiler buradan maalesef niyet okuması yapıyor. Biz temel olarak temel hak ve hürriyetlerin referandum konusu yapılmasına karşıyız. Ancak 360 ile 400 oy arasında kalırsa referanduma götürme durumu ortaya çıkar. Biz büyük bir uzlaşmayla Meclis’ten geçmesinden yanayız. Meclis’ten referandum da çıkmaz. Cumhur İttifakı’nın toplam oyu referanduma da yetmiyor."

Bakan Bozdağ, anayasa değişikliği teklifi konusunda muhalefet partilerinden bir geri dönüş beklediklerini kaydederek, “Partilerin değerlendirme yansımalarını gördükten sonra teklif Meclis’e sunulacaktır” dedi.

ÜÇ SANDIK KURULACAK MI?

Bakan Bozdağ, cumhurbaşkanlığı seçiminde üç sandık (Cumhurbaşkanlığı, meclis seçimleri ve referandum) kurulacağı iddialarına ilişkin de “Cumhur İttifakı’nın 334 oyu var. Referandum için 26 oya daha ihtiyaç var. O zaman referanduma gider. Anayasa değişikliği teklifi referanduma ne zaman gider? Bu tamamen Meclis’teki yasalaşma süreci ile ilgilidir. Halk oylaması kanuna göre; anayasa değişikliği teklifi Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra 60'ıncı günü takip eden pazar günü yapılıyor. Meclis’in kararı önemli. Bu hesabı yapanlar kendilerine göre yapar. Belli ki endişe var bazı çevrelerde. Bu konunun Türkiye’nin gündemine oturmasını istemiyoruz. Tamamen çözülmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“YARGI PAKETİ TASLAK METNİMİZİ ARALIKTA VERECEĞİZ”

Bakan Bozdağ, Aralık ayı başında Meclis gündemine gelmesi beklenen yeni yargı paketine ilişkin de şunları söyledi:

“Arabuluculuğun kapsamını genişleten adımlar atacağız. Bu kapsamda kira ile ilgili anlaşmazlıkları arabulucular çözecek. Kat mülkiyeti kanunundan çıkan uyuşmazlıklar arabulucuya gidecek. Komşuluk hukukundan kaynaklı anlaşmazlıklar da arabulucuya gidecek. Komşuların, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan itilaflar nedeniyle mahkeme kapılarına gitmelerini istemiyoruz. Ondan önce arabulucu üzerinden kısa süre içinde çözmelerini arzu ediyoruz. Bu bizim kültürümüze de uygun düşen bir düzenleme. Henüz netleştirmediğimiz ve istişarelerin devam ettiği konular üzerinde de çalışmalar devam ediyor. Yargı Paketinde vatandaşı memnun edecek düzenlemeler var. Yargı paketi içinde ilk kez uygulanacak iki ayrı uygulama var; ancak istişare ve onay alacak yerler var. Onun için şimdilik açıklama doğru olmaz. Vatandaşlarımızın hepsinin takdirini toplayacak iki konu var. Aralık ayı başında taslak metnimizi Meclisimize AK Parti grubuna vereceğiz. Meclis takvimini de onlar belirleyecek.”

“İNFAZ SİSTEMİYLE İLGİLİ REFORM ÇALIŞMASI YÜRÜTÜLÜYOR”

Bakan Bozdağ, infaz düzenlemesine ilişkin hazırlık çalışmalarının devam ettiğini, bunun için de 'bilim komisyonu' kurulduğunu kaydetti. Bakan Bozdağ, "İnfaz düzenlemesi yargı paketinde yok. Bu düzenlemeyi uzun vadede düşünüyoruz. Bu konuda bir ‘bilim komisyonu’ kurduk. Geçen hafta bu komisyonla ilk toplantımızı yaptık. Bilim Komisyonu bizim infaz sistemimizi ele alan bir çalışma yapacak. Seçimden sonra infazla ilgili konularda önemli adımlar atacağız. İnfaz sistemimizin özellikle ıslah, rehabilitasyon, topluma kazandırma, denetimli serbestlik uygulamasını daha verimli, yararlı hale getirme konusunda, bir takım yeni düzenlemeleri içerecek. İnfaz sistemiyle ilgili köklü bir zihniyet değişimi sayılabilecek reform çalışması yürütülüyor. Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak maksadıyla bugün bazı ülkelerde, Hollanda başta olmak üzere; cezası düşük olan suçlarda yargılama usulü de çok hızlı ve farklı. Cezaların yatarı da farklı. Şimdi biz bunlar üzerinde de duruyoruz. Toplumda cezasızlık algısına neden olan suçlarla ilgili ‘yeni bazı cezalar üzerinde durma ve başka cezalar olabilir mi?’ bunlar üzerinde çalışıyoruz. Biz cezasızlık algısını ortadan kaldıracak önemli bir değişiklik yapma hazırlığı içerisindeyiz. Cezası az olan suçlarla ilgili yeni bir cezalandırma, yeni bir usul, hızlı yargılama üzerinde çalışıyoruz" dedi.

Sonraki Haber