Erdoğan'dan ''başörtüsü'' açıklaması: Öyleyse son sözü millet söyleyecek

İstanbul'da Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Başörtüsü ve aile konusunda kaçak güreşmenin hiçbir bahanesi olamaz. Beklentimiz gerçekleşmez ve 400'ün altında bir meclis aritmetiği oluşursa bu durumda egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor muyuz? Öyleyse millete gideceğiz. Son sözü millet söyleyecek. Kilidi milletimizin iradesi açacak'' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eyüpsultan'da bulunan Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası açılış törenine katıldı. Açılışta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra eşi ve vakfın onursal başkanı Emine Erdoğan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Şule Yüksel Şenler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şahin Usta ve çok sayıda davetli yer aldı.  

 AKLI SELİM NESİLLERİN YETİŞTİĞİ BİR OCAK GÖREVİ GÖRECEKTİR 

Açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onun aziz hatırasına sahip çıkmak, örnek hayatını gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla kurulan vakfımızın kısa sürede bilhassa kadınlarımız arasında teveccüh görmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Vakfımız farklı alanlarda yürüttüğü projelerle adını taşıdığı Şule Yüksel Şenler'e olan vefa borcumuzu hakkıyla yerine getirmeye gayret ediyor. Bugünden itibaren, hizmet binamızın da kullanılmaya başlanmasıyla inşallah vakfımızın faaliyet yelpazesini daha da genişleyeceğine inanıyorum. Nitekim, vakıf hizmet binamızın her bakımdan ihtiyacı karşılayacak bir eser olarak planlandığını ve tefriş edildiğini görüyoruz. Vakıf merkezimiz, toplantı salonu, çok amaçlı eğitim salonu, araştırma kütüphanesi, bilişim, teknoloji, tasarım, moda üretim atölyeleri ve kafeteryasıyla gençlerimizin uğrak mekanlarından biri olacaktır. İstanbulumuzun manevi muhafızı, Eyüpsultan hazretlerine komşu konumda hizmet verecek vakfımızın kapıları genç kızlarımız başta olmak üzere tüm kadınlarımıza ve vatandaşlarımıza sonuna kadar açıktır. İnşallah burası merhum Şule ablamızın uğruna ömrünü adadığı aklı selim, kalbi selim, zevki selim nesillerin yetiştiği bir ocak görevi görecektir. Öyle insanlar vardır ki hayatlarıyla bize fener olurlar. Rehberlik ederler, kulluğumuzu ve bu dünyada var oluş gayemizi hatırlatırlar, onların aydınlık yüzlerine bakınca sadece pürüzsüz bir vicdanı değil aynı zamanda insanı insan yapan değerleri de görüyoruz" ifadelerini kullandı.  

BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜLERİNDEN OLMUŞTU 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fikir ve ruh dünyamızın kutup yıldızları mesafesindeki bu anıt şahsiyetler, alimin ölümü, alemin ölümü gibidir sözündeki hikmetin canlı şahitleridir. Ömürlerini sayısız eseri, kitabı,, mücadeleyi sığdıran böylesi insanlar geride hep şükranla dua ile anılacak muazzez bir miras bırakmışlardır. Eşimin ve benim özel hayatımızda müstesna yeri Şule Yüksel Şenler hanımefendi, seçkin bir insan ve münevverdi. Şule ablamız, mücadeleyle ve imtihanlarla geçen ömrü boyunca sonucu ne olursa olsun hakkın hatırını daima en üstte tutmuştur. Huzur Sokağı romanıyla, birçok gencimize ilham veren, cesaret aşılayan, hidayetlerine vesile olan yürekli bir dava kadınıydı. Kaleme aldığı kadın sayfaları, köşe yazıları ve kitaplarıyla milyonların gönlünde taht kurmuştu. Gençlerimiz, kadınlarımız, toplum ve aile yapımız hakkında yazdıklarıyla büyük bir dönüşümün öncülerinden olmuştu. Merhum Şule Yüksel Şenler'i çağdaşlarından ayıran en önemli vasfı kendini gazete köşelerine ve kitap sayfalarına hapsetmemesiydi. O fildişi kuleden ahkam kesmek yerine, bizzat hayatın içinde yer almayı tercih etti. Kızmak, küsmek, kendini toplumdan izole etmek yerine inandığı değerleri il il dolaşarak, halkımıza anlatmaya çalıştı. Güçlü kalemi yanında emsalsiz bir de hatip olan Şule Yüksel Şenler, gittiği her yerde binlerce insana hitap etmiş, toplantı salonları, camiler, meydanlar, onu dinlemek için gelenlerle dolup taşmıştı. Sohbetini dinleyip etkilenmemek, mümkün değildi. Şule hanımın kendine has örtünme tarzının gençler tarafından örnek alınması ve yaygınlaşması irtica yaygaracılarını da harekete geçirmiştir. Öyle günler yaşadık ki gazete manşetlerinde doğrudan hedef gösterildi. Dönemin cumhurbaşkanı tarafından açıkça tehdit edildi" ifadelerini kullandı.  

MİLLETİN İRADESİNE VURULAN ESARET ZİNCİRLERİNİ TEK TEK PARÇALADIK 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 20 yılda, büyük ölçüde zaten hayata geçirdik. Milletin iradesine vurulan esaret zincirlerini tek tek parçaladık. Demokrasimize gölge düşüren anti demokratik uygulamalara son verdik. Üniversite kapılarında göz yaşı döken genç kızlarımızın acılarını, Allah'a hamd olsun dindirdik. Kamu kurumlarında başörtülü kadınlarımızın hiçbir baskıya uğramadan çalışabilmesinin önünü açtık. Hamd olsun artık başörtülü valimiz de var. Allah'a hamd olsun artık silahlı kuvvetlerde başörtülü subaylarımız var. Bunlarla beraber yargıda hamd olsun artık hakimlerimiz, savcılarımız var. Olmaz diyorlardı. Er veya geç olacak dedik ve oldu. İmam Hatip okullarına ve meslek liselerimize yönelik kat sayı zulmü gibi adaletsizlikleri ortadan kaldırdık. Şu anda karşımda Şule Yüksel Şenler İmam Hatip'ten kızımız var. Kuran-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin tüm okullarımızda seçmeli ders olarak okutulmasına imkan sağladık. Kuran kurslarımızı ilim irfan yuvalarını hedef alan darbe dönemi ürünü düzenlemeleri tarihe gömdük. 27 Mayıs'tan 12 Eylül ve 28 Şubat'a kadar darbelerin mağdur ettiği toplum kesimlerinin haklarını iade ettik. Hiçbir insanımızın inancından, sakalından, saçından hayat tarzından dolayı ötekileştirilmediği bir huzur iklimini ülkemiz genelinde tesis ettik. Bugün kadınlarımız kılık kıyafetleri sebebiyle haksızlığa uğramadan hayatın her alanında sorumluluk üstlenebiliyor" diye konuştu. 

 ESKİ TÜRKİYE HEVESLİLERİNİN KURSAKLARINA BİR DÜĞÜM DAHA ATILACAKTIR 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi atacağımız yeni bir adımla kadınlarımızın hak ve hürriyet alanlarını daha da genişletmeyi arzu ediyoruz. Kısa süre önce meclisimizin takdirini sunduğumuz anayasa değişikliği teklifi yasalaşması halinde bu reform sürecinin adeta zafer tacı olacaktır. Bu düzenleme kabul edilirse artık hiç kimse aklına estiğinde sosyal medya üzerinden bir gece yarısı eski yaraları deşmeye cesaret edemeyecektir. Allah'ın izniyle bir daha bu millete üniversite kapılarının önlerine kurulmuş ikna odası utancını kimse yaşatamayacak.  Kadınlarımızın en temel hakkı olan kılık kıyafet özgürlüğü anayasal güvenceye kavuşturularak eski Türkiye heveslilerinin kursaklarına bir düğüm daha atılacaktır. Sorun yoktu. Hani, madem bunu söyledin, gel bunu anayasal bir zemine oturtalım. Beraberce bu ülkede böyle bir sorun kalmasın dedim. Arkadaşlarım ziyarete gitmek istediler, beyefendiler ve hanımefendi ziyareti kabul etmedi. İşte bunlar bu kadar dürüst. Bunlarda dürüstlük diye bir şey aramayın, yok. Teklifimizle kadınlarımızın haklarını güçlendirme yanında aile kurumunu küresel odakların desteğiyle palazlanan ve giderek pervasızlaşan sapkın akımların saldırılarından da korumayı amaçlıyoruz" dedi.  

AİLE MÜESSESESİNİN YOK EDİLMESİNE ASLA RIZA GÖSTERMEYECEĞİZ 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özgürlük kılıfı altında toplumun taşıyıcı sütunu olan aile müessesesinin yok edilmesine asla rıza göstermeyeceğiz. İnsan fıtratına aykırı, sapkınlık virüsünün millet varlığımızı daha fazla zehirlemesinin önüne set çekmek istiyoruz. Kadınlarımız, aile yapımız, ve geleceğimiz adına hayati önemdeki anayasa değişikliği teklifine akıl, izan, ve sorumluluk sahibi hiç kimsenin, hiçbir milletvekilimizin hayır demeyeceğine inanıyorum. Temennimiz, meclisimizin 400'ün fevkinde bir oyla bu düzenlemeyi genel kurulda kabul ederek kadınlarımızın beklentilerine cevap vermesidir" diye konuştu.  

KİLİDİ MİLLETİMİZİN İRADESİ AÇACAK 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son günlerde yaşanan kimi tartışmalar daha düne kadar sosyal medyadan ahkam kesenlerin yan çizmeye başladığını gösteriyor. Böyle bir meselede ipe un serilmesini ne milletimiz ne kadınlarımız affedecektir. Başörtüsü ve aile konusunda kaçak güreşmenin hiçbir bahanesi olamaz. Beklentimiz gerçekleşmez ve 400'ün altında bir meclis aritmetiği oluşursa bu durumda egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor muyuz? Öyleyse millete gideceğiz. Son sözü millet söyleyecek. Kilidi milletimizin iradesi açacak. Gazi meclisimizin ve milletimiz adına görev yapan milletvekillerimizin kadınlarımıza mahcup olacak bir tabloya izin vermeyeceğini ümit ediyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz tüm kadınlarımızın hak ve hukukunu korumakta kararlıyız" dedi.  

Sonraki Haber