Erdoğan'ı kızdıracak açıklama: ''Onu ben Başbakan yaptım''

AK Parti kurucularından Abdüllatif Şener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi hakkında söylediği "Adam yerine koyulmayan bir referans" sözlerine "o beni milletvekili değil, ben onu başbakan yaptım" diyerek yanıt verdi.

Eski Başbakan Yardımcılarından ve AK Part kurucularından Abdüllatif Şener, Halk TV'de katıldığı programda, “O bana siyasi hayatım boyunca hiçbir ünvan kazandırmamıştır. O daha milletvekili olmadan önce ben 11 yıllık milletvekiliydim. Bakanlık, başbakan yardımcılığı yaptım, o ondan sonra gelip milletvekili oldu” diye konuştu.

“Onun AK Parti Genel Başkanı oluşunda da Başbakan oluşunda da benim desteğim vardır. Bunu da itiraf edeyim. Bunun için bana minnet duyması gerekir” diyen Şener ayrıca bir de yazılı açıklama yaptı.

"HAKKIMI HELAL ETMİYORUM"

Erdoğan'a hakkını helal etmediğini belirten Şener'in yazılı açıklaması şöyle: 

“AK Parti Genel Başkanı Sayın R. Tayyip ERDOĞAN, İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin hükümete yönelttiğim eleştiriler hakkındaki görüşlerini sorması üzerine bazı açıklamalarda bulunmuştur. Bu açıklamalar sırasında hakkımda kullandığı ifadeler gerçeklerden kaçınma çabasının bir sonucudur.

14.05.2018 tarihli çok sayıda basın kuruluşu tarafından yayımlanan bu ifadeler hakkında aşağıdaki açıklamayı yapma ihtiyacı duymaktayım.

1- Şahsımdan adam yerine koymadığı bir referans, siyasette kıymeti harbiyesi olmayan bir adam olarak bahsetmesi, bulunduğu makama yakışmamıştır.

Hiç unutmamalıdır ki, kendisi şahsen bana hiçbir ünvan kazandırmamıştır. O henüz milletvekili değilken, ben 11 yıldır milletvekili idim, Maliye Bakanlığı yapmıştım, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı idim. Ama R. Tayyip ERDOĞAN benim de desteğimle AK Parti Genel Başkanı, milletvekili ve Başbakan olmuştur. Minnet duymalı ve hakkımda saygılı bir üslup kullanmayı vicdani bir borç görmeliydi.

Söylediklerimin ve yaptıklarımın “kıymeti harbiyesi” olduğunu en iyi bilen kişi kendisidir. Erdoğan Hükümetlerinin ekonomi politikalarında başarılı olduğu dönem 2002-2007 yılları arasıdır. Bu dönemde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu Başkanıydım. Bu dönemde milli paramız sürekli değer kazandı. 1 dolar 1.1 TL.ye düştü. 2008’den itibaren bugüne kadar milli paramız sürekli değer kaybetti. Bugün, 1 dolar 4.3 TL. oldu. Kişi başına milli geliri (eski seriye göre) 2007 yılında 9.247 dolar olarak bıraktım. 2016’da 9.012 dolara düşmüştür.

20017’de ise bir önceki yıla göre 286 dolar daha azalmıştır. 2004 yılında tek haneli hale getirdiğimiz enflasyon ise o günden günümüze ÜFE % 15.5, TÜFE % 11.9 olmak üzere en yüksek düzeye çıkmıştır. Sürekli düşen dış borçların milli gelire oranı, bizden önceki kriz döneminin düzeyine, yani % 53’e çıkmıştır. Tüm ekonomik göstergeleri bıraktığım on yıl önceki düzeye göre ne oldu da bozulmuş olarak görmekteyiz. Ekonomiyi şahsıma emanet ettiğiniz 2002- 2007 dönemini ihmal ederseniz, bugün ekonomi politikalarında bir başarı hikayesi bulamazsınız.

2 - “Parti kurdu sıfırladı, başkalarına yanaştı sıfırladı” sözlerinizin kıymeti harbiyesi yoktur. Sayın Genel Başkan, siz de dört kez sıfırladınız. 1986 ara seçimlerinde İstanbul’dan aday oldunuz, kaybettiniz ve sıfırladınız. 1989 yılında Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldunuz, kaybettiniz ve sıfırladınız. 1991 seçimlerinde Partinizin liste başı milletvekili adayı oldunuz. Partiniz o bölgeden milletvekili çıkardı, ama halk size tercih vermedi. İkinci sıradaki adayı istedi, kaybettiniz, yine sıfırladınız. Dördüncü kez haksız bir yargı kararıyla siyaset dışı kaldınız, sıfırlandınız. O günlerde elinizden biz tuttuk, bugün ağır hakaretler yaptığınız CHP Anayasal engellerinizi kaldırdı, siyasete döndünüz.

3- Sn. Genel Başkan, hayatım boyunca “rant”la hiç işim olmadığını Türkiye’de en iyi bilen kişi sizsiniz. Başbakan Yardımcısıydım rantla mücadele ettim. Hatırlayacaksınız, Başbakanlık döneminizde “örtülü ödenek"ten sorumluydum. 1 TL.lik usulsüzlüğümden söz edemezsiniz. 2007’de Başbakan Yardımcılığını da, milletvekilliğini de kendi isteğimle bıraktım, gece yarısı Başbakanlık konutunda Sn. GÜL ile beraber aday olmam için beni ikna etmeye çalıştınız. Makamları ünvanları elinin tersi ile iten birinin politikalarınızı ve hükümetinizi eleştirmesini rantla ilişkilendirmek büyük bir talihsizliktir. İktidarı eleştirmek demokratik bir haktır. Yalnızca bu demokratik hakkımı kullanıyorum. Ayrıca eleştiri “emri bil maruftur". Yani İslami bir vecibedir de. Ve benim bu vecibeyi yerine getirmeye çalışmam size niçin kerih görünmektedir? Niçin hakkımda basın ambargosu vardır? İslami bir vecibeyi ifa etmeye çalışırken, yasaklarla engel koymak Kitab’ın hangi hükmüne uymaktadır?

Hakkımdaki tek yasak bu basın yasağı da değildir. Milletvekilliğini bıraktıktan sonra en büyük isteğim üniversitedeki hocalığıma dönmekti. Doğrudan veya dolaylı koyduğunuz yasak veya durumdan vazife çıkaran yetkilendirdikleriniz sayesinde ülkemize faydalı olabileceğim mesleğimi bile ifa edemez duruma getirdiniz. Biliyorsunuz ki, küfrün devamı vardır ama zulmün devamı yoktur.

Hakkımı size helal etmiyorum. Sizinse üzerimde helal edemeyeceğiniz bir hakkınız olmadığını biliyorsunuz. Kamuoyuna saygıyla sunulur.”

Sonraki Haber