Prof. Dr. Sözbilir kabusun boyutunu deprem bölgesinde açıkladı

DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "Kahramanmaraş depremleri 7,5 üstü büyüklüğündeydi. Fakat bu depremler 11 şiddeti düzeyinde hasar yaptı. Binlerce bina yıkıldı. Altyapı sistemi çöktü. Köprüler yıkılıp, demir yolu rayları hasar gördü. Bölgede büyük ölçekli heyelanlar oluştu" dedi.

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde yaşanan depremler, 10 ilde de yıkımlara, ölüm ve yaralanmalara yol açtı. 

İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi'nin (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, afet bölgesinde Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak ve DEÜ-DAUM'dan Öğretim Görevlisi Dr. Özkan Cevdet Özdağ, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Karabacak ile incelemelerde bulunuyor.

"EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR YIKIM GERÇEKLEŞTİ"

Depremin etki ettiği şiddete dikkat çeken Prof. Dr. Hasan Sözbilir, şu ifadeleri kullandı:

"Depremin iki ölçeği vardır. Büyüklük ve şiddet. Büyüklük deprem sırasında ortaya çıkan enerjinin büyüklüğünü belirtir. Bugüne kadar en büyük deprem 1960 yılındaki Şili depremi. Bu deprem 9.5 büyüklüğündeydi. Bir depremin şiddeti ise depremin insan kaynaklı yapılarla doğal yapılar üzerindeki hasar derecesini anlatır. Roma rakamlarıyla yazılır ve I-XII (1- 12) arasında değişen değerlerle ifade edilir. Kahramanmaraş ve Elbistan depremleri 7.5 üzeri büyüklüğündeydi. Fakat bu depremler XI (11) şiddeti düzeyinde hasar yaptı. Binlerce bina yıkıldı. Altyapı sistemi çöktü. Köprüler yıkılıp, demir yolu rayları hasar gördü. Bölgede büyük ölçekli heyelanlar oluştu. 

Bu hasarlar deprem şiddetinin 11'e ulaştığını göstermektedir. 9 saat arayla gelişen depremler nedeniyle dünyada eşi benzeri olmayan bir yıkım gerçekleşmiş oldu. En ağır yıkımın yaşandığı Antakya, son 2000 yılda 4'üncü büyük depremini yaşamış oldu. Milattan sonra 115 yılında oluşan ilk depremde 260 bin kişi can vermişti. Milattan sonra 526'da yaşanan 2'nci büyük depremde yine 250 bin kişinin can verdiğine dair kayıtlar bulunmaktaydı. 1822 yılındaki depremde ise 20 bin kişi can vermişti."

"ANTAKYA RİSKLİ BÖLGE"

Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı'nın kesiştiği coğrafyada Antakya'nın yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de deprem tehlikesi açısından en riskli bölgede bulunmakta. Bu nedenle şehrin yeniden yapılandırılmasından önce, yer seçimi ve bina deprem yönetmeliğiyle ilgili mevcut yasa, yönetmelik ve yönergeler yeniden gözden geçirilmelidir. Bunu yaparken, üniversitelerin en üst bilimsel düzeyde sisteme katkı koyması hayati derecede önemlidir. Bunun yanında ehliyetsiz ve yetkin olmayan tüm mühendis, mimar, müteahhit ve şehir bölge planlamacıların bu sürecin dışında tutulması gerekmektedir."

Sonraki Haber