Tatlıcı kardeşlerin 4 milyar Dolarlık miras davasında FETÖ iddiası!
Gazeteci Fuat Uğur, TV100.com’daki köşe yazısında, Tatlıcı kardeşler arasındaki 4 milyar dolarlık miras davasıyla ilgili dikkat çeken bir iddiayı gündeme taşıdı.
Gazeteci Fuat Uğur, TV100.com’daki “Yılan hikâyesine dönen 4 milyar dolarlık miras davası: Tatlıcıların miras davasında FETÖ’nün işi ne?” başlıklı yazısında, Tatlıcı ailesinin 15 yılı aşkın süredir devam eden miras davasının yalnızca bir aile içi hukuk mücadelesi olmadığını, bu sürecin arka planında FETÖ bağlantılı yapıların izlerinin görüldüğünü ve bazı ünlü akademisyen ve hukukçuların süreçle bağlarının dikkat çektiğini yazdı. Fuat Uğur, yazısında dava sürecine dair çok sayıda dikkat çekici ayrıntıya yer verirken, meseleyi Türkiye’de hukuk sistemine sızan kripto ağların nasıl çalıştığına dair bir örnek olarak sundu.
Dava süreçlerine FETÖ’nün yargı abilerimi müdahil oldu?
Yazıya göre, olayın temelinde 2009 yılında vefat eden iş insanı Mehmet Salih Tatlıcı’nın yaşadığı yasak aşk, bu yasak aşktan dünyaya gelen oğlu Uğur Tatlıcı ve ilk eşinden doğan çocukları arasında 15 yıldır devam eden 4 milyar dolarlık bir miras yatıyor. Fuat Uğur köşe yazısında 2009 Türkiye’nin en zenginleri arasında yer alan iş insanı Mehmet Salih Tatlıcı’nın ölümüyle ortaya çıkan vasiyette mirasının neredeyse tamamını ikinci eşi ve oğlu Uğur Tatlıcı’ya bırakması sonrasında başlayan mahkeme süreçlerinin Florida’dan Malta’ya uzanan uluslararası bir dava zincirine dönüştüğünü ve bu süreçte FETÖ bağlantılı hukuk aktörlerinin devreye girdiğini ileri sürüyor.
FETÖ’cü savcı Ekrem Beyaztaş’tan alınan mütalaa ile beraat
Uğur’un yazısında dikkat çektiği en önemli unsurlardan biri, Uğur Tatlıcı’nın annesi Marika (Nurten) Tatlıcı hakkında açılan azmettirici olarak görüldüğü ve Nurten Tatlıcı’ya beraat verilen tarihi eser kaçakçılığı davasında beraate yönelik mütalaayı veren davanın savcısı Ekrem Beyaztaş’ın FETÖ üyesi olduğu ve daha sonra meslekten ihraç edildiği belirtiliyor. Yazar, FETÖ’nün bu tür davalara nüfuz ederek güçlü aileler ve sermaye grupları arasında kriz yaratma ya da yönlendirme stratejisi izlediğine işaret ediyor.
Uğur Tatlıcı FETÖ koruması altında mı?
Yazıda dikkat çekilen bir diğer başlık ise davaya müdahil olan bazı ünlü akademisyen ve hukukçular oldu. Özellikle, Tatlıcı miras davasında Uğur Tatlıcı’nın hukuk ekibi içinde yer alan bazı isimlerin geçmişte FETÖ ile anılan akademik çevrelerle ilişkili olduğu iddia edildi. Yazıda yer verilen onlarca ismin hem bu dava hem de başka benzer süreçlerde yer aldığı vurgularken, bu durumun tesadüf olmadığını, bilinçli bir yapılaşma örneği olduğunu ileri sürüldü.
Kripto Akademi: FETÖ’nün Avukatları mı?
Fuat Uğur’un köşe yazısında dikkat çektiği bir diğer başlık ise davaya müdahil olan bazı ünlü akademisyen ve hukukçular. Özellikle, Tatlıcı miras davasında Uğur Tatlıcı’nın tarafında yer alan bazı isimlerin geçmişte FETÖ ile anılan akademik çevrelerle ilişkili olduğu iddia ediliyor. Fuat Uğur, yazısında yer verdiği onlarca ismin hem bu dava hem de başka benzer süreçlerde yer aldığını vurgularken, bu durumun tesadüf olmadığını, bilinçli bir yapılaşma örneği olduğunu ileri sürüyor.
Yargı, Akademi ve Sermaye İlişkileri
Yazının bir başka dikkat çekici bölümü, Türkiye’de hukuk sisteminin FETÖ sızıntısı nedeniyle uğradığı deformasyona odaklanıyor. Tatlıcı davası örneği üzerinden, sermaye ve hukuk çevreleri arasında kurulan ağların nasıl kullanıldığına dair örnekler sunuluyor. Fuat Uğur’a göre bu yalnızca bir miras davası değil, aynı zamanda devletin kritik kurumlarına sızmış yapıların yargı üzerindeki etkisini ve kamu düzenini nasıl istismar ettiğini gösteren bir vaka çalışması niteliği taşıyor.
FETÖ darbesi öncesi tüm mal varlığını satıp yurtdışına kaçmış
Gazeteci Fuat Uğur’un yazısında dikkat çeken bir diğer husus ise “miras davasının merkezideki isim olan Uğur Tatlıcı’nın 2013-2014 yıllarında değeri yaklaşık 1,5 milyar doları bulan ve üzerinde tedbir bulunmayan tüm mallarını sattığı, elde ettiği paraları yurtdışına çıkardığı, kendisinin de FETÖ darbesi öncesinde yurtdışına kaçtığı, bir daha Türkiye’ye gelmediği ve Uğur Tatlıcı’nın şu anda Türkiye’deki bankalarda yalnızca 0,07 liralık hesap kaydının bulunduğu” yer aldı.
TENFİZ DAVASI ÜLKE İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Yazısında abisi Mehmet Tatlıcı’nın kardeşi Uğur’a karşı ABD’de açtığı ve kazandığı 740 milyon dolarlık tazminat davasına da vurgu yapan Fuat Uğur makalesinde Florida 15. Adli Daire Mahkemesi (Palm Beach County) tarafından karar bağlanan maddi ve manevi tazminat davasının Türk mahkemelerinde devam eden tanıma ve tenfiz davalarının bir an önce sonuçlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Dava sürecinin artık “yılan hikâyesine” döndüğünü, milyonlarca dolarlık servetin, uluslararası hukuk sistemleri ve Türkiye’deki yargı mekanizması arasında adeta süründürülerek paylaşılamadığına vurgu yapan Fuat Uğur konuyu yazısında şöyle özetliyor; “Mehmet Tatlıcı şimdi Türk mahkemelerinde TANIMA ve TENFİZ davaları açmış durumda… Tanıma bilindiği üzere yurt dışında herhangi bir mahkeme tarafından verilen karar sonucunda kazanılan yeni hukuki statünün Türkiye’de tanınmasını ifade eder. Ama asıl önemli olan TENFİZ DAVASININ SONUCU ise yurt dışında herhangi bir mahkeme tarafından verilen karar sonucunda icrası gereken bir hak söz konusu olduğunda devreye girer. Bu durumda ödemek zorunda olduğu 740 milyon liranın karşılığı olarak Uğur Tatlıcı’nın tüm malvarlığını kaybetmesi söz konusu olabilir.”
TÜRK YARGISI’NA VE ADALET BÜROKRASİSİNE DÜŞEN GÖREV
Köşe yazısını Türk yargısına düşen görev başlığıyla bitiren Fuat Uğur adaletin tecelli etmesi için hem hukuki süreçlerin hızlandırılması hem de FETÖ benzeri yapılanmaların etkilerinin tamamen temizlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Fuat Uğur yazısının son bölümünde yargı bürokrasisinin miras davası ve devam eden tanıma ve tenfiz davalarının uzaması nedeniyle ülke ekonomisinin de kayıplar yaşandığının altını şu sözlerle çiziyor; “Sonuçta bu miras davasının hatırlattığı bir şey var. Ölen baba Mehmet Tatlıcı’nın çocukları arasında yaptığı ayrım. Geriye korkunç bir kaos bırakarak giden ve aslında büyük bir servetin bu nedenle yurtdışına götürülmesinin yolunu açan Mehmet Salih Tatlıcı, diğer oğullarının ülkelerine ekonomik katkı sağlayacak girişimlerde bulunmalarının da bir anlamda önünü kesmiş oldu. Burada Türk mahkemelerine düşen görev bu davaların bir an önce sonuçlandırılması ve ortadaki bariz haksızlığın giderilerek taraflara eşit dağılımı konusunda bir karar verebilmesi. Bu çok zor değil. Yargı bürokrasisinin artık yukarıda da anlattığım güçlü hukuk ve avukatlık network’ünün etkisinden kurtulmasına ihtiyaç var.”
Fuat Uğurun Yazısına ulaşmak için linki tıklayın: https://www.tv100.com/yilan-hikayesine-donen-4-milyar-dolarlik-miras-davasi-tatlicilarin-miras-davasinda-fetonun-isi-ne-makale-822509