''Farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum''

Haber3.com yazarı Pınar Korkut sordu, ressam Murat Negiz yanıtladı...

Pınar Korkut pinar.korkutt81@gmail.com

‘‘Mühendislik gözlüğüm ile baktığım her yeni projemi, ressamlık ruhum ile harmanlıyorum. Çünkü, mühendislik kimliğimin altyapısını ressamlık kariyerim oluşturuyor. Bu yüzden farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum.’’

 “Sürdürülebilir Atık Sanat” başlığı altında çalışmaları ile dikkat çeken ve yeni koleksiyonuna hazırlanan Murat Negiz’e merak ettiklerimi sordum.

 Murat Negiz kimdir?

Kendimi bildim bileli farklı şeyleri bir araya getirmek ve belirlenmiş kalıplar dışında uygulamalar yapmak beni her zaman heyecanlandırmıştır. Mühendislik gözlüğüm ile baktığım her yeni projemi, ressamlık ruhum ile harmanlıyorum. Çünkü, mühendislik kimliğimin altyapısını ressamlık kariyerim oluşturuyor. Bu yüzden farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum. Çalışmalarına bu iki farklı bakış açısı ile hayat veren çağdaş bir sanatçıyım. Multidisipliner bu yaklaşım ile tüm beceri ve tecrübelerimi; içerisinde yer aldığım ya da kendi oluşturduğum projeler ile sanatsal, akademik ve endüstriyel alanlarda aktif kullandığım bir süreç içerisindeyim. Sürekli üretmek, kolektif bir bilinçte çalışmak ve bu süreçleri çeşitli alanlarda izleyenle paylaşarak sanat, farkındalık ve sosyal sorumluluk projeleri ile birlikte paylaşmaya devam ediyorum.   

Resimle ilk ilişkini nasıl kurmuştun?

Resim ile ilk ilişkim 1993 yılında ilkokulda UNESCO’nun Türkiye’ de düzenlediği yarışmanın Eskişehir kapsamında “Gelecekte çevre temizliği ve önemi” konulu resim yarışmasında il birincisi oldum. Sonraki yıllarda çeşitli resim yarışmalarında mansiyon ödülleri aldım. 1995 – 2002 yılları arasında Eskişehir Akademi Spor Kulübünde lisanslı profesyonel basketbol oyunculuğu yaptım. Kulübüm ile birlikte yer aldığım maçlarla sayısız kupa ve ödüller aldık. Yoğun olan spor hayatı sebebiyle ara verdiğim ressamlık serüvenimi 2005 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Necla Özdemir Sergi ve Konferans Salonu’nda derlediğim çalışmalarım ile ”Karma” adını verdiğim ilk kişisel resim sergimi açtım. Başlayan iş hayatım ile birlikte oluşturduğum koleksiyonumu 2015 yılında Eskişehir Atilla Özer Karikatürlü  Ev sergi salonunda “Fundamental 2015” ismini verdiğim akrilik tuval çalışmalarının yer aldığı ikinci kişisel resim sergimi açtım.

Son yıllarda İstanbul Sanat & Antika fuarı (İAAF) ve 2021 yılında ArtAnkara 2022 sanat fuarlarında tasarladığım atık sanat projelerim olan Aluminyum atık döküm levhalara akrilik çalışmalarımı sanatseverlerle paylaştım.

Son olarak 2023 Ocak ayında ALEGORİ 1 ve 2023 Nisan ayında ALEGORİ 2 ismini verdiğimiz resim sergilerimizi; iki ressam arkadaşım ile birlikte İstanbul’da Büyük Kulüp’te ve Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde açtık.

Resim sergileri, workshoplarım ve tasarladığım atölye çalışmalarım ile etkileşimli bir şekilde sanat yolcuğum devam ediyor.

 

‘‘Alüminyum levhalara resim yapma fikrim de yarı yarıya mühendislik becerilerimi yine ressamlık bilgilerimle birleştirerek uygulamak yeni teknikler oluşturmak keşif sürecimin bir parçası oldu.’’

Biraz da tekniğinden bahseder misin?

Farklı disiplinler ve bu disiplinlere uygun malzeme ve teknik seçimlerini seviyorum. Bu süreçte tasarladığım ve resmettiğim her ne ise boya, malzeme ve teknikleri uygulama keşfi her seferinde süreci bir üst noktaya taşıyan tecrübeler bütününe dönüşüyor benim için.  

 Tuval çalışmalarımda farklı boya ve malzemeleri kullanmayı bunları sıra dışı bir biçimde bir araya getirmeyi çok seviyorum. Benim için şart koşulmuş kurallar silsilesine ters ne ile ne yana olmaz, bu tür malzeme ve teknikler birlikte kullanılmaz mitleri karşıma çıktıkça, anlatımımda kalıplaşmış bu düşüncelerin dışına çıkmam gerektiğini daha iyi anlıyorum. Yeniden tasarladığım ve uyarladığım kendi tekniklerimi bu amaçta bir araya getirerek uygulamak sanki yeni bir evren keşfetmiş olmanın o muazzam hissini veriyor doğrusu.

 

Mühendislik gözlüğüm ile baktığım her yeni projemi, ressamlık ruhum ile harmanlıyorum. Çünkü, mühendislik kimliğimin altyapısını ressamlık kariyerim oluşturuyor. Bu yüzden farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum. Bu deneyimleri atık sanat başlığı altında yeni oluşturacağım tüm çalışmalara da yansıtma fırsatı doğuruyor diyebilirim. Yeni koleksiyonum da çeşitli atık sanat çalışmaları da yer alacak.

 Peki ya edebiyata olan ilgin?

2001 yılında lisede edebiyat öğretmenimizin konuya yetenekli gördüğü ve yarışmaya teşvik etmesi ile yazdığım şiir ile katılmıştım. Eskişehir Verem Savaş Derneği’nin düzenlediği “Verem” konulu bu şiir yarışmasına katıldığım şiir ile birinciliğim oldu. Sadece görsel olarak değil çeşitli şiir ve deneme yazılarıyla da kendimi ifade edebileceğimi görmüş ve deneyimlemiş oldum.

İlerleyen süreçte bu birikimimi de resim alanında birleştirerek izleyenlere farklı bir görsel deneyim sunmayı planlıyorum.

Yaşadığın şehir Eskişehir’in sanatına etkisini nasıl değerlendiriyorsun?

Doğduğum, büyüdüğüm ve üniversiteyi okuduğum Eskişehir’imde sanat sürecimin her zerresine katkıda bulunduğu farklı bir sanatsal ve kültürel ruhun olduğuna inanıyorum. Eskişehir’in herkesin beğendiği bir sosyal ve kültürel şehir haline gelişi sırasında, benim de şehir ile birlikte bu süreçte büyüyüp geliştiğim dönemde sosyal ve kültürel birçok olanağı bizlere sunması ve bununla birlikte o gelişime bizleri de ortak etmesi paha biçilmez oldu bence.

 Sanattaki dijitalleşme konusunda ne düşünüyorsun?

Dijitalizm aslında algıda çok yavaş ilerliyor gibi gözükse de sürecinde hızla hayatımızın neredeyse her noktasına temas eden ve bizleri daha da hızlı bir araya getiren bir olgu oldu diyebilirim. Biz sanatla ilgilenen birçok kişi için ise pozitif kabul edebileceğimiz; izlek kitleye daha çabuk ve net ulaşan, kendimizi daha net ifade etmemizi sağlayan bir araç haline geldi. Tabii olumsuz birçok yönünün olduğunu da düşünmüyor değilim.

Fakat doğası gereği yaratma, paylaşma ve sonsuz bir keşfe dayanan sanat olgusu içerisinde dijitalizmin de yeri olduğunu ve dijitalizmin mutlak bir sonuç yerine sanatsal üretim için bir araç olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak gelecek için hedeflerinde neler var?

13 yılı aşkın süredir Metalürji ve Malzeme Mühendisliği kariyerimi yine profesyonelleşen süreçte ilgilendiği 16 yılı aşan ressamlık kariyeriyle birleştirerek; farklı disiplinler kullanarak çağdaş sanat başlığı altında tuvale resim çalışmalarım ve tasarladığım ve projelendirdiğim Atık Sanat çalışmalarımı sanatseverler ile paylaşmaya devam edeceğim.

Akademik açıdan da Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde öğretim üyeliğini sürdüreceğim; kolektif çalışma ortamları oluşturarak etkileşimi bol ve farkındalığı yüksek çalışmalar yapacağımız çeşitli disiplinde öğrencilerle bir araya geleceğimiz derslerimiz yeni öğretim döneminde başlayacak ve devam edecektir.

">

‘‘Mühendislik gözlüğüm ile baktığım her yeni projemi, ressamlık ruhum ile harmanlıyorum. Çünkü, mühendislik kimliğimin altyapısını ressamlık kariyerim oluşturuyor. Bu yüzden farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum.’’

 “Sürdürülebilir Atık Sanat” başlığı altında çalışmaları ile dikkat çeken ve yeni koleksiyonuna hazırlanan Murat Negiz’e merak ettiklerimi sordum.

 Murat Negiz kimdir?

Kendimi bildim bileli farklı şeyleri bir araya getirmek ve belirlenmiş kalıplar dışında uygulamalar yapmak beni her zaman heyecanlandırmıştır. Mühendislik gözlüğüm ile baktığım her yeni projemi, ressamlık ruhum ile harmanlıyorum. Çünkü, mühendislik kimliğimin altyapısını ressamlık kariyerim oluşturuyor. Bu yüzden farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum. Çalışmalarına bu iki farklı bakış açısı ile hayat veren çağdaş bir sanatçıyım. Multidisipliner bu yaklaşım ile tüm beceri ve tecrübelerimi; içerisinde yer aldığım ya da kendi oluşturduğum projeler ile sanatsal, akademik ve endüstriyel alanlarda aktif kullandığım bir süreç içerisindeyim. Sürekli üretmek, kolektif bir bilinçte çalışmak ve bu süreçleri çeşitli alanlarda izleyenle paylaşarak sanat, farkındalık ve sosyal sorumluluk projeleri ile birlikte paylaşmaya devam ediyorum.   

Resimle ilk ilişkini nasıl kurmuştun?

Resim ile ilk ilişkim 1993 yılında ilkokulda UNESCO’nun Türkiye’ de düzenlediği yarışmanın Eskişehir kapsamında “Gelecekte çevre temizliği ve önemi” konulu resim yarışmasında il birincisi oldum. Sonraki yıllarda çeşitli resim yarışmalarında mansiyon ödülleri aldım. 1995 – 2002 yılları arasında Eskişehir Akademi Spor Kulübünde lisanslı profesyonel basketbol oyunculuğu yaptım. Kulübüm ile birlikte yer aldığım maçlarla sayısız kupa ve ödüller aldık. Yoğun olan spor hayatı sebebiyle ara verdiğim ressamlık serüvenimi 2005 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Necla Özdemir Sergi ve Konferans Salonu’nda derlediğim çalışmalarım ile ”Karma” adını verdiğim ilk kişisel resim sergimi açtım. Başlayan iş hayatım ile birlikte oluşturduğum koleksiyonumu 2015 yılında Eskişehir Atilla Özer Karikatürlü  Ev sergi salonunda “Fundamental 2015” ismini verdiğim akrilik tuval çalışmalarının yer aldığı ikinci kişisel resim sergimi açtım.

Son yıllarda İstanbul Sanat & Antika fuarı (İAAF) ve 2021 yılında ArtAnkara 2022 sanat fuarlarında tasarladığım atık sanat projelerim olan Aluminyum atık döküm levhalara akrilik çalışmalarımı sanatseverlerle paylaştım.

Son olarak 2023 Ocak ayında ALEGORİ 1 ve 2023 Nisan ayında ALEGORİ 2 ismini verdiğimiz resim sergilerimizi; iki ressam arkadaşım ile birlikte İstanbul’da Büyük Kulüp’te ve Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde açtık.

Resim sergileri, workshoplarım ve tasarladığım atölye çalışmalarım ile etkileşimli bir şekilde sanat yolcuğum devam ediyor.

 

‘‘Alüminyum levhalara resim yapma fikrim de yarı yarıya mühendislik becerilerimi yine ressamlık bilgilerimle birleştirerek uygulamak yeni teknikler oluşturmak keşif sürecimin bir parçası oldu.’’

Biraz da tekniğinden bahseder misin?

Farklı disiplinler ve bu disiplinlere uygun malzeme ve teknik seçimlerini seviyorum. Bu süreçte tasarladığım ve resmettiğim her ne ise boya, malzeme ve teknikleri uygulama keşfi her seferinde süreci bir üst noktaya taşıyan tecrübeler bütününe dönüşüyor benim için.  

 Tuval çalışmalarımda farklı boya ve malzemeleri kullanmayı bunları sıra dışı bir biçimde bir araya getirmeyi çok seviyorum. Benim için şart koşulmuş kurallar silsilesine ters ne ile ne yana olmaz, bu tür malzeme ve teknikler birlikte kullanılmaz mitleri karşıma çıktıkça, anlatımımda kalıplaşmış bu düşüncelerin dışına çıkmam gerektiğini daha iyi anlıyorum. Yeniden tasarladığım ve uyarladığım kendi tekniklerimi bu amaçta bir araya getirerek uygulamak sanki yeni bir evren keşfetmiş olmanın o muazzam hissini veriyor doğrusu.

 

Mühendislik gözlüğüm ile baktığım her yeni projemi, ressamlık ruhum ile harmanlıyorum. Çünkü, mühendislik kimliğimin altyapısını ressamlık kariyerim oluşturuyor. Bu yüzden farklı bakıyor, farklı görüyor ve farklı hissediyorum. Bu deneyimleri atık sanat başlığı altında yeni oluşturacağım tüm çalışmalara da yansıtma fırsatı doğuruyor diyebilirim. Yeni koleksiyonum da çeşitli atık sanat çalışmaları da yer alacak.

 Peki ya edebiyata olan ilgin?

2001 yılında lisede edebiyat öğretmenimizin konuya yetenekli gördüğü ve yarışmaya teşvik etmesi ile yazdığım şiir ile katılmıştım. Eskişehir Verem Savaş Derneği’nin düzenlediği “Verem” konulu bu şiir yarışmasına katıldığım şiir ile birinciliğim oldu. Sadece görsel olarak değil çeşitli şiir ve deneme yazılarıyla da kendimi ifade edebileceğimi görmüş ve deneyimlemiş oldum.

İlerleyen süreçte bu birikimimi de resim alanında birleştirerek izleyenlere farklı bir görsel deneyim sunmayı planlıyorum.

Yaşadığın şehir Eskişehir’in sanatına etkisini nasıl değerlendiriyorsun?

Doğduğum, büyüdüğüm ve üniversiteyi okuduğum Eskişehir’imde sanat sürecimin her zerresine katkıda bulunduğu farklı bir sanatsal ve kültürel ruhun olduğuna inanıyorum. Eskişehir’in herkesin beğendiği bir sosyal ve kültürel şehir haline gelişi sırasında, benim de şehir ile birlikte bu süreçte büyüyüp geliştiğim dönemde sosyal ve kültürel birçok olanağı bizlere sunması ve bununla birlikte o gelişime bizleri de ortak etmesi paha biçilmez oldu bence.

 Sanattaki dijitalleşme konusunda ne düşünüyorsun?

Dijitalizm aslında algıda çok yavaş ilerliyor gibi gözükse de sürecinde hızla hayatımızın neredeyse her noktasına temas eden ve bizleri daha da hızlı bir araya getiren bir olgu oldu diyebilirim. Biz sanatla ilgilenen birçok kişi için ise pozitif kabul edebileceğimiz; izlek kitleye daha çabuk ve net ulaşan, kendimizi daha net ifade etmemizi sağlayan bir araç haline geldi. Tabii olumsuz birçok yönünün olduğunu da düşünmüyor değilim.

Fakat doğası gereği yaratma, paylaşma ve sonsuz bir keşfe dayanan sanat olgusu içerisinde dijitalizmin de yeri olduğunu ve dijitalizmin mutlak bir sonuç yerine sanatsal üretim için bir araç olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak gelecek için hedeflerinde neler var?

13 yılı aşkın süredir Metalürji ve Malzeme Mühendisliği kariyerimi yine profesyonelleşen süreçte ilgilendiği 16 yılı aşan ressamlık kariyeriyle birleştirerek; farklı disiplinler kullanarak çağdaş sanat başlığı altında tuvale resim çalışmalarım ve tasarladığım ve projelendirdiğim Atık Sanat çalışmalarımı sanatseverler ile paylaşmaya devam edeceğim.

Akademik açıdan da Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde öğretim üyeliğini sürdüreceğim; kolektif çalışma ortamları oluşturarak etkileşimi bol ve farkındalığı yüksek çalışmalar yapacağımız çeşitli disiplinde öğrencilerle bir araya geleceğimiz derslerimiz yeni öğretim döneminde başlayacak ve devam edecektir.

Tüm yazılarını göster