Hilmi Özkök darbecinin kralı çıktı

Yaklaşık 3 yıl süren balyoz davasında, 325 subay darbe planlamaktan toplam 1.276 yıl hapse mahkum...

Aydın Özdalga aozdalga@gmail.com

Yaklaşık 3 yıl süren balyoz davasında, 325 subay darbe planlamaktan toplam 1.276 yıl hapse mahkum oldu.

Bu dava sürecinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök yargılanmak şöyle dursun, adeta “ Demokrasi Kahramanı “ oldu. Dava sonunda dönemin tüm üst düzey komutanları “ Darbe Planlamaktan “ 20 yıl ağır hapse mahkum olurken, dönemim 1 numarası Hilmi Özkök, kamuoyuna “ Darbeyi Önleyen Kahraman ve Demokrat Komutan “ olarak lanse edildi.

Hilmi Özkök verdiği tüm röportajlarda ve savcılara verdiği ifadelerde, o dönem darbe yapmak isteyen astlarını engellemek için nasıl çaba gösterdiğini anlattı.

Peki, Hilmi Özkök Paşa gerçekten de dediği gibi, sivil yönetime ve demokrasiye yürekten bağlı, askerlerin darbe yapmasına kesinlikle karşı gerçek bir demokrat subay mı ?

Şimdi arkanıza yaslanın, 32 yıl öncesine nostaljik bir geziye gidiyoruz...

Tarih 12 Eylül 1980. Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in önderliğinde yönetime el koydu. Meclis kapatıldı, siyasi liderler gözaltına alındı.

Darbeyi yapan Kenan Evren ve diğer 4 kuvvet komutanı, “ Milli Güvenlik Konseyi “ni (MGK) oluşturarak, ülke yönetimini tam yetki ile üstlendiler.

Bülend Ulusu Başbakan olarak atandı ve teknokratlardan oluşan bir hükümet kuruldu.

Ancak bu hükümet göstermelikti. Tüm yetki MGK’da idi.

Elbette 5 general ülkeyi tek başına ülkeyi yönetemezdi. TBMM’ye yerleşen Evren ve arkadaşları MGK Genel Sekreterliğini oluşturdu. Bu göreve de 12 Eylül darbesinin tüm planlarını ayrıntılı olarak hazırlayan Orgeneral Haydar Saltık getirildi. Meclise yerleşen darbenin gölge lideri Orgeneral Haydar Saltık da, kendisine bağlı olarak çalışan “ 12  İhtisas Komisyonu “ oluşturdu.

Bu ihtisas komisyonlarının hepsi adeta bir bakanlık gibi çalışmaya başladı.

Yani gerçek Başbakan Haydar Saltık, gerçek bakanlar da bu “ İhtisas Komisyonları Başkanlarıydı. “ Bu başkanların  rütbeleri,  albay ile tümgeneral arasında değişiyordu.

Bu komisyonların en önemlilerinden biri de “ Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu “ idi. Bu komisyonun iki temel görevi vardı. Birincisi medyayı kontrol etmek, ikincisi de medya kanalı ile halka 12 Eylül darbesini ve alınan kararları benimsetmekti.

Bilin bakalım, bu komisyonun başkanı kimdi ?

Evet bildiniz, bugünün anti – darbecisi, demokrasi kahramanı Hilmi Özkök !

O dönem rütbesi albay olan Hilmi Özkök, 12 Eylül darbesinin planı olan “ Bayrak Harekat Planı”nı hazırlayan kurmay subaylardan biri olduğu için bu göreve getirildi.

Zaten diğer tüm Komisyon Başkanları da, Hilmi Özkök gibi darbe öncesi yapılan “ Bayrak Harekat Planı “ hazırlığında aktif olarak çalışmış kişilerden oluşuyordu. Yani hiç biri rastlantı olarak bu göreve atanmamıştı. Hepsi önceden planlanmış atamalardı

Hilmi Albay, görevinde o kadar başarılı oldu ki, ilerleyen zaman içinde bu kez Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’ın Özel Kalem Müdürü oldu.

Bu sıradan gözüken ünvan, sakın sizi yanıltmasın. İhtilalin en güçlü icra adamı olan fiili Başbakan Haydar Saltık’ın özel kalem müdürü olmak, o dönemde Başbakan Yardımcısı olmak gibi bir şeydi. Bir telefonla istediği kişiye istediği işi yaptırabilecek bir güce sahipti. Hatta bakanlara bile.

Özetle, bugünün “  Darbeyi önlemiş demokrasi kahramanı Hilmi Paşa “, 12 eylül döneminin en güçlü ve yetkili ihtilalcilerinden biriydi. Eğer ihtilalcilere kırmızı plaka dağıtılsaydı, Hilmi Özkök’ün makam arabasının plakası 007 olurdu

Biliyorum, belki bana inanmayacaksınız, “ Nasıl olur da, demokrasimizi kurtaran Hilmi Paşa 12 Eylül darbesinin 7 numarası olur ? “ diyeceksiniz.

Bakın, 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren, Hilmi Özkök’ü nasıl takdirle anlatıyor:

“ Hilmi Özkök çok sevdiğim bir arkadaşım. 12 Eylül'de bizim (Milli Güvenlik Konseyi'nin) Genel Sekreterlik'te, Haydar Paşa'nın ( Saltık ) yanındaydı. Her görevinde yakından takip ettim. Her yönüyle başarılı olmuştur. Başarılı olmasaydı o makama gelemezdi. “

Kenan Evren bu açıklamayı bana yapmadı. Evren Paşa bu açıklamayı, 19 Ağustos 2006 tarihinde Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat’a yaptı !

Hala inanmayanlar için, işte o yazının linki:

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/donat/2006/08/19/Hilmi_ozkok

İşte böyle...

Yani bugünün demokrasi kahramanı Hilmi Paşa, aslında sicilli bir darbe planlayıcısı ve uygulayıcısı.

Şimdi bazılarınız, “ İyi ama Hilmi Özkök o günlerde albaymış. Komutanları emretmiş, o da yapmış. Hilmi Paşaya haksızlık ediyorsun“ diyebilir.

Ama unutmayın, “ Kanunsuz emir olmaz. Hiç bir ast, üstünün kanuna karşı emrini uygulamaz, uygularsa da suçlu olur. “

Sözgelişi, o dönemde Kenan Paşa, Hilmi Paşa’ya, “ Hilmi git şu Demireli öldür “ dese ve Hilmi Paşa Demirel’i öldürse suçsuz mu olacaktı ?

Ya da bugün 12 Eylül davasından yargılanan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya mahkemede hakime  “Valla ben emir kuluyum hakim bey. Genelkurmay Başkanı komutanım emretti, ben de darbe yaptım. Beraatimi istiyorum “ derse, hakim beraat kararı mı verecek ?

Unutmayın, balyozdan mahkum olan yüzlerce subay, sadece ve sadece  emir alarak bir plan tatbikatına katıldıkları için 18 yıl ceza aldı. Bırakın bu subayları, 45 yaşındaki daktilocu sivil memur Güllü Alkaya Hanım, 16 yıl ceza aldı. Gerekçe bir dökümanın, onun haberi olmasa da, onun bilgisayarında, yazılmış olması !

Hilmi Paşa’dan bir demokrasi kahramanı yaratmak isteyenlerin ezberini bozduğum için özür dilerim.

Malesef, durum böyle.

Aydın Özdalga
twitter.com/aydinozdalga

">

Yaklaşık 3 yıl süren balyoz davasında, 325 subay darbe planlamaktan toplam 1.276 yıl hapse mahkum oldu.

Bu dava sürecinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök yargılanmak şöyle dursun, adeta “ Demokrasi Kahramanı “ oldu. Dava sonunda dönemin tüm üst düzey komutanları “ Darbe Planlamaktan “ 20 yıl ağır hapse mahkum olurken, dönemim 1 numarası Hilmi Özkök, kamuoyuna “ Darbeyi Önleyen Kahraman ve Demokrat Komutan “ olarak lanse edildi.

Hilmi Özkök verdiği tüm röportajlarda ve savcılara verdiği ifadelerde, o dönem darbe yapmak isteyen astlarını engellemek için nasıl çaba gösterdiğini anlattı.

Peki, Hilmi Özkök Paşa gerçekten de dediği gibi, sivil yönetime ve demokrasiye yürekten bağlı, askerlerin darbe yapmasına kesinlikle karşı gerçek bir demokrat subay mı ?

Şimdi arkanıza yaslanın, 32 yıl öncesine nostaljik bir geziye gidiyoruz...

Tarih 12 Eylül 1980. Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in önderliğinde yönetime el koydu. Meclis kapatıldı, siyasi liderler gözaltına alındı.

Darbeyi yapan Kenan Evren ve diğer 4 kuvvet komutanı, “ Milli Güvenlik Konseyi “ni (MGK) oluşturarak, ülke yönetimini tam yetki ile üstlendiler.

Bülend Ulusu Başbakan olarak atandı ve teknokratlardan oluşan bir hükümet kuruldu.

Ancak bu hükümet göstermelikti. Tüm yetki MGK’da idi.

Elbette 5 general ülkeyi tek başına ülkeyi yönetemezdi. TBMM’ye yerleşen Evren ve arkadaşları MGK Genel Sekreterliğini oluşturdu. Bu göreve de 12 Eylül darbesinin tüm planlarını ayrıntılı olarak hazırlayan Orgeneral Haydar Saltık getirildi. Meclise yerleşen darbenin gölge lideri Orgeneral Haydar Saltık da, kendisine bağlı olarak çalışan “ 12  İhtisas Komisyonu “ oluşturdu.

Bu ihtisas komisyonlarının hepsi adeta bir bakanlık gibi çalışmaya başladı.

Yani gerçek Başbakan Haydar Saltık, gerçek bakanlar da bu “ İhtisas Komisyonları Başkanlarıydı. “ Bu başkanların  rütbeleri,  albay ile tümgeneral arasında değişiyordu.

Bu komisyonların en önemlilerinden biri de “ Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu “ idi. Bu komisyonun iki temel görevi vardı. Birincisi medyayı kontrol etmek, ikincisi de medya kanalı ile halka 12 Eylül darbesini ve alınan kararları benimsetmekti.

Bilin bakalım, bu komisyonun başkanı kimdi ?

Evet bildiniz, bugünün anti – darbecisi, demokrasi kahramanı Hilmi Özkök !

O dönem rütbesi albay olan Hilmi Özkök, 12 Eylül darbesinin planı olan “ Bayrak Harekat Planı”nı hazırlayan kurmay subaylardan biri olduğu için bu göreve getirildi.

Zaten diğer tüm Komisyon Başkanları da, Hilmi Özkök gibi darbe öncesi yapılan “ Bayrak Harekat Planı “ hazırlığında aktif olarak çalışmış kişilerden oluşuyordu. Yani hiç biri rastlantı olarak bu göreve atanmamıştı. Hepsi önceden planlanmış atamalardı

Hilmi Albay, görevinde o kadar başarılı oldu ki, ilerleyen zaman içinde bu kez Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’ın Özel Kalem Müdürü oldu.

Bu sıradan gözüken ünvan, sakın sizi yanıltmasın. İhtilalin en güçlü icra adamı olan fiili Başbakan Haydar Saltık’ın özel kalem müdürü olmak, o dönemde Başbakan Yardımcısı olmak gibi bir şeydi. Bir telefonla istediği kişiye istediği işi yaptırabilecek bir güce sahipti. Hatta bakanlara bile.

Özetle, bugünün “  Darbeyi önlemiş demokrasi kahramanı Hilmi Paşa “, 12 eylül döneminin en güçlü ve yetkili ihtilalcilerinden biriydi. Eğer ihtilalcilere kırmızı plaka dağıtılsaydı, Hilmi Özkök’ün makam arabasının plakası 007 olurdu

Biliyorum, belki bana inanmayacaksınız, “ Nasıl olur da, demokrasimizi kurtaran Hilmi Paşa 12 Eylül darbesinin 7 numarası olur ? “ diyeceksiniz.

Bakın, 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren, Hilmi Özkök’ü nasıl takdirle anlatıyor:

“ Hilmi Özkök çok sevdiğim bir arkadaşım. 12 Eylül'de bizim (Milli Güvenlik Konseyi'nin) Genel Sekreterlik'te, Haydar Paşa'nın ( Saltık ) yanındaydı. Her görevinde yakından takip ettim. Her yönüyle başarılı olmuştur. Başarılı olmasaydı o makama gelemezdi. “

Kenan Evren bu açıklamayı bana yapmadı. Evren Paşa bu açıklamayı, 19 Ağustos 2006 tarihinde Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat’a yaptı !

Hala inanmayanlar için, işte o yazının linki:

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/donat/2006/08/19/Hilmi_ozkok

İşte böyle...

Yani bugünün demokrasi kahramanı Hilmi Paşa, aslında sicilli bir darbe planlayıcısı ve uygulayıcısı.

Şimdi bazılarınız, “ İyi ama Hilmi Özkök o günlerde albaymış. Komutanları emretmiş, o da yapmış. Hilmi Paşaya haksızlık ediyorsun“ diyebilir.

Ama unutmayın, “ Kanunsuz emir olmaz. Hiç bir ast, üstünün kanuna karşı emrini uygulamaz, uygularsa da suçlu olur. “

Sözgelişi, o dönemde Kenan Paşa, Hilmi Paşa’ya, “ Hilmi git şu Demireli öldür “ dese ve Hilmi Paşa Demirel’i öldürse suçsuz mu olacaktı ?

Ya da bugün 12 Eylül davasından yargılanan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya mahkemede hakime  “Valla ben emir kuluyum hakim bey. Genelkurmay Başkanı komutanım emretti, ben de darbe yaptım. Beraatimi istiyorum “ derse, hakim beraat kararı mı verecek ?

Unutmayın, balyozdan mahkum olan yüzlerce subay, sadece ve sadece  emir alarak bir plan tatbikatına katıldıkları için 18 yıl ceza aldı. Bırakın bu subayları, 45 yaşındaki daktilocu sivil memur Güllü Alkaya Hanım, 16 yıl ceza aldı. Gerekçe bir dökümanın, onun haberi olmasa da, onun bilgisayarında, yazılmış olması !

Hilmi Paşa’dan bir demokrasi kahramanı yaratmak isteyenlerin ezberini bozduğum için özür dilerim.

Malesef, durum böyle.

Aydın Özdalga
twitter.com/aydinozdalga

Tüm yazılarını göster