Tecavüzcü erkeklerin "sapkınlık" sebebi

Mersin’in Tarsus ilçesinde vahşice işlenen cinayetten sonra ülkemizde Türkiye’de kadına şiddet ve...

Özden Yolagiden ozden.yolagiden@gmail.com

Mersin’in Tarsus ilçesinde vahşice işlenen cinayetten sonra ülkemizde Türkiye’de kadına şiddet ve bu şiddetin önlenmesine yönelik alınması gereken tedbirler tekrar tartışmaya başlandı.

Her olayda olduğu gibi siyasetçilerimiz, ülkemizi, kurumlarımızı yönetenlerimiz, kısacası büyüklerimiz yine böylesi bir olayda bile tribünlere oynamayı unutmadılar. Özgecan Aslan üzerinden yürütülen tartışmalarda dönüp dolaşılan ve varılan nokta tecavüzcüye, verilecek ceza üzerinde nihayetleniyor.

Verilecek ceza elbette önemli, ben bu ülkede tecavüze yönelik verilecek ceza için idam gelmeli mi diye bir referandum yapılsa “evet” diyecek olanlardan birisiyim. Fakat bizim yapmamız gereken daha doğrusu bizi ve ülkemizi yönetenlerin yapması gereken birinci icraat toplumu bilinçlendirmek, taciz, tecavüz ve vahşi ölümlerin gerçekleşmesinin önüne geçecek gerekli adımları atmaktır.

Tecavüzler ve kadına yönelik şiddetin engellenmesi için projeler üretilmelidir.

Öncelikle muhafazakar beyinlerdeki örümceklerin öldürülmesi gerekmektedir.

Mesela günümüz muktedirlerine yaranabilme telaşı ile "Siz de mini eteği giyip, soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksınız” diyen bir şarkıcı eskisine, sorunun mini etekte olmadığını anlatmak lazım…

“Amerika'da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Şimdi çenenizi kapatın" diye yazabilen bir kadına, üstelik kapalı bir kadına, tecavüzün nerede yapılırsa yapılsın ahlaksızlık ve suç olduğunu, normal karşılanmaması gerektiğini birilerinin anlatması lazım.

Anlatmak lazım ki; tecavüzcü cesaret almasın, anlatmak lazım ki; tecavüz gerçekleşince toplumda yüceltilmesin… Oysa toplumumuzda bambaşka bir realite var…

Tecavüze uğrayan kadının bırakın mağduriyetini, bu tip insanlık dışı açıklamalardan sonra kadın toplum içine çıkamaz hale getiriliyor. “Tecavüzcü, kürtaj yaptırandan daha masumdur” diyen bir milletvekiline,  “çocuğun ne günahı var, anası öldürülsün” diyen bir belediye başkanına, tecavüzün suç olduğunu, anlatmak elbette zordur. Çünkü bu tipler işin kürtaj boyutundadır… Kürtaj dinen yasaklandığı kulaklarına fısıldanmıştır.

Tacizi, tecavüzü, normal karşılayanlar olduğu sürece, tacizin, tecavüzün sorumlusu olarak erkek değil ama kadın sorumlu ve suçlu görüldüğü sürece, bu tip olaylar, ahlaksızlıklar devam edecek ve belki de gün geçtikçe artacaktır. Bunun sonucu olarak hukuk açısından gerekli ceza sistemi de uygulanmadığı için toplumda gizli bir özenti sistemi kurulmuş olmaktadır.

Tecavüzü kutsamak için bilinçizlikte yarışıyor bizim muhafazakarlarımız.

Tecavüz vakalarının son yıllarda artmasının altında televizyon dizileri suçlu görülmesi espirisi Yeşilçam komedisi düzeyindedir. Çünkü dünyanın her yerinde görülen tecavüz vakalarının en yüksek olduğu bölge Müslümanların yoğun olduğu ülkeler ve fakir coğrafyalardır. Suç dizi filmlerde olsaydı, bu gibi sahnelerin ekranda görmenin mümkün olmadığı şeriat ile yönetilen ülkelerde tecavüz vakalarının görülmemesi gerekirdi. Demek k i suç dizilerde değil!

Topu dizilere atmak, kadının dekoltesine, mini eteğine atmak hem işin kolayıdır hem de sahtekarlığın, ahlaksızlığın suç ortaklığıdır.

Tecavüzün, tacizin suç olduğu bir ülkede, insan hakları gelişir, kimse okulda kısa etek giyen bir “öğretmeni” normal karşılamaz. “Yedi aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsah gözyaşıdır” diyen akademisyen, müftü yardımcısı hala görevindeyse bu toplumun derin yarasıdır mesela…

Bu ülkede hayvanlara tecavüz ediliyor, bu ülkede küçücük çocuklara, yaşlı kadınlara, genç erkekler, ihtiyar adamlara tecavüz ediliyor… Bu ülkede şişelerle cinsel ilişki deneniyor, maden su şişesinden zevk almaya çalışanlar var…

Bu ülkede küçücük çocuklarla evlenilmesinin normal olduğunu söyleyenlerin sesi kesilmediği sürece, oyuncak bebekten, annesinin dizinden, kadının dekoltesinden, kısa eteğinden tahrik olunmasının normal olduğunu söyleyen sesler kesilmediği sürece bizim daha çok canımız yanar…

Siirt örneğinde olduğu gibi tüm şehrin üstünden geçtiği küçücük çocukların hesabı sorulmadığı sürece  daha çok canımız yanar.

Her tür sapıklığın toplumun her kesiminde yaşandığını anlatmak gerekir.

Mesela kısa etek giyen bir kadının uğradığı tacizi veya tecavüzü kıyafete bağlayabilenler, evinden dışarı çıkmayan, dışarda çalışmayan hatta başı örtülü kadınların tecavüzünü neye bağlayacaklar.

Bunu önce muhafazakar kadınların anlaması gerekir. Tecavüz bir suçtur. Taciz erkeklerin kadınlar üzerindeki cinsel saldırısıdır. Tecavüzcü erkeklerin “sapkınlık” sebebi asla etek veya dekolte değildir. Toplumun zorla yüklediği erkek egemen anlayışın ürünüdür.

Ben bu güne kadar hiçbir kadının, bir erkeği taciz ettiğini, üç kadının bir erkeğe tecavüz edip öldürdüğünü duymadım… Bu tip örnekler suçun, kadının eteğine veya televizyondaki diziye suç bulma kolaycılığından kurtulmak için bağlayıcıdır.

Kısa etek giyen kadınlar, toplumda özgürlüğün sembolüdür.

Çünkü kılık kıyafet özgürlüğü anayasal bir haktır ve insan haklarının temelidir.

Tecavüzün insan hakları suçu olduğu beyinlere kazınmalıdır.

Tecavüzün suçlusu olarak kadın görülmemelidir.

Renklerin en güzeli kardeşliktir, birlikte yaşama duygusudur. Bu tür bir olayla kim karşılaşırsa karşılaşsın, toplum eşit ve aynı tepkiyi verebilmelidir.

Türkiye’de kadın olmanın zorluğunu anlayabilmek için kadın olmaya gerek yok.

İnsan olalım yeter. Mersin, adana, İstanbul, İzmir, türkiye, Tarsus, özgecan, taciz, tecavüz, haber, gazete, manşet, son dakika, Galatasaray, Fenerbahçe, cinsellik, cinsel, instagram, facebook, twitter, fotoğraf, Google, dizi, pegasus, sgk, fim, emlak, satılık, survivor, survivör, acun,

www.twitter.com/yolagiden

">

Mersin’in Tarsus ilçesinde vahşice işlenen cinayetten sonra ülkemizde Türkiye’de kadına şiddet ve bu şiddetin önlenmesine yönelik alınması gereken tedbirler tekrar tartışmaya başlandı.

Her olayda olduğu gibi siyasetçilerimiz, ülkemizi, kurumlarımızı yönetenlerimiz, kısacası büyüklerimiz yine böylesi bir olayda bile tribünlere oynamayı unutmadılar. Özgecan Aslan üzerinden yürütülen tartışmalarda dönüp dolaşılan ve varılan nokta tecavüzcüye, verilecek ceza üzerinde nihayetleniyor.

Verilecek ceza elbette önemli, ben bu ülkede tecavüze yönelik verilecek ceza için idam gelmeli mi diye bir referandum yapılsa “evet” diyecek olanlardan birisiyim. Fakat bizim yapmamız gereken daha doğrusu bizi ve ülkemizi yönetenlerin yapması gereken birinci icraat toplumu bilinçlendirmek, taciz, tecavüz ve vahşi ölümlerin gerçekleşmesinin önüne geçecek gerekli adımları atmaktır.

Tecavüzler ve kadına yönelik şiddetin engellenmesi için projeler üretilmelidir.

Öncelikle muhafazakar beyinlerdeki örümceklerin öldürülmesi gerekmektedir.

Mesela günümüz muktedirlerine yaranabilme telaşı ile "Siz de mini eteği giyip, soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksınız” diyen bir şarkıcı eskisine, sorunun mini etekte olmadığını anlatmak lazım…

“Amerika'da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Şimdi çenenizi kapatın" diye yazabilen bir kadına, üstelik kapalı bir kadına, tecavüzün nerede yapılırsa yapılsın ahlaksızlık ve suç olduğunu, normal karşılanmaması gerektiğini birilerinin anlatması lazım.

Anlatmak lazım ki; tecavüzcü cesaret almasın, anlatmak lazım ki; tecavüz gerçekleşince toplumda yüceltilmesin… Oysa toplumumuzda bambaşka bir realite var…

Tecavüze uğrayan kadının bırakın mağduriyetini, bu tip insanlık dışı açıklamalardan sonra kadın toplum içine çıkamaz hale getiriliyor. “Tecavüzcü, kürtaj yaptırandan daha masumdur” diyen bir milletvekiline,  “çocuğun ne günahı var, anası öldürülsün” diyen bir belediye başkanına, tecavüzün suç olduğunu, anlatmak elbette zordur. Çünkü bu tipler işin kürtaj boyutundadır… Kürtaj dinen yasaklandığı kulaklarına fısıldanmıştır.

Tacizi, tecavüzü, normal karşılayanlar olduğu sürece, tacizin, tecavüzün sorumlusu olarak erkek değil ama kadın sorumlu ve suçlu görüldüğü sürece, bu tip olaylar, ahlaksızlıklar devam edecek ve belki de gün geçtikçe artacaktır. Bunun sonucu olarak hukuk açısından gerekli ceza sistemi de uygulanmadığı için toplumda gizli bir özenti sistemi kurulmuş olmaktadır.

Tecavüzü kutsamak için bilinçizlikte yarışıyor bizim muhafazakarlarımız.

Tecavüz vakalarının son yıllarda artmasının altında televizyon dizileri suçlu görülmesi espirisi Yeşilçam komedisi düzeyindedir. Çünkü dünyanın her yerinde görülen tecavüz vakalarının en yüksek olduğu bölge Müslümanların yoğun olduğu ülkeler ve fakir coğrafyalardır. Suç dizi filmlerde olsaydı, bu gibi sahnelerin ekranda görmenin mümkün olmadığı şeriat ile yönetilen ülkelerde tecavüz vakalarının görülmemesi gerekirdi. Demek k i suç dizilerde değil!

Topu dizilere atmak, kadının dekoltesine, mini eteğine atmak hem işin kolayıdır hem de sahtekarlığın, ahlaksızlığın suç ortaklığıdır.

Tecavüzün, tacizin suç olduğu bir ülkede, insan hakları gelişir, kimse okulda kısa etek giyen bir “öğretmeni” normal karşılamaz. “Yedi aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsah gözyaşıdır” diyen akademisyen, müftü yardımcısı hala görevindeyse bu toplumun derin yarasıdır mesela…

Bu ülkede hayvanlara tecavüz ediliyor, bu ülkede küçücük çocuklara, yaşlı kadınlara, genç erkekler, ihtiyar adamlara tecavüz ediliyor… Bu ülkede şişelerle cinsel ilişki deneniyor, maden su şişesinden zevk almaya çalışanlar var…

Bu ülkede küçücük çocuklarla evlenilmesinin normal olduğunu söyleyenlerin sesi kesilmediği sürece, oyuncak bebekten, annesinin dizinden, kadının dekoltesinden, kısa eteğinden tahrik olunmasının normal olduğunu söyleyen sesler kesilmediği sürece bizim daha çok canımız yanar…

Siirt örneğinde olduğu gibi tüm şehrin üstünden geçtiği küçücük çocukların hesabı sorulmadığı sürece  daha çok canımız yanar.

Her tür sapıklığın toplumun her kesiminde yaşandığını anlatmak gerekir.

Mesela kısa etek giyen bir kadının uğradığı tacizi veya tecavüzü kıyafete bağlayabilenler, evinden dışarı çıkmayan, dışarda çalışmayan hatta başı örtülü kadınların tecavüzünü neye bağlayacaklar.

Bunu önce muhafazakar kadınların anlaması gerekir. Tecavüz bir suçtur. Taciz erkeklerin kadınlar üzerindeki cinsel saldırısıdır. Tecavüzcü erkeklerin “sapkınlık” sebebi asla etek veya dekolte değildir. Toplumun zorla yüklediği erkek egemen anlayışın ürünüdür.

Ben bu güne kadar hiçbir kadının, bir erkeği taciz ettiğini, üç kadının bir erkeğe tecavüz edip öldürdüğünü duymadım… Bu tip örnekler suçun, kadının eteğine veya televizyondaki diziye suç bulma kolaycılığından kurtulmak için bağlayıcıdır.

Kısa etek giyen kadınlar, toplumda özgürlüğün sembolüdür.

Çünkü kılık kıyafet özgürlüğü anayasal bir haktır ve insan haklarının temelidir.

Tecavüzün insan hakları suçu olduğu beyinlere kazınmalıdır.

Tecavüzün suçlusu olarak kadın görülmemelidir.

Renklerin en güzeli kardeşliktir, birlikte yaşama duygusudur. Bu tür bir olayla kim karşılaşırsa karşılaşsın, toplum eşit ve aynı tepkiyi verebilmelidir.

Türkiye’de kadın olmanın zorluğunu anlayabilmek için kadın olmaya gerek yok.

İnsan olalım yeter. Mersin, adana, İstanbul, İzmir, türkiye, Tarsus, özgecan, taciz, tecavüz, haber, gazete, manşet, son dakika, Galatasaray, Fenerbahçe, cinsellik, cinsel, instagram, facebook, twitter, fotoğraf, Google, dizi, pegasus, sgk, fim, emlak, satılık, survivor, survivör, acun,

www.twitter.com/yolagiden

Tüm yazılarını göster