Abdurrahman Dilipak ''yandaş medya'' tanımını güncelledi

Hükümete yakın Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, seçime ilişkin AK Parti’ye ve yandaş medyaya eleştirilerde bulundu.

Abdurrahman Dilipak, “Seçim havası” başlıklı yazısında, “Şubat’ın ortasına geldik neredeyse, seçime 45 gün gibi bir zaman kaldı, ama henüz sokakta seçim havası yok” ifadelerini kullandı.

“Partilerin karizması adayların karizmasından yüksek” diyen Dilipak şöyle devam etti:

“Öte yandan seçim kampanyasında kullanılan sloganlar ve söylem çok zayıf. ‘Ettik, yaptık, yapacağız’ gibi söylemler yerine, özellikle gençler bu olaya bir şekilde katılmak, kendi dünyalarına yönelik basit taleplerin, öncelikle de sorunlarının çözümünü istiyorlar. Suali mukadderlerine cevap arıyorlar. Sanırım dilde bir sorun var. ‘Kalplerine dokunmak’tan söz ediyorsunuz ama bazıları geçmişleri ile tavırları ile seçmenin sinirine dokunuyor. Aday belirlerken de, seçim kampanyası hazırlanırken de sanırım bazı yanlışlar yapıldı. Herkes partiden çok ‘Erdoğan’ adını kullanıyor. Kendini Erdoğan’a nisbet ediyor, kendi sözlerini Erdoğan’ın söz ve davranışları ile temellendirmeye çalışıyor. Ama bu durum ister istemez Erdoğan’ın adını yıpratıyor. Bana kalırsa kamuoyu anketlerine fazla itibar etmeyin. İnsanların kafası karışık ve aleyhte konuşmak istemeyince yuvarlak sözlerle geçiştirme yoluna gideceklerdir.”

“AK PARTİ MEDYASI DİYE BİR MEDYA YOK BANA KALIRSA”

AK Parti medyası olmadığını öne süren Abdurrahman Dilipak, şunları yazdı: “AK Parti medyası diye bir medya yok bana kalırsa. Yani CHP’nin Halk TV’si gibi bir TV’si, gazetesi yok. AK Parti üzerinden çıkar hesabı yapan grupların medyası var. Ya da AK Parti içinde güç sahibi olmak, AK Parti tabanını kontrol etmek ve böylece kendi siyasi geleceğini garanti altına almak isteyen, kendi dışındakilerin merkeze yaklaşması ve inisiyatif sahibi olmasını istemeyen bir medyaları var. Büyük kısmı samimiyetsiz, ucuz bir profesyonel meddahlık derdinde. Tek ses ya da koro halinde uygun adım bir yürüyüş kolu oluşturma derdindeler.

Kurşun askerlere benzeyen, toplumda karşılığı olmayan metin yazarları ile kamuoyu oluşturmazsınız! Parti ciddi bir kimlik erozyonu yaşar. Medya ve STK’ların parti ile ilişkileri çıkar ilişkisine dönüşür. Siyasi topluluk sivil toplumu satın alırsa sonuçta kazandığınızı zannettiğiniz noktada kaybettiğinizi anlarsınız. Bu akılla kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşmuş olursunuz.”

“PANİK YOK! PANİK HAVASI FELAKET OLUR”

“Politikacılar ne söyledikleri kadar, söylediklerinin toplumda nasıl anlaşılacağı ve nasıl kullanılabileceği konusunda daha ihtiyatlı olmak zorunda” diyen Dilipak, tanzim satışlarıyla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı:  

“Panik yok! Panik havası felaket olur. Bana kalırsa sebze-meyve fiyatları ile ilgili süreç iyi yönetilmiyor. Son konuşacak kişiler, ilk konuşan olursa, hatalı ya da evdeki hesaba uymayan bir söz ya da eylemi düzeltecek kimse de kalmaz. Yanlış bir hesap başımıza iş açar. İmar affı konusundaki süreçte yaşananlar ders olsun! Politikacı, söz verdiğinde sözünde durmalı. Sözünün sonucunu takip etmeli. Yoksa inandırıcılığını kaybeder.”

Sonraki Haber