Halk TV'nin patronu Deniz Baykal çıktı

Halk TV’nin Genel Müdürü Şaban Sevinç açıkladı: Halk TV'nin imtiyaz sahibi Deniz Baykal...

Son günlerde sansür iddiaları ve ekran ambargoları ile gündeme gelen Halk TV’nin Genel Müdürü Şaban Sevinç, Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Tüm iddialara yanıt verdi, çok çarpıcı ve samimi açıklamalar yaptı.

İşte Alev Gürsoy'un röportajından öne çıkan ayrıntılar:

Halk TV'nin Genel Müdürü Şaban Sevinç, sorduğum her soruya yanıt verdi. “Aman şunu sorma bunu sorma” şeklinde tek bir ifadesi olmadı. Halk TV ile ilgili iddialar onu oldukça üzmüş ve kızdırmış. Haksızlığa uğradıklarını düşünüyor. Halk TV, kimseden korkmayacak kadar cesur bir kanal diyor ve ekliyor: Cesuruz ama marjinal değiliz, Halk TV kimsenin küfür etme kanalı değil.

Halk TV’nin kimseye ekran yasağı koymadığını söyleyen Sevinç, “Diyelim ki NTV ve Hürriyet Gazetesi’ne çıkmak istiyorum, onlar da beni davet etmiyor. O zaman ben de onları mı sansürcü ilan edeyim” diye sitem ediyor. Eleştirileri haksız buluyor, özellikle 3 isme çok sert çıkıyor. Halk TV’nin önüne baktığını söylüyor. Herkesin merak ettiği birçok soruyu yanıtlayan Gazeteci Şaban Sevinç, kanalın Cumhuriyet Halk Partisi ile olan yakınlığını da lafı eğip bükmeden anlatıyor. İşadamlarına sitem ediyor: Bizi kıl tüy reklamlarına muhtaç ettiler! Utansınlar Kanalla yollarını ayıran bazı isimlerin ise şov peşinde olduğunu ve ucuz kahramanlık yaptığını söylüyor.

Ben kendisine her soruyu sordum, o da açık yüreklilikle anlattı. Halk TV’yi merak eden bu röportajı A’dan Z’ye okusun diyorum. Ankara’dan hafiflemiş bir şekilde dönüyorum. Sizlere de buradaki güneşli gün gibi bir gün diliyorum. Hava nasıl olursa olsun yeter ki sizin yüreğiniz üşümesin… Sevgiyle kalın…

Son günlerde Halk TV oldukça gündemde. Eskiden sadece bir kesimin hedefindeydi, şimdi ise kendi kitleniz tarafından da eleştiriler almaya başladınız. Öncelikle Halk TV’de neler oluyor sorusu ile başlamak istiyorum…
Halk TV’de bir şey olmuyor, sadece dışarıdan bir şey varmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Önce eleştiriye; ardından da eleştirenlere bir bakın, işte o an Halk TV’de bir şey olmadığını görürsünüz. Biz Mustafa Kemal Atatürk’e âşık bir kanalız, Atatürkçüyüz.  O ilke ve ideallerle hareket ediyoruz. Bir kesime değil, geniş kitlelere hitap ediyoruz. Marjinal değiliz, haberciyiz. Bazı eleştiriler var ki; bizi oldukça yaralıyor; çünkü gerçeği içermiyor.

“HALK TV’Yİ BAŞKA KANALLARLA KARIŞTIRMASINLAR”

İnsanlara ekran ambargosu uyguladığınız doğru mu, bu yönde şikâyetler var?

Tabii ki hayır. Kime, neden ambargo uygulayalım? Bir kez bu ifade bizim kanalımızın ismine bile yakışmıyor. Bence Halk TV’yi başka kanallarla karıştırıyorlar. Biz de bu tarz şeyler olmaz. Biz zaten sansüre, oto sansüre karşı çıkanlar, basın özgürlüğünü savunanlar tarafından kurulmuş ve özgürlüklerden yana olan yöneticilerden oluşan bir kanalız. Biz diğer kanalların özgürlüğünü bile savunurken, onlara yapılan baskılara karşı çıkarken; kendi programcılarımıza ya da bir takım kişilere mi ambargo koyacakmışız? Şaka gibi…

“KİMSEYE EKRAN AMBARGOMUZ YOK”

Ama Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil, öyle söylemiyor. Son günlerde onun sert kaleminden siz de nasibinizi aldınız.  Özdil, Halk TV’yi eleştiri bombardımanına tutuyor, beni ve benim görüşümdekileri ekrana çıkarmıyorlar diyerek de okurlarına şikâyet ediyor.

Kimseye ekran ambargomuz yok. Ne Yılmaz Özdil ne de bir başkasına. Halk TV herkesi ekrana çıkaracak diye bir kaide mi var? Ülke gündemi kaynıyor, her gün onlarca olay oluyor, bunca olay olurken biz de konuklarımızı gündeme göre seçiyoruz. Herkes kendisi için bir takım beklentilerde olabilir, “Halk TV’de belli periyotlarla görünmem gerekiyor” diye de düşünebilirler ama bıraksınlar da buna kanalın yöneticileri karar versin. Sözcü Gazetesi, mesela her haberi görebiliyor mu, ya da herkesle röportaj mı yapıyor? Bu gazetenin yazı işlerinin kararıdır, istediği ve haber değeri gördüğü konuları sayfasına taşır. Kimsenin de buna itiraz etme hakkı olamaz. Çünkü bu onların editöryal tercihi.

“ONU SEVİYORUZ, BİZE HAKSIZLIK EDİYOR”

Yani Yılmaz Özdil’in eleştirileri gerçeği yansıtmıyor mu?

Kendisi kırılmış, gücenmiş olabilir ama Halk TV’nin kendisine yönelik herhangi bir ekran ambargosu yok. Eleştirilerini haksız buluyorum ve çok üzülüyorum çünkü kendisi çok sevdiğim ve değer verdiğim bir isim.  Bizler aynı ideolojideki insanlarız. Çok kez de kendisi ekranımızda konuk olmuştur. Kendisiyle hiçbir sorunumuz yok.

“BİZİM HİÇ BİR KORKUMUZ YOK”

Sizin yok ama sanırım Yılmaz Bey’in var. “Seçimden sonra Halk TV ile ilgili çok şey açıklayacağım” diye bir yazı kaleme almıştı kendisi…

Hiçbir korkumuz yok. Açıklaması gereken bir şeyler varsa buyursun açıklasın çünkü bizim hukuka, yasalara aykırı hiçbir uygulamamız yok. Ben de o yazıyı okudum ve ardından kendisini aradım, “Bizimle ilgili bilip de yazman gereken ne varsa yaz” dedim. Biz son derece şeffafız, gizli saklımız yok, gizli ilişkilerimiz yok, kafamızın arkasında farklı planlarımız yok. Bizim ekranda kimleri görüyorsan biz ondan ibaretiz. Ne görüyorsak, habercilik adına ekrana da onu yansıtıyoruz. Sanırım Yılmaz Bey, bize biraz kızgın! nedeni de bir siyasi ile ilgili köşesinde yazdığı sert yazıya o siyasinin bizim ekranlarımızda aynı sertlikte yanıt vermesi oldu.

Bundan böyle ekranlarınızda Yılmaz Özdil’i görebilecek miyiz?
Elbette alırız, neden almayalım? Yılmaz Özdil bizim de çok sevdiğimiz, Türkiye’nin en önemli yazarlarından biri. Yılmaz Özdil’in yazdığı konular ile bizim gündemimiz aynı olduğu vakit tabii ki davet ederiz. Bir dönem kendisi ile gündemimiz fazlasıyla örtüşüyordu ve biz kendisini çok sık hem telefonla yayına alıyor hem de yazılarını kullanıyorduk. Stüdyomuzda da ağırlıyorduk.

“BU EKRANDAN CHP’Yİ DE ELEŞTİRİYORLAR”

Anladığım kadarıyla kendisi CHP’ye yönelik ağır yazılar kaleme aldığı için bir süre Halk TV’den uzak kalacak gibi.

Olur mu öyle şey. Alakası yok, bizim ekranda CHP eleştirilemez diye bir durum yok. CHP’yi çok sık eleştirenler de oluyor. Biz göründüğü ya olduğu gibi görünen bir kanalız.

“ONLAR KENDİLERİNE FAZLA ÂŞIK”

Tamam, Yılmaz Özdil’e yönelik herhangi bir kasti durum yok. Peki ya Enver Aysever’e ne demeli! Kanalınızdan solcu olduğu için mi kovuldu, öyle söylüyor?

Buna kargalar bile güler. Ben de gülüyorum, çok komik bir açıklama. Enver, solcuysa hayırlı olsun solculuğu. Kılıfı, bahaneyi hemen uyduruyorlar. Neymiş efem “Beni Atatürkçü olduğum için Halk TV’ye çıkarmıyorlar, ulusalcı olduğum için dışlandım, solcu olduğum Halk TV’den kovuldum,” Şu kurulan cümleler o kadar komik ki. Sadece gülüyoruz. Sanki Halk TV’den değil de bir başka kanaldan bahsediyorlar gibi geliyor bana. Çünkü olmayan, yaşanmayan olayları anlatıyorlar. Bu kişiler kendilerine çok âşık ve kendilerini fazla önemsiyorlar.  Ben Enver Aysever’i severim ama kendisi ile konuştuğumuz gibi olmadı programı, reytingleri yerlerde sürünüyordu. İsterse reyting raporlarını kendisine gösterebilirim. Ne yaptığı program kanal açısından verimli oldu ne de konuştuğumuz düzlemde bir program yaptı.

“PROGRAMI REYTİNG ALMIYORDU”

Siz nasıl bir program bekliyordunuz da Enver Aysever’den olmadı?

Kültür sanat ve edebiyat tadında bir program yapacaktı ama Enver bize “Tamam” demesine rağmen tamamen farklı bir program yaptı, o da tutmadı. Yaptığı program bizim yayın politikamızla da uyuşmadı ve reyting de alamayınca kendisine teşekkür etmek zorunda kaldık.

“MUHALİFİZ AMA MARJİNAL DEĞİLİZ”

Sizin nasıl bir yayın politikanız var?

Dışarıdan da göründüğü gibi muhalif bir kanalız. Gazetecilik zaten muhalif olmaktır, sorgulamaktır. Biz de her şeyi kamuoyu adına sorguluyoruz. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerine bağlı yayın yapmaya çalışan bir kanalız. AKP’ye ve uyguladığı siyasete karşıyız ve o siyasetin Türkiye için uygun olmadığını düşünüyoruz. Muhalifiz dedim ama marjinal değiliz. Türkiye bizim ülkemiz. Türkiye’nin kurucu liderine ve ideallerine bağlı yayın anlayışıyla da yola devam edeceğiz.

“CHP’NİN KANALI DEĞİLİZ, AYNI DÜŞÜNCEDEYİZ”

Halk TV kimin kanalı Şaban Bey, CHP’nin mi?

CHP’ye yakın işadamlarının kurduğu bir kanal diyebiliriz. CHP’nin kanalı mı diye sordunuz hemen yanıtlayayım: CHP’nin kanalı değiliz. Zaten yasalara göre siyasi partilerin TV kanalı kurması mümkün değil. Ama CHP siyasetine yakın olan ve bu partiyi destekleyen bir kanalız. Çünkü aynı fikirlere sahibiz, aynı ideallerdeyiz.

“PARTİ İLE HİÇBİR ORGANİK BAĞIMIZ YOK”

Deniz Baykal’ın kanalı olduğu söyleniyor bu gerçek mi?

Deniz Baykal döneminde, CHP siyasetini destekleyelim diye kurulan bir kanal. Ama parti ile herhangi bir organik bağı yok, az önce de dediğim gibi biz CHP siyasetine yakınız.

Siyasi bir partiye yakın olan hatta neredeyse artık o parti ile özdeşleşen bir TV kanalı şekil açısından etik mi? Bir de böyle bir kanalın halk nezdinde inandırıcılığı olabilir mi?
Türkiye’de kanalların neredeyse yarısından çoğu AKP'ye yakın değil mi? Birkaç gazete ve televizyon dışındakilerin hepsi neredeyse AKP’nin propaganda aleti haline dönüştü. Sahipleri sanki partinin yöneticileri gibi. O ekranlara istedikleri saatte çıkıp, istediklerini söylüyorlar. O kanallar tamamen AKP için çalışıyor. Onlar görülmüyor, bir tek Halk TV mi rahatsızlık yaratıyor? Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Biz CHP’nin yayın organı değiliz. Nitekim öyle olsak bu yayınların çoğunu yapamayız. Ama o partinin siyasetini destekliyoruz.

“TÜRKİYE’DE TARAFSIZLIK KOCA BİR YALAN”

Peki, Halk TV deyince akla direkt CHP’nin gelmesi sizi rahatsız etmiyor mu? Çünkü bu tarafsızlığı da gölgeliyor.

Hayır etmiyor. Türkiye’de tarafsızlığın bir kandırmaca olduğunu düşünüyorum. Tarafsız gazeteci olduğunu söyleyen gazeteciler aslında en taraf olan gazeteciler.  Özellikle AKP iktidarı ile birlikte tarafsızlık tamamen bitti. Çünkü uygulanan politikalar yüzünden ister istemez bir tarafa yöneliyor ve diğer tarafa tavır alıyorsun. Medyadaki bu kutuplaşmanın müsebbibi de zaten iktidarın bizzat kendisi.  AKP ile birlikte birçok değerlerimizin içi boşaltıldı, her şey tartışılır hale geldi, ister istemez tavır alıyorsunuz, kaldı ki bizler gazeteciyiz ve en büyük tavrı bizler alıyoruz. O nedenle “Tarafsızız” diyerek kimseyi kandırmayalım.  Ülken uçuruma sürüklenirken, toplum birbirine düşman edilirken, Türk-Kürt-Alevi-Sunni diye insanlar bölünürken sen neye karşı tarafsız olacaksın.  Tarafını seçmekten başka şansın yok.

Kanal yönetiminde kimler var?
Kanalın yöneticisi benim. Genel Yayın Yönetmeni de Hakan Aygün.

Kanal kimin üzerine görünüyor?
İmtiyaz sahibi Deniz Baykal. Hissesi var.

Peki, partili olması, yasal bir durum mu?
Tabii ki yasal.

“YAYINLARIMIZA ASLA MÜDAHALE ETMEZ”

Yayınlarınıza Deniz Bey’in müdahalesi oluyor mu?
Hayır, hiçbir şekilde karışmaz, ilgilenmez. Yayınlara bir tek kanalın yöneticisi olan bizler müdahale ederiz. Başka hiç kimse bize herhangi bir baskıda, telkinde bulunmaz. Bakın bunun altını özellikle çizerek söylüyorum; bu kanalda tek söz sahibi kişiler; gazeteciler. Ne gazeteci siyasete yön verebilir, ne de siyasetçi gazetecinin haberine.

“YAYIN POLİTİKAMIZI ZORLAYAN ÜSLUBU VARDI”

Baykal’ın hiçbir müdahalesi yok dediniz ama bu konuda ben tatmin olmadım. Daha birkaç ay önce Gazeteci Ümit Aslanbay’ı, Baykal’ı eleştirdi diye kovmadınız mı? Özgürlüklerden yana olan bir kanal değil miydi Halk TV? Aslanbay, Baykal-Erdoğan görüşmesi ile ilgili yorum yaptı diye neden kovuluyor, talimat kimden?
Çok yanlış yerden konuya yaklaştınız. Olay hiç de dışarıya yansıtıldığı gibi değil. Kimseden de talimat geldiği yok. Ümit Aslanbay, işsiz kalmış bir arkadaşımızdı ve bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine bize geldi ve İstanbul büromuzda göreve başladı. Kendisinin üslubu, kişiliği ve düşüncesi ile Halk TV’nin yayın politikası örtüşmedi. Biz buna rağmen kendisine sahip çıkmaya devam ettik ama ekrana çıkmaya başladıktan sonra yayın politikamızın sınırlarını da zorlayan bir siyasete savruldu.

“BAYKAL’I ELEŞTİRDİĞİ İÇİN KOVULMADI”

Bir kez daha sormak istiyorum, Baykal’ı eleştirdiği için mi kovuldu?
Hayır o bardağı taşıran son damla oldu. Baykal’ı eleştirebilir ama onun üslubu son derece çirkindi. Bu ekranda herkes herkesi eleştirebilir ama kinle, nefretle ve kişisel düşmanlıklarla bunu yapamaz. Zaten o gün yayına çıkmadan sosyal medyadan yani twitterdan da yazmış, “Birazdan çok sert eleştiriler yapacağım” şeklinde. Bir öfke, bir kinle ve ağır hakaretlerle bir meydan okuma da bulundu. Yoksa Baykal’ı buradan her gün eleştiriyor insanlar. Onun üslubu çirkindi.

“ONU BEN KOVDUM, KİMSENİN TALİMATI DEĞİL, BENİM TALİMATIM”

Ağır sözler olabilir ama ben bir hakaret görmedim o gün…
Hayır, çok ağır hakaretler vardı bence bir kez daha o programın tekrarını izlemenizde fayda var. Bizim Tayyip Erdoğan’a bile kullanamayacağımız ağır ve kötü bir üslup kullandı o gün. O bardağı taşıran son damla oldu. Başka bir siyasete savrulmuştu. Onun kanal ile ilişiğini kesen kişi de benim. Bana hiç kimse “Onu kov” şeklinde bir talimatla gelmedi. Karar tamamen bana aittir. Kararımın da arkasındayım. Bu kanal kimsenin küfür etme yeri değil.

“ADETA BİZE MEYDAN OKUYORDU”

Öyle diyorsunuz ama hakareti bırakın, bir başka programınızda konuklar canlı yayında aleni küfür ettiler. Onlar da çıkmasın o zaman yayına, haksız mıyım?
Hayır, yayına davet edilen bir konuğun ne söyleyeceğini o an bilemez ve müdahale edemezsiniz. Bizim program yapan arkadaşlarımız kimseye küfür edemez. Konukların söylediklerinden biz mesul olamayız, bir daha o kişiyi davet etmeyiz olur biter. Ama Ümit Aslanbay, bizim kadrolu elemanımız ve o yayında kimseye hakaret etme lüksüne sahip değil. Defalarca uyardık kendisini ama bir türlü oralı olmadı. Bize adeta meydan okudu. Deniz Baykal olayı devede kulak.

“BURASI KİMSENİN MASTÜRBASYON KANALI DEĞİL”

Anladığım kadarıyla Halk TV dışarıdan göründüğü kadar çok özgür değil?

Alev Hanım, özgürlük dediğiniz anarşi midir? Böyle bir şey olabilir mi? Ümit Aslanbay çıkacak kafasına göre yayın yapacak, Enver Aysever, Ruhat Mengi çıkacak kafasına göre yayın yapacak! Böyle bir şey olabilir mi? Kimse bu ekranda kimseye hakaret etme hakkına sahip değil. Daha önce çalıştıkları kanallarda bu yaptıklarının acaba onda birini yapabilirler miydi? Yapsalardı zaten şu an işsiz olmazlardı. Halk TV anarşist bir yayın organı değil, bu ülkenin yasaları, hukuku ve basın mevzuatına göre yayın yapan ve belli bir siyasi görüşü benimseyen kurum. Ve biz marjinal bir kanal değiliz, bu ülkenin tamamına hitap ediyoruz.  Herkes kafasına göre çıkıp kişisel öfke ve kinini yansıtamaz. Burası mastürbasyon kanalı değil.

“HALK TV ANARŞİST BİR KANAL DEĞİL”

Yaşar Nuri Öztürk çok ağır küfürler etti sizin ekranlarınızdan ama…

O da çıkamaz küfür ederse. Eleştiriye evet ama küfür ve hakarete hayır. “CHP’ye eleştiri yapan bu kanala çıkamaz” diye kurulan bir cümle tamamen yalandan ibaret. Ben kendim bu ekranda defalarca CHP’yi eleştirdim. Ama küfür etmedim, hakaret etmedim. Halk TV’ye yönelik; içinde baskı, sansür, ambargo barındıran her kelime yalan.

“HAKARET ETMEDİKLERİ SÜRECE ELEŞTİREBİLİRLER”

Yani Halk TV ekranlarında CHP’nin dokunulmazlığı yok mu?

Elbette. Bu ekranda herkes düşüncesini gönül rahatlığı ile ifade edebilir. Baykal’ı da eleştirebilir, Kemal Kılıçdaroğlu’nu da, partinin diğer yöneticilerini de, ama hakaret etmediği sürece tabii.

“BİZDE ALO FATİH HATTI OLMAZ”

Halk TV’nin de Alo Fatihler var mı?

(Gülüyor) Tabii ki yok. Biz o bakışa ve o zihniyete karşı kurulan bir kanalız zaten. Burada bir Fatih varsa o da benim ama ben de kimseye baskı, sansür yapacak biri değilim. Alo Fatih hattı biz de en son olabilecek şey. Onu en son Ciner’de görmüştük sanırım. Bizimle ne ilgisi var, ne kadar sakil…

“BURAYI GENEL MERKEZ DEĞİL, GAZETECİLER YÖNETİYOR”

İpler kimin elinde ve genel merkezin baskısını üzerinizde hissettiğiniz oluyor mu hiç?
Tabii ki hayır. Burayı parti değil gazeteciler yönetiyor. Kimsenin bu kanala müdahilliği yok. Genel merkez de bize hiçbir şekilde müdahale etmez. Zaten CHP’nin savunduğu en büyük değerlerden biri de basın özgürlüğü, basındaki zorbalıklara karşı çıkan bir parti kendisine yakın bir kanala yayınları için baskı mı yapacak? Adama gülerler. Öyle şey olur mu?

Ne kadar özgürsünüz?
Son derece özgürüz. Kanalın gazetecilerden oluşan yöneticileri bir araya gelir, yayın politikasına da, kanala dair her konuya da onlar karar verir. Ben kafamda ne düşünüyorsam çıkar ekranda onu söylerim. Kimse arayıp da “Neden bunu söyledin” demez.

“EĞER HALK TV OLMASAYDI…”

Halk TV niye var?
Türk medyasındaki büyük boşluğu doldurmak için var. Neredeyse tüm kanalların tek ses olmaya başladığı, iktidara tek bir eleştirinin yapılamadığı, en ufak eleştiri yapıldığında vergi cezalarının yağdığı, ekranların karartıldığı, kayyumların atandığı, gazetecilerin yargılandığı, davaların açıldığı, habercilerin korkutulduğu, meydanlardan koca koca devlet büyükleri tarafından medya patronlarına tehditlerin yağdığı şu günlerde Halk TV ve onun özgür ve bağımsız haberciliğine olan ihtiyaç her zamankinden daha fazla artıyor ve bize de daha büyük görev yüklüyor bu durum.

Halkın Arenası, Halk TV’nin reyting rekorları kıran programıydı; neden gitmeyi tercih etti usta gazeteci Uğur Dündar?
Uğur Ağabey programı bitirmedi sadece ara verdi, biraz dinlenmek istedi. Birkaç hafta sonra yeni bir format ile tekrar izleyicisi ile buluşacak. O bizi bıraksa bile biz onu bırakmayız. Uğur Abi, mevcut formatından sıkıldı, yeni bir format belirliyoruz ve en yakın zamanda kendisini evine bekliyoruz.

“UĞUR AĞABEY’İ EVİNE BEKLİYORUZ”

”Umut verici bir değişim ve gelişme olmadığı sürece yokum" dedi Uğur Dündar. Neyi kastetti bu sözlerle. CHP’deki bir kan bir değişikliğini mi yoksa kanalla ilgili bir değişikliği mi?

Ben de sosyal medyada okudum sözlerini. Sanırım seçim sonuçları hepimizde olduğu gibi Uğur Abi’de de hayal kırıklığına neden oldu. Ama Uğur Ağabey ekran için yaratılmış bir isim, istese de bırakamaz çünkü bu meslek insanın iliklerine kadar işliyor. Uğur Abi, on binlerce izleyicisini kendisinden mahrum etmemeli, en yakın zamanda kendisini bekliyoruz.

“DÜNYANIN EN BÜYÜK REYTİNGİNİ BİLE ASLA ÇEKİLMEZ BİR PROGRAMCI, KENDİNİ DÜNYANIN MERKEZİNDE GÖRÜYOR”

Ruhat Mengi’nin programı neden kaldırıldı?

Ruhat Mengi’nin programını bizzat ben kaldırdım, hiç kimsenin bir dahli yok. Hatta programını yayından kaldırmamın ardından kendisi araya hatırını kıramayacağım bazı siyasi isimleri soktu.  Tekrar başlatmayı da düşünüyorduk ama süreçte kanalımıza yönelik attığı onur kırıcı olan ve kendisini dünyanın merkezinde gören tweetleri nedeniyle vazgeçtik. Maalesef Ruhat Hanım, kendisini dünyanın merkezinde görüyor ve ben dünyadaki herkesten daha önemliyim kafasında yaşıyor. “Ben çok önemliyim, en çok benim programım izlenir” tavrında biri ve çok sorunlu bir programcı. Dünyanın en iyi reytingini bile alsa yarattığı stres çekilir gibi değildi. Kurum üzerinde inanılmaz bir sıkıntı yarattı.

Mesela ne yaptı?
Diyelim gündem alev alev. Bir bomba patladı ve tüm kanallar bunu veriyor değil mi? Doğal olarak Halk TV de yayını yıkıp o konuya eğilir ama Ruhat Hanım bu tarz şeylerde arar der ki, “Ya bu konuyu işlemeyin, ben Pazar günü yayınımda işleyeyim” İşte böyle bir diyalog aramızda yaşandı ve ben kendisine, haber kanalı olduğumuzu hatırlattım. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Çok önemli bir olay olacak ve biz sırf hanımefendi kendi programında işleyecek diye görmeyeceğiz. Kendisini o kadar dünyanın merkezinde görüyor işte. Kendisini bu kanalda program yapması için bana öneren programcı ağabeyimizi bile kendisine düşman ilan etti.

Kimdir o isim?
Uğur Dündar. Biz Uğur Ağabey’in önerisi ile kendisini kanala davet ettik; o çıktı Uğur Ağabey’e durduk yerde tavır aldı, rakip görmeye başladı. Uğur Abi’nin ise böyle rekabetlerle işi olmaz çünkü onun tek rakibi kendisi. Bir Uğur Dündar kolayına yetişmiyor.

“PROFESÖRLÜĞÜN YAKIŞMADIĞI TEK İSİM O. ÇOK YALANCI”

CHP’nin eski genel sekreteri Süheyl Batum’un da size yönelik eleştirileri vardı, “Bana ekran yasağı uyguluyorlar” dedi. Hatta Ruhat Mengi, onu programına davet ettiği için partililer tarafından sorgulanmış. Doğru mu?

İnsanların isimlerinin önünde bazı sıfatları vardır, profesör, doçent, doktor gibi. Profesör unvanı en çok kime yakışmıyor diye sorsalar,  Süheyl Batum’a derim. Geçenlerde bizimle ilgili verdiği bu demeci görünce şoke oldum. Bu nasıl bir yalancılık dedim. Profesörlük bu kadar ucuz olmamalı. İnsanın saygıdeğer bir sıfatı varsa böyle küçük yalanlar söylememeli. Sözde Ruhat Mengi’nin programına çıkacakmış, partiden engel olmuşlar, hatta hanımefendiyi sorguya çekmişler.  Çok net konuşuyorum, bu söylediğini ispat etsin ben dünyanın en şerefsiz gazetecisiyim. İnsan dürüst olmalı, bu kadar ucuz yalanlara ihtiyaç yok. Kınıyorum.

Kendisi partinin de eski genel sekreteri…
Olabilir, bu ona yalan söyleme hakkını vermiyor. Kendisini ekrana almak zorunda değiliz ama alsak da kimse bize neden aldın demez. Kendisi profesör değil mi, adının önündeki unvanı bu, bence o yalancı bir profesör. Bu yalanı ona Ruhat Mengi mi söyledi kendisi mi uyduruyor çok merak ediyorum.

“SANKİ HERGÜN NTV VE CNN’E ÇIKIYORLAR DA SADECE HALK TV’DEN DAVET ALMIYORLAR”

Herkesin de Halk TV’ye çıkmak gibi beklentisi var anladığım kadarıyla. Kendilerini bu kanal aracılığı ile ifade etmek istiyorlar galiba?
CHP’ye yakın ya da uzak olsun, fark etmez. “Benim de söyleyecek sözüm var” diyen herkesi ekrana çıkaramayız ki. Bizim televizyonumuzun da bir yayın akışı var. Süheyl Batum, her gün NTV’lerde CNN’lerde de bir tek Halk TV’ye mi çıkamıyormuş? Bu ekran insanların küfür etme yeri değil. Bu kanala kimin çıkıp, kimin çıkmayacağına karar veren birileri varsa o kişiler biziz. Yani kanalın gazetecilerden oluşan yöneticileri. CHP Genel Merkezi’nden bir siyasetçi oturup benim yayın akışımı yapmıyor. Bir gazeteci olan ben yapıyorum. Süheyl Batum’u ekrana çıkarmıyorsam çıkarmıyorum, Ruhat Mengi’nin programını kaldırıyorsam ben kaldırıyorum başkası değil. Bunu yaparken de Halk TV’nin daha verimli, daha üretken kitlelere daha fazla ulaşılabilir olmasını istediğim için yapıyorum. Eğer başka küçük hesaplar yapsak bunun hesabı bizden sorulur, kanal da söner gider.  Süheyl Batum, Halk TV ekranlarına çıkıp birilerine küfür etmek istiyormuş, çıkarmıyorum kardeşim. Onun gündemi ile Halk TV’nin gündemi örtüşmüyorsa ben ne yapayım? O zaman benim de önemli fikirlerim var, ben de çıkıp NTV’de ya da Hürriyet Gazetesi’nde ifade etmek istiyorum. Ama onlar bana bu imkânı vermiyor, ne yapayım NTV bana ambargo uyguluyor diye iftira mı atayım? Böyle saçmalık olur mu? Onlar benim görüşlerime ihtiyaç duyarsa zaten arar. Bak Alev Hanım siz ihtiyaç duydunuz şu an benimle röportaj yapıyorsunuz.

“ONLARA HİSSE Mİ VEREYİM?”

Yani özetle ambargo falan yok, Halk TV’ye haksızlık ediliyor diyorsunuz?

Tabii ki yok. Süheyl Batum ya da Enver Aysever’e bu ekranda ihtiyaç yoksa gelin size hisse vereyim; belli marjinal görüşlerinizi ifade edin, insanlara küfür edin mi diyeyim. Halk TV anarşist mi?

Onlar anarşist mi?
Tabii ki hayır. Ben düzen ve yönetim anlamında söylüyorum bunu. Halk TV’nin de bir yönetimi ve bir yayın politikası var.

“O İSİMLERİ HALK DA EKRANDA İSTEMİYOR”

Halkçı ve sosyal demokrat geçinen Halk TV’de ifade özgürlüğü yok mu?
Olmasa bu cesur yayınlar yapılamaz. O isimler için konuşuyorsan gitsinler düşüncelerini istedikleri kanallarda ifade etsinler. Tüm kanallar yollarına gül sermiş de biz mi engel oluyoruz? Türkiye’nin gündemine bakın; bizim uğraştığımız konulara bakın. Gerçekten çok yazık. ATV ya da A Haber kendi görüşünde olmayan, yayın politikası ile örtüşmeyen bir isme yer veriyor mu? Ya da diğerleri? Bizden neden bu bekleniyor. Bu isimler benim yayın politikama, benim düşüncelerime uygun isimler değil. Bu kişilerin Halk TV izleyicisi tarafından da istenmediğini reyting raporları elimize geldiğinde görüyoruz. Süheyl Batum gibi bu ülkede yüzlerce insan var konuk alınabilecek.

“PARTİ ÖRGÜTÜ YÖNETTİ DE HALK TV Mİ KALDI?”

Yine her yol CHP’ye çıkıyor. Söz konusu kişi CHP’den ihraç edilen partinin eski genel sekreteri olunca, insan ister istemez partinin bir müdahalesinin olduğunu düşünüyor. Yanılıyor muyum?
Yahu ne alakası var. Hep dönüp dolanıp aynı yere geliyoruz. Allah aşkına Süheyl Batum’un nasıl bir ayrıcalığı var, onun gibi bu ülkede yüzlerce kişi var. Partinin niye müdahalesi olsun. Partinin kendi gündemi bitti, koca örgütü yönetti de Halk TV mi kaldı? Bizimle partinin ne alakası var?

“SANSÜR, AMBARGO, EKRAN YASAĞI BİZE EN UZAK KELİMELER”

Parti ile yakınız ama editöryal olarak bağımsızız diyorsunuz yani?
Evet, aynı görüşü, aynı düşünceyi savunuyoruz ama o kadar. Biz muhalifiz onlar da ana muhalefet; öyle düşünün. Tekrar söylüyorum biz kesinlikle bağımsızız. Ve bunu tüm kalbimle söylüyorum sonsuz özgürüz. Sansür, ambargo diye bir şey yok. Bize laf söyleyen insanların hepsine bir bakın, birçok yerden de kişisel hırsları kaprisleri ve bu yaklaşımları nedeniyle gönderilmişler. Sonra da muhalifiz diye kovulduk tarzında kahramanlık yapıyorlar, yok öyle yağma. Sanki tüm kanallar bu isimlere itibar ediyor da Halk TV ambargo uyguluyormuş. Şaşırıyorum gerçekten…

“BİZ KELLE KOLTUKTA YAYIN YAPARKEN O PENGUEN KANALINDA RAHATINA BAKIYORDU”

Haksızlığa mı uğruyorsunuz?
Elbette haksızlığa uğruyoruz. Sanki bütün kanallar Ruhat Mengi’nin peşinde de bir tek biz, o bizi istemesine rağmen mani oluyoruz. Bir takım kişiler Halk TV çalışanlarının emeği üzerinden rant sağlamaya çalışıyor, popülizm yapıyor. Gerçekten çok ayıp ediyorlar. Biz Halk TV’de yönetime geldiğimizde ben dâhil 24 kişiydik ve Gezi sürecinde kelle koltukta yayın yaptık. Enver Aysever o günlerde penguen kanalında keyfine bakıyordu. Büyük firmaların sponsorluğunda program yapıyordu, şimdi kalkmış “Solcu olduğum için beni Halk TV’den kovdular” diyor. Yemezler!
Bu arada parti içinden de tepkiler var. Muharrem İnce de sosyal medya üzerinden size sitem etti. Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün bile açıklamalarını canlı verdiler benim basın toplantımı vermediler diyor. Siteminde haklı mı?
Kendisine saygı duyuyorum ama gerçekten orada büyük bir talihsizlik yaşandı. Asla kasıt yok, ben olayın hemen ardından zaten kendisini aradım ama müsait değildi, danışmanı ile bu konuyu konuştum ve izah ettim. O gün o basın toplantısının yapılacağından benim haberim yoktu. Diğer kanallarda gördüm. Ayşenur Arslan’ın Medya Mahallesi programı vardı, girelim mi diye sordum ama konuğuyla yayını iyi gidiyordu, bölmek istemedi.

“İNCE’YE ASLA SANSÜR YAPMADIK”

Ama CHP’nin önemli bir vekili, genel başkanlığa adaylığını açıklıyor, bütün kanallar veriyor ve sadece Halk TV vermiyor. İlginç olan bu…
Ama ilk bültende de ilk haber olarak uzun uzun verdik. Ayrıca gün boyu da bu haberi sürekli döndürdük. Biz eleştiriye açığız, kimseye de ekran ambargomuz yok. Herkes hatalar yapabilir, hata yaptığımızda da özür dileriz. Muharrem İnce, önemli bir siyasetçi, gündemde de olan bir insan. Sansür asla söz konusu olamaz. Kendisine ekranımız her daim açık.

“ O BİZİMLE DEĞİL ARINÇ İLE İLGİLENSİN”

Melih Gökçek de Halk TV’ye takmış kafayı. Hesap vereceksiniz deyip duruyor, neden?

Melih Gökçek kendi işine baksın. Ankara kaldırımları yürünemez haldeyken, o yaramaz ilkokul çocukları gibi sağa sola bulaşıyor. Bir Halk TV kalmıştı karışmadığı, televizyonculuğa çok merak saldıysa oğlunun yönettiği bir televizyon kanalı var, ona el atsın. Ya da gitsin Bülent Arınç ile uğraşsın, parsel parsel nereleri kimlere satmış; Arınç’ın bu iddialarını yanıtlasın.

“BURAYI SİYASİLER DEĞİL, GAZETECİLER YÖNETİYOR”

Bir soru daha soracağım, kanalın biraz da Gürsel Tekin etkisinde olduğu söyleniyor…

Kimsenin etkisinde değil. Bu kanalın yöneticileri var. Gürsel Bey televizyoncu mu ki bizi yönetsin? Bunu söyleyenler gerçekten sağlık açısından problemliler bence. Bize kimse karışmıyor.

Kanalın genel müdürü olan siz de Samsun’dan milletvekili adayıydınız ama orada da sonuçlar sizin açınızdan pek parlak değildi. Nasıl buldunuz seçim sonuçlarını?
Herkes gibi ben de elbette şaşırdım. Kaldı ki yüzde 49 alan parti bile böyle bir başarı beklemiyordu. Seçim sonuçları CHP için elbette başarılı diyemem ama başarısız da değil. İki muhalefet partisinin neredeyse eridiği, büyük bir oy kaybına uğradığı yerde CHP oylarını korudu, hatta biraz da artırdı. Tabii ki bu başarı değil, başarının ölçütü iktidar olmaktır.

“KÖYLÜLERİ İKNA ETMELİLER”

Neden böyle oldu sizce?

Ben bunu adaylığım sürecinde sahadayken de gördüm; Cumhuriyet Halk Partisi uzun yıllardır kırsal kesimleri sağ partilerin güdümüne bırakmış, oralara inememiş. Bu belki de 20-30 yıllık bir sorun, CHP’nin birçok örgütü “Nasıl olsa bize oy vermiyorlar, AKP’ye veriyorlar” diyerek köylere gitmiyorlar bile. Ama durum hiç de öyle değil, halka inilmeli, başka çare yok. Ben de köy çocuğuyum ve buralarda seçim sürecinde çok etkili çalışmalar yürüttüm. Mesela benim yaptığım o köy çalışmaları küçük de olsa bir sonuç verdi, benim çalıştığım ilçede CHP’nin oyları arttı. Ama Samsun’un diğer ilçelerinde oylar düştü. CHP’nin genel sorunu kırsal kesimleri, köylüleri ikna edemeyeceğini düşünüp oraları terk etmiş olması. CHP bunları ikna edemediği sürece yüzde 25’lerin üzerine çıkamaz.

Halk TV Genel Müdürü olduğunuz için mi CHP sizi aday gösterdi, yani kıyak mı geçildi size?
Hayır, hiç de öyle değil. Halk TV ile ilgilisi yok, tanıyıp bildikleri ve partiyi de iyi bilen bir ismim, ondan gösterilmiş olamam mı? Kıyak geçilseydi eğer seçileceğim bir yere konulurdum.

“DERTLERİ BAŞKA”

ODATV’nin sizinle derdi ne? Neredeyse Halk TV’ye yüklenmediği gün yok. Seçim başarısızlığından bile Halk TV’yi sorumlu tuttu…

ODATV’nin yarası var; ondan Halk TV ile yatıp Halk TV ile kalkıyorlar. 2011 yılında Soner Yalçın’ın Halk TV’yi ele geçirme projesini hatırlayanlar; bizimle ne dertleri olduğunu anlayacaktır.

“KANALI ELE GEÇİREMEDİĞİ İÇİN DÜŞMANCA SALDIRIYOR”

Soner Yalçın kanalı satın almak istemişti değil mi?

Hayır satın almak istemedi, Halk TV’ye bedelsiz sahip olmak istedi. Bu röportajı okuyanlar o süreci hatırlasınlar, o zaman ODATV’nin derdinin habercilik değil, bize yönelik kişisel öfke ve intikam duygusu ile hareket ettiklerini görürler. O siteden bize yönelik sistematik düşmanlık var ve devam edecektir de. Bu kanal benim olacaktı, olmadı, benim olmayanı da yar etmem anlayışı güdülüyor anladığım kadarıyla. Yazsın, çizsinler. Onların habercilik, gazetecilik tarzının ne olduğunu herkes biliyor.

Ve CHP’de yine bir kurultaya doğru. Kurultay demek CHP’de tam bir iç savaş demek. Peki, bu süreç Halk TV yayınlarını nasıl etkiler?
Bizi neden etkilesin ki süreç, biz yine haberciliğimize devam edeceğiz.

Arada kalma şansınız yüksek değil mi? Mesela Halk TV kimi destekleyecek adaylardan?
Biz bütün adayları ekranımıza çıkaracağız. Kimseye ayrıcalık tanımıyoruz, kimseyi de dışlamıyoruz. Süreçte kim konuşursa hepsi bizim ekranımızda olacak. Biz haberciyiz, parti üzerinden küçük hesaplar yapmayız, bizim tek derdimiz izleyiciye kaliteli bir yayın sunmak.

“CHP’NİN GENEL BAŞKAN SORUNU YOK”

Kanal tarafsız bu konuda, herkese eşit dediniz. Peki Siz kimi destekliyorsunuz Şaban Bey, var mı gönlünüzde yatan bir aday?
CHP’nin bence yapısal bir problemi var. CHP’nin bir kurtarıcıya ihtiyacı yok. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu da beğeniyorum, Muharrem İnce’yi de. Partinin bir genel başkan sorunu olduğunu düşünmüyorum. Köylere, kırsala inilmediği sürece, taşradan oy alınmadığı ve oralardaki halk ikna edilmediği sürece kan değişikliğinin bir anlamı yok. Aynı cümleler Deniz Baykal döneminde de kuruluyordu, Baykal’a yapılan eleştiriler şimdi Kılıçdaroğlu’na yapılıyor. İnce gelse, bu kez onun için de aynı sözler söylenecek. Önce teşkilatların güçlendirilmesi ve örgütlerin çok iyi çalışması şart. Sadece baştaki adam çalışıp, alt kadrolar çalışmazsa o partinin başarı şansı olmaz. Köylüleri ikna etmeli bu parti.

“HERKESE EŞİT MESAFEDEYİZ”

Kanal hala Baykal’a aitse. Kurultay sürecinde çok da özgür olmanız mümkün değil. O kimi destekliyorsa ona göre hareket edersiniz sanırım?
Teknik olarak Baykal’a ait. Ben röportajın genelinde bize herhangi bir baskı, her hangi talimat gelmediğini, son derece özgür olduğumuzu söylemiştim. Deniz Baykal öyle biri değil, ayrıca bu ekrandan kendisi de çok fazla eleştiriliyor. Ümit Aslanbay, Baykal’ı eleştirdiği için kovulduğunu söylüyor ya eğer öyle olsaydı bizim burada adam kalmazdı. Çünkü birçok kişi onu çok sert eleştiriyor. Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu da eleştiriliyor. Kurultay sürecinde herkese eşi mesafede yer verilecek. Kimse kayrılmayacak, kimse de yerilmeyecek…

Kırmızı çizgileriniz neler?
Küfür ve hakarete kesinlikle karşıyız. Mustafa Kemal Atatürk ve onun değerlerine, ideallerine aykırı yayınlar yapılmaz. Eleştiri tabii ki olacak ama kimsenin değerlerine, millet iradesine de saygısızlık yapılmaz bu ekrandan.

Gazetecilik muhaliflik midir, mesela her olaya muhalif mi yaklaşır Halk TV?
Gazeteci muhalif bir yapıya sahiptir. Halk adına her şeyi sorgular. Doğru yapılan bir uygulamayı da körü körüne eleştirmek değildir tabii muhaliflik. Kamu adına kamu kaynaklarını kullanan, yöneten iktidarı denetler gazeteci, sorgular. Bizde öyle yapıyoruz.

“SÜPER LİG’DEYİZ”

Gezi sürecinde çok büyük bir ivme kazanmıştınız bunu hala koruyabiliyor musunuz, izlenirlik ne durumda?
Tabii ki koruyoruz. Reytinglerimiz gayet iyi durumda. Haber kanalları arasında ilk dördün içerisindeyiz. Gezi süreci boyunca da 1 numaraydık. Hafta bir iki gün birinci olduğumuz bile oluyor. Süper Lig’de ilk dörtteyiz.

“YÜZDE 49’LA SİNECEK, KORKACAK BİR KANAL DEĞİL”

Yüzde 49 yayın politikanızda herhangi bir değişime neden olacak mı?
Biz korkacak ya da sinecek bir kanal değiliz. Seçim öncesi neysek bugün de oyuz. Cesaretle yayınlarımıza devam edeceğiz. Biz muhalif tavrımızı sürdüreceğiz. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Halkın iradesine de saygı duyacağız.

AK Parti’lileri ekranınıza davet ediyor musunuz?
AK Parti’de siyaset yapan hemen herkesi davet ediyoruz ama katılmıyorlar. Bizim ekranımız Başbakan’a da açık, Cumhurbaşkanı da keşke gelseler. Ama cesaret edemezler. Onlar önceden hazırlanmış sorulara alışkınlar…

“O ANLAMDA CANIMIZ ÇIKIYOR”

Kanal para kazanabiliyor mu, finansını nasıl sağlıyor. Mesela parti size maddi anlamda destek veriyor mu?
İşte en zor soru. İnanın canımız çıkıyor. Televizyon çok pahalı bir oyuncak. Doğrudan satış reklamları ile tekeri döndürmeye çalışıyoruz ve çok zorlanıyoruz. Partinin bize herhangi bir desteği yok.

“HAK ETTİĞİMİZ REKLAMLARI ALAMIYORUZ”

Yıllardır çözemediniz bu teknik problemleri, neden ekran kalitesi bu kadar kötü?
Hak ettiğimiz reklamları alamadığımız için. Çok küçük paralar ile biz kanalı idare etmeye çalışıyoruz. Hak ettiğimiz reklamları aldığımız zaman stüdyomuzu da iyi bir yere taşırız, ekran kalitesini de artırırız.

“BİZ DE ÖNCE ÇALIŞAN ANLAYIŞI HÂKİM”

Çalışanların maaşlarını zamanında ödeyebiliyor musunuz? Ben de çalıştım, çok iyi bilirim böyle kanallarda emek sömürüsü çok fazla olur.
Çalışanların maşlarını bir gün bile sektirmeyiz. Önceliğimiz çalışanlarımız. 36 aydır burayım daha tek gün maaşların geciktiğini hatırlamıyorum. Emekçinin maaşını ödemezseniz nasıl geçinecek, nasıl yaşamını idame ettirecek? 30 küsur ödeme kalemimiz var. Türksat’a uydu parasından önce çalışanlarımızın maaşlarını öderiz.

Siz neden milletvekili adayı oldunuz ve gazeteciler neden siyasete bu kadar meraklı?
Ankara gazetecilerinin gönlünün bir kenarında böyle bir maceraya atılmak oluyor. Çünkü bir yerinden size de bulaşıyor. Milletvekilli de kamuoyuna hizmet ediyor gazeteci de. Bu çok da tuhaf karşılanan bir durum değil. Meclis’te şu an 20’nin üzerinde gazeteci kökenli vekilimiz var.

“KOCA İŞADAMLARI KORKTUKLARI İÇİN BİZİ KIL TÜY REKLAMLARINA MUHTAÇ EDİYORLAR”

Halk TV’nin en büyük problemi ne?
Koca koca holdinglerin korkup bize reklam verememesi. Kıt kanat geçiniyoruz. Reytingleri yerlerde sürünen ilk 20’lere bile giremeyen kanallara reklam veriyorlar bizi görmezden geliyorlar. Artık insanları bıktıran ve gına getiren hatta zaman zaman beni bile irrite eden doğrudan satış reklamlarına bizi muhtaç ediyorlar. Onları yayınlamasak bu yayınları yapamayız. Kıl tüy reklamlarına bizi mahkûm ediyorlar. Bu bizim değil o büyük işadamlarının utancı.

“BİZİ GÖRMEZDEN GELİYORLAR, ÖDLERİ KOPUYOR”

Bize reklam vermek ödlerini kopartıyor. Oysa hiç izlenmeyen kanallara verdikleri reklamları bize verseler; onlar için çok daha verimli olur. Türkiye’nin anlı şanlı holdingleri her yere para basarken bizden korkuyorlar. Türkiye’nin en büyük işadamlarından birinin önüne geçen yıl reyting raporlarımızı sunduk. “Türkiye’nin en büyük reklam verenisin, Hiç izlenmeyen kanallara reklam verirken bize neden zulüm ediyorsun, görmezden geliyorsun” dedik. “Zaten iktidar üzerimizde büyük baskı oluşturuyor, size reklam verirsem ve markalarımız sizde görünürse daha çok üzerimize gelirler, bizi affedin” dedi. Şimdi kıl, tüy reklamları bizim ayıbımız mı? Adam Türkiye’nin devleri arasına girmiş, koca işadamı ama korkak. Türkiye’nin en zenginisin ama özgür değilsin, neyleyim o zenginliği. Bu korku ortamı sadece bize değil her yere yansıyor.

“TEK İŞİMİZ VAR GAZETECİLİK”

AK Parti iktidarının medyaya yönelik tutumunu biliyoruz. Birçok gruba yönelik eleştirilerine çok sık şahit oluyoruz. Ama Halk TV’ye çok dokunmuyorlar, sizi ciddiye almıyorlar mı?
Bizim umurumda değil. Biz doğru yolda ilerliyoruz, işimize bakıyoruz. İktidardan da korkmuyoruz. Zaten korkarak bu iş yapılmaz. Diğerleri de zaten suya sabuna dokunmamaya gayret ediyor ama buna rağmen AKP’li yetkililerin hışmına uğruyorlar. Korktukça üzerlerine gidiliyor. Bugün Doğan Grubu’nun üzerinde adeta Demokles’in kılıcı var. Ne derseler, ne yapsalar yaranamıyorlar. Cemaate yakın medya organlarının başına gelenleri biliyorsunuz. Biz ise korkmadan, kimseye bakmadan sadece gazetecilik yapıyoruz. Hiçbir örgütle, hiçbir oluşumla işimiz yok. Alnımız açık, tek bir işimiz var o da gazetecilik. Çok açık ve şeffafız.

“CEMAATLE HİÇBİR İŞİMİZ YOK”

Cemaat medyasının başına gelenleri ekranlarınıza taşıyıp destek verdiniz, yakın mısınız cemaate?
Kesinlikle hayır. Biz olaya cemaat açısından bakmıyoruz, cemaatin de yaptıkları doğrudur, demiyoruz. Biz gazetecilerin başına gelenleri medya ve basın özgürlüğü açısından değerlendiriyoruz. Kayyumun yaptığı zorbalıkları ve gazetecilerin yaka paça dışarı atılmasını, kelepçelenmesini, ekranların siyaha düşmesini kabul etmiyoruz. Cemaatle hiçbir işimiz olmaz. Siyaha beyaz, beyaza siyah denmez. Biz ne görüyorsak onu söyleriz. Siyah gri olabilir mi? Siyah siyahtır, beyaz beyazdır.

“ÖZGÜR VE CESUR YAYINCILIĞA DEVAM”

Son sözleriniz ve iletmek istediğiniz bir mesajınız varsa alayım, röportajımızın sonuna geldik.
Konuşan konuşsun biz önümüze bakıyoruz, gündemimiz yoğun çünkü Halk TV olarak hep çıtayı yükseltmek istiyoruz. Yeni projelerimiz, arayışlarımız var. Medyada özgür ve cesur yayıncılık yapan bir kanalız, bizi konuşmaya ve izlemeye devam edin diyoruz...

Çok teşekkür ediyorum bu samimi açıklamalarınız için.

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: alevgursoy2008@gmail.com

Sonraki Haber