Memurların fazla mesai ücreti belli oldu: Memurlar artık bozdurup bozdurup harcar

Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nde memurların 2026 yılı fazla mesai ücretine yapılacak zam oranı belli oldu.

AK Parti iktidarı tarafından hazırlanan 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin detayları ortaya çıkmaya başaldı.

Buna göre iktidarın 2026 yılında memurların saat başı fazla çalışma ücretine yüzde 29,3 artış planladığı görüldü.

Bu zam teklifiyle ilgili 2025 yılında 12 TL 80 Kr. olan saatlik fazla mesai ücretler 1 Ocak 2026'dan itibaren 16 TL 55 Kr. olacak. 

Öte yandan dün TBMM önünde sendika üyeleri ile birlikte basın açıklaması yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, emeği gören, hakkı veren bir bütçe için TBMM önünde toplandıklarını söylemişti.

Yalçın, "Biliyorsunuz, 8'nci Dönem Toplu Sözleşme süreci uzlaşmazlıkla sonuçlandı. İşveren, kamuda çalışma barışını bozacak iki farklı sonuca imza atarak, çalışanlar arasında büyük bir haksızlığa neden oldu. Memurun talepleri görmezden gelindi, sorunları çözümsüz bırakıldı. Ve bu haksızlık artık sadece maaşlarda değil, vicdanlarda da derin bir yara açtı. Bütçe Kanunu yarın TBMM'ye sunulacak. Personel giderleri, fazla çalışma ücreti ve harcırah tutarları Bütçe Kanunu ile netleşecek. Bütçede bu adaletsizlik ve dengesizlik giderilmeli, bütçeye memurun alın teri girmeli. Maaş ve ücret dengesizliği, ocak ayı gelmeden bütçe görüşmelerinde düzeltilebilir. Bu yanlışın düzeltilmesi ve daha büyük maliyetler oluşmadan önlem alınması için bugün buradayız" ifadelerini kullanmıştı.

İşte Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın'ın açıklamaları:

Hakem de adaleti sağlamadı, verdiği adaletsiz karar bir buçuk yılda enflasyona yenildi ve buharlaşıp gitti. 2'nci ve 3'ncü aydan itibaren enflasyon farkı oluştu. Önümüzde daha 3 ay var; memur ve memur emeklisinin kayıpları artarak devam ediyor ve edecek. Biz bu tablo yaşanmasın diye 8'nci Dönem Toplu Sözleşme masasında sonuna kadar mücadele ettik, uyarılarımızı yaptık. Tepkimizi de, çözümü de ortaya koyduk. Bize masada haklısınız dediler, maaş ve ücretlerde dengesizlik oluştu, çalışma hayatında huzursuzluğun sesi yükselmeye başladı dediler. Fakat sorunu masada çözme imkânı heba edildi, sorunu büyütecek anlayışta ısrar edildi. Ve müdahale edilmezse önümüzdeki yıl ilk maaş gününde bu sorun daha da görünür olacak ve büyüyerek devam edecek. Önümüzdeki 2 yılın sonunda yine haklı çıktık demek istemiyoruz, memur hak ettiği ücreti aldı demek istiyoruz.

Bunun için Meclis eksiği tamamlamalı, yanlışı düzeltmelidir. Ekonomide dönemsel olarak beklenmedik artışlar yaşanıyor. Altın, kur sürekli artarken; kira, elektrik, gıda harcamaları sabit gelirliyi zorlarken; maaşlar piyasa gerçeklerine göre artırılmıyor. Piyasayı ve marketteki fiyatları emekçiye, emekliye, sabit gelirliye sorun. Et, süt ve yumurta fiyatını etikete bakarak değil emekçiye sorarak anlayabilirsiniz. Evlilik maliyetlerini gençlere; çocuk bezi, mama ve kreş paralarını anne babalara sorarak anlayabilirsiniz. Kira fiyatlarını ev sahiplerine değil, kiracıya sorarak geçim derdini görebilirsiniz. En düşük memur emeklisi asgari ücret kadar maaş alıyor. Ankara, İstanbul ve birçok şehirde asgari ücretin altında kiralık ev bulunamıyor. Bu nasıl olacak?

Biz, o zaman bu toplu sözleşme sistemiyle en fazla 4-5 toplu sözleşme ancak yapılabilir, sonra sistem tamamen tıkanır dedik. 15 yıllık süreçte 8 defa toplu sözleşme yaptık. Bunun yarısında uzlaşılamadı. Öngörümüzde haklı çıktık. Onun için feveran ediyoruz. Bu çarpıklığın faturasını memurlar olarak biz ödüyoruz. Böyle bir kanunla, yasaklarla, adaletsiz hakem sistemiyle artık daha fazla yol yürüyemeyiz. Bu kanun ne ILO normlarına, ne toplu sözleşme mantığına ne de demokratik Türkiye idealine yakışıyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu sistemin zinciri kırılmış, pedal boşa dönüyor. Gelin bu kanunu değiştirelim.

Sonraki Haber