Avrupa Parlamentosu'ndan skandal Türkiye açıklaması

Avrupa Parlamentosu'ndan skandal Türkiye açıklaması
Güncelleme:

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik askeri operasyonunu kınayan bir karar aldı. AB’nin Türkiye’ye hedefli yaptırım uygulanması istendi, gümrük birliğinin askıya alınması gündeme getirildi.

DW Türkçe'de yer alan habere göre, Türkiye'nin harekatının uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu ifade edilen kararda aynı zamanda bölgenin istikrar ve güvenliğinin de tehdit edildiği belirtiliyor.

Strasbourg’daki genel kurul toplantılarında alınan kararda, "Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna tek taraflı askeri müdahalesi şiddetle kınandı", müdahalenin, "uluslararası hukuku ihlal ettiği, bölgede istikrar ve güveni zedelediği, sivillerin yerlerinden olmasına yol açtığı ve IŞİD’in yeniden doğuşuna katkı sağlayabileceği" görüşlerine yer verildi. Ankara’ya "askeri harekata derhal ve tamamen son verme" çağrısında bulunulurken, "Suriye Demokratik Güçleri'nin IŞİD’le mücadeleye katkısına" vurguda bulunuldu.

AP kararında, operasyon nedeniyle AB devletlerinden Türkiye’ye yönelik "hedefli yaptırım" kararı almaları istendi. Yaptırımların "sivil toplum, ülkeledeki ekonomik krizden olumsuz etkilenmiş kesimler, Suriyeli sığınmacılar veya öğrencilerin Erasmus+ gibi Avrupa değişim programlarına katılımını hedef almaması gerektiği" not edildi.

Kararda AB’den, "Suriye’nin kuzeydoğusundaki tırmanışı önlemek amacıyla caydırıcı faktör olarak Türk tarım ürünlerine yönelik tercihli rejimin askıya alınması ve son çare olarak da Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği’nin askıya alınması seçeneğinin değerlendirilmesi" istendi.

AP ayrıca, Suriye’ye "askeri müdahale sırasında insan hakkı ihlallerinden sorumlu Türk resmi yetkililer ve temel haklar üzerinde Türkiye içindeki baskıdan sorumlu resmi yetkililere yönelik hedefli yaptırım ve vize yasağı uygulanması" için de AB liderlerine çağrıda bulundu.

AB ülkelerinin Türkiye’ye karşı AB düzeyinde genel bir silah ambargosu konusunda anlaşamamış olmasını "üzücü" olarak değerlendiren AP, Türkiye’ye silah ihracatını askıya alan AB devletlerinden bu kararı "şu ana kadar verilmiş ihracat lisanslarını ve henüz teslim edilmemiş silahları da kapsayacak şekilde uygulamalarını" istedi.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi'ne de "Türkiye’nin operasyonu devam ettiği sürece AB çapında kapsamlı silah ambargosu için girişim başlatması" çağrısında bulunuldu.

Kararda, Türkiye’ye katılım sürecinde verilen fonların kesilmesinde AP’nin öncü rol oynadığı anımsatılıp, "Türk resmi makamları tarafından atılan son adımlar Avrupa değerleriyle bağdaşmıyor" ifadelerine yer verildi. Avrupa Komisyonu'nun, AB fonlarının "askeri operasyonun finansmanı veya sözde güvenli bölgeye Suriyeli sığınmacıların zorla geri gönderilmesini kolaylaştırmak için kullanılmadığını denetlemesi" talep edildi.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) operasyonlarda "kimyasal silah kullanıldığı" iddialarıyla ilgili araştırmalarına destek veren AP, AB istihbarat ve güvenlik birimlerinin de Suriye’den Avrupa’ya dönebilecek "yabancı savaşçılar" konusunda "daha uyanık olmalarını" istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "sığınmacıları AB’ye karşı şantaj aracı olarak kullanmasının kabul edilemeyeceği"ni de not eden AP, "Suriye’de savaş bölgelerinden kaçan sığınmacıların komşu ülkelerin ötesinde korunma altına alınabilmeleri için AB devletlerini sorumluluk paylaşımı konusunda daha fazla yükümlülük üstlenmeye" davet etti.

Kararın sonuna, "AP Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının olduğunu kabul eder, bu kaygıların askeri değil, insani hukuk da dahil uluslar arası hukuka uygun biçimde siyasi ve diplomatik yollardan çözümü konusunda ısrar eder" cümlesi de eklendi.

Kararın AB açısından dorğudan hukuksal yaptırımı bulunmuyor. Ancak Türkiye’nin askeri operasyonuna AB penceresinden bakışı yansıtması bakımından siyasi önemi var. Öte yandan, AP ilk defa bir aday ülkeye karşı siyasi ve ekonomik yaptırım çağrısında bulunuyor. Ve yine bu kapsamda, uygulanma olasılığı az da olsa, 1 Ocak 1996'dan bu yana Türkiye ile AB arasında yürürlükte olan gümrük birliğinin askıya alınması seçeneği ilk defa açık biçimde gündeme taşınıyor.