Fetullah Gülen için skandal tanımlama

Fetullah Gülen için skandal tanımlama
Güncelleme:

Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan İnanç Özgürlüğü Raporu'nda FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen için "sürgündeki din adamı" tanımı yapıldı.

Amerika Dışişleri Bakanlığı İnanç Özgürlüğü Raporu yayınlandı. Toplamda 200 ülke ve bölgeye ilişkin değerlendirmelerde bulunulan raporda 22 sayfa yer ayrılan Türkiye’yle ilgili bölüm Türkiye’nin kendisini laik bir devlet olarak tanımladığına dikkat çekilerek başlıyor. Raporda aynı zamanda ülkede devam etmekte olan Olağanüstü Hal Uygulaması hatırlatılıyor ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana devam eden olan operasyonlara dikkat çekiliyor.

Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre; raporda “sürgündeki din adamı” olarak tanımlanan Fethullah Gülen ve cemaatine üye olduğu gerekçesiyle en az 50 bin kişinin polis tarafından gözaltına aldığı ya da tutuklandığı belirtiliyor. Türkiye’de din işlerinin düzenlendiği Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bulunduğu ve operasyonlar kapsamında bu kurumdan da dört binden fazla kişinin işten çıkarıldığı ifade ediliyor.

Türkiye'de devleti ele geçiren terör örgütünün liderini "sürgündeki din adamı" diye tanımlamak, yeni tartışma yaratacağa benziyor.

Türkiye’nin ayrıca bir grubun dini inançlarına saygısızlık yaptıkları gerekçesiyle bireyleri yargıladığı ve 1923’te imzalanan ve gayri Müslimlerin azınlık haklarını içermeyen Lozan Anlaşması kapsamında gayrimüslimlerin dini özgürlüklerini sınırlamaya devam ettiği öne sürülüyor.

RAPORDA ALEVİLER

Raporda Alevilere de yer veriliyor ve devletin Alevileri Müslümanlığa aykırı bir kesim olarak görmeye ve cemevlerini ibadet yeri olarak kabul etmemeye devam ettiği ifade ediliyor. Alevilerin şiddet tehdidiyle karşı karşıya oldukları belirtiliyor. Benzer şekilde Türkiye’deki azınlık inanç gruplarının kendi ibadet merkezlerini açmak, din adamlarını yetiştirebilmek ve çocuklarının zorunlu din derslerini almamasını sağlamak gibi konularda sıkıntılar yaşamayı sürdürdükleri belirtiliyor. Bu noktada 5 kilisenin de arazileriyle ilgili sorunlarının devam ettiği hatırlatılıyor. Buna karşın hükümetin azınlık grupların güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili devletin hizmet sunmaya ve bazı inanç merkezlerinin de yenilenmesi ve restore edilmesi için de kaynak sağlamaya devam ettiğine işaret ediliyor. Raporda Caferi inancına yönelik yayınlar yapan iki televizyon kanalının da terör propagandası yaptıkları iddiasıyla hükümet tarafından kapatıldığı hatırlatılıyor.

Raporda Türkiye’de Alevilerin, Yahudilerin, Protestanların ve Sünni Müslümanların da başta IŞİD olmak üzere çeşitli gruplar tarafından tehdit edildikleri ifade ediliyor. Bununla birlikte Yahudi karşıtı söylemlerin de devam ettiği bu çerçevede bazı televizyon yorumcularının ekranlarda ve gazetelerde 2016 darbe girişiminin arkasında Yahudilerin olduğu şeklinde iddialarda bulunmayı sürdürdükleri belirtiliyor. Rapora göre aynı kişiler İstanbul’daki Fener Rum Patriği’ni de benzer söylemlerle suçluyorlar. Bazı televizyon dizilerinde de özellikle Yahudilerle ilgili kışkırtıcı nitelikte yayınlar yapıldığına dikkat çekiliyor. Bu noktada “Payitaht” adlı dizide özellikle Yahudilerin kötülendiği ve şeytanlaştırıldığı belirtilirken Yahudi cemaatinde de bu durumdan endişe ve kaygı duyduğu ifade ediliyor. Raporda dikkat çekilen noktalardan biri de bazı Alevi vatandaşların yaşadıkları evlerin kapılarına çarpı (X) işareti yazılmış olması. Kimliği belirsiz kişilerin Türkiye’de Ortodoksların, Katoliklerin, Protestanların ve Alevilerin ibadet yerlerine saldırarak zarar verdikleri, Malatya’da bir Protestan kilisesinin saldırıya uğradığı ifade ediliyor.

Raporda ayrıca Türkiye’de inanç özgürlüğü konusunda yaşanan sorunlarla ilgili olarak Amerika’nın sürekli bir biçimde Türkiye’ye uyarılarda bulunduğuna dikkat çekiliyor. Amerikan Büyükelçisi de dahil olmak üzere Türkiye’ye ziyaretler gerçekleştiren Amerikalı diplomatların ve elçilik görevlilerinin de Türk hükümet yetkilileriyle bu konuda devamlı iletişim halinde oldukları belirtiliyor. Amerikan hükümetinin Türkiye’yi inanç grupları üzerindeki baskıların kaldırılması, inanç konusunda ayrımcılık yapılmaması ve inanç gruplarına ait mülklerin iadesi konularında uyarılarda bulunduğu hatırlatılıyor. Amerikalı diplomat ve yetkililerin bu çerçevede Türkiye’de yaşayan Yunan Ortodokslar, Yahudiler, Ermeniler, Protestanlar, Aleviler ve Suriyeli Ortodokslar gibi çok sayıda azınlığa mensup grupların liderleriyle de temaslar bulundukları belirtiliyor.

TÜRKİYE’NİN İNANÇ DEMOGRAFİSİ

Raporda Türk hükümetinin 2017 Temmuz tarihli tahmini verilerine göre halkın yüzde 99’unun Müslüman olduğu bu çoğunluğun da yüzde 77,5’inin Sünni olduğu ifade ediliyor. Diğer inanç grubuna ait azınlıkların nüfusun yüzde 0,3’ünü oluşturduğu yüzde 2’lik bir kesimin de Ateist olduğu belirtiliyor. Raporda Türkiye’de nüfusun yüzde 25 ila 31’lik bir kısmının da Alevi olduğu hatırlatılıyor. Yüzde 4’lük bir kesimin de Şii Caferi olduğu ifade ediliyor.

Rapora göre Fethullah Gülen grubuna mensup kişilerin toplam sayısının da 4 milyon kadar olduğu tahmin ediliyor. Farklı inanç gruplarına mensup kişilerin İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde ve Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde yaşadıkları belirtiliyor. Rakamların yaklaşık oldukları vurgusu yapılarak Türkiye’de; 90 bin Ermeni Ortodoks, 25 bin Katolik, 25 bin Suriyeli Ortodoks ve 16 bin Yahudi vatandaşın yaşadığı ifade ediliyor.

RAHİP BRUNSON VURGUSU

Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın İnanç Özgürlüğü Raporu’nun Türkiye kısmında dikkat çekilen konulardan biri de Türkiye’de FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Rahip Andrew Brunson. Raporda Amerika Dışişleri Bakanı’nın 15 Ağustos tarihinde Amerikalı rahibin serbest bırakılması çağrısında bulunduğu hatırlatılıyor. Raporda Amerikan hükümetinin de bu davayla ilgili olarak hukuk dışı değerlendirmesini yaptığı belirtiliyor.