Dolar/TL için korkutan ifade: ''Sınırı geçerse vay halimize!''

Dolar/TL için korkutan ifade: ''Sınırı geçerse vay halimize!''
Güncelleme:

Dolar kuru fiyatlarında kritik gelişmeler sürerken 2 ekonomist, her geçen gün rekor tazeleyen dolar kuru için çok kritik seviyeyi verdi. Zelyut dolar kuru için seviye verip 'vay halimize' dedi.

Dolar/TL’de bugün yeni bir rekorun kırılmasıyla iç piyasada daha da hareketlendi. Bugün, serbest piyasada dolar kuru ABD Hazine tahvil faizlerinde yükselişle beraber yeniden 8,90’nın üzerine tırmandı. Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile beraber yükselmeye başlayan dolar kuru fiyatları her geçen gün yeni rekor tazeliyor. 

DOLAR KURUNDA HANGİ SEVİYE ÇOK KRİTİK?

Dolar kuru, bugün gün içi en yüksek 8,93 TL en düşük ise 8,86 TL’yi gördü. Dolar kuru dünü 8,89 TL ile kapatmıştı. Peki, dolar kurunda bu yükseliş devam edecek mi? Dolarda en kritik seviye neresi? Dolar fiyatları daha da yükselecek mi? Dolarda hangi seviye çok kritik? O seviye aşılacak mı?

 DOLAR KURU İÇİN “VAY HALİMİZE” UYARISI

Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş ve Ekonomist Evren Devrim Zelyut, dolar kurunu değerlendirdiği yayında dolar kuru için çok kritik değerlendirmeler yaptı. “Dolar orayı geçerse vay halimize” başlıklı yayında dolar kuru için kritik seviyeye yer verildi. Bakırtaş, Türkiye’de dolar kurunun 9,40 geçmesi halinde sanayide maliyet artacağını ve Türkiye’de büyük firmalarının iflasının söz konusu olabileceğini belirtti.

DOLAR KURU İÇİN KRİTİK RAKAMI VERDİ

Dolar kuru için kritik seviyeyi veren Bakırtaş, “Başta 9,40 gibi ihracatçının lehine olacak bir şey gibi gözükse de ihracatçının lehine olmayacak. Çünkü Bizim üretimimizin çok önemli kısmı dışarıdan aldığımız malları, ara malları ve yatırım malları ile bir üretim yapıyoruz. Ağırlıklı olarak ara malları alıyoruz, bunları çok az işleyip dışarı satıyoruz. O nedenle oradaki maliyetler yükseldiği için bunu yapacak ürünlere, ürünlerin maliyetlerini yükseltecek. Yükselttiği için bizim avantajımız da ortadan kalkacak.” dedi.

Ekonomist Evren Devrim Zelyut ise, “Dolar kuru 9’u falan geçerse artık ben vay halimize diyeceğim. Neden vay halimize? Bizim girdi maliyetlerinden dolayı firmaların bunu tolere etme şansı kalmayacak.” yorumunda bulundu.

ZELYUT VE BAKIRTAŞ'TAN DOLAR KURU İÇİN FLAŞ UYARILAR

Evren Devrim Zelyut ve Tahsin Bakırtaş’ın ortak yayında karşılık yaptıları dolar kuru değerlendirmesi şöyle:

 Tahsin Bakırtaş: “İki temel değişken olan döviz kuru ve enflasyon da hükümet politikaları başarısız oldu. Enflasyonu düşünemediler, döviz kurunu da istikrarlı hale getirip onların hedeflediği kurun üzerinde bir kurla karşılaştır ve yakın gelecekte bu ikisinde düşme olasılığı neredeyse yok gibi hatta yükseleceği garanti gibi bir şey. Bu nedenle seçime giden bir Türkiye'de ne yapacak? Halkı hoş tutacak bir politika geliştirmesi gerekiyor. Bu politikayı neyle geliştirebilir? İstihdam yaratma yani diyor ki bari insanlar daha yüksek fiyatlarla mal satın alıyorlar bari bunların cebine biraz para koyalım ki en azından bunları hoş tutmanın yolunu bulalım ama bununda olma şansı pek yok gibi görünüyor.

Çünkü buradaki izlenen politika şu; faizleri düşürerek, döviz kurunu yukarıya doğru giderek şu hedefleniyor. komşu fakirleşme politikası denilen bir şeydir bu. Makro ekonomi kitaplarında öyle anlatılır. Siz ulusal paranın değerini düşürürsünüz. Düşürdüğünüz zaman ne olacak, dışarıdan oluşan talep içe yönelecektir. İnsanlar ne yapacak, komşunun ürettiği malı içeride bizler üreteceğiz. İçeride bizim yurttaşlarımızın ürettiği için bunlar ne olacak daha fazla yanında insanlar çalıştıracak. Bunun olma olasılığı var mı acaba? Bunu tartışmak gerek çünkü baktığımız zaman dövizin fiyatını artırdığımız zaman yani ulusal paranın değerini düşürdüğümüz zaman uluslararası rekabet piyasalarında rekabet gücümüz artacak ve bizim mallarımız daha fazla satılacak bu öngörü olacak. Bunun olma şansı var mı?

Bunu sorduğumuzda Türkiye'nin üretim yapısına baktığımızda bunun olma olasılığının çok düşük olduğunu görüyoruz. Çünkü Türkiye'nin üretim yapısı ithalata bağlı bir üretim yapısına sahip. Yani siz ara mal alacaksınız dışarıdan yatırım malı alacaksınız, onunla üretim yapacaksınız, bunu satacaksınız. Türkiye'nin ihracat yapısına baktığımız zaman iki temel sektör belirliyor Türkiye'nin ihracatını. Otomotiv, elektrik, elektronik, telekomünikasyon bunların hepsinde de zaten istihdam yaratma potansiyeli olan sektörler değil bir avuç patronun cebine para giriyor, para çıkıyor bu.

Bunun yaygın olarak yapabilmenin yolu tekstil gibi daha çok emek yoğun sektörlerde bunu yapabilirsiniz. Bu istihdam yaratacak bir yapıyı ortaya çıkarabilir. Bugün gördüğümüz Türkiye'nin kısa vadede ihracat sektörlerinde bir değişme olma şansı yok ya da işte yüksek teknoloji dediğimizde Aselsan tarzı şeyler yapıyoruz. Aselsan’da çalışan da belli yani yaygın bir kısa vadede hükümeti kurtaracak bir istihdam artışını şimdi ortaya çıkaracak bir çıkma şansı yok. Siz fiyatınızı yükselttiğiniz zaman bu dönecek. Türkiye'de önce yurtiçi fiyatları artacak, yani yurt dışından kaynaklı ithalattan kaynaklı ithalat maliyetini artırıcı etki yapacağı için ithalat kaynaklı fiyatlar artacak. Bu eninde sonunda TÜFE’yi artırmak zorunda. Bugün baktığınızda 415 tane TÜFE malın ortalaması ağırlıklandırılmış ortalaması yüzde 19,58 olarak görünüyor ama medyan ortalaması yüzde 22’nin üzerinde.

TÜİK rakamlarına göre söylüyorum. TÜİK rakamlarının ne derece doğru olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Birde çekirdek enflasyon hesabı i yapıyorlar. Çekirdek enflasyonda 268 ürün var onunda ortalaması yüzde 23 geliyor. Bu şunu gösteriyor yani yaygınlaşan bir enflasyon Türkiye'de var. Hemen hemen bütün, halkın deyimiyle iğneden ipliğe her şeye fiyatı artmış ve artma olasılığı da giderek yükseliyor ve bu kalıcı hale gelecek.

 Türkiye'de enflasyonun 2 temel değişkeni var. Bunların bir tanesi dolar kurudur diğeride yüksek kar marjı vardır. Yüksek kâr marjlarını Türkiye’de düşürmenin yolu başkadır. Sağlıklı bir ekonomi ortaya çıkarırsanız bu kendiliğinden zaten düşer ancak sağlıklı bir ekonomi ortaya çıkaramazsınız o zaman insanlar kısa vadede kısa kazançlar elde etme yoluna gidiyorlar ve bu da yüksek kar marjları ortaya çıkıyor. Diğer yandan 3 ay sabit tutunuz faizi sonra ne yaptınız 100 puan düşürdünüz, 200 puan daha düşme olasılığı yüksek. 300 puan öngörülüyor yıl sonuna kadar... Şimdi düşürdüğünüz zaman ne olacak dışarıda para akışı olacak mı?

Dışarıdan para akışı olmayacak, tam aksine çıkış olacak. Böylesi bir şeyde ne olacak? Türkiye ekonomisi ani bir krizle karşı karşıya kalabilme olasılığı çok yüksek. Bu genel teoride var olan bir şeydir. Bugün eğer siz rezerv paraya sahip olan bir ülke değilseniz, sizin tasarruflarının yüzde 100 olsa bile ki olmaması da yok, çok yüksek de olsa dış borca ihtiyacınız var. Çünkü ticareti dövizle yapıyoruz yani sizin olmayan rezerv parayı ne yapıyorsunuz? Siz normal olmayan özel parayla yaptığınız zaman dövize ihtiyaç şimdi ortaya çıkıyor. Bu da dövizin gelmenin koşulları da Türkiye gibi ülkelerde çok güvenliği ve yüksek getiri oranlarına bağlıdır. Bunun her ikisini de ortadan kaldırdığınız zaman bugüne kadar yüksek faizle bunu götürdünüz birkaç ay ama onu da ortadan kaldırdığınız zaman Türkiye'ye para girişinin olma şansı var mı?

Yok. Olmadığı zaman ne olacak? Dövizde yüksek bir artış meydana gelecek ve bunun sonucunda dövizdeki yüksek artış ithal mal fiyatlarına yansıyacak ithal mal fiyatlarına yansıdığı zaman sizin maliyetleriniz yani üretimdeki maliyetlerimiz yükselecek. Üretimdeki maliyetleriniz yükselme sizin o başta döviz kurundan kaynaklı avantajınızı ortadan kaldıracak ve gene aynı noktaya döner hale geleceksiniz.

Bu şunu ortaya çıkarıyor; kısa vadede Türkiye'nin bir istihdam artışı söz konusu değil. Olma şansı yok. Gene geçmişe baktığımız zaman şunu zaten görüyoruz, AKP iktidarı döneminde, AKP’nin altın yılları denilen Babacan'ın da altın yılları olarak adlandırılan yıllarda Türkiye'nin istihdamı artmamış, aksine azalmış.

 Nedeni; tamamen ihracat da ihracata yönelik sektörlerle ekonomi canlandırmışlar da onun için. Tekstil gibi, tarım gibi istihdamı artıracak alanlara Türkiye'nin üretiminin yöneltmek gerekiyor. Yoksa Toyota gibi Tofaş gibi OYAK gibi ya da Vestel gibi kuruluşların yapacağı üretim Türkiye'de istihdam yaratması söz konusu değildir. Bellidir yani bir fabrikada, otomotiv fabrikasında kaç tane Türkün çalışacağı 3 aşağı 5 yukarı bellidir. Koca Toyota'da 300 tane Türk çalışıyor kadar. Bunu artması söz konusu değil.

O nedenle istihdamı yaratacak ve kısa vadede halkın cebine para koyacak politikaları bunun olmadığı o nedenle sert 1 kış geçecek dememin nedeni o. Burada o saray ve çevresinin iktisatçılarının, uluslararası iktisat kitabının bir kısmını okuyup öteki kısmını okumadığı ortaya çıkıyor. Bu nedenle benim öneri, Türkiyede maalesef kitap okuma alışkanlığımız yok. Yarım yamalak okuyoruz, uluslararası iktisat kitabının tamamını okumalarını öneriyorum. Çünkü orada bu anlattıklarımın o boyutu da var. O boyutu okudukları zaman görecekler ki bu politikanın Türkiye ve benzeri ülkelerde işe yaramayacaktır.”

DOLAR KURU 9 TL’Yİ GEÇERSE VAY HALİMİZE

Evren Devrim Zelyut: “Hocam benim anladığım ilk önce şunu bir açığa kavuşturayım. Tofaş, Vestel örneklerini verirken bunların yarattığı bir istihdam var ama bunu kabul ediyoruz. Elbette binlerce kişi çalışıyor ama bir tarımın, bir tekstilin bütün Türkiye'ye yayılmış, bütün illere yayılmış yaratacağı istihdamla farklıdır. Yani bunlar teknoloji yoğun firmalar ama bize emek yoğun çalışan işler lazım ki bu işsizliği kısa vadede bir çözelim diye işaret ediyorsunuz…

Hocam şimdi ekran önümde dolar kuru 8,90’nın bir ara üstüne çıktı. Yani ben şöyle düşünüyorum dolar kuru 9’u falan geçerse artık ben vay halimize diyeceğim. Neden vay halimize, sizin anlattıklarınızdan anladığım ki bende buna benzer görüşler dile getiriyorum. Bizim girdi maliyetlerinden dolayı firmaların bunu tolere etme şansı kalmayacak. Peki, sizce o stop dediğimiz hadise özellikle firmalar şimdi stokları da yavaş yavaş eritecek. Şimdi stoklar olduğu için bu yükselen dolar kuru çok fazla can yakmıyor ama ne zamandan sonra hangi seviyeden sonra artık dayanılmaz bir acı vermeye başlar Türk firmaları için ve büyük bir enflasyon yaratıp o dediğiniz ani duruşu sağlar. Kur olarak aklınızda ne var hocam?”

BAKIRTAŞ: DOLAR 9,29’U GEÇERSE İFLASLAR BAŞLAR

Tahsin Bakırtaş:  “Dolar kuru 9,2940’ı geçerse, bu firmalar için maliyetlerinin önemli oranda artmasını ortaya çıkarır ve bu da Türkiye'de yani geçen biz Türkiye'de tam kapanma yapmadık yani fabrikaları çalıştırdık, fabrikaları çalıştırdığımız için biriken bir stok var ve bu ana kadar biriken bir talep vardı Avrupa'da, özellikle avrupa'da bu onunla karşılanıyordu. ama Avrupa'da artık talep ortadan kalkıyor çünkü o doğmamış talep hep doymuş hale gelecek ve dolayısıyla 2022’nin başından itibaren hem Avrupa'daki talep doymuş talep ortadan kalktığı için bizim normal bir talep söz konusu olacak hem de bizim bugüne kadar yarattığımız fiyat avantajı ortadan kalkacak. Başta 9,40 gibi ihracatçının lehine olacak bir şey gibi gözükse de ihracatçının lehine olmayacak. Çünkü Bizim üretimimizin çok önemli kısmı dışarıdan aldığımız malları, ara malları ve yatırım malları ile bir üretim yapıyoruz. Ağırlıklı olarak ara malları alıyoruz, bunları çok az işleyip dışarı satıyoruz. O nedenle oradaki maliyetler yükseldiği için bunu yapacak ürünlere, ürünlerin maliyetlerini yükseltecek. Yükselttiği için bizim avantajımız da ortadan kalkacak ve dolayısıyla birde başka bir boyut var. Yani Türkiye'de özel sektör ağırlıklı olarak kredi ile çalışıyor. Aldığı krediler var, o krediler zamanla geri dönecek. Baktığınız zaman pandemi döneminde kamu kesiminin vermiş olduğu daha çok kamu bankalarının düşük faizlerle vermiş olduğu krediler var. Bugün baktığınız zaman onu görüyorsunuz Türkiye'de kamu bankalarının karlılığı çok düşmüş. Bu ne yapacak? Başka bir şeyi de tetikleyecek yani o kredileri geri vermeme. Özel sektörün bunları ödememekle karşı karşıya kaldığı zaman bu bankacılık sektörü üzerinde büyük bir yük oluşturmaya başlayacak ve Türkiye’de büyük firmaların bile iflaslarıyla karşı karşıya kalınabilecek bir süreç başlayabilir ki bütün dünyada da ünlü ekonomistlerin dikkat çektiği nokta aslında. Yani krizden bu pandemi ile ortaya çıkan senaryolardan bir tanesi o. Yani bu büyük şirketlerin bile iflaslar gündeme getirmek zaten küçük firmaların ayakta kalması söz konusu değil. Yani Türkiye'nin üretim yapısına baktığımız zaman üretiminde ağırlıklı olarak küçük ve orta boy işletmeler yer aldı. Bugün Türkiye'nin ihracatını da sürükleyen ağırlıklı sektörler ve istihdam yaratan sektörler var. Onlar tabiki kredilerde bir kesintiye uğraması o üretim yapısını kesintiye uğratacak ve krizi yaygınlaştıracak bir yapıyı ortaya çıkaracaktır. Onun için bu ekonomik tablonun uzun sürede gitme şansı yoktur. Onun için Türkiye'nin 2021 içinde birseçimi mahkumiyeti de vardır.”

Evren Devrim Zelyut: “Hocam Aykut Erdoğdu diyor ki fay hatları harekete geçti. Yani sizin dediklerinize benzer şeyler diyor. Benim şuan gerçekten çok moralim bozuldu. Yani 9:20-9,40 bu işte sanayinin son direnme noktası. Bu olay kopar gider diyorsunuz yani ama enerji fiyatları rekor kırıyor. Doğalgaz bu sabah yine rekor kırdı. Petrol 80 doların üstünde kalıyor. Allah yardımcımız olsun.

Erdoğdu, Erdoğan biliyor bu işi, hayatta diyoe seçime götürmez ama onun her seçime götürmesi burada 1 ay, 2 ay, 3 ay bile oturması işte çok büyük bedel yaratacak. Krizle gelip, krizle gitme durumu olacak gibi okuyorum.”

Tahsin Bakırtaş: “Bütün koşullar Türkiye'nin seçime gitmesini gerekli kılıyor ama gitmiyorsa Türkiye'de maliyet yükseliyor. Avrupa Birliği ile ilişkileri iyi kuracak. Dünyayla bütünleşik bir iktidar Türkiye’de O para akışını en azından kısa vadede para akışını sağlayarak Türkiye'nin o bozulan çarklarının yeniden işlemesini gündeme getirebilir? O Türkiye'yi rahatlatır ve krizden çıkarma yolunu açabilir. İşte o olanak olarak ortadan kalkıyor. Bu çok kötü bir şey.”