Küresel risk uzmanından dikkat çeken soru: ''Kaynağı belirsiz döviz nerede ?''

Küresel risk uzmanından dikkat çeken soru: ''Kaynağı belirsiz döviz nerede ?''
Güncelleme:

Küresel risk uzmanı Dr. Wolf Piccoli, Türkiye'nin 2023 yılı ekonomik verilerini işaret ederek "Asıl dikkat çeken, ocak ayında hiç net hata ve noksan, yani kaynağı belirsiz döviz girişi kaydedilmemiş olunması" dedi.

Türkiye'nin gözü 14 Mayıs'taki cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerindeyken, ekonomik göstergeler alarm vermeye başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeni ekonomi modeli ile Türkiye'nin "cari fazla" vereceği açıklamalarının ardından Ocak 2023, Türkiye tarihinin en büyük cari açığının verildiği ay oldu. Geçen yılın ocak ayına göre yüzde 43 büyüyen cari açık, 9 milyar 849 milyon dolara ulaştı.

Küresel risk uzmanı Dr. Wolf Piccoli'ye göre bu gelişmeler TL üzerindeki baskıyı daha da artırarak Erdoğan'ın seçimlerle ilgili hesabını zora sokabilir.

'KAYNAĞI BELİRSİZ DÖVİZİN KAYDI YOK'

DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Piccoli, "Benim için cari açıktaki rekor sürpriz değildi. Biz bunu bekliyorduk zaten, hatta şubat ayında bunun daha da artması muhtemel. Asıl dikkat çeken, ocak ayında hiç net hata ve noksan, yani kaynağı belirsiz döviz girişi kaydedilmemiş olunması" dedi.

Piccoli, Erdoğan için 2022 yılı boyunca 25 milyar doları bulan kaynağı belirlenemeyen döviz girişinin cari işlemler açığının finansmanında kilit rol oynadığını hatırlattı.

'TL ÜZERİNDE BASKI YENİDEN ARTAR'

Kaynağı belirsiz bu paranın, cari işlemler açığının neredeyse yüzde 50'sini oluşturduğuna dikkat çeken Wolf Piccoli, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"Ocak ayında, ilk kez, ne olduysa bu kalem eksiye geçti. Yani kaynağı belirsiz döviz girişi durdu, hatta nispeten küçük bir meblağ da olsa ülke dışına çıkış olmuş. Peki, bu döviz kaynağının kesilmesi bir kereliğine mahsus bir durum mu? Yoksa bu kimin temin ettiği bilinmeyen kaynağın sonu muydu? İşte bu sorunun yanıtı kilit önem taşıyor. Eğer bu kaynak son bulduysa, hükümetin ciddi bir sorunu var demektir, çünkü Erdoğan'ın en azından mayıs ayına kadar bu kaynağa ihtiyacı var. Zira cari açık önemli ölçüde bununla finanse ediliyor. Şayet bu kaynak son bulduysa, işte tam da seçimlerden önce TL üzerindeki baskı yeniden artar. Şimdi bekleyip, ocaktan sonra net hata ve noksan dönüş yapmış mı, yapacak mı, onu izlemek lazım."

'SEÇİMLERİN ARDINDAN DAHA BÜYÜK SINAMALAR OLACAK'

Rekor kıran cari açık, yüksek enflasyon, yoksulluk, işsizlikle boğuşan Türkiye ekonomisi üzerindeki yük, 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin yol açtığı devasa boyuttaki yıkım nedeniyle katlanarak arttı. Birleşmiş Milletler'e göre (BM) depremlerin Türkiye'ye maliyeti 100 milyar doları aşacak.

Ekonomistler, hem AK Parti hükümetinin izlediği ekonomi politikaları hem de deprem nedeniyle Türkiye ekonomisinin çok daha kırılgan hale geldiğine dikkat çekiyor. Bu yıl yapılması gereken 190 milyar doları aşkın dış borç ödemesini hatırlatan uzmanlar, rekor dış kaynak ihtiyacının daha da büyüdüğüne, borçlanma maliyetlerinin artabileceğine işaret ediyor, en geç seçimlerden sonra çok daha büyük sınamalarla karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunuyorlar.

TÜRK SERMAYESİ YURT DIŞINA GÖÇ EDİYOR

Ayrıca Marmara'da beklenen deprem de, Türkiye ekonomisinin kalbinin attığı İstanbul'daki sanayiciler ile finans kuruluşlarının tedirginliğini daha da artırıyor. Basına yansıyan haberlere göre bazı sanayiciler üretim tesislerini, bazı bankalar da merkezlerini İstanbul dışına taşımayı değerlendiriyor. Bazı şirketlerin Trakya'da, ya da Anadolu'nun farklı kentlerinde yer baktıkları aktarılıyor.

Son yıllarda hükümetin izlediği politikalar, yabancı yatırımcılar için Türkiye'yi öngörülemeyen ve güven duyulamayan bir ülke haline getirirken, yabancı doğrudan yatırımlarda büyük gerileme yaşandı. Diğer yandan, Türk sermayesinin yurtdışına göçünün de giderek ivme kazanması dikkat çekiyor.

ekonomim.com'un haberine göre, yurtdışına yapılan yatırımların, gelen yatırımlara oranı, 2022'de rekor kırarak yüzde 61,9'a ulaştı.

'TÜRKİYE'DE BUGÜNE KADAR BÖYLE ŞEYLER DUYMAMIŞTIM'

Türk ekonomisindeki gelişmeleri yakından izleyen ekonomist Timothy Ash de, Türkiye'ye yaptığı araştırma gezisi sırasında Türk şirketleriyle yaptığı görüşmelerde, operasyonları yurtdışına taşıma eğilimini bizzat gözlemlediğini, hatta büyük şaşkınlık yaşadığını anlattı.

DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Ash, "Ziyaretim sırasında pek çok Türk şirketinden, artık Türkiye'de iş yapmanın çok zorlaştığını, Türkiye'nin rekabetçi olmadığını ve bazı operasyonlarını ülke dışına taşımayı düşündüklerini dinledim. Büyük şaşkınlık yaşadım, çünkü 2000 yılından beri bu ziyaretleri gerçekleştiriyorum, kimi zaman yaşanan siyasi çalkantılara rağmen görüştüğümüz şirket ve banka temsilcileri hep bize ‘önemli değil, biz alışkınız, baş edebiliyoruz' derlerdi ama bu sefer ilk kez ‘bu defa artık bizim için de baş etmesi çok güç' dediler. Türkiye'de bugüne kadar hiç böyle şeyler duymamıştım…" diye konuştu.

'ŞİRKETLER ÇILGIN POLİTİKALARLA BAŞ EDEMİYOR'

Londra merkezli Bluebay Asset Management'ın Gelişmekte Olan Piyasalar Kıdemli Stratejisti olan Ash, AK Parti hükümetinin seçimlere kadar kurda dalgalanma olmamasını sağlamaya çabaladığını, ancak aylık enflasyonun çok yüksek olduğunu belirterek Türkiye'deki şirketlerin rekabet gücünün gerilediğine dikkat çekti.

Ash, "Ayrıca Türkiye'deki şirketler, hükümetin çılgın para politikalarından, sürekli değişen düzenlemelerden, asgari ücretteki artışlardan şikayetçi olduklarını, bunlarla artık başa çıkmanın çok zor olduğunu söylüyorlar" dedi.

'KILIÇDAROĞLU KAZANIRSA BATI'DAN CİDDİ FİNANSMAN GELEBİLİR'

Türk iş dünyası gibi uluslararası yatırımcılar da bundan sonra atacakları adımlar için Mayıs'taki seçimleri bekliyor.

"Türkiye seçimleri çok büyük önem taşıyor" diyen Timothy Ash, yabancı yatırımcılar açısından özellikle iktidarın devam edip etmeyeceğinin ve yeni dönemde izlenecek ekonomi politikalarının büyük merak konusu olduğunu söyledi.

Bununla birlikte Ash, muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimleri kazanması halinde Türkiye'nin Batılı müttefikleriyle yeni bir başlangıç yapabileceğini, bunun sonucunda Batı'dan Türkiye'ye ciddi finansman gelebileceğini vurguladı.

 

DW Türkçe