Merkez Bankası Başkanı beklenen açıklamayı yaptı

Merkez Bankası Başkanı beklenen açıklamayı yaptı
Güncelleme:

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, "Hizmet sektöründeki açılma ve turizmin katkısı ile beraber istihdam piyasası salgın dönemi etkilerini büyük ölçüde atlattı" açıklamasını yaptı.

Finansın Geleceği Zirvesi’nde konuşan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "Geldiğimiz noktada bazı makro ekonomik değişkenleri karşılaşmalı incelediğimizde Türkiye'nin performansını göreceğiz. Türkiye 2020'de pozitif büyüyen 2 ekonomiden biri olmuştur" açıklamasında bulundu.

Kavcıoğlu, "Salgın dönemi 2008'den daha maliyetli oldu" ifadesini kullandı. Kavcıoğlu, sürpriz faiz indirimiyle ilgili ilk açıklamasını yaparak, "Faiz indirimi kararıyla salgının ekonomik etkilerini gidermek için ilk aksiyonu aldık." dedi.

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, "Talebin canlı olduğu sektörlerde fiyatlarda daha yüksek artışlar görüyoruz" ifadelerini kullandı.

 Kavcıoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar:

Küresel enflasyonun ivmelendiği bir süreci halen yaşıyoruz. Küresel üretim talep artışına yetişemedi. Pandemide politika tepkileri çok güçlü oldu. 

Birinci dönem ekonomilerin tarihte görülmemiş şekilde durma noktasına geldiği dönem olmuştur. Pek çok önlemler alındı. 2. dönem aşılama ile toparlanmanın hızlandığı talep artışına cevap verilemedi, küresel enflasyonun ivmelendiği süreç olarak devam etmektedir. 

Merkez Bankaları maliyetli sürecin ardından enflasyonu kontrol etmek gibi zorlu bir görev üstlenmiştir. Salgının dünya genelinde yayılması belirgin yavaşlamaya neden olmuştur. 2008 krizinden farklı olarak salgın döneminin ekonomik açıdan daha da maliyetli olduğunu söyleyebiliriz. 

Devamında belirsizliklerdeki artış, firmaların nakit akışındaki bozulma talepte de problemlere neden olmuştur. 2020 mart içinde hizmetler sektörünün zayıflamasına neden olmuştur. 

Hizmet sektörünün emek yoğun sektör olması istihdam açısından maliyetlerinin de çok ötesinde olmasına neden olmuştur. Bu süreçte merkez bankaları varlık adımları gibi genişleyici politika adımları atmıştır. Krize ilk tepkiler faiz indirimiyle verilmiştir. 

Para piyasasında sıkışmayı önlemek için merkez bankalarının repo yoluyla daha çok fonlama yaptığı ve fonlamaların vadesini uzattığı görülmüştür. Merkez bankalarının bu müdahalesi yerinde ve önemli olmuştur. 

Politika faizleri aşağı çekilirken, 2008 krizinden sonra görülen düzeyin de altına indiğini görüyoruz. Türkiye'de faizlerin indirilmesiyle Merkez Bankası faiz indiren ülkeler arasında yer almıştır. 

Salgın döneminde ülkeler doğrudan kamu harcamaları ve teşviklerle ekonomilerini desteklediler. Gelişmiş ülkelerde milli gelirin yüzde 20'sini aşan kamu desteği görülmektedir. 

ABD'de yüzde 25 oranında kamu harcaması ve vazgeçilen gelirler olarak karşılandığını görüyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerde çeşitli tedbirlerle ekonomilerin desteklendiğini görüyoruz. 

Aldığımız faiz indirimi ile salgına yönelik ilk tedbir paketi uygulamaya alındı. Reel sektöre kredi akışının kesintisiz akışının temini tanındı. İhracatçılara nakit akışı imkanı sağlandı. 

Geldiğimiz noktada bazı makro ekonomik değişkenleri karşılaşmalı incelediğimizde Türkiye'nin performansını göreceğiz. Türkiye 2020'de pozitif büyüyen 2 ekonomiden biri olmuştur. 

Büyümedeki olumlu görünümün devam ettiğini görüyoruz. Avrupa'daki aşılamayla birlikte olumlu görünüm Turizm ve dış talep kanalları aracılığıyla çok büyük olumlu yansımaları gözlemlenmiştir. Net ihracatta da büyümeye olumlu katkı geldiğini görüyoruz.

Hizmetler sektörü istihdamı daha yavaş bir toparlanma sergilerken son dönemde güçlü bir istihdam artışı ile salgın döneminin kayıplarının telafi edildiği görülmektedir. Güçlü giden ihracatın yardımıyla sanayi sektörü istihdamı da güçlü seyretmektedir.

Tarım dışı istihdamın öncelikle sanayi sektörüne katkısıyla toparlanmaya başladığını, 2021 başında salgın öncesi döneme döndüğünü görüyoruz. 

Yüksek enflasyonun yansıması MB'ler tarafından yakından izlenmektedir. Enflasyonun yükselmesinde başlıca etkenlerden biri emtia fiyatları olmuştur. Toparlanmaya başlayan küresel taleple enerji ve enerji dışı emtia fiyatlarında artışı izledik.

Oluşan arz kısıtları yükselen fiyat üzerinde çok etkili oldu. Uluslararası nakliye fiyatlarının artması da etkili oldu. Türkiye'de ÜFE'deki gelişmeler kur ve emtia fiyatları ile büyük ölçüde açıklanırken, son dönemde bu iki belirleyicinin ÜFE açıklamada yetersiz kalması arz yönü ilave unsurlara işaret etmektedir.

ÜFE VE TÜFE arasındaki fark uzun dönem ortalamasının üzerinde seyretmektedir. Euro Bölgesinde ÜFE, TÜFE'nin dört katı civarındadır. Bu unsurlar önümüzdeki dönemlerde enflasyona düşürücü yönde etki edecektir.

Ağustosta enflasyon 0,30 puan artarak yüzde 19,25 olarak gerçekleşti. Bu dönemde çekirdek enflasyon göstergelerinden olan ve TÜFE'de işlenmemiş gıda ürünleri enerji, alkollü içecekler, tütün dışlanarak elde edilen üfe endeksi yıllık 0,05 puan düşmüştür. Bu dönemde B ve C çekirdek göstergelerindeki yıllık enflasyon sırasıyla yüzde 18,46 ve 16,76 olmuştur. 

Son dönemde belirli ürünlerdeki fiyat artışlarının tarihsel ortalamanın üzerine çıktığı görülmektedir. Enflasyona en çok katkı yapan ürünlere bakıldığında ağustos fiyat artışlarının 10 yıllık artışların 3-4 katına çıkmıştır. Arz kısıtları, emtia artışları sebep olsa da tek başına yeterli değildir. Salgından olumsuz etkilenen sonrasında açılan sektörlerde fiyatların artışını görüyoruz.

Yeniden salgın öncesi döneme geleceğini düşünüyoruz.. Gıda fiyatlarında küresel ölçekte artış gözlemliyoruz. Süre gelen kuraklık da fiyatları olumsuz etkiliyor. Tüketim sepetindeki gıda ağırlığı ülkelere göre değişmektedir. Farklı ülkelerde farklı şekilde etki etmektedir. Türkiye fiyatların en çok arttığı ülkelerin başında gelmektedir.

Son olarak rezervlerimiz 85-90 milyar Dolar seviyelerinden 30 milyar dolar artarak 120 milyar doların üzerine çıkmıştır.