Zincir marketlere kesilen rekor cezanın ''nedeni'' açıklandı

Zincir marketlere kesilen rekor cezanın ''nedeni'' açıklandı
Güncelleme:

Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, zincir marketlerin fiyatlar belirlenirken yaptığı anlaşmayla ilgili "Elde edilen belgelerde 'artırılan fiyatların rakiplerle eş zamanlı raflara yansıtılacağı' yönünde pek çok ifade bulunduğu görülmüştür" dedi.

Rekabet Kurulu tarafından zincir marketlerle ilgili yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. 5 zincir market ve 1 tedarikçi firmaya toplam 2 milyar 671 milyon lira idari para cezası verilmesine karar verilmişti.

Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, Rekabet Kurulu tarafından zincir marketlere kesilen 2,7 milyar liralık rekor cezanın fahiş fiyat artışından değil, kartelleşme suçundan verildiğini belirterek, "Her şey usulüne uygun şekilde yapılmıştır. Yakın tarihte aynı pazarda, aynı türde ihlalin tespit edildiği diğer bazı rekabet otoriteleri tarafından yüzde 3'ten yüzde 7'ye kadar para cezası uygulanmıştır." dedi.

Zincir market ve tedarikçi teşebbüslere yönelik soruşturmada sözlü savunmalar alınmıştı. Söz konusu firmaların fiyatlar belirlenirken anlaşma yaptığı tespit edilmişti.

Rekabet Kurumu (RK) Başkanı Birol Küle, Rekabet Kurulu tarafından zincir marketlere kesilen 2,7 milyar liralık rekor cezanın ardından yaşanan tartışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Soruşturma sürecine ilişkin bilgi veren Küle, 5 perakende zincirine ve 1 tedarik şirketine idari para cezası verilmesiyle sonuçlanan soruşturma sürecinin yaklaşık 19 ay önce, 31 Mart 2020'de Kurul tarafından alınan ön araştırma kararıyla başladığını söyledi. Ön araştırma raporunun 7 Mayıs 2020'de Rekabet Kurulunda görüşülmesi sonucu 30 teşebbüs hakkında soruşturma kararı verildiğini ifade eden Küle, yaklaşık bir yılda hazırlanan soruşturma raporunun 31 Mart 2021'de uzmanlar tarafından hazırlanıp tamamlandığını bildirdi.

Küle, "Yani aslında karardan tam 7 ay önce, bugün karara konu olan ihlal tespitlerinin yer aldığı rapor taraflarla paylaşılmıştır. Konu bugünün konusu değildir. 2018 yılına kadar geriye giden delil niteliğindeki yazışmalar ele geçirilmiştir. Bildiğiniz üzere nihai karar 28 Ekim'de alınmıştır. Soruşturma sürecinde iddia konusu eylemlerle ilgili olarak taraflardan üç yazılı, bir sözlü olmak üzere toplam 4 savunma alınmıştır. Kanunun öngördüğü usulü süreçlerin tamamlanması sonucu alınan nihai karar, yaklaşık 19 aylık bir zaman dilimini kapsayan inceleme sonucunda verilmiştir." diye konuştu.

Kamuoyunda sürekli fahiş fiyat konusunun gündemde olduğuna dikkati çeken Küle, şu bilgileri verdi:

"Bu konuya açıklık getirmekte fayda var. Rekabet Kurumu tarafından yapılan tespitlere göre, ihlal konusu davranışlar nedeniyle fiyatların tüketici aleyhine yükseltildiği görülmekle birlikte, bu fiyatların 'fahiş' olup olmadığına dair bir değerlendirme, vurgu ya da fiyatların seviyesine bağlanmış herhangi bir sonuç bulunmamaktadır. Soruşturmada rekabet hukukunda fahiş ya da aşırı fiyat olarak geçen bir ihlal türü incelenmemiştir. Nitekim bu ihlal türü kanunumuzda 6'ncı maddesindeki hakim durumun kötüye kullanılması kapsamında bir ihlaldir. Oysa mevcut soruşturma, kanunun 4'üncü maddesi çerçevesinde yürütülmüştür. Soruşturma sürecinde, fahiş fiyat ya da fiyatların seviyesi değil, bu fiyatların rakipler arasında doğrudan veya dolaylı temaslar yoluyla sağlanan koordinasyon/eşgüdüm sonucunda belirlenip belirlenmediği araştırılmıştır."

"PİYASA ORGANİZE EDİLDİ 

Küle, marketlerin fahiş fiyat sebebiyle haksız olarak cezalandırıldıklarına ilişkin iddialarına da yanıt vererek, şunları kaydetti:

"5 perakendeci teşebbüs arasında doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla dolaylı temaslar yoluyla, satış fiyatlarının ve fiyat artışlarının koordinasyonunun sağlandığı, elde edilen belgelerde 'piyasanın organize edildiği', 'artırılan fiyatların rakiplerle eş zamanlı raflara yansıtılacağı' yönünde ve benzer nitelikte pek çok ifade bulunduğu, zincir marketlerin fiyat hareketlerinin de bu bulguları büyük ölçüde teyit ettiği görülmüştür.

Ayrıca yine doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla geleceğe dönük fiyatlar, fiyat artış tarihleri, dönemsel kampanyalar ve indirimler gibi rekabete ilişkin hassas bilgilerin paylaşıldığı, fiyat indirimine giden veya pazar genelinde fiyatların arttığı dönemde henüz fiyat artışı yapmayan zincir marketlerin fiyatlarına tedarikçiler aracılığıyla müdahale edilerek söz konusu zincir marketlerin fiyatlarının tüketiciler aleyhine yükseltilmesinin sağlandığı, nitekim bu durumun genellikle 'bozuk fiyatların düzelttirilmesi' şeklinde belgelere yansıdığı tespit ediliyor. Tabii ki buradaki bozuk fiyat ifadesinden düşük fiyatların kastedildiğini açıklamama sanırım gerek yok."

Soruşturma tarafı bir tedarikçi teşebbüsün ise kendi ürünleri bakımından zincir marketler arasında satış fiyatlarına ve fiyat artışlarına yönelik gerçekleşen koordinasyonun sağlanmasında ve sürdürülmesinde rol oynadığı ve perakendecilerin geleceğe dönük satış fiyatları ve fiyat artış tarihleri gibi rekabete hassas bilgilerin paylaşımına aracılık ettiğinin belirlendiğini vurgulayan Küle, "Bu ihlal türü rekabet hukukunda kartel olarak bilinen, rakipler arasında fiyatların veya miktarların tespiti, müşterilerin ya da bölgelerin paylaşılması, ihalelerde danışıklı hareket edilmesi gibi konularda gerçekleşen rekabeti kısıtlayıcı anlaşma veya uyumlu eylemleri kapsamaktadır. Soruşturma kapsamında ise fiyatların tespit edilmesi hususu, fiyat artış oranları veya tutarlarının ya da fiyat değişikliği tarihlerinin koordinasyonu gibi davranışları içermektedir." değerlendirmesinde bulundu.

"KARTEL ANAYASA'YA GÖRE SUÇTUR"

Öncelikle bazı kesimlerin, kendilerinin "kartel" olarak nitelediği bu davranışları "Piyasanın olmazsa olmazı", hatta "Düşük fiyatların garantisi olduğunu" savunmalarını gülümseyerek izlediklerini belirten Küle, Anayasa'nın "Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır, piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler." maddesini anımsattı.

Küle, Anayasa'da devletin fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleyeceğinin açıkça hükme bağlandığına dikkati çekerek, "Her şeyden önce kartel Anayasamıza göre suçtur." dedi.

Bu durumun Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'a göre de hukuka aykırı ve yasak olduğuna dikkati çeken Küle, kanunun amacının da mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları, piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek olduğunu dile getirdi. Küle, kanunun Kurula da bu ihlallere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp, bundan sorumlu olanlara idari para cezaları uygulama görevini verdiğini söyledi.

"TEDARİKÇİLERE İLİŞKİN AYRI SORUŞTURMA YÜRÜYOR"

Soruşturma kapsamında sadece tek bir tedarikçiye ceza kesilmesi ve ceza miktarlarının yüksekliğine ilişkin yorumları da değerlendiren Küle, şunları kaydetti:

"Soruşturmamız 30 teşebbüs hakkında yürütüldü ve karara bağlandı. Bu teşebbüsler arasında sadece 5 market ve 1 tedarikçi firma hakkında somut deliller elde ettik. Diğer teşebbüsler hakkında somut deliller elde edilemediği için ceza uygulanmadı ama bu kapsamda iki konuya açıklık getirmekte fayda var.

Marketlere verilen cezada geçen belgeler sadece bir tedarikçiye yönelik belgeler değildi. An itibarıyla yine benzer bir ihlal türüne yönelik bir eylem içinde bulunduğu şüphesiyle 14 tedarikçi teşebbüsün taraf olduğu 26 Nisan 2021'de alınan kararla başlatılan soruşturma Kurumumuzca halihazırda yürütülmektedir. Soruşturma raporunun hazırlanma süreci devam etmektedir."

Ceza miktarı konusuna da değinen Küle, şunları söyledi:

"Cezalarımızı gerçekleşen cirolar üzerinden bu yönetmeliğe göre belirliyoruz. Kartel ağır bir ihlaldir ve ceza oranları yüzde 2 ila yüzde 4 arasında belirlenir. İhlalin süresi bir yıldan fazla ise bu oran yarım kat, 5 yıldan fazla ise bir kat artırılır. İhlal konusu faaliyetlerin ciro içindeki payının çok düşük olması da indirim sebebidir. Her şey usulüne uygun şekilde yapılmıştır. Yakın tarihte aynı pazarda, aynı türde ihlalin tespit edildiği diğer bazı rekabet otoriteleri tarafından yüzde 3'ten yüzde 7'ye kadar para cezası uygulanmıştır."