2 aylık esaret sona erdi!
Zonguldak'ta yerin altında cenazeleri beklenen iki madenci ailesinin acısı bir kat daha arttı.
Şili’de yerin 700 metre aşağısındaki madencileri kurtarma operasyonu, Zonguldak’ta yerin yedi kat altından cenaze bekleyen, iki maden işçisinin ailelerinin acısını daha da artırdı. Bir yandan kilometrelerce uzakta ilan edilen seferberlik ve canhıraş kurtarma çabası, diğer tarafta ise unutulmuşluk ve çaresizlik hakim.
Zonguldak’ta cenazelerini bekleyen gözü yaşlı aileler, Şili’deki seferberliği gördükçe durumlarına isyan ediyor. Aileler “Ölüm kaderdi, cenazelere ulaşılmaması da kader mi?” diye soruyor.
Zonguldak’ta TTK Karadon Müessesesi’nde 17 Mayıs’ta meydana gelen patlama onlarca haneyi can evinden vurdu. Ancak iki hanede, Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın evlerinde yaşanan acı, tarif edilemeyecek kadar ağır. Onlar yerin yedi kat altındaki cenazelerini büyük bir çaresizlikle bekliyor. Tek umutları, yerin 700 metre altından yakınlarının cenazelerinin çıkarılması ve dua edebilecekleri bir mezarlarının olması.
Gözü yaşlı ailelerden biri Engin Düzcük’ün yakınları. Düzcük’ün 35 yaşındaki eşi Hayriye Düzcük ve babası Şükrü Düzcük ile dün kazanın yaşandığı Karadon’daki kuyunun başında konuştuk. Şili’deki kurtarma çalışmalarını takip eden baba Şükrü Düzcük, beş aydır kendilerine yaşatılanlara adeta isyan ediyor. Düzcük, “Beş ay geçti, ne olacak bilmiyoruz. Şili’de 700 metreye adamlar indi, bizim Türkiye bu kadar aciz mi? Beş aydır bir kazma vurulmadı. Yetkililere ‘Beş aydır niçin kuyuya inilmedi?’ diye sormak lazım. Her geçen gün acımız katlanıyor. Tek isteğimiz cenazemizi mezarına kavuşturmak. Yeter ki çalışma başlasın. Gitmediğim yer kalmadı. Hep ‘Sabredin, acınız bizim de acımız’ deniyor. Enerji Bakanı ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nı defalarca aradım. Ancak, sekreterleriyle görüşebildim. Başbakan ‘kader’ dedi. Belki o an için doğru, ölüm bir saniye geri gitmez ama bu da mı kader? Unuttular onları.