34. İstanbul Film Festivali'nde kaçırmamanız gereken filmler
34. İstanbul Film Festivali'nde kaçırmamanız gereken filmler
Sinema severler için yılın en önemli zamanı geldi çattı. 34. İstanbul Film Festivali 4-19 Nisan tarihleri arasında 200'den fazla film, 222 yönetmen ve 20'nin üzerinde bölümle başlıyor. Yüzlerce film arasından gözüme ilk bakışta çarpanları ntv.com.tr okuyucuları için derledim.NTV'den Ömer Faruk Şahin'in haberine göre 200'den fazla filmi 15 güne sığdırmak tabi ki imkansız. O yüzden gözüme çarpan, izleme şansı bulduğum, daha önce katıldığı festivallerde adından söz ettirmiş filmlerden bir yol haritası çizmeye çalışacağım.
SARMAŞIK / IVYÖncelikle yerli filmlerden başlamak gerekirse bu senenin belki de Türk sineması adına en umut veren işlerinden birisi olan Ivy / Sarmaşık ilk aklıma gelen yapım oldu.Yönetmen Tolga Karaçelik'in bir yük gemisinde geçen hikayesi, öncelikle filmin geçtiği mekandan dolayı (bir yük gemisinin içini, neler yaşandığını hangimiz merak etmemişizdir ki) izleyicinin merakını ilk andan itibaren ayakta tutmayı bilen bir film.Ardından yaşananlar ise yönetmenin derdinin aslında gemi özelinden iktidar-yöneten-yönetilen ilişkisini anlatmak olduğunu görebiliyoruz. Burada filmin basrol oyuncusu Nadir Sarıbacak bahsetmekte fayda var. Karabacak başrolünde olduğu Sarmaşık'ta öylesine iyi bir performans sergiliyor ki izleyicinin kendini ekrandan alamamasını sağlıyor. Ayrıca gemi mürettebatında bulunan karakterler de bize bir Türkiye mikrokozmosu sunuyor. Benzer ve başarılı bir örneğini Özcan Alper'in Tepenin Ardı’nda gördüğümüz bu dolaylı anlatımı, Tolga Karaçelik de başarılı bir şekilde kotarmış. Film Ulusal Yarışma bölümünde izlenebilecek.
NEDEN TARKOVSKİ OLAMIYORUM?Bir diğer Türk yapımı ise Murat Düzgünoğlu’nun Neden Tarkovski Olamıyorum adlı filmi. Türkiye’de az buçuk yaratıcı, sanatsal işlere bulaşmış herkesin derdini anlatıyor aslında Murat Düzgünoğlu. Daha ilk sahnesiyle Tarkovski'ye selam çakan Düzgünoğlu, bir yönetmenin ilkelerinden taviz vermeden hayatta kalma çabasını kendi objektifinden (belki de biraz otobiyografik bir şekilde) perdeye aktarıyor. Senaryo konusunda kimi yerlerde klişelere kaçsa da izlenmesi gereken bir diğer önemli Türk yapımı olduğunu düşünüyorum. Film, festivalde Altın Lale Uluslararası Yarışma bölümünde izlenebilecek.
KOMŞU KOMŞU! HUUU!Ulusal Belgesel Yarışması bölümünde izleyiciyle buluşacak olan Komşu Komşu! Huuu!, kentsel dönüşüm özelinde kentleşmeyi, izleyiciye bir gecekondunun ağzından anlatıyor. Kentsel dönüşüm ve etkilerini en iyi gözler önüne seren belgesellerden olan Ekümenepolis kadar kapsamlı ve iddialı olmasa da bize iki ayrı dünyayı, iki ayrı sosyo kültürel sınıfın birbirine bakışını göstermesi açısından izlenmesi gereken bir iş olduğunu düşünüyorum. Yönetmen Bingöl Elmas’ın filmi, sinemasal açıdan çok şey vaad etmese de güncele dair mesajını gayet net bir şekilde veriyor. Bir dipnot; filmde karşımıza çıkan ve İstanbul'un modern/yeni yüzünü temsil eden kalp cerrahı Dr. Mehmet Susam, geçtiğimiz günlerde "adrenalin tutkunu kalp cerrahı" olarak haberlere de konu olmuştu.