Bosna'da evler küçük bir adacık gibi
Bosna'da evler küçük bir adacık gibi
Tarihinin en büyük seli ile karşı karşıya kalan Bosna’da felaketin boyutunu anlamak için afet bölgesine gitmek en doğrusu.
Bu nedenle haftalık Novo Vrijeme (Yeni Zaman) Gazetesi Genel Müdürü Orhan Hadzagiç ile Saraybosna’dan afet bölgesine doğru sabah erkenden yola çıkıyoruz. Kilometrelerce yolculuktan sonra selin yıktığı şehirlerden Maglay’a ulaşıyoruz. Aşırı yağmurdan hasar gören yollar kapalı olduğu için zaman zaman dağ yollarına sapıyoruz, dura kalka ilerliyoruz. Daha sonra görüyoruz ki Bosna selden sonra bir başka felaketi daha yaşıyor: Selin geriye bıraktığı çamur ve balçık...
Maglay’da erkekler yer yer diz kapaklarına kadar çıkan çamuru tahliye ediyor, kadınlar ise sağlam kalmış eşyalarını temizliyor. Ülke genelinde tam bir seferberlik hâkim. Ülkenin değişik yerlerinden yüzlerce genç, yardım etmek için afet bölgesine gelmiş. Öncelikle yaşlıların evlerini temizleyen gençler, “Böyle zamanlarda birlikte olmalıyız.” diyor. Çamurdan arındırılacak çok ev olduğu için en çok temizlik malzemelerine ihtiyaç duyuluyor. Sonra ise çizmeye. Zira çizme olmadan yürümek imkânsız. Ülkedeki çizme stokunun da neredeyse tükenmiş olması bunun en önemli göstergesi.
Maglay’dan ayrılıp Hırvatistan sınırına yakın Bosanski Şamats şehrine doğru yola çıkıyoruz. Burası hâlâ sular altında bir yer. Girişte yoğun bir koku burnumuza geliyor. Çöken altyapının yağmur sularına karışmasıyla oluşan bir koku bu. Polisler girişte araçları durduruyor. Her yer su olduğu için yalnızca iş makineleri ve ambulansların geçişine izin var. Çizmelerimi giyip yürüyorum içeriye doğru. Nereye basacağınızı tam kestiremiyorsunuz, su bulanık olduğu için derin bir çukura gömülebilirsiniz her an. Yaşlı bir Sırp kadın bu yüzden balkondan bağırarak beni uyarıyor. Konuştuğu dili bilmesem de ne demek istediğini anlıyorum. Şehir ilk bakışta Venedik’i andırsa da burası bir hayalet şehir. Evler küçük birer adacık gibi. Ne bir insan ne bir korna sesi duyuluyor. İnsanların çoğu tahliye edilmiş. Yaşlı bir çift asfaltın kenarına yanaştırdıkları kayığa alışveriş malzemelerini yüklüyor. Biraz sonra küreklere asılıp evlerinin yolunu tutuyorlar. Kayık on katlı bir apartmanın giriş kapısından içeriye kadar giriyor. Beş ya da altıncı basamağa yanaşan kayıktan malzemeler boşaltılıyor, başka bir dairenin ihtiyaçları için geri dönüyor. Bosanski Şamats’ın üzerine güneş batarken şehir tam bir sessizliğe gömülüyor. Bir hafta öncesinde komşusuna iyi akşamlar dileğinde bulunarak evinin yolunu tuttuğu, trafikte korna sesleriyle insan seslerinin birbirine karıştığı şehirde, kurbağalar akşamın alacakaranlığında koro halinde şarkı söylüyor.