Koronavirüs hayatlarını mahvetti! Anne ve bebeğin ''koronavirüs'' hikayesi!
Çok istediği bebeğine 7 aylık hamileyken sadece 1 kere gittiği markette koronavirüs kapan Nilüfer Gündüz'ün hayatı değişti. Nilüfer Gündüz yaşadıklarını böyle anlattı.
İstanbul'da yaşayan Nilüfer ve Mehmet Gündüz çifti, iki oğlunun ardından kız çocuk hayalini gerçekleştirmek istedi. 34 yaşındaki Nilüfer Gündüz, hamile kaldı, kız bebek bekliyorlardı ama gebeliğinin 31. haftasında soğuk algınlığı belirtileriyle gebelik takibinin yapıldığı Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi'ne başvurdu. Kovid-19 şüphesiyle test yapıldı ve durumu iyi olduğu için takip edilmek üzere evinde gönderildi. İki gün içinde şiddetli baş ağrısı, halsizlik, yüksek ateş ile fenalaştı ve eşi Mehmet Gündüz (40), Nilüfer Gündüz'ü 28 Mart gecesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi aciline götürdü. Burada tansiyonunun çok yüksek olduğu saptanan genç kadın, "gebelik zehirlenmesi" nedeniyle hayati risk taşıdığı için, birkaç saat içinde apar topar sezaryen ameliyatına alındı. Nilüfer Gündüz'ün ailesi ve çocukları için verdiği 28 günlük yaşam mücadelesi bu ameliyatla başladı.
'SADECE İKİ KEZ MARKETE GİTMİŞTİM'
Salgın başladığından bu yana kendisini evde sıkı bir izolasyona aldığı halde rahatsızlanınca aklına koronavirüsü getirmediğini söyleyen ev hanımı Nilüfer Gündüz, "Okullar kapanmıştı, 13 ve 8 yaşındaki oğullarımız Abdullah ve Mehmet Emir evdeydi. Eve hiç kimseyi almıyordum. Çocuklara bile çok yaklaşmıyordum. Eşim işten geldiği zaman her türlü hijyen tedbirine dikkat ediyordu. O nedenle, üşüttüm herhalde deyip Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi'ne gittim. Kovid-19 şüphesi olduğunu söyleyerek numune aldılar ve eve yolladılar. İki gün içinde ciddi bir şekilde baş ağrısı, şiddetli halsizlik, kaslarımda inanılmaz bir ağrı hissetmeye başladım. Gece iyice fenalaşınca eşim Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi aciline getirdi. Tansiyonumun çok yüksek olduğu söylendi. 'Yatıracağız' dediler.
Birkaç saat sonra 'İlaçlar işe yaramıyor, tansiyonunu düşüremiyoruz, serumun bitmesini bile bekleyemeyiz; acilen ameliyata almamız lazım. Gebelik zehirlenmesi oluyor, bebeği almamız gerekiyor' dediler. Neye uğradığımı şaşırmıştım, ki oğlum da normal doğumla olmuştu. Sezaryen nasıl olacak bilmiyordum. Üstelik bebek daha 7 aylıktı. 'Daha çok küçük nasıl yaşayacak?' dedim. 1 kilo 550 gram doğdu kızım. Ameliyat sonrası uzaktan birkaç saniye görebildim bebeğimi. Çünkü testim pozitif çıkmıştı ve bebeğe yaklaşamazdım. Onda bir şey yokmuş çok şükür. Hemen kuvöze aldılar. Şoke olmuştum, o kadar dikkat etmiştik. Eşim ve çocuklara da test yapıldı ama onlarınki de negatif çıktı. Sadece iki kez markete gitmiştim oysa. Muhtemelen orada kaptım" dedi.
'EŞİME BENZEDİĞİ İÇİN O FOTOĞRAFIN KIZIM OLDUĞUNA İNANDIM'
Sezaryen sonrası yoğun bakımda izole odaya alınan genç anne, "Hiç kimse yok yanınızda. Elinize kolunuza serumlar bağlı. Cihaz sesleri, ışıklar. Ara sıra hemşireler gelip ayağa kaldırıp yürütmeye çalışıyorlar; uyku uyuyamıyordum. Ailemden haber alamıyordum, telefonum yoktu yanımda. Onlar da ziyaretime gelemiyordu pozitif olduğum için. En çok minik bebeğimi düşünüyordum, acaba yaşıyor mu, sesini duydum ama çok küçüktü, acaba hayatta kalabildi mi diye. Hemşireler fotoğraflarını gösterdiler ama gözümle görmediğim için bir türlü inanamıyordum. Moral vermek için başka bebekleri gösteriyorlar diye düşünüyordum. Sonra yüzünün de göründüğü bir fotoğrafını gördüm. Aynı eşime benziyordu. O zaman dedim evet bu benim bebeğim ve yaşıyor. Onun için, çocuklarım için mücadele etmem lazımdı" diye konuştu.