Suriye’deki savaş taş devrini yaşattı
Onlar taş üstünde taş kalmayan, kanın durmadığı Suriye’nin Kobanili yüzleri.
Sığındıkları Şanlıurfa’da ne kiraladıkları evlerde ne de kalabalık olarak akrabalarının bir göz odalarında kalıyor.
Sokakların ise şehir merkezinden uzakta bir yer olduğunu bilen sığınmacılar duvarlarla çevrili binalar yerine dağlardaki mağaralarda hayvanlarla birlikte bir yaşam sürdürüyor. Sığınmacılar uzay çağı yaşanan dünyada tarih öncesi ilkel çağları aratmayan dramlarını gözyaşları içinde anlattılar.
Çatışmalarda yaralananlar, çadırkentlerde ilginç hayat hikayeleriyle birlikte gözyaşı dökülen yürekler ve hayata tutunma çabaları. Suriye’de gün geçtikçe artan iç savaş mağdurlarının kaçış sonrasındaki sığınma arayışının kareleri insanlığın medeniyetle olan bağını da gözler önüne serdi Özellikle IŞİD ve YPG güçleri arasındaki devam eden bombardımandan kaçarak Şanlıurfa’ya gelen Kobanili sığınmacılardan bazılarının mağaralardaki zorlu yaşam koşulları yaşadıkları dramı ikiye katladı. Kent merkezine yaklaşık 3 km. uzaklıkta bulunan ve sayıları 100’ü aşkın mağaralarda besiciliğin yapıldığı ‘ahır mağaralar’ olarak bilinen mağaralar, şimdilerde sığınmacıların yeni adresleri oldu.
“BİZE HERKES KIYDI”Bölge halkına ait olan mağaralardaki hayvanların hem bakımlarını üstlenen hem de kendilerine adres edinen sığınmacıların en az dört çocuğu var. Yaklaşık 2,5 metre yükseklikte ve 20 metrekarelik genişlikte herhangi bir ısıtıcı olmadan, seyyar çekilen elektrikler ve vatandaşlar tarafından temin edilen sularla yaşayan ailelerde beşikte sallanan bebeklerin yanı sıra hamile olan kadınlar da var. Kobanili ailelerden 6 çocuk sahibi olan ve yedincisine hamile olan Üveys El Hacı Hasan IŞİD zulmünden korktukları için kaçtıklarını söyleyerek; “ Kobani harap oldu ve yıkıldı. Biz hepimiz oralı terk ettik ve geldik. İşimiz olmadığı için burada hayvanlara bakıyoruz. Bize herkes kıymış Bizim köyümüzü bombaladılar ve evimiz harap oldu. Burada da zor yaşıyoruz” dedi.