600 yıldır Fatihin emaneti şehitliği koruyorlar
600 yıldır Fatih'in emaneti şehitliği koruyorlar
Fatih Sultan Mehmet, Avrupa yakasında ilk ayak bastığı yer olan Rumelihisarı’nda şehit düşen askerler için bir şehitlik tahsis ettirir. Şehitliği Hacı Bayram Veli’nin halifelerinden olan Şeyh Kızılca Bedrettin Mahmut Efendi’ye emanet eder. Bugün Boğaziçi Üniversitesi içinde kalan şehitliği, 600 yıldır bu soydan gelenler koruyor. Kutsal emanetleri koruma görevini üstlenen kişilerin hayatı birçok filme konu olmuştur. Bu bazen bir hazine bazen bir ibadethaneyi korumak olarak çıkar karşımıza. Günümüzde dahi böyle emanet bekçilerine rastlamak mümkün. Onlardan biri de Fatih Sultan Mehmet’in 600 yıllık emanetini koruyan Artemel ailesi. 1451 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Avrupa yakasına ilk ayak bastığı yer olan Rumelihisarı çevresinde o dönemde eski bir Bizans köyü vardır.
1451’de Sultan II. Mehmed’in emri ile Osmanlı ordusunun öncü kuvvetlerinden, akıncılarından, serdengeçtilerinden bir grup Osmanlı askeri, Rumelihisarı’nın inşasına paralel olarak Bizans’ın içlerine doğru cihada çıkar. Askerlerin bir kısmı Rumelihisarı’nın hemen üst bölgesinde şehit düşer. Fatih Sultan Mehmet, Avrupa yakasındaki ilk şehitler için bir yer tahsis eder ve ismine Şüheda Kuyusu der. Şehitliği koruma görevini ise bizzat Hacı Bayram Veli’nin halifelerinden olan Şeyh Kızılca Bedrettin Mahmut Efendi’ye emanet eder. Şehitliğe gözcü olarak konulan Şeyh Bedrettin’e Fatih’in vasiyeti ise şöyledir: “Bu şehitliği ne olursa olsun koruyacaksın.”
Zamanla değişen çevreyle birlikte arazi Boğaziçi Üniversitesi’nin içinde kalır. Şehitliğin koruyuculuğu ise Şeyh Bedrettin’in torunlarından Mehmet Nafi Artemel’e kadar uzanır. İngiltere’de doğup büyüyen ve burada tahsilini yapan Artemel, ilginç bir hikayeyle İstanbul’a döner ve şehitlik için çalışmalara başlar. Şehitliğin koruyuculuğunu kendisinin istemediğini, bunun kaderinde yazılı olduğunu söyleyen Mehmet Nafi Artemel, “İngiltere’de doğup büyüdüm. Hukuk alanında doktoramı yapıp avukatlık mesleğine girecekken bıraktım. Babam Ali Artemel, bana hep dergâh ve şehitlikten bahsederdi. İstanbul’a yaz tatilinde gider gelirdim ama bir gün onun sürdürdüğü görevi devralacağım aklıma gelmezdi.” diyor.
İstanbul Ünivesitesi’nden doktoramı alıp avukatlık mesleğine atılmak üzere Artemel’e Boğaziçi Üniversitesi’nde boşalan bir derse 3 aylığına girmesi için rica eder. Artemel de teklifi kabul eder. “Bu iş kaderimde var ya, Boğaziçi Üniversitesi içinde bulunan şehitlik ve dergâhı dolaştığım anda içime bir huzur doluyordu.” diyen Artemel, daha sonra dedesinin vasiyet ettiği şehitliği koruma görevini üstlenmeye karar verir. Bütün kariyerini bırakır ve şehitlik için çalışmalara başlar.