İyi yürekli kötü adamlar
Hepimizin tanıdığı Yeşilçam'ın iyi yürekli kötü adamları..
İYİ YÜREKLİ KÖTÜ ADAMLARYa acımasızca adam öldürdüler, ya da gözlerini kırpmadan sevenleri ayırdılar. Kimsenin aklına hayaline gelmeyecek entrikalar çevirdiler... Aslında yürekleri yumuşacıktı ama ekmek parası için hiç benzemedikleri insanları canlandırdılar. Onlar, Yeşilçam'ın kötü adamlarıydı. Bu 'iyi yürekli' kötü adamlar, rollerini o kadar hakkını vererek oynuyorlardı ki, onları okakta görenler nefretlerini haykırmaktan geri kalmıyorlardı. Ama hep başrollerin gölgesinde kaldılar. Bütün hayatlarını verdikleri sinema onlara hak ettikleri değeri bir türlü vermedi. Pek çoğu yaşamının son dönemini zorluklar, yokluklar içinde geçirdi. Vefasızlığı da acıyı da yaşarken gördüler. İşte Yeşilçam'ın çoğu artık aramızda olmayan ama hayal perdesindeki görüntüleriyle hep aklımızda ve kalbimizde kalacak unutulmayan kötü adamları.
SİNEMAYA YUMRUKLARIYLA GİRDİ Yeşilçam'ın en 'babacan' kötü adamı olan Erol Taş, sinemaya tamamen bir tesadüf sonucu girdi. Küçük yaşta babasını kaybettiği için hamallık, tezgahtarlık dahil bir çok işte çalışan Taş, bir ara boksörlük de yaptı. Hatta 1947'de hem İstanbul hem Türkiye birinciliği kazandı. Sinemaya adım atması da 'yumrukları' sayesinde oldu. Lütfi Akad'ın film çektiği bölgede işten kaytarıp olup biteni izleyen Taş bir gün arkadaşlarıyla birlikte set ekibini rahatsız eden bir grupla kavga etti. O dönemi "Lütfi Bey'in yanında onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad haber göndermiş bana "bir kavga sahnesi var gelsin oynasın" diye. Böylece sinema hayatım başladı" diye anlatmıştı.
1957'de Mümtaz Alpaslan'ın yönettiği Acı Günler ile sinemaya giren Taş, başlangıçta küçük rollerde oynadı. Ama kısa zamanda yıldızı parladı. Dokuz Dağın Efesi, Dikenli Yollar, Gecelerin Ötesi, Toprağın Teri, Hudutların Kanunu, Duvarların Ötesi, Susuz Yaz'ın da aralarında bulunduğu bir çok filmde oynadı. Çok sayıda ödül kazandı.
İlk eşiyle evli olduğu yıllarda dönemin ünlü yönetmeni Elia Kazan vasıtasıyla Hollywood'dan iyi bir teklif aldı. Ama eşine kanser teşhisi konulunca bu teklifi reddetti. Ona teklif edilen rolü daha sonra kabul eden Ömer Şerif ise dünya sinemasının en ünlü aktörlerinden biri haline geldi.