Türkiyeye gelmek için can atıyorum
Oscar'a en çok aday gösterilen en genç oyuncu unvanını koruyan Kate Winslet...
O beyaz perdede pek çok ilgi çekici yapımda yer almıştı ama, daha çok James Cameron'ın 1997'de 11 Oscar alan filmi Titanic'te Rose karakteriyle tanıdık Kate Winslet'i... Ancak o, yıldızı parlayan diğer pek çok oyuncu gibi art arda yüksek bütçeli filmlerde yer almak yerine farklı bir kariyer planı çizdi kendine. Bağımsız, küçük bütçeli ancak iddialı projelerde yer alması takdire şayandı. Ancak yine de Oscar Ödülleri'ne 6 kere aday gösterilen en geç oyuncu olmayı başardı. Alışılmışın aksine risk alan, farklı projelerde rol alma cesareti gösteren Winslet bu arada anne olmayı da fazla ertelemedi. Mia adında bir kızı, Joe adında bir oğlu var. 38 yaşındaki güzel yıldız 6 yıldır da Lancôme'un marka yüzü... 1997'de üniversite birinci sınıf öğrencisiyken Titanik'i izleyip sinemanın merdivenlerinden Rose'u taklit ederek indiğim gün, 15 yıl sonra Winslet'le röportaj yapacaksın deseler pek inanmazdım doğrusu. Ancak telefondaki müjdeli haberi verince o günlerin heyecanıyla hemen yazdım soruları...
Akademi Ödülleri'ne 6 kere aday gösterilen en genç oyuncu olmayı başardınız. Oscar da aldınız. Sonra nispeten küçük projelerde yer almaya başladınız. Yoksa siz Oscar'ı o kadar da önemsemiyor musunuz?
Ödülleri elbette önemsiyorum. O ödüller sayesinde insanlar bu başarılar için ne kadar çok çalıştığımın farkına varıyor. Ben de emeğimin karşılığını aldığımı hissederek tatmin oluyorum. Bu çok önemli...Titanik filminden sonra Anna and the King ve Shakespeare in Love gibi filmlerdeki başrol tekliflerini reddederek aynı dönemde Holy Smoke ve Hideous Kinky gibi bağımsız filmlerde oynamayı tercih etmiştiniz. Kariyerinizin zirve noktasında bunu niye yaptınız? Hayatta başarılı olmak, farklı şeylerden beslenmek için arada şaşırtmanız gerekiyor. Ben hayatımın o döneminde Fas ve Hindistan'a giderek kendi adıma denenmemişi denemek istedim. Şimdi dönüp baktığımda "İyi ki yapmışım" diyorum. Bağımsız filmlerde ya da mini dizilerde oynamak beni oyuncu olarak çok geliştirdi.
‘YANINIZDA YATAN ADAMA İLK GÜNKÜ HİSSİ BESLEMEZSİNİZ'Filmlerinize bakılınca klasik senaryolardan özgün fikirlere doğru seyrediyorsunuz, ne tür bir arayış içindesiniz?Aslına bakarsanız ben genellikle romantik karakterleri oynamaya eğilimliyim. Bunun sebebiyse ilişkileri çok önemsemem. Her gün uyandığınızda, yanınızda yatan adama her gün ilk günkü hissi beslemeyi bekleyemezsiniz. O kişiyi sevme sebebiniz belki hiç değişmez ama ilişkiniz değişir, olgunlaşır ve siz de ilişkiyle beraber olgunlaşırsınız. Ben bu konuyu işleyen filmlere çok büyük ilgi duyuyorum ve bu tür karakterleri oynamayı çok seviyorum; içinde iyi ve kötüyü barındıran, dinamik ve gerçek karakterler...