Bakterileri durduracak antibiyotik kalmayabilir
İnsanlar antibiyotik kullanımını artırdıkça, farkında olmadan bakteri evrimine çok büyük bir katkıda bulunuyor. Bilim insanları, bakterilerin onlarca yıl öncesine kıyasla çok daha hızlı ve farklı değişim gösterdiklerini ve antibiyotiklere karşı kazandıkları direncin ciddi ölçüde artmış olabileceğini belirtti.
Bu görüş halen bir hipotez aşamasında olsa da, bakterilerde yaşanan mutasyonun, ilaçlara olan dirençlerini daha da artırabileceği ve patojenleri deşifre edilmesi çok zor ve çeşitli hale getirebileceği uyarısı yapıldı.Genetik mühendisi Michael Gillings, Trends in Ecology and Evolution dergisinde yayımlanan araştırmada, “İnsan faaliyetleri bakteri evrimindeki esas hızda önemli bir değişim yaratıyor olabilir” yorumunda bulundu.Avustralya’nın Macquarie Üniversitesi’nde akademisyen olan Gillings ve teknoloji Üniversitesi’nden meslektaşı Hatch Stokes, yaptıkları araştırmada antibiyotik kullanımın geldiği noktaya dikkat çekti:
“Dünya antibiyotiklerin baskınına uğramış durumda. Tüketilen ilaçlar insanlar tarafından veya tüketim ürünleri aracılığıyla kanalizasyona karışıyor. Burada, atık sürecinden etkilenmeden su döngülerine katılıyorlar. Aynı durum, hayvanlar tarafından tüketilen ilaçlar için de geçerli. ABD, hayvanlar için üretilen antibotiklerin yüzde 80’ini harcıyor. Antibiyotik zengini gübreler çiftliklerde kullanılıyor.”Birçok alanda antibiyotiklerin kullanılması ve ilaçların doğaya karışması, baterilerin evrimlerinin çeşitlenmesine ve antibiyotik dirençlerinin alarm veren bir seviyeye ulaşmasına neden oldu. Etkisi geçmişte kalmış olan verem ve zatürree giderek güçleniyor. Doktorlar, hala etkisi yüksek ama sayıları azalan antibiyotiklere sarılıyor. Bakterilerin genetik materyalleri kolayca değiş tokuş edebilmesi, antibiyotikleri etkisiz hale getiren genlerin sadece hedef patojenlerde değil, ancak dünyanın dört bir yanındaki mikroplara yayılmasını sağlıyor.
Avustralyalı araştırmacıların değindiği nokta, buzdağının görünen ucu. Gillings ve Stokes, görünürde olan gelişmelerin arkasında daha kurnaz şeyler yaşandığını düşünüyor. Matematiksel hesaplamalara dayanıldığında, antibiyotiklerin baskınına uğrayan ortamlarda doğal seleksiyon sadece antibiyotiklere direnç gösteren bakterileri değil, mutasyon oranı yüksek bakterileri de etkiliyor. Kısaca bu bakterilerde antibiyotiklere dirençli hale geliyor.Gillings, Bakterilerin evrim grafiğinde çan şeklinde bir eğri görürüz. Bir bu çizgiyi daha da sağa çekiyoruz, onların dirençlerini artırıyoruz” dedi.Bakterilerin direnç kazanmasında, evrim yeteneklerini artıran mekanizmalar rol oynuyor. Bakteriler, çevre şartlarının baskısı altında kaldıklarında, “SOS tepkisi” olarak bilinen sürece girerek hücresel enerjilerini DNA’larını onarmak ve yeni mutasyonlar başlatmak için kullanıyor.Bakteriler, genetik komutların karışarak eşleşmelerini, böylece farklı mutasyonlara maruz kalmalarını sağlayan “integron” elementleri içeriyor. Bir bakteri yüzlerce integron içerebiliyor ve çevre baskısına maruz kaldığında, uykuda olan integron’lar uyanıyor.Yatay gen transferi olarak bilinen bir diğer mutasyon şeklinde ise parçalar halindeki genetik materyal mikroplar arasında serbestçe hareket ediyor. Bu süreçte genler değiştiriliyor, bakterilerin genetik cephanelerine ekleniyor. Sonuç olarak, Hindistan’da 2010 yılında görülen NDM-1 gibi birçok antibiyotiği etkisiz kılan bakteriler ortaya çıkıyor.