8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne nasıl giriyoruz?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne nasıl giriyoruz?

Ülkemizde hala 2,2 milyon kadın hiç okuma yazma bilmiyor...

2015 yılında Dünya Kadınlar Günü’nde ülkemizde hala 2,2 milyon kadın hiç okuma yazma bilmiyor, buna ek olarak 2,6 milyon kadın da herhangi bir okuldan diploma alamamış yani eğitim hakkından faydalanamamış bulunuyor. Bu kadınların yaşadıkları eşitsizliklerden yalnızca biri... Ayrıca, çocuk yaşta evlilik, ev içi şiddet, işsizlik, sosyal güvencelerden yoksunluk, düşük ücret ve yoksulluk gibi pek çok sorunla daha baş etmeye çalışıyorlar. Oysa kadınlar için başka bir dünya mümkün...

Kadınlar eğitim haklarına erişimlerinde eşitsizlik yaşamakla kalmıyor, her düzeyde eğitimlerine devam edebilmek için mücadele ediyorlar. Öğrenme olanaklarının çok geliştiği ve yaygınlaştığı 21. yüzyılda ülkemizde hala 14-24 yaş arası çocuk ve genç kadınların (toplam 6.804. 244 kişi);  %1,1’i okuryazar değil,  %10,1 ‘i okuryazar ancak diplomasız, %52,2’si ise sadece 8 yıllık ilköğretim mezunu. Yani bu yaş  grubundaki kadınların %63,4’ünün eğitim düzeyi oldukça düşük.

Kadınların eğitim haklarını kullanmaları önündeki engeller; kadına yönelik şiddetin kaynağı olan eşitsizliklerden sadece biri. Kadınlar ayrıca çocuk yaşta evlilik, ev içi şiddet, işsizlik, aile işçiliği, sosyal güvencelerden yoksunluk, düşük ücret, yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişememe, toplumsal baskılar gibi daha pek sorunla  baş etmeye çalışıyorlar.

Eğitime, istihdama, sağlık ve hukuk sistemine erişim olanağı kısıtlı olan kadınlar, vatandaş olarak haklarını, potansiyellerini ve kararlarını uygulayamıyorlar. Eğitimdeki eşitsizlik,  kadınları dayanışma sağlayabilecekleri sosyal ortamlardan yoksun bırakıyor ve bu yoksunluk durumu kadına yönelik şiddetin bir parçası olarak işlev görüyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm kadınlar için, eşitliğin, iyi ve sağlıklı bir yaşamın, eğitime ulaşmanın ve şiddetsiz bir yaşamın umudu olabilir. Bunun için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi konusunda kamuoyunda farkındalık yaratılması, çocukların erken yaşlardan itibaren eşitlik konusunda bilgilendirilmesi ve kadınların eğitim yoluyla güçlendirilmesi çok önemli. Ayrıca, erkeklerin de mutlaka cinsiyet eşitliğine ve kadına yönelik şiddeti önlemeye  yönelik çabalara dahil olması gerekiyor. Erkeklerin kadın erkek eşitliğine katkı vermeleri onların dah mutlu, huzrlu ilişkiler geliştirmelerine, daha yetkin bir baba olmalarına ve sonuç olarak toplumsal barışa katkı sunuyor.  Her türlü şiddet mağdurunun korunması ve sosyal destek sağlanması için kapsamlı bir politika geliştirmek ve tedbirler almak, bu uygulamalarda aileden topluma, bireyden devlete kadar bütüncül bir yaklaşım içinde hareket etmek ve kurumların birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmaları şart görünüyor.

Kadınlar için daha iyi bir dünyayı mümkün kılmak, her kurumun ve bireyin  yani hepimizin görevi...