Demokratikleşme Paketi

Demokratikleşme Paketi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün sabah maddelerini açıkladığı Demokratikleşme Paketi’ne İzmirliler ılımlı ve

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün sabah maddelerini açıkladığı Demokratikleşme Paketi’ne İzmirliler ılımlı ve

temkinli yaklaştı. İçerisinde kamuda kıyafet serbestliğinden özel okullarda Kürtçe öğrenilebilmesi, Roman vatandaşların dil ve kültürlerini öğrenebilmesi için Roman Dili ve Enstitüsü kurulması, seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propaganda yapılabilmesi gibi pek çok maddeyi barındıran Demokratikleşme Paketi’ne İzmirliler ılımlı ancak temkinli yaklaştı.

Özel okullarda Kürtçe öğrenilebilmesi, Roman Dili ve Enstitüsü kurulmasına sıcak bakan İzmirliler kamuda kıyafet serbestisine ise eleştirel baktı.

ARTIK BÖYLE YASAKLAMALAR BİTMELİYDİ

Kamuda Kıyafet Serbesti getirilmesi için Sivil İtaatsizlik Eylemi başlatan ve 12 milyonu aşkın imza toplayan Memur Sen İzmir Temsilcisi Abdurrahim Şenocak da, kamuda kıyafet serbestisi getiren paketi ve maddelerini olumlu bulduklarını belirtti.

Şenocak, Memur Sen olarak 10 milyon imza kampanyası başlattıklarını belirterek şöyle konuştu: "Sivil itaatsizlik eylemi kapsamında 12 milyon 300 bin imzaya kavuşmuştuk. Dolayısıyla bu toplumsal mutabakatı içeren ciddi kesimler tarafından artık böyle yasaklamanın, tek tipleştirmenin bu çağda hem bireysel hem temel insan hak ve özgürlüğüne aykırıydı. Artık bunun son bulması gerekiyordu. Bugüne kadar biz fiilen olarak eylemimiz kapsamında bu serbestliği yapmaya çalışıyorduk. Bugün de demokratik paket içerisinde serbest olması önemli bir adım oldu. Türkiye'nin normalleşmesine, demokratikleşmesine katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.”

Abdurrahim Şenocak, farklı dil ve lehçelerde öğrenim ve seçim propagandası yapılabilmesine de olumlu baktıklarını bildirerek şunları söyledi: “Eğitim açısından her türlü alanda, dil ve lehçelerde eğitim yapılması önemli. Kısıtlama getirilmesi zaten vesayetçi zihniyetten başka birşey değil. Yani insanlar birşeyi öğrenmek istiyorlarsa, bir yerlerden icazet almak zorunda değil. Acabalar,korkular olmamalı. İnsanların ana dili ana sütü gibi helaldir. Sosyal ve demokratik devletin de bu tip konularda açılım getirmesi ve insanların bu konudaki sorunlarını gidermesi sosyal devletin temel görevidir.”

BİZİM DE KENDİ DİLİMİZ VAR

Kendisi de Roman kökenli olan ayakkabı boyacısı Salih Özdağ, Roman Dili ve Enstitüsü kurulmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

Özdağ, çocuklarının Romanca dilini unutmaya başladıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Roman milleti için gereken şeyler konulduysa buna seviniriz. Önemli olan insanların güzel ve hür yaşayabilmesi. Gerçekten her milletin kendi dili var, bizim de kendi dilimiz var. Fakat biz onu halk arasında ayrım yapmayalım diye kullanmıyoruz. Gerekiyorsa biz de kullanırız. Böyle okullar kurulursa biz de öğreniriz. Kendi dilinde, lisanında anlaşabilmeli yani. Çocuklarımızın bazıları bu dili bilmiyorlar.”

Kamuda kıyafet serbestliğini eleştiren İzmirlilerden Hasan Türkmen, Kürtçe gibi farklı dillerde öğrenim yapılmasını olumlu bulduğunu belirtti.

Türkmen, kıyafet serbestliğinin eşitliği zedelediğini anlatarak sözlerine şöyle devam etti: "İnsanların giyim tarzına karışan bir görüşümüz yok. Ama kamuda bu nasıl olur? Bunu görerek yaşayacağız. Kapalı olarak çalışanlar var. Açıklara yarın zorlayıcı sebepler gelecek mi, baskı gelecek mi? Onları bilmiyoruz. Herkesin anadilini konuşabilme hakkına saygımız var. Ama eğitimde bence dil birliği gerekli. Resmi dil Türkçe olmalı ama herkes ana dilini özgürce seçmeli.”

İNSANLAR ÖZGÜR OLMALI

Örtülü olduğu için eğitim alamayan ya da çalışamayan binlerce kadın olduğunu belirten kendisi de başörtüsü kullanan Gülcan Tekin ise en mutlu olan vatandaşlardan biri oldu.

Tekin, böyle olmasının çok güzel olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Çünkü herkes özgürdür bence. Şimdi böyle olması iyi oldu. Açıp tekrar kapatmak çok zor oluyor. Böyle daha rahat. Bence insanlar özgür olmalı, nasıl hissediyorsa öyle yaşamalı. Olabilir herkes dinini, dilini özgürce kullanmalı. Baskı olmamalı. Herkes dilediği gibi yaşamalı.”

"BİZ BİLMEZDİK, ŞİMDİ ÇIKTI BU AYRIMLAR"

Kamuda kıyafet serbestliğinin başı açık kadınlar üzerinde baskıyı getireceğini savunan vatandaşlar da oldu.

Kürtçe gibi farklı dillerin özel okullarda öğrenilmesine bir şey demeyeceğini, ancak resmi dilin Türkçe olması gerektiğini belirten Semra Arsan, kamuda kıyafet serbestliğinin getirilecek olmasına tepki gösterdi.

Arsan’ın paketteki en öne çıkan maddelerden olan dil ve kıyafet özgürlüğüne yorumu şöyle oldu: “Burası Türkiye Cumhuriyeti. Herkes yerini bilmeli, statüsünü bilmeli. Huzur içinde yaşamalı. Ülkemizde barış olsun. Ama burası Türkiye. Türkçe konuşuluyor. Tabi ki herkes evinde kendi dilini konuşsun. Beni ilgilendiriyor. Benim çocuğum nasıl okulda İngilizce, Almanca dersi alıyorsa. Onlar da dillerini konuşsun. Hayır olmasın. Ne demek yani. Herkes dilediği gibi olamaz. Karman çorman."

Okullarda serbest kıyafete karşı olduğunu anlatan Arsan, sözlerini şöyle tamamladı: "Zengini var fakiri var. Biz başı açık diye dinsiz miyiz, Allah'a inanmıyor muyuz? Saçını örtmekle olmuyor, önce yüreğini örteceksin. Kafası örtülü ama komşusu aç. Onlara saygısızlık etmiyorum. Benim de annemin başı örtülü. Ama böyle örtülü değildi. Herkes huzurla yaşamalı bu ülkede. Kapalı arkadaşım da var ama biliyorum ki Allah'a inanıyor. Ama bazı insanlar bunu sadece gösteriş için yapıyor. Çocuklar etkilenir tabi. Biz Atatürk çocuklarıyız. Bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti. Ben de Allah'a inanıyorum, Kur'an okuyorum. Ama bu demek değildir ki ben görevimi yaparken, türban takayım. İkilem oluyor. Biz çocuktuk. Benim arkadaşlarım arasında Tahtacı, Alevi, Kürt vardı ama bu kadar ayrımcılığı biz bilmiyorduk. Şimdi çıktı bu ayrımlar. Ne demek Aleviler, Kürtler, türbanlılar.”