Dilipak: ''Kültür merkezi, spor salonu, okul, bunlar aslında truva atları

Dilipak: ''Kültür merkezi, spor salonu, okul, bunlar aslında truva atları
Güncelleme:

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında 'batı kültürünün' müslüman toplumlara zarar verdiğini öne sürdü ve "Her tarafta 'Kült-ür merkezi', her tarafta 'Spor salonu', her tarafta 'Okul'. Bunlar aslında işgal ordularının Truva atları.. Hatta giderek 'cami'lerimiz de elden çıkıyor" ifadelerini kullandı.

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında Batı kültürüne ait kelimelerin anlamı bilinmeden kullanıldığını ve bu kelimelerin 'İşgal ordularının Truva atı' olduğunu savundu. 

'Kült, spor, eğitim' başlıklı yazısında Dilipak, "İçimiz, dışımız 'batı'.. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz. Ve artık onların 'dil'i ile de konuşmaya başladık" ifadelerini kullandı.

Dilipak'ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:

"Bazı kelimeleri ne kadar kullanıyoruz, hem de ne anlama geldiğini bilmeden ve düşünmeden.

Her tarafta 'Kült-ür merkezi', her tarafta 'Spor salonu', her tarafta 'Okul'..

Bunlar aslında işgal ordularının Truva atları.. Hatta giderek “cami”lerimiz de elden çıkıyor. İkonalarımız oluşuyor, ritüel, seremoni, dua ve ayin-i ruhaniler camiye hakim oluyor.

İçimiz, dışımız 'batı'.. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz. Ve artık onların 'dil'i ile de konuşmaya başladık. Okul onların, Media da öyle. STK’lar da fonlanınca bizim birçok STK, batılı yaşam tarzı ve algı dünyasının misyoneri oldu.

Bizim çocuklarımız kendi musikisinin makamlarını da bilmez, kendi aylarının adını da. Ve bilmediğini de bilmez. Dahası böyle bir derdi de yoktur. Bu nesil, din, tarih ve gelenekten kopartıldı. Osman Yüksel”in 'Bir Nesli Nasıl Mahvettiler' diye bir eseri vardı, işte böyle!

'Mabed'lerimiz elimizden alındı, önünde törenler düzenlediğimiz 'Abide'ler diktiler meydanlara. 'Tanrı Agustus'a adanmış 'ay'ımız var. Tâhir nedir bilmiyoruz ama, herkes temizlik tanrıçası 'Hygiene'i bilir ve 'Gusül' almayı bile unutan bu nesile derdimizi nasıl anlatacağız, bilmiyorum. Çünkü hem lisanımızı kaybettik, hem kalbimizi, ağzımızda o konuşmaya yarayan organımız başka musikiler terennüm ediyor bize.."
 
 
 

Abdurrahman Dilipak'ın yazısının tamamı için...