Dört Anayasa ile referanduma gidilecek !

Dört Anayasa ile referanduma gidilecek !

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, hukukçu Prof. Dr. Mustafa Şentop sistem değişikliğine gidileceğini söyledi.

AK Parti İstanbul milletvekili, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, hukukçu Prof. Dr.Mustafa Şentop son gelinen durumu anlattı.

DÖRT ANAYASA İLE REFERANDUM

4 ayrı anayasayla gidilecek bir referandumdan mı bahsediyorsunuz?

Evet, 4 ayrı anayasa, millete götürülebilir. Millet bunlar arasından birini tercih eder. Yapacağı anayasanın millet nezdinde karşılık bulmasını mümkün görmeyen partiler olursa, bunlar bir araya gelip ortak bir metin de önerebilirler. Bunu ben 24. Dönemden beri söylüyorum aslında.

Ben yeni duyuyorum!

Eğer anayasa konusunda diğer partilerin gerçekten bir samimiyeti varsa,  bunu daha ayrıntılandırmak mümkün olabilir. Her parti kendi teklifini de getirebilir ya da uzlaşılan maddeler mutabakatla çıkar ve ihtilaflı olan maddeler millete sunulabilir. Mesela, tartışmalı olduğu için anayasanın hükümet sistemi ile ilgili kısmını millete sunarız. Buradaki meselemiz, yeni anayasa tartışmalarını sadece meclis içerisindeki partiler arasında bir tartışma olmaktan çıkarıp millete mâl etmek, bunu milletin önünde tartışmak ve meseleyi millete götürmektir.

MECLİS MUTABIK KALACAKTIR

AK Parti hükümet sistemi değişikliğiyle ilgili bu teklifi anayasa paketinin içinde mi getirir kamuoyunun önüne?

Yeni anayasa paketinden önce anayasanın yapım yöntemine dair bir konunun konuşulması lazım. Bu çok sıradışı bir görüş de değil. Her zaman anayasanın nasıl yapılacağına dair özel bir yöntem belirlenmiştir. 1924 Anayasası için de, 1961 ve 1982 Anayasaları için de durum böyle olmuş. Biz de bunu 24. Dönemde uzlaşma komisyonunda tartıştık. Aslında partilerle yeni anayasayı 1982 Anayasasının anayasa değişikliğine ilişkin hükmüne göre yapmamızın doğru olmayacağı hususunda mutabık kaldık. Ama diğer maddelerde mutabık kalınmadığı için bu konu gündeme gelmedi.

HAZİRAN TAKVİMİ İŞLİYOR

Yeni anayasa Haziran’da gelir demiştiniz Meclis’e. O takvim işliyor mu, devre dışı mı?

AK Parti yeni anayasa konusunda sıfırdan başlamıyor çalışmalara. 2007’de yaptığı bir çalışma vardı. O çalışmayı o günün şartlarında düşünmek lazım. Bu anayasa çalışmasını yaptıktan iki ay sonra AK Parti hakkında kapatma davası açıldığını hatırda tutmak lazım. Yine biz 2011-2012 sürecinde, 24. Dönemde bu konuda tam bir anayasa metni hazırladık. Dolayısıyla bugün yapılacak olan, eldeki mevcut çalışmalardan istifade ile bir metin ortaya çıkarmaktır. Bu çok zor bir iş değil. Sıfırdan yazmaya başlansa da ortaya çıkacak metin, üç aşağı beş yukarı yine aynı şey olacaktır. Dolayısıyla meclise belli bir takvimle bir metin sunma kararı alınırsa birkaç gün içerisinde bu gerçekleştirilebilir. Bu bakımdan, Haziran ayı içerisinde de bu rahatlıkla gerçekleştirilebilir.

PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI GÜNDEMDEN DÜŞER

Partili cumhurbaşkanlığı tartışması gündemden böylece düştü sanırım?

Partilerin yapıcı bir tutum takınması mümkün olursa, millet önüne kendi tezleriyle çıkma cesaretini bulabilirlerse, o zaman bu tartışmaların hiç birine gerek yok. Mecliste hiç konuşulmasın, tartışılmasın demiyorum. Ama nihayetinde son sözü söyleme hakkını meclise değil, millete verecek bir yöntem geliştirilmelidir.

İNEB, ÜZÜM, ENGÜR, İSTAFİL

AK Parti’nin yeni anayasa önerisi bağlamında gündeme gelen ve tartışılan bir diğer başlık laiklik. Bu tartışmayla birlikte gördük ki muhalefet 28 Şubatta donmuş kalmış, refleksler sözler ta o günlerden... AK Partinin anayasa önerisinde laikliğin olduğunu, tartışılmadığını bile net olarak söylediniz ama muhalefetin korkusunu ciddiye alarak sormak istiyorum yine de. Olur ya, parti tabanından ya da teşkilatından laiklik kalksın vesaire diyen parti üst yönetimini zorlayan bir talep tazyik var mı?

Hayır. Ama tabi kavramları tartışmak çok anlamlı değil. Mevlana’nın Mesnevî'de anlattığı bir hikaye vardır. Bir Türk bir Rum bir Acem ve bir Arap ellerindeki ortakpara ile bir şey almak istiyorlar. Arap diyor ki 'ineb alalım', Türk diyor ki 'üzüm alalım', Acem diyor ki 'engür alalım', Rum da diyor ki 'istafil alalım'. Farklı şeyler söyledikleri için kavgaya tutuşuyorlar. Oradan, dört dili de bilen birisi geçerken müdahale edip 'Bir dakika niye kavga ediyorsunuz' diyor. Anlaşmazlığın içyüzünü öğrenince 'Parayı verin, anlaştırayım sizi' deyip üzümü getiriyor. İhtilaf böylece bitiyor. Somut içerik ortaya çıkınca farklı kelimelerin bir anlamı kalmıyor. Bu kıssanın sonunda denir ki, 'Cümlenin maksudu bir, muradı bir; rivayet muhtelif'  Türkiye’de kavramlar üzerinden yapılan tartışmaları çok anlamlı bulmuyorum. Mesela Demokratik Kongo Cumhuriyeti diye bir ülke var. Adına bakarsanız cumhuriyet demokrat falan dünyanın en demokratik ülkesi diye düşünebilirsiniz, öyle bir ülke değil. Dolayısıyla bir ülkede laiklik varsa, din hürriyeti vardır ya da bir ülkede laiklik yoksa, din hürriyeti yoktur denilemez. Mesela İngiltere’de laiklik yok. Hatta İngiltere’nin resmi devlet kilisesi vardır. Kraliçe de Anglikan Kilisesinin başıdır. Ama İngiltere’deki din hürriyetini Fransa ile de Türkiye ile de mukayese edemezsiniz.