Andımız için referandum teklifi

Andımız için referandum teklifi
Güncelleme:

Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’na da atanan Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, öğrenci andı için referandum önerdi.

Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’na da atanan Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı ile Danıştay’ın andımız kararı başta olmak üzere çarpıcı açıklamalar yaptı.

Yeni Şafak gazetesinden Fatma Çelik'in sorularını yanıtlayan Duralı Danıştay'ın Andımız kararı için en doğru kararı halkın vereceğini söyleyen fikir insanlarımızdan Duralı, çıkan sonuca kimsenin itiraz etmeye hakkı olmayacağını vurguladı.

Bu toprakların yetiştirdiği önemli isimlerden biri olan Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, yaklaşık 50 yıllık ömrünü akademide geçirdi. Felsefe ve biyoloji alanlarında eğitim gördü ve öğrencilik yaptığı okulda felsefe okuttu. Onu meslektaşlarından ayıran özelliği yetiştiği kültüre yabancılaşmamış ve dilin değerlerini koruması gelir. Her fırsatta dünyayı gezip farklı kültürleri inceleyen Duralı ile güncel konular üzerinden bir söyleşi gerçekleştirdik. Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’na atanan Duralı, Danıştay’ın andımız kararı başta olmak üzere Türkçenin yozlaşması ve günümüz insanının sorunlarına dair önemli açıklamalar yaptı. Andımızın tekrardan okutulup ya da okutulmamasının toplumda bir bölünmeyi beraberinde getireceğini söyleyen Duralı’nın tercihi halk oylamasından yana. Ortaya çıkan sonucun demokratik bir karar olacağına inanan Duralı, böylece kimsenin itiraz etmeye hakkı olmayacağını vurguladı.

"12 EYLÜL İŞGÜZARLIĞI"

Danıştay’ın ‘Andımız’ kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de bu konu üzerine farklı cepheler oluştu. Andımız tekrar okullarda okunmaya başlanmalı mı?

Gelişmiş medeni ülkelerde böyle bir şey fuzuli görülür ama bizim kendimize mahsus özel bir durumumuz var. Andın içeriğini teşkil eden düşüncelere vurgu yapmak zorundayız. Ant öncelikle Türklük üzerine ve geleneksek adabımız, büyüklere saygı, küçükleri sevmek üzerine kuruluydu. Sonra yanlış hatırlamıyorsam 12 Eylül’den sonra Mustafa Kemal Atatürk kısmı eklendi. Bu ikinci kısım tabii ki lüzumsuz. 12 Eylül işgüzarlığını ifade eden bir tavırdı.

Okullarda Türk çocuklarının yanı sıra farklı milletlerden de çocuklar var. Onlara böyle bir andı zorunlu kılmak ırkçılık değil mi?

Çözüm sürecinde toplumdaki, farklı milletlerden insanlara okutmamak için kaldırılmıştı. Bunun kaldırılmasına da toplumun büyük bir kesimi karşı çıkmıştı. Rahatsızlık oluşturmuştu. Danıştay toplumun büyük kısmının rahatsızlığını dikkate alarak böyle bir karara vardı. Bu herkesi doyuracak, tatmin edecek, memnun edecek bir karar değil. Çoğunluğun görüşüne ağırlık vermek zorundayız. Bütün toplumu, milleti tatmin edecek bir çözüm bulmaya imkân yok. O bakımdan çoğunluğun ihtiyacını giderecek çözüm yararlıdır.

"DEVLETİN TEMELLERİNİ SARSACAK BİR HAREKET YIKIMA GÖTÜRÜR"

Danıştay’ın bugün vermiş olduğu karar da eleştiriliyor. Birçok devlet büyüğü bu kararı doğru bulmuyor. Milli Eğitim Bakanı, bu kararın kesin olmadığını dahi açıkladı.

Evet, biliyorum. Haksız da sayılmazlar. Bir bölünme var bu konuda. Fakat dediğim gibi çoğunluk bu andın yararına ve milli birliğin sağlayacağına inanmaktadır. Ben buna dayanarak söylüyorum. Öbür taraftan bu kararı doğru bulmayanlara haksızdır diyemem. Haklılık payları var.

Bir röportajınızda Türk devletlerinden Göktürkler dışında hiçbirinin Türk ismi geçirmediğini söylemiştiniz. Türkçülüğün doğru bir şey olmadığını anlatmıştınız. Nasıl oluyor da şimdi çoğunluğun ihtiyacına cevap verilmesi için bu kararı doğru buluyorsunuz?

Cumhuriyet öncesi bütün Türk devletleri imparatorluktular. İmparatorluklar milli adlarla anılmazlar. Osmanlı devletinin temeli Türk milletinden oluşuyordu. Devletin adı Osmanlıydı, Selçukluydu. 1922’den itibaren bir millet devleti teşkil edildi. İyi oldu kötü oldu ayrı bir tartışma ama gerçeklik bu. Bunun gereğini yerine getirmek zorundayız.

Ben bugün andımızın tekrar getirilip getirilmemesi konusunda bir şey ifade etmiyorum. Çünkü halk oylamasına sunulmuş bir şey değil. Danıştay kararıyla bu geri getirilecekse buna da yekten karşı çıkmak mantıksız olur diyorum. İtiraz edebilirler, getirmeyebilirler de onun da haklı gerekçeleri var. Her iki duruma da uymakla yükümlüyüz. Çünkü devletin temellerini sarsacak bir hareket yıkıma götürür. Bunun demokrasiyle falan da bir ilgisi yok.

Halk oylaması kesin çözüm olur mu?

Bence böyle bir şeyin yapılması çok iyi olur. Çünkü o zaman kimsenin diyecek bir şeyi kalmaz.

Yeni Şafak